Sayfa 311/2099 İlkİlk ... 2112613013093103113123133213614118111311 ... SonSon
Arama sonucu : 16786 madde; 2,481 - 2,488 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #2481
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    2017 yılında merkez bankasının vergi öncesi karı 21.486 milyar TL iken 2018 yılında 66.881 milyar TL'ye zıplamış.Net faiz geliri 2017'den 2018'e 10.136 milyar TL'den 17.833 milyar TL'ye çıkarken,yabancı para ve altın alım satımı ya da bilanço döneminde değer kazanmasından 2017 yılında 14.586 milyar TL kazanırken ,2018 yılında 71.656 milyar TL kazanmış.Yani geçen yıl elde ettiği büyük karın temel nedeni bilanço döneminde döviz kurlarının büyük ölçüde zıplamasıyla,döviz ve altın rezervlerinin, bunların bilançoda TL olarak gösterilmesinden kaynaklanan -reel olmayan- olduğu yerde edilen"değer artışı" karından kaynaklanıyor.Geçen seneki gibi bir karı merkez bankasının yeniden getirebilmesi için ,kurların yine geçen sene olduğu gibi zıplaması gerekiyor.Dolayısıyla merkez bankasının bu seneki karı ve dolayısıyla kurumlar vergisi muhtemelen daha düşük seviyelerde olacaktır ve hazineye aktarılabilecek tutar daha düşük olacaktır,geçen senenin seviyesinde kar da 1 seferlik olacaktır..
     Alıntı Originally Posted by guvence Yazıyı Oku
    Sn deniz hocam,sol haber de yazdığına göre ,2020 bütçe gelirlerine merkez bankasından 45 milyar tl aktarımı planlanıyormuş.Muhtemelen bu aktarım temettü olarak yapılacak.Bu durum da ,bu kadar temettü için doların prim yapması gereklidir diye düşündüm.sizin yorumunuz nedir acaba.
    Bütçe tasarısındaki birçok kalem gibi ,gelecek yıl merkez bankasından hazineye 45 milyar TL temettü aktarımını da fazla iyimser buldum.Geçen yıl merkez bankasının yıllık karının kabaca 3 katına çıkmasının sebebi yukarıdaki yazımda da ifade ettiğim gibi,kurların zıplamasıyla döviz ve altın rezervlerinin TL karşılıkların bilançoda artmasıyla gelen reel olmayan bir kar.Bu yıl da benzer bir karın elde edilebilmesi için 31 Aralık tarihinden önce döviz kurlarının yine zıplaması gerekir.
    Bu tutarda bir paranın merkez bankasından hazineye aktarılması,doğrudan dolar kurlarını etkilemekten ziyade reel olmayan karın -,para basmakla eşdeğer- bir kar gösterimi olması nedeniyle enflasyonist katkı sağlaması nedeniyle dolaylı olarak kurlara yukarı yönde bir etkisi olabilir.
    2020'de Hazine tarafından ödenecek iç borç: 154 milyar TL anapara+ 80 milyar TL faiz= 234 milyar TL; dış borç: 6,1 milyar usd anapara+4,5 milyar usd faiz=10,5 milyar usd
    Hazine'nin gelecek yıl 300 milyar TL'nin üzerinde iç ve dış borç ödemesi olduğundan ,bu yüksek tutarın hem reel faizleri yükseltmesi,hem enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yaratması ve dolayısıyla dolaylı olarak kurlar üzerinde de baskı yaratması beklenir.

    Ama döviz kurlarını esas zıplatacak unsur -daha önceki birçok yazımda da ifade ettiğim gibi- sistem içindeki döviz tutarlarından kısmen de olsa sistem dışına çıkış olmasıdır.Bu yurt içinde bankadaki döviz tevdiat hesaplarından bir bölümünün bankadan çekilerek yastık altına gitmesi,veya buradaki banka hesaplarından yurt dışındaki banka hesaplarına döviz transferi,ya da bankalarımızın ya da şirketlerimizin gelecek 1 yıl içinde ödemek zorunda oldukları 172 milyar dolar dış borcun ciddi bir tutarını yeniden borçlanarak çevirememeleri ve "net borç ödeyici olarak" yurt dışına ciddi tutarda bir döviz çıkışı olması durumunda kurlar zıplar.Geçen sene Ağustos ayında yabancıların 3.187 milyar dolar ,yerlilerin 11.145 milyar dolar,toplam 14.332 milyar doları yurt dışına transfer etmesiyle doların 7.20'lere zıpladığını hatırlayalım,başka hatırlanması gereken bir husus da merkez bankasının -altın ve swaplar hariç- net rezervi sadece 2 milyar doları bile bulmuyor.

  2. #2482
    Tuesday October 22 2019 Actual Previous Consensus
    03:55 PM
    US
    Redbook MoM 19/OCT -0.1
    -0.2%
    03:55 PM
    US
    Redbook YoY 19/OCT 4.3
    4.1%
    05:00 PM
    US
    Existing Home Sales MoM SEP -2.2%
    1.3% -0.7%
    05:00 PM
    US
    Existing Home Sales SEP 5.38M
    5.49M 5.45M

  3. #2483
    https://www.dw.com/tr/avrupa-yatırım...sti/a-50930773

    Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung'un (FAZ) kurum içi kaynaklara dayandırdığı haberine göre Avrupa Yatırım Bankası (AYB), Türkiye ile planlanan yeni kredilerin neredeyse tamamını askıya aldı. Haberde kurum içi yetkililerin "Türk siyaseti değişmediği sürece sıfıra doğru gidiyoruz" ifadesine yer verildi.

  4. Sayın deniz 43 , aslında borsa (BİST) yatırımcısıyım. Tüm olumsuzluklarla birlikte türk şirketlerinin bankacılık başta olmak üzere çok ucuza fiatlandığı malumunuz. Şişe cam, Ereğli gibi dev şirketlerin F/K ları 4-5 aralığında.
    84.000 endeksi gören borsamız şu an 100.000 seviyelerinde. Bu seviyelere gelince genellikle satışa geçip dolar alıyorum. Bunu bir kaç kez tekrarladım ve faydasını da gördüm. Sizin BİST için çok daha uygun seviyelerin uzun vade alım için fiatlanacağı zamanı beklemek öngörünüz daima aklıma geliyor. BİST te olan şu; döviz krizi ile BİST in geneli satış yedi önce krize yüksek döviz borcu ile yakalanan enerji şirketleri ve ithalatçı şirketler ve bunlara borç veren bankalar başta olmak üzere İŞ 4.00 tl ye Garan 5.85 lere Alarko 2.5 lara Türk telekom 2.5 lara kadar geldiler . Keza Aghol, Migros gibi şirketlerde ciddi kur zararı yazdılar bilançolarında. Sonraki bilançolarında dövizin düşmesi ve enerji zamları ile bu senetler yüzde 60-100 oranında yükseldiler. Bu dönemde yüksek döviz likitidesi ve ihracatçı olan sirketler ciddi kar yazdılar. Şişe cam, Soda, Ereğli gibi.
    Gelinen bu noktada Suriye olayı ve ABD ile yaşanan gerginliklerde dahi kur 6 seviyesine gelemedi. Şimdi 9 aylık bilançolar bekleniyor ve ihracatçı şirketler kur gideri yazıyor ve eski karlılıklarında yüzde 50 düşüş yaşayacaklar. Şirketlerin enerji , işçi vergi maliyetleri yükseliyor. Devlet bütçesini denkleştirmek için enerjiye (Doğalgaz, elektrik ) zam yaptı/yapacak.
    Şimdi yüzde 25 faizde dahi dolarize olan halkımız bu düşük faizler karşısında nasıl tavır alacakları zaten belli. Dediğiniz gibi şimdi faizler düşüyor; bankacılık kar yazacak diye bankalar öncülüğünde BİST fırlıyor.. Halbuki yatırımcı kurumların, 9 aylık bilançolar geçen senenin 9 aylıklarına göre yüzde 30- 50 aralığında düşük bir bilanço beklentisi var.
    Global durgunluk beklentileri ve devletlerin korumacılık ve ticaret savaşları vs. karamsar beklentilerle birlikte yüzde 14 lere düşen faizlerin düşmesini fırsat bilen Merkez Bankaları FED başta olmak üzere çark ederek dünyayı likititeye boğuyorlar. Bu da bizdeki krizleri ve rasyonel poitikaların uygulanmasına fırsat vermiyor. Merkez Başkanını bir gecede alıyorsun, ekibini dağıtıyorsun, faizler 3-5 indiriyorsun; dolar etkilenmiyor
    Sorum şu ; Sizce BSİT için en uygun alım yeri neresidir. Dolar bazında ben. 1.1 leri bekliyordum. 2001 krizinde ki yer. Ancak yaşadığımız yüksek borç ve borç çevirme oranları bu krizde daha ağır olmasına rağmen 1.65 lerden aşağı inmedi. Acab diyorum şimdi ki 1 dolar 2001 deki 1 dolar değil mi ? Malum 2001 de FED bilançosu 800 milyar dolar iken şimdi 4 trilyon dolar bilançosu var.
    dünyayı da hazine bonosuna boğmuşlar üstad. Ne derisniz ? Nasıl bir 2020 bekliyor bizi.

  5. #2485
     Alıntı Originally Posted by Ayan Yazıyı Oku
    Sayın deniz 43 , aslında borsa (BİST) yatırımcısıyım. Tüm olumsuzluklarla birlikte türk şirketlerinin bankacılık başta olmak üzere çok ucuza fiatlandığı malumunuz. Şişe cam, Ereğli gibi dev şirketlerin F/K ları 4-5 aralığında.
    84.000 endeksi gören borsamız şu an 100.000 seviyelerinde. Bu seviyelere gelince genellikle satışa geçip dolar alıyorum. Bunu bir kaç kez tekrarladım ve faydasını da gördüm. Sizin BİST için çok daha uygun seviyelerin uzun vade alım için fiatlanacağı zamanı beklemek öngörünüz daima aklıma geliyor. BİST te olan şu; döviz krizi ile BİST in geneli satış yedi önce krize yüksek döviz borcu ile yakalanan enerji şirketleri ve ithalatçı şirketler ve bunlara borç veren bankalar başta olmak üzere İŞ 4.00 tl ye Garan 5.85 lere Alarko 2.5 lara Türk telekom 2.5 lara kadar geldiler . Keza Aghol, Migros gibi şirketlerde ciddi kur zararı yazdılar bilançolarında. Sonraki bilançolarında dövizin düşmesi ve enerji zamları ile bu senetler yüzde 60-100 oranında yükseldiler. Bu dönemde yüksek döviz likitidesi ve ihracatçı olan sirketler ciddi kar yazdılar. Şişe cam, Soda, Ereğli gibi.
    Gelinen bu noktada Suriye olayı ve ABD ile yaşanan gerginliklerde dahi kur 6 seviyesine gelemedi. Şimdi 9 aylık bilançolar bekleniyor ve ihracatçı şirketler kur gideri yazıyor ve eski karlılıklarında yüzde 50 düşüş yaşayacaklar. Şirketlerin enerji , işçi vergi maliyetleri yükseliyor. Devlet bütçesini denkleştirmek için enerjiye (Doğalgaz, elektrik ) zam yaptı/yapacak.
    Şimdi yüzde 25 faizde dahi dolarize olan halkımız bu düşük faizler karşısında nasıl tavır alacakları zaten belli. Dediğiniz gibi şimdi faizler düşüyor; bankacılık kar yazacak diye bankalar öncülüğünde BİST fırlıyor.. Halbuki yatırımcı kurumların, 9 aylık bilançolar geçen senenin 9 aylıklarına göre yüzde 30- 50 aralığında düşük bir bilanço beklentisi var.
    Global durgunluk beklentileri ve devletlerin korumacılık ve ticaret savaşları vs. karamsar beklentilerle birlikte yüzde 14 lere düşen faizlerin düşmesini fırsat bilen Merkez Bankaları FED başta olmak üzere çark ederek dünyayı likititeye boğuyorlar. Bu da bizdeki krizleri ve rasyonel poitikaların uygulanmasına fırsat vermiyor. Merkez Başkanını bir gecede alıyorsun, ekibini dağıtıyorsun, faizler 3-5 indiriyorsun; dolar etkilenmiyor
    Sorum şu ; Sizce BSİT için en uygun alım yeri neresidir. Dolar bazında ben. 1.1 leri bekliyordum. 2001 krizinde ki yer. Ancak yaşadığımız yüksek borç ve borç çevirme oranları bu krizde daha ağır olmasına rağmen 1.65 lerden aşağı inmedi. Acab diyorum şimdi ki 1 dolar 2001 deki 1 dolar değil mi ? Malum 2001 de FED bilançosu 800 milyar dolar iken şimdi 4 trilyon dolar bilançosu var.
    dünyayı da hazine bonosuna boğmuşlar üstad. Ne derisniz ? Nasıl bir 2020 bekliyor bizi.

    2001 krizinde borsamız 0.5 cent'in altını da gördü.Örneğin aşağıdaki grafikte 3 Eylül 2001 tarihinde 0.55 cent gözüküyor:

    https://tradingeconomics.com/turkey/stock-market

    Ama şu anda ki dolar 2001 yılının doları değil,bu konuda haklısınız,ABD'de de küçük de olsa bir enflasyon var,ama 18 yılda kümülatif olarak birikince 2001 Eylül ayından bu yana 256.358/178.1=%43.94 enflasyon olmuş.Dolaysıyla o zamanın 50 centi bugünün 50*1.4394= 71.97 cent'e karşılık geliyor.Yani burayı -çok büyük ihtimalle- borsanın dibi olarak işaretliyebiliriz.
    Peki gelecek yıl sonuna kadar bu seviyeleri tekrar ziyaret edebilirmiyiz.Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz 2001 yılına göre çok daha derin ve 2001 yılında olduğu gibi hızlı bir V çıkışı ile çıkışı ile çıkamayacağımız uzun sürecek bir ekonomik kriz ama yine de geçen sefer gördüğümüz dibe kadar düşmeyeceğimizi düşünüyorum.Çünkü geçen sefer borsamızın 50 cent seviyesine düşmesinin temel nedeni endekste önemli ağırlığı olan bankacılık sektörü içerisinde bazı bankaların batması,bazı bankaların ise sallanması nedeniyle çok düşük piyasa değerlerine inmesi idi(kabaca garanti bankası 200 milyon dolar,finansbank 100 milyon dolar gibi...)Şimdi de bankaların 500 milyar TL'nin üzerinde hatırı sayılı bir sorunlu kredi stoku var.Bazıları batmış,bazıları yapılandırılmış ama çok büyük kısmı muhtemelen batacak,bir kısmı da son ödeme tarihi üzerinden 60 gün geçmiş temerrüde düşmüş ama henüz takibata geçilmemiş,yeniden kağıt üzerinde yapılandırılacak sorun ötelenecek mi,yoksa başka çözümler aranacak mı henüz masanın üzerinde duran karar verilmeyi bekleyen krediler.Sonuç olarak baktığımızda 2001 krizinde olduğu gibi bankaların sallandığı bir dönemden uzağız,böyle bir durum gelecekte olacak olsa bile bankalardaki ortaklık yapısı daha farklı olduğundan, hem koç ve sabancı gibi kuvvetli yerli ortakların hem de güçlü yabancı bankaların bir sıkıntı durumunda bankaya taze sermaye koyabilme kabiliyetleri olduğu için ,2001 krizinde olduğu gibi piyasa değerlerinde dramatik düşüşler beklemiyorum ama diğer taraftan da bankacılık sektörünün toplam özkaynakları 456.3 milyar TL olduğu dikkate alınırsa,sorunlu kredilerle mukayese edilirse,bu sorunlu kredilerin karşılıkları bilançolarda bankacılık teammüllerine göre konursa ,şu anda F/K ve P.D/D.D olarak ucuz görünen bankaların aşırı pahalı olduğu görünür.


    Bu ekonomik krizden 2001 yılında olduğu gibi niye hızla çıkamayız

    https://1.bp.blogspot.com/-mxfwkCJxj...600/TABLO3.png

    https://1.bp.blogspot.com/-f6uQxWD9M...600/TABLO2.png

    2001 yılında,hem hane halkının,hem şirketlerin,hem de bankaların borçları düşüktü,Bankaların kredi/mevduat oranı %35'ti.2001 krizi sonrası Türkiye, IMF'in desteği ile yeni bir ekonomi programı ortaya koyup ileriye dönük güveni sağlamıştı.Şu anda ise kredi/mevduat oranı %115,reel sektör aşırı borçlu, aldığı krediler ülke gsyih'sının %74.7'sine kadar yükselmiş durumda.Ekonomimiz uzun yılar paramızın aşırı değerlenmesiyle içeride üretim yapmak yerine %30'lardan ,%70'lere kadar yükselen ithal girdiye bağlı hale gelmiş.Temmuz ayında turizm ve inşaat sektörlerinde istihdamın olduğu bir dönemde bile tarım dışı işsizlik Cumhuriyet döneminin en yüksek seviyesine %%16.6'ya yükselmiş.Sonuç olarak krediyle büyüyen ekonomimizde bankaların donuk krediler nedeniyle yeni kredi verecek hali kalmamış,borç batağına batmış borcunu yeniden borçlanarak ödemeye çalışan şirketler dışında da zaten pek bir kredi talebi yok.Çünkü şirketler hem zaten aşırı borçlu hem de şirketler talebin düşüklüğü nedeniyle yeni yatırım yapacak,üretimi arttıracak bir imkan görmüyorlar.Peki talep yine düşük;çünkü hayali enflasyon oranlarına göre ayarlanan ücret artışları ile geniş çalışan kesimin ücretleri reel enflasyon karşısında erimiş,satın alma güçleri azalmış bu da tüketimi azaltmış,tarihi rekor seviyesine ulaşan işsizlik oranları da talep azalmasının bir diğer nedeni.Tabii bu durum bir döngü yaratıyor.Düşük talep üretimi azaltıyor,ekonomiyi daraltıyor,üretim azalınca işsizlik artıyor bu da tekrar talebi düşürüyor.Aynı zamanda şirketler de bankalara olan kredi ana para ve faizlerini ödeyecek nakit yaratamadıkları için sorun kar topu gibi büyüyor.Bu döngünün bozulabilmesi için önce kamunun harcamalarını sert bir şekilde azaltması,vergiler yolu ile şirketlerden ve tüketicilerden çektiği paranın piyasaya kalıp dönmesi gerekir.İç borç ödemelerinde vadelerin kısalması gelecek yıl ödenecek iç borç ana para ve faiz ödemelerinin kabaca 300 milyar TL'ye çıkması da sıkıntıları daha da artıracak.
    Dolayısıyla tüketicinin harcamaya gücü kalmadı,bu kadar büyük borç ödemeleri karşısında kamunun da daha fazla destek vermesi ancak çok sınırlı olabilecek,yatırımlar yukarıda yazdığım nedenlerle dibe vurmuş durumda,büyümeye destek verebilecek tek sektör ihracat da başta AB olmak üzere ekonomilerinde yavaşlama,ticaret savaşları ve kurlarda geçen yıl kazanılan rekabet avantajının kaybolması nedeniyle oradan da iyimser olabilecek bir durum yok.Bu durumda ekonomimiz küçülmeye devam edecek.Küçülme projeksiyonu olan bir ekonomide de şirketlerin ciro ve karları düşeceği için kişisel olarak -bu dönemde- borsada pozisyon almam,beklerim.Bu nedenlerle ben,kişisel olarak gelecek yıl sonuna kadar borsamızda 1 cent'in altının görülebileceğini düşünüyorum.
    Şu ana kadar hükümet Cumhuriyetin 95 yıllık birikimini;fabrikaları,enerji ve telekomünikasyon santrallarını,limanlarını,hazine arazilerini...mirasyedi gibi sattı,gelecek 15-20 yılın gelirlerini de havalimanı,yol,köprü,tünel,şehir hastaneleri gibi projelere ipotek etti,borcu 129 milyar dolardan 447 milyar dolara çıkardı.İmar affı,bedelli askerlik,merkez bankasının ihtiyaç akçası gibi 1 defalık gelirlerle krizin derinlemesini erteledi.Ama artık mirasyediliğin de sonuna gelindi.Benim 2020 yılında Türkiye ekonomisinde gördüğüm ;ekonomide derinleşen bir küçülme,yüksek bir işsizlik ile sıkıntılı bir yıl yaşayacağıdır.
    Peki bu durum tersine çevrilebilir mi,bir umut olabilir mi?Sorunları bir anda çözecek sihirli bir değnek kimsede yok,ama daima bir çözüm vardır.Önceki yazılarımda da detaylı yazdım.Önce bir ülke hikayesi yazmalı,umut yaratılmalı,bunun için de nelere yapılması gerektiği belli.Yapısal reformlardan...kamu harcamalarının azaltılmasına kadar kapsamlı bir program..
    Son düzenleme : deniz43; 24-10-2019 saat: 09:38.

  6. #2486
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    2001 krizinde borsamız 0.5 cent'in altını da gördü.Örneğin aşağıdaki grafikte 3 Eylül 2001 tarihinde 0.55 cent gözüküyor:

    https://tradingeconomics.com/turkey/stock-market

    Ama şu anda ki dolar 2001 yılının doları değil,bu konuda haklısınız,ABD'de de küçük de olsa bir enflasyon var,ama 18 yılda kümülatif olarak birikince 2001 Eylül ayından bu yana 256.358/178.1=%43.94 enflasyon olmuş.Dolaysıyla o zamanın 50 centi bugünün 50*1.4394= 71.97 cent'e karşılık geliyor.Yani burayı -çok büyük ihtimalle- borsanın dibi olarak işaretliyebiliriz.
    Peki gelecek yıl sonuna kadar bu seviyeleri tekrar ziyaret edebilirmiyiz.Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz 2001 yılına göre çok daha derin ve 2001 yılında olduğu gibi hızlı bir V çıkışı ile çıkışı ile çıkamayacağımız uzun sürecek bir ekonomik kriz ama yine de geçen sefer gördüğümüz dibe kadar düşmeyeceğimizi düşünüyorum.Çünkü geçen sefer borsamızın 50 cent seviyesine düşmesinin temel nedeni endekste önemli ağırlığı olan bankacılık sektörü içerisinde bazı bankaların batması,bazı bankaların ise sallanması nedeniyle çok düşük piyasa değerlerine inmesi idi(kabaca garanti bankası 200 milyon dolar,finansbank 100 milyon dolar gibi...)Şimdi de bankaların 500 milyar TL'nin üzerinde hatırı sayılı bir sorunlu kredi stoku var.Bazıları batmış,bazıları yapılandırılmış ama çok büyük kısmı muhtemelen batacak,bir kısmı da son ödeme tarihi üzerinden 60 gün geçmiş temerrüde düşmüş ama henüz takibata geçilmemiş,yeniden kağıt üzerinde yapılandırılacak sorun ötelenecek mi,yoksa başka çözümler aranacak mı henüz masanın üzerinde duran karar verilmeyi bekleyen krediler.Sonuç olarak baktığımızda 2001 krizinde olduğu gibi bankaların sallandığı bir dönemden uzağız,böyle bir durum gelecekte olacak olsa bile bankalardaki ortaklık yapısı daha farklı olduğundan, hem koç ve sabancı gibi kuvvetli yerli ortakların hem de güçlü yabancı bankaların bir sıkıntı durumunda bankaya taze sermaye koyabilme kabiliyetleri olduğu için ,2001 krizinde olduğu gibi piyasa değerlerinde dramatik düşüşler beklemiyorum ama diğer taraftan da bankacılık sektörünün toplam özkaynakları 456.3 milyar TL olduğu dikkate alınırsa,sorunlu kredilerle mukayese edilirse,bu sorunlu kredilerin karşılıkları bilançolarda bankacılık teammüllerine göre konursa ,şu anda F/K ve P.D/D.D olarak ucuz görünen bankaların aşırı pahalı olduğu görünür.


    Bu ekonomik krizden 2001 yılında olduğu gibi niye hızla çıkamayız

    https://1.bp.blogspot.com/-mxfwkCJxj...600/TABLO3.png

    https://1.bp.blogspot.com/-f6uQxWD9M...600/TABLO2.png

    2001 yılında,hem hane halkının,hem şirketlerin,hem de bankaların borçları düşüktü,Bankaların kredi/mevduat oranı %35'ti.2001 krizi sonrası Türkiye, IMF'in desteği ile yeni bir ekonomi programı ortaya koyup ileriye dönük güveni sağlamıştı.Şu anda ise kredi/mevduat oranı %115,reel sektör aşırı borçlu aldığı krediler ülke gsyih'sının %74.7'sine kadar yükselmiş durumda.Ekonomimiz uzun yılar paramızın aşırı değerlenmesiyle içeride üretim yapmak yerine %30'lardan ,%70'lere kadar yükselen ithal girdiye bağlı hale gelmiş.Temmuz ayında turizm ve inşaat sektörlerinde istihdamın olduğu bir dönemde bile tarım dışı işsizlik Cumhuriyet döneminin en yüksek seviyesine %%16.6'ya yükselmiş.Sonuç olarak krediyle büyüyen ekonomimizde bankaların donuk krediler nedeniyle yeni kredi verecek hali kalmamış,borç batağına batmış borcunu yeniden borçlanarak ödemeye çalışan şirketler dışında da zaten pek bir kredi talebi yok.Çünkü şirketler hem zaten aşırı borçlu hem de şirketler talebin düşüklüğü nedeniyle yeni yatırım yapacak,üretimi arttıracak bir imkan görmüyorlar.Peki talep yine düşük;çünkü hayali enflasyon oranlarına göre ayarlanan ücret artışları ile geniş çalışan kesimin ücretleri reel enflasyon karşısında erimiş,satın alma güçleri azalmış bu da tüketimi azaltmış,tarihi rekor seviyesine ulaşan işsizlik oranları da talep azalmasının bir diğer nedeni.Tabii bu durum bir döngü yaratıyor.Düşük talep üretimi azaltıyor,ekonomiyi daraltıyor,üretim azalınca işsizlik artıyor bu da tekrar talebi düşürüyor.Aynı zamanda şirketler de bankalara olan kredi ana para ve faizlerini ödeyecek nakit yaratamadıkları için sorun kar topu gibi büyüyor.Bu döngünün bozulabilmesi için önce kamunun harcamalarını sert bir şekilde azaltması,vergiler yolu ile şirketlerden ve tüketicilerden çektiği paranın piyasaya girmesi gerekir.İç borç ödemelerinde vadelerin kısalması gelecek yıl ödenecek iç borç ana para ve faiz ödemelerinin kabaca 300 milyar TL'ye çıkması da sıkıntıları daha da artıracak.
    Dolayısıyla tüketicinin harcamaya gücü kalmadı,bu kadar büyük borç ödemeleri karşısında kamunun da daha fazla destek vermesi ancak çok sınırlı olabilecek,yatırımlar yukarıda yazdığım nedenlerle dibe vurmuş durumda,büyümeye destek verebilecek tek sektör ihracat da başta AB olmak üzere ekonomilerinde yavaşlama,ticaret savaşları ve kurlarda geçen yıl kazanılan rekabet avantajının kaybolması nedeniyle oradan da iyimser olabilecek bir durum yok.Bu durumda ekonomimiz küçülmeye devam edecek.Küçülme projeksiyonu olan bir ekonomide de şirketlerin ciro ve karları düşeceği için kişisel olarak -bu dönemde- borsada pozisyon almam,beklerim.Bu nedenlerle ben,kişisel olarak gelecek yıl sonuna kadar borsamızda 1 cent'in altının görülebileceğini düşünüyorum.
    Şu ana kadar hükümet Cumhuriyetin 95 yıllık birikimini;fabrikaları,enerji ve telekomünikasyon santrallarını,limanlarını,hazine arazilerini...mirasyedi gibi sattı,gelecek 25-20 yılın gelirlerini de havalimanı,yol,köprü,tünel,şehir hastaneleri gibi projelere ipotek etti,borcu 129 milyar dolardan 447 milyar dolara çıkardı.İmar affı,bedelli askerlik,merkez bankasının ihtiyaç akçası gibi 1 defalık gelirlerle krizin derinlemesini erteledi.Ama artık mirasyediliğin de sonuna gelindi.Benim 2020 yılında Türkiye ekonomisinde gördüğüm ;ekonomide derinleşen bir küçülme,yüksek bir işsizlik ile sıkıntılı bir yıl yaşayacağıdır.
    Peki bu durum tersine çevrilebilir mi,bir umut olabilir mi?Sorunları bir anda çözecek sihirli bir değnek kimsede yok,ama daima bir çözüm vardır.Önceki yazılarımda da detaylı yazdım.Önce bir ülke hikayesi yazmalı,umut yaratmalı,bunun için de nelere yapılması gerektiği belli.Yapısal reformlardan...kamu harcamalarının azaltılmasına kadar kapsamlı bir ekonomik program..
    Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Geçen bir markette indirim vardı. Gidip şampuanlara bakayım dedim. Bir tane yerli marka göremedim. Biz ne var ne yok satmışız.
    Benim tek umudum gençler gerçekten aralarında odun olduğu kadar pırlantada mevcut o cocuklar bizi geleceğe taşıyacak.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    O egeli ben değilim

  7. Sevgili deniz43,

    makro yorumlarına büyük ölçüde katılsam da...piyasa fiyatlamasına gelince önemli ölçüde ayrışıyoruz. Bu durum yorum ve analizlerin yanlışlığını göstermez tabi, piyasa fiyatlaması temel beklentiler dışında pek çok faktörden etkileniyor.

    Bu nedenle mesela 2019 dolar tahmininin çok uzağındayız. Bist için de dolar bazlı konuşunca, konu dönüyor dolaşıyor dolar tahminine geliyor..sonuçta dolar 8-9 tl olacaksa 1 yıl içinde, BİST de dolar bazlı 1 cent olabilir eski parayla...ama 6-7 arasında kalacaksak durum çok değişir.

    Bu arada 2019 dolar tahmini konusunda ben de yanıldım...6,5 olan yılsonu tahminimin çok altında 6 tl civarında bir seviye görülebilir gözüküyor...2020 içinse 2019 kapanışını görmek lazım. 2-3 ay içindeki Fed ve ecb adımları da önemli tabi.

  8. #2488
    Thursday October 24 2019 Actual Previous Consensus
    10:30 AM
    DE
    Markit Manufacturing PMI Flash OCT 41.9
    41.7 42
    10:30 AM
    DE
    Markit Services PMI Flash OCT 51.2
    51.4 52
    10:30 AM
    DE
    Markit Composite PMI Flash OCT 48.6
    48.5 48.8

    11:00 AM
    EA
    Markit Manufacturing PMI Flash OCT 45.7
    45.7 46
    11:00 AM
    EA
    Markit Services PMI Flash OCT 51.8
    51.6 51.9
    11:00 AM
    EA
    Markit Composite PMI Flash OCT 50.2
    50.1 50.3

Sayfa 311/2099 İlkİlk ... 2112613013093103113123133213614118111311 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •