Sayfa 439/2124 İlkİlk ... 3393894294374384394404414494895399391439 ... SonSon
Arama sonucu : 16985 madde; 3,505 - 3,512 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. İnsanlar yüzde 1 den daha fazla kayıp yaşama ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu görür ise hiç yüzde 1 i düşünmeden verir gene döviz yada altın alır.
    Satar iken de bunu da maliyetine yansıtır.

  2.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    https://www.dunya.com/finans/haberle...-haberi-471062

    Banka bonosunda vergi arttı, döviz ve altın alımında vergi yüzde 1 oldu


    Söz konusu kararla, kambiyo almak isteyenlere, banka, yetkili müessese (döviz büfeleri) ve diğer finansal kuruluşlar tarafından satılan dolar, avro ve benzeri yabancı paralarla yine bankalarda açılan altın mevduat ya da yatırım hesapları için fiziki olmayan altın satış tutarı üzerinden alınan kambiyo işlem vergisinde değişikliğe gidildi.
    Buna göre, kambiyo işlemlerindeki Banka Sigorta ve Muamele Vergisi (BSMV) oranı binde 2'den yüzde 1'e artırıldı.
    Çok teşekkür ederim Hocam. Haber linkinde görmüştüm ama nedense resmi yazıyı görememiştim. Onu da koyarlar unutmazlarsa
    Bu arada bloomberg'te benden para istedi. Halbuki Türkiye IP'lilerden haber içeriği çerçevesinde istemese ne güzel olacaktı.

    "You've reached your free article limit"
    Yatırım tavsiyesi içermez ve asla yatırım tavsiyesi DEĞİLDİR.

  3. #3507
    Reel olarak hergün parası eriyen halk demekki fiziki altına yönelecek. Gerçekten üzücü bir durum. Vatandaşın binbir zorlukla biriktirdiği 3-5 kuruşu da TL de kalmaya zorlandıkça eriyip gidecek.
    Borsa desen yabancı yatırımcı gittiği için 90 lı yıllardaki kumarhane mantığına döndü maalesef...


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    Yazdıklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi degildir..Sadece kendi kişisel görüşlerimdir...

  4. #3508
    Sn Deniz

    Bir yorumunuz var mı ?

    Gökhan Uskuay
    @guskuay
    ·
    1h
    Replying to
    @scornek
    Altında hacim sabit kalmaz, kapalıçarşıya kayar. Kaydi talebi fizikiye çevirdiğinde altın ithalatı dolayısıyla döviz talebi artar.
    Fiziki altın bankada tutmazlarsa; TCMB swap imkanı bile düşebilir.

    Eminönünde bavulcular valizciler yaşadı. Tezgâhüstü piyasaya geri döndük.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    O egeli ben değilim

  5. #3509
     Alıntı Originally Posted by Egeli Yazıyı Oku
    Sn Deniz

    Bir yorumunuz var mı ?

    Gökhan Uskuay
    @guskuay
    ·
    1h
    Replying to
    @scornek
    Altında hacim sabit kalmaz, kapalıçarşıya kayar. Kaydi talebi fizikiye çevirdiğinde altın ithalatı dolayısıyla döviz talebi artar.
    Fiziki altın bankada tutmazlarsa; TCMB swap imkanı bile düşebilir.

    Eminönünde bavulcular valizciler yaşadı. Tezgâhüstü piyasaya geri döndük.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    Yoruma katılıyorum.Daha önce de yazmıştım,yaşı yetenler hatırlar,1980'lere kadar "tahtakale piyasası" denilen tezgahüstü piyasa vardı,döviz ve altın piyasası çok büyük ölçüde burada,kapalıçarşıda işlerdi.Merkez Bankasının verebilecek döviz rezervi olmadığından ,ithalatçısından yurt dışına turist olarak gideceklere kadar döviz ihtiyacı buradan temin edilirdi,hatta "komik olacak ama" bankalar bile zaman zaman zırhlı arabalarla gidip bu piyasadan döviz ihtiyacını sağlardı.Bu arada bu piyasa yasal değildi ama yetkili makamlar ekonominin durmaması için mecburen bu piyasaya göz yumarlardı.Zaman zaman o zamanın ekonomi yazarları,örneğin Güngör Uras gibi..,bu piyasayı yazarlardı.Son derece likit ve derin bir piyasaydı,tam olarak serbest piyasa ekonomisi prensiplerine göre çalışırdı,döviz talebi yükselince karaborsa kurlar da artar,talep azalınca döviz kurları da düşerdi ama talep edilen miktar ne olursa olsun ihtiyacınız kadar dövizi temin edebilirdiniz,yeter ki,karşılığı olan TL'yi temin edebilesiniz.Piyasanın büyük oyuncularının yurt dışında şubeleri olurdu,yurt dışında döviz borcu ödemeleri olanlar burada TL verir,yurt dışı şubeleri dışarıda döviz borcunu kapatırdı.Bu şekilde işleyen bir mekanizma vardı.

