Sayfa 198/2112 İlkİlk ... 981481881961971981992002082482986981198 ... SonSon
Arama sonucu : 16894 madde; 1,577 - 1,584 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. @deniz43,

    Farklı düştüğümüz temel beklentilerden biri eurousd paritesi...eğer parite 1,15 lerde kalırsa, usddtl yıl sonu beklentimiz nereye gelir?

  2. #1578
    sn.deniz43 hocam;

    Sizin yazılarınızı özellikle takip ediyorum. Akademik bir yaklaşımla paylaşımlar yapıyorsunuz. Bense işin "bakkal hesabı" tarafına daha yakınım.

    Analizinizin bütününden de çok istifade ettim.

    Birkaç sorum olacak eğer kabul ederseniz.

    1- ABD ekonomisi dış ticarette açık, AB ekonomisi fazla veriyor.

    Trump doların değerlenmemesi taraftarı, bunu sağlamak için de her gün FED dahil önüne gelene fırça atıyor, tedbirler geliştiriyor.

    Bunlar, yukarıda yazdığınız gelişmelerle birlikte €/$ paritesini 1.12 - 1.16 ortalamasında tutmaya yetmez mi ?

    2- Öngördüğünüz $/TL %40 artarsa TL çok rekabetçi hale gelebilir. İhracat daha da artabilir.
    Trump kadar bağırarak olmasa da türkiye de bilhassa Çin kökenli mallara ithalde her gün yeni bir vergi/fon koymakta. Bütün bunlarin ışığında cari açığımız yine de kalabilir mi ?
    Sorumu şöyle de sorabilirim; hükümetin ithalatı zorlaştıran tedbirleri aldığı bir ortamda cari açığın 25 milyar dolar olabilmesi için doların %40 dan daha az artması gerekmez mi ?

    Saygılar.
    Yazdıklarım, paylaştıklarım yatırım tavsiyesi değildir, herkes kendi kararını verir.

  3. #1579
     Alıntı Originally Posted by 0101 Yazıyı Oku
    sn.deniz43 hocam;

    Sizin yazılarınızı özellikle takip ediyorum. Akademik bir yaklaşımla paylaşımlar yapıyorsunuz. Bense işin "bakkal hesabı" tarafına daha yakınım.

    Analizinizin bütününden de çok istifade ettim.

    Birkaç sorum olacak eğer kabul ederseniz.

    1- ABD ekonomisi dış ticarette açık, AB ekonomisi fazla veriyor.

    Trump doların değerlenmemesi taraftarı, bunu sağlamak için de her gün FED dahil önüne gelene fırça atıyor, tedbirler geliştiriyor.

    Bunlar, yukarıda yazdığınız gelişmelerle birlikte €/$ paritesini 1.12 - 1.16 ortalamasında tutmaya yetmez mi ?

    2- Öngördüğünüz $/TL %40 artarsa TL çok rekabetçi hale gelebilir. İhracat daha da artabilir.
    Trump kadar bağırarak olmasa da türkiye de bilhassa Çin kökenli mallara ithalde her gün yeni bir vergi/fon koymakta. Bütün bunlarin ışığında cari açığımız yine de kalabilir mi ?
    Sorumu şöyle de sorabilirim; hükümetin ithalatı zorlaştıran tedbirleri aldığı bir ortamda cari açığın 25 milyar dolar olabilmesi için doların %40 dan daha az artması gerekmez mi ?

    Saygılar.
    1)ABD'si de ,Japonyası da,Avrupası da,Çin'i de gelişmiş ülke olmalarına rağmen paralarının değer kaybetmesini ve dış ticarette avantaj kazanmak istiyorlar,parasının değerli olmasını bizden başka isteyen yok.ABD dışındaki ülkelerin ekonomileri ihracat odaklı oldukları için dünyanın en büyük pazarı,en yüksek tüketici harcamaları olan ABD pazarına hayati bir bağımlılığı var.

    2)ABD kabaca 327 milyon ile ,7635 milyon'luk dünya nüfusunun %4.28'in temsil ediyor.

    https://www.internetworldstats.com/stats8.htm

    Buna karşı 79.9 trilyon dolarlık gsyih'sının yaklaşık %25'ini tek başına üretiyor.

    https://knoema.com/nwnfkne/world-gdp...ata-and-charts

    Ama tüketim harcamalarına gelince, ABD halkı dünya tüketim harcamalarının 13 321/43 799 =%30.4'ünü tek başına yapıyor.

    https://en.wikipedia.org/wiki/List_o...nsumer_markets

    Yani ABD sahip olduğu bilim,teknoloji,nitelikli insan gücü ve finans alt yapısıyla kendi kendine yeterli,her şeyi üretebilecek ve devasa iç pazarı ile şirketleri dışarı mal satmaya ihtiyaç duymayan tek ülke, zaten dış ticaretin ABD ekonomisinde yeri,ihracata dayalı bir ekonomi olmayan Türkiye'den bile daha düşük.Ama başta Çin,Japonya,Güney Kore,olmak üzere uzakdoğu ülkeleri,Avrupa ABD pazarına yüksek oranlı bağımlı.Bu nedenle ABD dışındaki ülkelerin paralarının değer kazanmaması hayati önemde iken ABD doları için aynı önem geçerli değil.Ama yine de Trump 'Önce Amerika' ile daha da fazlasını istiyor,parasının değer kaybedip,rekabet avantajı ile daha çok mal ve hizmet satıp halkının daha da refah içinde olmasını istiyor.
    Ama Trump doların değer kazanmasını istemese de yukarıda yazdığım nedenlerden dolayı,ekonomisi daha yüksek hızla büyüdüğü,daha çok faiz verdiği için yatırımcılar parasını avrupa'da ya da japonya'da değerlendirmek yerine ABD'de yatırım yapmayı tercih edecektir,paranın ABD'ye akması da doların değer kazanmasına yol açacaktır.
    Evet,ABD dış ticarette açık veriyor,Avrupa fazla veriyor ama hatırlayalım;Sadece ticaret fazlası paranın değer kazanmasına yetseydi,2003-2013 döneminde Türkiye'nin dış ticaret ve cari açık rekorları kırdığı yıllarda parasının aşırı değer kazanmaması gerekirdi,halbuki bu dönemde yüksek enflasyona rağmen dolar türk lirası karşısında neredeyse hep aynı kaldı ve türk lirası aşırı değer kazandı.Çünkü o dönemde hem türk lirası nominal olarak yüksek faiz veriyordu hem de global para bolluğu vardı.Ama Türkiye'den farklı olarak ABD'nin diğer gelişmiş ülkelere göre yüksek faiz vermesinin dışında ,parasının rezerv para olması,,ödenmeme riskinin sıfır olması gibi artıları da var.Yani günümüzün global konjonktüründe,paranın getirisi,alınan risk,dış ticaret fazlası verisinin önünde gelen bir bir olgu.

    2)Yeni Ekonomi Programının tablolarında da görebileceğiniz gibi,Brent petrolünün 67 dolar olması durumunda kabaca 45 milyar dolar enerji ithalatımız var,bundan kaçışımız yok,ancak yenilenebilir enerji gibi dışa bağımlılığımızı azaltacak yatırımların yapılmasıyla bu fatura azalabilir..Yani 25 milyar dolar cari açık vermek demek ,enerji ithalatı dışında 20 milyar dolar cari fazla vermek manasına geliyor zaten.Cari açığımızı daha çok düşürmek için ise, %70'e yaklaşan üretimde yabancı girdi oranını düşürmek,bunun için de hem uzun yıllara yayılmış destekleyici bir döviz kuru politikası ile ikame yatırımların yapılması hem de yapısal reformlar gerekiyor.

    Doların %40 artacağı öngörüsü ise;bu reel bir artış değil,kabaca bugünün 5.90 tl'sine karşılık geliyor(ihracatcıyı destekleyen minimum kur bu),gerisi ülkeler arası enflasyon farkı ve dolar endeksinin artacağı varsayımına dayanıyor.
    (5.9+5.9*1.1465)=12.66=kur paketi
    12.66*1.20=ülkeler arası enflasyon farkı:15.1972
    1 euro:1.03 usd

    1usd:7.4863 tl
    1euro:7.71 tl

  4. #1580
     Alıntı Originally Posted by Cautionary Yazıyı Oku
    @deniz43,

    Farklı düştüğümüz temel beklentilerden biri eurousd paritesi...eğer parite 1,15 lerde kalırsa, usddtl yıl sonu beklentimiz nereye gelir?
    Tabii Euro/Usd parite öngörüm saparsa,aynı oranda yıl sonu usd/tl öngörüm de (yukarıda yaptığım hesap doğrultusunda) sapabilir.

  5.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    1)ABD'si de ,Japonyası da,Avrupası da,Çin'i de gelişmiş ülke olmalarına rağmen paralarının değer kaybetmesini ve dış ticarette avantaj kazanmak istiyorlar,parasının değerli olmasını bizden başka isteyen yok.ABD dışındaki ülkelerin ekonomileri ihracat odaklı oldukları için dünyanın en büyük pazarı,en yüksek tüketici harcamaları olan ABD pazarına hayati bir bağımlılığı var.

    2)ABD kabaca 327 milyon ile ,7635 milyon'luk dünya nüfusunun %4.28'in temsil ediyor.

    https://www.internetworldstats.com/stats8.htm

    Buna karşı 79.9 trilyon dolarlık gsyih'sının yaklaşık %25'ini tek başına üretiyor.

    https://knoema.com/nwnfkne/world-gdp...ata-and-charts

    Ama tüketim harcamalarına gelince, ABD halkı dünya tüketim harcamalarının 13 321/43 799 =%30.4'ünü tek başına yapıyor.

    https://en.wikipedia.org/wiki/List_o...nsumer_markets

    Yani ABD sahip olduğu bilim,teknoloji,nitelikli insan gücü ve finans alt yapısıyla kendi kendine yeterli,her şeyi üretebilecek ve devasa iç pazarı ile şirketleri dışarı mal satmaya ihtiyaç duymayan tek ülke, zaten dış ticaretin ABD ekonomisinde yeri,ihracata dayalı bir ekonomi olmayan Türkiye'den bile daha düşük.Ama başta Çin,Japonya,Güney Kore,olmak üzere uzakdoğu ülkeleri,Avrupa ABD pazarına yüksek oranlı bağımlı.Bu nedenle ABD dışındaki ülkelerin paralarının değer kazanmaması hayati önemde iken ABD doları için aynı önem geçerli değil.Ama yine de Trump 'Önce Amerika' ile daha da fazlasını istiyor,parasının değer kaybedip,rekabet avantajı ile daha çok mal ve hizmet satıp halkının daha da refah içinde olmasını istiyor.
    Ama Trump doların değer kazanmasını istemese de yukarıda yazdığım nedenlerden dolayı,ekonomisi daha yüksek hızla büyüdüğü,daha çok faiz verdiği için yatırımcılar parasını avrupa'da ya da japonya'da değerlendirmek yerine ABD'de yatırım yapmayı tercih edecektir,paranın ABD'ye akması da doların değer kazanmasına yol açacaktır.
    Evet,ABD dış ticarette açık veriyor,Avrupa fazla veriyor ama hatırlayalım;Sadece ticaret fazlası paranın değer kazanmasına yetseydi,2003-2013 döneminde Türkiye'nin dış ticaret ve cari açık rekorları kırdığı yıllarda parasının aşırı değer kazanmaması gerekirdi,halbuki bu dönemde yüksek enflasyona rağmen dolar türk lirası karşısında neredeyse hep aynı kaldı ve türk lirası aşırı değer kazandı.Çünkü o dönemde hem türk lirası nominal olarak yüksek faiz veriyordu hem de global para bolluğu vardı.Ama Türkiye'den farklı olarak ABD'nin diğer gelişmiş ülkelere göre yüksek faiz vermesinin dışında ,parasının rezerv para olması,,ödenmeme riskinin sıfır olması gibi artıları da var.Yani günümüzün global konjonktüründe,paranın getirisi,alınan risk,dış ticaret fazlası verisinin önünde gelen bir bir olgu.

    2)Yeni Ekonomi Programının tablolarında da görebileceğiniz gibi,Brent petrolünün 67 dolar olması durumunda kabaca 45 milyar dolar enerji ithalatımız var,bundan kaçışımız yok,ancak yenilenebilir enerji gibi dışa bağımlılığımızı azaltacak yatırımların yapılmasıyla bu fatura azalabilir..Yani 25 milyar dolar cari açık vermek demek ,enerji ithalatı dışında 20 milyar dolar cari fazla vermek manasına geliyor zaten.Cari açığımızı daha çok düşürmek için ise, %70'e yaklaşan üretimde yabancı girdi oranını düşürmek,bunun için de hem uzun yıllara yayılmış destekleyici bir döviz kuru politikası ile ikame yatırımların yapılması hem de yapısal reformlar gerekiyor.

    Doların %40 artacağı öngörüsü ise;bu reel bir artış değil,kabaca bugünün 5.90 tl'sine karşılık geliyor(ihracatcıyı destekleyen minimum kur bu),gerisi ülkeler arası enflasyon farkı ve dolar endeksinin artacağı varsayımına dayanıyor.
    (5.9+5.9*1.1465)=12.66=kur paketi
    12.66*1.20=ülkeler arası enflasyon farkı:15.1972
    1 euro:1.03 usd

    1usd:7.4863 tl
    1euro:7.71 tl
    Deniz hocam , zaten baştan beri sizi dinlemediğim için zarar kulli oldu. Zaman sizi haklı çıkardı. Bist endeksine dair bilhassa bankacılık endeksine dair öngörüleriniz nedir. malum enerjiye verilen 53 milyar dolarlık kredi var( Sabancı Holding ceosunun geçen afta verdiği rakam bu. Ayrıca geçen yıl rasyonel olmayan ekonomi politikaları ve inşaat sektörü kredileri malum. Yani karamsarlık çok yüksek gözüküyor. Dolar bazlı endeks şu an 1.7 lerde. 1.1 dolar seviyesine gelime ihtimali nedir ? Teşekkürler bilgileriniz için.

  6. #1582
     Alıntı Originally Posted by Ayan Yazıyı Oku
    Deniz hocam , zaten baştan beri sizi dinlemediğim için zarar kulli oldu. Zaman sizi haklı çıkardı. Bist endeksine dair bilhassa bankacılık endeksine dair öngörüleriniz nedir. malum enerjiye verilen 53 milyar dolarlık kredi var( Sabancı Holding ceosunun geçen afta verdiği rakam bu. Ayrıca geçen yıl rasyonel olmayan ekonomi politikaları ve inşaat sektörü kredileri malum. Yani karamsarlık çok yüksek gözüküyor. Dolar bazlı endeks şu an 1.7 lerde. 1.1 dolar seviyesine gelime ihtimali nedir ? Teşekkürler bilgileriniz için.
    Ekonominin küçüldüğü dönemlerde borsalar genelde pek prim yapmazlar,yatırımcılar genel de parasını risksiz bir şekilde bankada tutmayı tercih eder.Birikimlerini yabancı para ve altında tutanların 'prim yapma' dışında ,getiriyi ikinci planda tutan 'sigorta' amaçlı yönelişleri de vardır.Borsada günlük alım ve satımlar 'trade' amaçlı her zaman yapılabilir ama 'yatırım' amaçlı orta/uzun vadeli pozisyon alınacaksa kazancın satarken değil alırken yapılacağı hiç akıldan çıkarılmamalıdır.Geçen yılın ilk ilk 2 çeyreğinde büyüme oranları da yüksek olduğundan negatif 'baz' etkisi faktörüyle de bu yılın ilk 2 çeyreğinde ekonominin küçüleceği konusunda genel bir konsensüs var.Eğer üçüncü çeyrekte yeniden büyümeye geçileceğe dair sinyaller yılın ilk çeyreği sonunda alınırsa, Mart ayı ortalarından itibaren borsada 'yatırım ' amaçlı pozisyon alınabilir(Borsalar önceden satın alır,fiyatlar).O zamana kadar acele edilmemesini öneririm.Olumsuz senaryolar %30 ihtimalle gerçekleşirse borsanın yıl içinde 10 000 usd (eski 1 cent) seviyesini görmesi
    ihtimal dahilinde.Bankacılık sektörü ise yatırım yapılırken öncelikle dikkat edilmesi gereken sektör.Donuk krediler nedeniyle bankaların taze kredi verebilme kapasitesinin hızla daraldığını ve bankaların telaşla bedelli sermaye arttırımları yaptığını görüyoruz.Bilançoları okurken;Geçtiğimiz aylarda alınan bir kararla, döviz kurlarındaki artışın şirketler ve dolayısıyla onlara borç veren bankaların batıklarını artırmaması için dövizli kredilerin cari fiyat yerine, alış kurundan muhasebeleştirilmesine imkan tanındığını böylece piyasa fiyatlarına göre krediden kaynaklı kur farkı zararı şirketlerin öz varlığını silmiş olsa bile, kağıt üzerinde bunun engellenmiş olduğunu , dövizli kredilerin ödeme vakti geldiğinde ortaya çıkan kur farkı zararları bir şekilde şirketlere ve oradan da bankaların bilançosuna yansıyacağını dikkate almak gerekiyor.BDDK bankacılık. sektöründeki 'batık' kredi oranını bu yıl için %6'ya revize etti,S&P'nin raporlarında ise bu oran %12.Ancak piyasalar da gelişmeleri yakından takip ediyor ve fiyatlıyor.Yani kağıt olduğunda F/K,piyasa/defter değeri parametreleri olarak oldukça ucuz görünen banka hisseleri,banka özsermayelerindeki muhtemel aşınmalar dikkate alınınca aslında olması gereken değerden fiyatlanıyor,ucuz olduklarını söyleyemeyiz.Önümüzdeki ekonominin küçülme döneminde ,çok yüksek borçluluk oranıyla,düşük sermaye aşırı kaldıraç ile çalışan birçok şirketin daralan ekonomide daralan cirolar ve karlarla borç ödemesinde çok zorlanacakları ve bunun banka bilançolarına olumsuz yansıyacağı öngörüsüyle,tablo biraz daha netleşinceye,yılın ikinci yarısına kadar ,eğer borsada yatırım yapılacaksa bankacılık sektörü yerine özellikle ihracat yapan ve borçluluğu yüksek olmayan şirketlerde pozisyon alınmasını daha doğru bulurum.

  7. Çok teşekkür ederim sayın Deniz 43. Zaman ayırdınız efendim.

  8. Sn. deniz43, çok güzel analizler ve yorumlar yazıyorsunuz, forumda severek takip ettiğim insanlardansınız.
    Borsa ve bankalar konusunda ben de kendi görüşümü eklemek isterim. Ben yıllardır neredeyse sadece banka hissesi alıp satıyorum borsada. Bankalar ne yazık ki uzun vade yatırım için uygun değil, on yıl veya daha uzun enflasyondan arındırılmış veya dolar bazlı grafiklerine bakarsanız bir yere gitmiyorlar, reel artış yok, temettüleri de dikkate alınabilecek oranda değil zaten. Sadece kısa ve orta vadelerde trendi tutturursanız veya trade edebiliyorsanız anlamlı kazanç imkanı veriyorlar. Ancak borsa düşerken ve çıkarken ilk tepki veren hisselerden oluyorlar. Yani mevcut durumda borsa çıkışa başlayacak olursa yine muhtemelen bankalar öncülüğünde olacaktır.
    Maalesef uzun yıllardır çok güçlü olan bankacılık sektörü yıpranmaya başladı, bu da hisse fiyatlarına yansıyor.
    Keşke bankalar üzerinde baskı kurup zorlamasalardı, bari onlar sağlam dursaydı.

Sayfa 198/2112 İlkİlk ... 981481881961971981992002082482986981198 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •