Tarihte Bugün

[metin]

1941 - Macarlar tarafından Çek Skoda T-21 şasesi üzerine üretilen Turan I ve Turan II Tankları.
Toplam 424 adet üretilmiştir.

[metin]

Milli Güvenlik Kurulu nun 28 Şubat 1997 deki olağan toplantısı olağanüstü şekilde bitti. Necmettin Erbakan başbakanlığındaki Refah-Yol Hükümeti toplantıda oldukça sıkıntılı anlar yaşadı. Milli Güvenlik Kurulunun askeri kanadı laikliğin tehlike altında olduğu gerekçesini göstererek hükümetten birçok düzenleme istedi. Bu istekler hükümeti oldukça zor durumda bıraktı. Refah-Yol hükümeti yaşanan süreçte istifa etmek durumunda kaldı.
Yerine kurulan Anasol D koalisyon hükümeti 18 maddelik MGK kararlarını büyük oranda tatbik etti. Bu kararların en önemlisi sekiz yıllık eğitimin başlatılarak başta meslek liseleri olmak İmam Hatip liselerinin orta kısmının kapatılması idi.

[metin]

Kulağımızın içinde yer alan Örs, üzengi, ve çekiç kemikleri.
Olmasaydı veya böyle düzenli çalışmasalardı..
Ne müzik, ne ses....
Zifiri bir sessizlik...!

[metin]

1916 - Halep çarşısında bir cadde
2016 - Aynı caddenin son hali...

[metin]

1966 - Anadol marka otomobil satışa çıktı
1984 yılına kadar üretimi yapılan Anadol marka otomobil tasarımı İngiliz Reliant firmasına ait olup araçta Ford firmasından tedarik edilen şase ve motorlar kullanılmıştı.

[metin]

SİLİNMEYE ÇALIŞILAN TARİH
16 Ağustos 1838. Sadrazam Reşid Paşa, İngiliz elçisi Lord Stratford Canning ile Osmanlı-İngiliz ticaret antlaşmasını imzaladı. Antlaşmayla Osmanlı, iç pazarını tümüyle yabancılara açtı. Devletçi ekonomiyi� rafa kaldırdı; gümrük vergilerini düşürdü; Osmanlıyı ucuz ithal mallar cenneti yaptı. On binlerce küçük esnaf iflas etti.
Bir yıl sonra; açık pazar haline getirilen ekonomik düzenin gerekli kıldığı mali, idari reformları Tanzimat Fermanıyla gerçekleştirdi.
Sonuç: 1814 te bir İngiliz Sterlini 23 Osmanlı Kuruşuydu; 1839 da bir İngiliz Sterlini 104 Osmanlı Kuruşu oldu..!
Osmanlı nüfusu giderek yoksullaşırken, küçük bir azınlık alafranga yaşamın getirdiği tüketime yöneldi.
O sırada Avrupa sermayesinde de yapısal dönüşüm yaşandı. Mali sermaye büyük güç haline geldi. Bu durum Osmanlı gibi ülkelere sermaye akımını hızlandırdı.
Osmanlı da gerek savaş, gerek tüketime yönelik yeni yaşam tarzı nedenleriyle hep borçlandı. İhtiyacı olan parayı Avrupa para piyasalarından buldu.
Avrupalı kendi ülkesindeki yüzde 34 gibi düşük faiz gelirleri yerine, yüzde 1112 gibi yüksek faiz veren İstanbul borsasına yöneldi.
Sonucu tahmin etmişsinizdir; Osmanlı 1875 te faiz borçlarını ödeyemeyeceğini açıkladı. Avrupa ayağa kalktı. (Bu borcu kimin ödediğini biraz düşünüp araştırınca bulacaksınız.)
Osmanlı nın iflasından iki ay sonra, önce Bulgarlar sonra Sırplar ayaklandı.
İngilizler, Sadrazam Nedim Paşa aracılığıyla Rusya ya yakınlaşan Sultan Abdulazizi Harp Okulu öğrencilerinin de katıldığı askeri darbeyle tahttan indirdi.
Darbeler, iktidar değişiklikleri, reformlar Osmanlıya ilaç� olmadı. Süreç I. Dünya Savaşı sonuna kadar uzadı. Çünkü emperyal güçler Osmanlıyı nasıl paylaşacaklarına henüz karar verememişti. Sonra ne olduğunu biliyorsunuz...
Savaş sonucunda, Osmanlının ordusu dağıtılmıştı; ne kara ordusu kalmıştı ne hava ne de deniz gücü. 325 bin şehit, 400 bin yaralı, 250 bin esir ve kayıp vardı.
Ankara da ise...
Silah yoktu. Para yoktu. Döviz yoktu. Hisse senedi-tahvil yoktu. Borç alacak kimse de yoktu.
Bu nedenledir ki...
Apoletleri sökülmüş, maaşına el konulmuş Mustafa Kemal, kongre için Anadolunun tozlu yollarına düştüğünde, karşısında sadece yedi düvel yoktu. Hani diyorlar ya, Mustafa Kemal i Anadoluya para verip gönderen Sultan Vahdettin dir �
Peki Saray, Düyun-u Umumiyeden 900 bin lira ve Osmanlı Bankasından 1.340 bin lira borç alıp kurduğu Kuvay-i İnzibatiyeyi niye ulusalcıların yani Mustafa Kemal in üzerine sürdü.?
Neyse, böylesi saçmalıklara inanan var mı hala.?
Mustafa Kemal tarihin yönünü bu şartlarda değiştirdi.
Fakat savaştan yeni çıkmış, hiçbir altyapısı olmayan yeni ülke ekonomisi nasıl inşa edilecekti? Üstelik Osmanlıdan kalan ciddi bir borç yüküde vardı.
Geliniz son yıllarda hep gözden kaçırılan bir ekonomik gerçeğin peşine düşelim...
Bazı çevreler bugünlerde yaşadığımız sorunların Cumhuriyetin kuruluş ideolojisinden kaynaklandığını yazıyor, söylüyor.!
Bunu yaparken tarihi eğip büküyor; yarım yamalak bilgileriyle büyük sonuçlara varıyor.
Asıl yapmak istedikleri, mevcut iktidarın resmi tarihini� oluşturmak.
Peki, Cumhuriyet tarihinde kimlerin üreten Kalem
Kimlerin, sürekli satıp savan ve mülk kalmayınca umudunu dışa bağlayan Silgi� olduğunu öğrenmek ister misiniz.?
Açıkca görülüyor ki Mustafa Kemal de bir Kalem� idi.
Kalemlerin mirasını yiyen, edilinen tüm varlıkları 3-30 paraya satan silgilerdir. Silgiler ve avaneleri insanımızın beşeri hafızasını silmek için büyük gayret içindedir.
Maalesef ,Türkiye bugün, kalemler� ile silgilerin� çatışmasına sahne olmaktadır

[metin]

1915 Çanakkale, Gazi Mehmet Aşkın'ın anılarından:
- İngiliz donanması Saroz dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu.Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi.Yanına kadar gidebildim.Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım. Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:
- Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah in verdigine merhaba..Elimizden ne gelir. Arzuladığım savaş yolunda oldu. O saadet bana yeter. Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp. Emzirdigi sütleri helal etsin.!� dedikten sonra:
- Başimi kibleye dogru çevir. diyebildi... Ruhu çoktan uçmuştu...

[metin]

Kemal Sunal, İbrahim Tatlıses'i koparmış..