    Kamu otoritelerinin kararları -sanki- 1980'lerde olduğu gibi altın ve döviz piyasasını yeniden bankalardan kapalıçarşı ya da muadili tezgahüstü piyasalara yönlendirecek,dövizde ikili fiyat oluşacak şekilde bir rotaya doğru sürükleniyoruz gibi hissediyorum.

  6. Güzel yorum için teşekkürler hocam, iyi bayramlar. Peki sizce bu durum günümüz dünyasında ne derece mümkün? Orta halli bir bilgisayar 20 bin olmuş, normal araçlar 300 - 500 bandında, kalıcı olarak bir fakirleşme yaşıyoruz denilebilir mi, borsa da 90 lara benzer mi sizce? 90 larda ben işlem yapmıyordum tabi tevellüt nedeniyle ama yakınlarımdan çok iyi kazanan ve çok kaybedenler olmuştu...
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Yoruma katılıyorum.Daha önce de yazmıştım,yaşı yetenler hatırlar,1980'lere kadar "tahtakale piyasası" denilen tezgahüstü piyasa vardı,döviz ve altın piyasası çok büyük ölçüde burada,kapalıçarşıda işlerdi.Merkez Bankasının verebilecek döviz rezervi olmadığından ,ithalatçısından yurt dışına turist olarak gideceklere kadar döviz ihtiyacı buradan temin edilirdi,hatta "komik olacak ama" bankalar bile zaman zaman zırhlı arabalarla gidip bu piyasadan döviz ihtiyacını sağlardı.Bu arada bu piyasa yasal değildi ama yetkili makamlar ekonominin durmaması için mecburen bu piyasaya göz yumarlardı.Zaman zaman o zamanın ekonomi yazarları,örneğin Güngör Uras gibi..,bu piyasayı yazarlardı.Son derece likit ve derin bir piyasaydı,tam olarak serbest piyasa ekonomisi prensiplerine göre çalışırdı,döviz talebi yükselince karaborsa kurlar da artar,talep azalınca döviz kurları da düşerdi ama talep edilen miktar ne olursa olsun ihtiyacınız kadar dövizi temin edebilirdiniz,yeter ki,karşılığı olan TL'yi temin edebilesiniz.Piyasanın büyük oyuncularının yurt dışında şubeleri olurdu,yurt dışında döviz borcu ödemeleri olanlar burada TL verir,yurt dışı şubeleri dışarıda döviz borcunu kapatırdı.Bu şekilde işleyen bir mekanizma vardı.

    Kamu otoritelerinin kararları -sanki- 1980'lerde olduğu gibi altın ve döviz piyasasını yeniden bankalardan kapalıçarşı ya da muadili tezgahüstü piyasalara yönlendirecek,dövizde ikili fiyat oluşacak şekilde bir rotaya doğru sürükleniyoruz gibi hissediyorum.

  7. #3511
     Alıntı Originally Posted by nosfecagri Yazıyı Oku
    Güzel yorum için teşekkürler hocam, iyi bayramlar. Peki sizce bu durum günümüz dünyasında ne derece mümkün? Orta halli bir bilgisayar 20 bin olmuş, normal araçlar 300 - 500 bandında, kalıcı olarak bir fakirleşme yaşıyoruz denilebilir mi, borsa da 90 lara benzer mi sizce? 90 larda ben işlem yapmıyordum tabi tevellüt nedeniyle ama yakınlarımdan çok iyi kazanan ve çok kaybedenler olmuştu...
    İyi bayramlar.

    -Bizim borsanın başlangıcı 1986 yılı sonu,Karaköy'de çok sınırlı imkanlarla işlemlerin yapıldığı fiziki olarak hisse senedinin elde saklandığı bir dönem.Dolayısıyla 1990'larda borsamız çok genç bir borsaydı,yabancılar da dolayısıyla azdı.Borsayı İlhami Suaydın,Dündar Altay,Nasrullah Ayan gibi büyük Türk oyuncular domine ediyordu,vadeli işlemler piyasası yoktu.Borsa çok spekülatifti,asansör gibi yüksek oranlarda iner çıkardı.Günlük al-sat yapanların çoğu -muhtemelen- büyük oyunculara yem olup önemli para kaybetmişlerdir.Ama birçok büyük banka,büyük holding ve büyük sanayi şirketi bu dönem ilk defa halka arz oldu 10-15 yıl içinde bu hisseleri satmadan elinde tutanlara reel olarak 10-20 kat parasını katlama imkanı verdi.Bu hayatta 1 defa yakalanabilecek bir fırsattı ve şartları çok farklı olan günümüzde bir daha bu fırsat olmaz,zaten vadeli piyasaların olması da büyük fiyat dalgalanmaları için fren vazifesi görüyor,yani borsamız 1990'lara benzemez.

    -Evet bir fakirleşme yaşıyoruz ama son 20 yılda yaşadığımız refah artışı zaten kendi ürettiğimizden kazandığımıza+borcun eklenmesiyle elde ettiğimiz "sanal" bir satın alma gücüydü.Şimdi satın alma gücümüz ilave ettiğimiz borç kadar azalmasının yanı sıra bir de borç faizi ödüyoruz.Tabii ,2003-2013 arası yüksek enflasyona rağmen doların neredeyse aynı kalması dolar cinsi satın alma gücümüzün artmasını otomobilleri,cep telefonlarını,bilgisayarları kolayca satın almamızı sağladı.Ama bu dönem ,cari açık ve aşırı artan borç yükü nedeniyle sürdürülemez bir yere gelince rüya bitti ,uyanınca büyük bir borç yükü ile baş başa kaldık,satın alma gücümüz düştü,20 yıl geriye geri döndük.
    Kalıcı refah artışının nasıl olacağını ise Japonya,Güney Kore gibi örneklerden hepimiz biliyoruz.Bu konuda sayfalarca yazılabilir ama hemen önemli 2 madde yazayım:
    -Yüksek katma değerli ürünleri üretebilecek insan gücünü yetiştirecek kaliteli bir eğitim için uzun vadeli planlama
    -Ülkemize teknoloji getirecek ve ihracat için dünya çapındaki dağıtım ağından faydalandıracak yabancı sermayenin doğrudan yatırım yapması için yapısal reformların,evrensel nitelikte hukuki normların ve yatırım ortamının sağlanması.İdarenin şeffaf,hesap veren,kuralları herkese eşit uygulayan,oyun devam ederken kural değiştirmeyen bir yapıyı garanti etmesi gerekiyor.

  8.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    İyi bayramlar.

    -Bizim borsanın başlangıcı 1986 yılı sonu,Karaköy'de çok sınırlı imkanlarla işlemlerin yapıldığı fiziki olarak hisse senedinin elde saklandığı bir dönem.Dolayısıyla 1990'larda borsamız çok genç bir borsaydı,yabancılar da dolayısıyla azdı.Borsayı İlhami Suaydın,Dündar Altay,Nasrullah Ayan gibi büyük Türk oyuncular domine ediyordu,vadeli işlemler piyasası yoktu.Borsa çok spekülatifti,asansör gibi yüksek oranlarda iner çıkardı.Günlük al-sat yapanların çoğu -muhtemelen- büyük oyunculara yem olup önemli para kaybetmişlerdir.Ama birçok büyük banka,büyük holding ve büyük sanayi şirketi bu dönem ilk defa halka arz oldu 10-15 yıl içinde bu hisseleri satmadan elinde tutanlara reel olarak 10-20 kat parasını katlama imkanı verdi.Bu hayatta 1 defa yakalanabilecek bir fırsattı ve şartları çok farklı olan günümüzde bir daha bu fırsat olmaz,zaten vadeli piyasaların olması da büyük fiyat dalgalanmaları için fren vazifesi görüyor,yani borsamız 1990'lara benzemez.

    -Evet bir fakirleşme yaşıyoruz ama son 20 yılda yaşadığımız refah artışı zaten kendi ürettiğimizden kazandığımıza+borcun eklenmesiyle elde ettiğimiz "sanal" bir satın alma gücüydü.Şimdi satın alma gücümüz ilave ettiğimiz borç kadar azalmasının yanı sıra bir de borç faizi ödüyoruz.Tabii ,2003-2013 arası yüksek enflasyona rağmen doların neredeyse aynı kalması dolar cinsi satın alma gücümüzün artmasını otomobilleri,cep telefonlarını,bilgisayarları kolayca satın almamızı sağladı.Ama bu dönem ,cari açık ve aşırı artan borç yükü nedeniyle sürdürülemez bir yere gelince rüya bitti ,uyanınca büyük bir borç yükü ile baş başa kaldık,satın alma gücümüz düştü,20 yıl geriye geri döndük.
    Kalıcı refah artışının nasıl olacağını ise Japonya,Güney Kore gibi örneklerden hepimiz biliyoruz.Bu konuda sayfalarca yazılabilir ama hemen önemli 2 madde yazayım:
    -Yüksek katma değerli ürünleri üretebilecek insan gücünü yetiştirecek kaliteli bir eğitim için uzun vadeli planlama
    -Ülkemize teknoloji getirecek ve ihracat için dünya çapındaki dağıtım ağından faydalandıracak yabancı sermayenin doğrudan yatırım yapması için yapısal reformların,evrensel nitelikte hukuki normların ve yatırım ortamının sağlanması.İdarenin şeffaf,hesap veren,kuralları herkese eşit uygulayan,oyun devam ederken kural değiştirmeyen bir yapıyı garanti etmesi gerekiyor.
    Yapılması gereken bu kadar açık iken neden ülkeyi yönetenler ısrarla parayı taşa toprağa gömüyorlar, vatanını, milletini sevmiyorlar mı, gelişmek, güçlenmek istemiyorlar mı, dertleri ne? Anlamış değilim.

Sayfa 439/2124 İlkİlk ... 3393894294374384394404414494895399391439 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •