Sayfa 295/2095 İlkİlk ... 1952452852932942952962973053453957951295 ... SonSon
Arama sonucu : 16755 madde; 2,353 - 2,360 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. #2353
     Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    http://www.patronlardunyasi.com/habe...k-olsun/225285

    ASO Başkanı Özdebir, Merkez Bankası'nın reel sektörün borcunu üstlenip firmalara ortak olmasını gerektiğin belirtti.

    Kriz yüzünden firmalar birbirlerine veresiye vermeyi kesince piyasa adeta durdu. ASO Başkanı Özdebir, çare olarak devlet destekli kredi kartı önerdi. Öneri kabul edilirse ekonomi senet yerine kartla dönecek.
    Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, piyasada vadeli alış verişin adeta durduğunu, firmalara Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli 200 milyar liralık yeni kredi kartı limiti verilmesi halinde piyasanın açılabileceğini söyledi. Özdebir, firma borçlarına Merkez Bankası'nın satın alması ile devletten alacaklı firmalara Hazine kağıdı verilmesi gibi önerilerini de içeren dosyayı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a sunduklarını bildirdi.

    "Çarkı döndürmek için paraya ihtiyacımız var ama bankaların bize borç verecek hali, bizim de krediye karşılık bankalara verebileceğimiz teminatımız kalmadı" diyen Özdebir, Merkez Bankası'nın reel sektörün borcunu üstlenip firmalara ortak olmasını gerektiğin belirtti.

    Yorum:Talep çok "uçuk" bir talep,ama piyasanın "perişan" halini göstermesi bakımından can yakıcı.
    Hazıra alışmışlığın halini daha güzel göstermiş. Uyarılar yapıldığı zaman susanlar şimdi kurtarılmayı bekliyor.


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    O egeli ben değilim

  2. #2354
    Dr.Murat KUBİLAY'dan Türk Telekom'un içinin boşaltılarak bankalara bırakılmasının hikayesi.


    https://twitter.com/mmkubilay/status...930709504?s=19

    7.İhalenin yapıldığı gün Türk Telekom ile Telekomünikasyon Kurumu (2008'de ismi BTK oldu) arasında imtiyaz sözleşmesi imzalandı. Buna göre devlete ait olan şebeke, teçhizat ve gayrimenkullerin kullanım hakkı 21 yıl 3 aylığına Türk Telekom şirketine devrediliyordu.

    8.Özetle Türk Telekom özelleştirmesi bu imtiyaz hakkı üzerine kuruluydu ve SÜRELİYDİ. Tekel ve Erdemir gibi diğer özelleştirmelerden farklıydı. Sözleşme sonunda (2026) OTAŞ'ın kullandığı şebeke ve teçhizatı kullanılır halde ve şirketi BORÇSUZ bırakma yükümlülüğü vardı.


    9.Bu ön bilgilerden sonra OTAŞ ve Türk Telekom'da neler döndüğünü aktarmaya başlayalım. OTAŞ ihale sonrasında önce peşinatı ve arkasından kalan 5 taksitin ilkini yatırmıştı. 2007'de kalan borcun tamamını tek seferde yatırmak istediğini beyan etti. İşler yolunda görünüyordu.




    10.OTAŞ, hem Türk hem de uluslararası bankalardan büyük bir kredi çekip Hazine'ye olan borcunu peşin ödeyecekti. Bankalar Türk Telekom'un ipotek olarak gösterilmesini istemişti. Fakat Türk Telekom ile yapılan sözleşme gereği bu hisseler ipotek edilemezdi.


    11.Danıştay'ın itirazına rağmen usulsüz bir şekilde ipotek verilmesine göz yumuldu. İşte bu noktadan sonra Türk Telekom'un içini boşaltma operasyonu başladı. Bu aşamadan sonra okuduklarınızın kamuya açık ve tümüyle gerçek bilgiler olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.


    12.OTAŞ uluslararası bir konsorsiyumdan krediyi almıştı; fakat bu krediyi ödeyecek başka bir geliri bulunmuyordu. Bu nedenle Türk Telekom'un içindeki nakde ve taşınmazlara göz dikildi. Türk Telekom, sürpriz bir şekilde yatırımcısına yüksek kâr payı (temettü) ödemeye başladı.


    13.Öyle ki şirket Borsa İstanbul'da en yüksek temettü veren şirketler listesinde her yıl en üst sıralarda yer alıyordu. Her yıl kârın neredeyse tamamı yatırımcılara dağıtılıyordu.



    14.Şaşırtıcı olan ise Türk Telekom'un sektöründe rekabetçi kalabilmesi için sürekli yatırım yapma zorunluluğunun bulunmasıydı. Ek olarak 2006'da TIM'den Avea'nın %40 hissesi (500 milyon dolar), 2015'te ise İş Bankası'ndan kalan %20 hissesi (340 milyon dolar) satın alınmıştı.



    15.Tüm nakit ve oluşan kâr; temettü ödemesi ve sürekli zarar eden Avea satın almasına gidince, mecburi yatırımlar için Türk Telekom bankaların kapısını çalmak durumunda kaldı. Kasasında yaklaşık 2 milyar dolar nakitle devredilen Türk Telekom bankalara muhtaç duruma düşmüştü.

    16.Bankalardan alınabilen kredi sınırına dayanıldığında 2014 yılında daha fazla borç için uluslararası yatırımcılara 1 milyar dolar ederinde dolar cinsi tahvil (borç senedi) satıldı. Artık Türk Telekom yurt içinde ve dışında birçok yatırımcıya borçlu duruma düşmüştü.


    17.Aşağıdaki görselde Türk Telekom borçluluk oranları bulunuyor. 2007'den 2016'ya toplam borçların özkaynaklara oranı neredeyse 6 kat artmış. Ticari kredileri çıkarıp yalnızca finansal kredilere baktığımızda durum daha da feci. Borçluluk oranı 12 kattan daha fazla artmış.


    18.İşin enteresan yanı alınan milyar dolarlık borç da temettü olarak şirketten çıkarılıyor, kurumsal yönetimden sorumlu SPK ise adeta uyuyordu. Dolar kuru yükselince, şirketin borçlanma giderleri yükselmeye başladı. Sonunda Türk Telekom zarar eden bir şirket haline dönmüştü.

    19.Aşağıdaki görselde Türk Telekom'un yıllara ilişkin performansını bulabilirsiniz. Mavi çizgiler şirketin toplam satışlarını gösteriyor. 9 yılda satışlar %78 artmış. Bu artış bırakın büyüme rakamlarını 9 yıllık birikimli enflasyonun (%104) bile altında.



    20.Yeşil çizgi ise FAVÖK verilerini gösteriyor. Kısaca şirketin operasyonel kârlılığı olarak tanımlanabilecek FAVÖK'teki artış ise çok daha düşük, yalnızca %46. Buradan anlıyoruz ki şirket operasyonel anlamda da başarısız olmuş.


    21.Asıl çarpıcı olan ise şirket net kârını ifade eden kırmızı çizgiler. Önceki yıllarda düzenli kâr eden şirket 2016'da 724 milyon TL zarar eder hale getirilmiş. Bu zararın nedeni ise alınan dolar cinsi kredinin bedelinin dolar kuru patlayınca artması.


    22.Özetle şirket 2006'dan beri kötü yönetildiği gibi sahip olduğu birçok gayrimenkul de satılmış ve oluşan tüm nakit olağanüstü oranlarda temettü ödenerek boşaltılmış. Yetmemiş şirket büyük oranda dolar cinsi borçlandırılmış ve dolar kuru patlayınca zarar kaçınılmaz olmuş.

    23.Tüm bu düzeneğin neticesinde Türk Telekom'un sahibi OTAŞ milyarlarca doları Türkiye'den kaçırmış. Hikâyenin burada bittiğini ve tüm bu yaşananların tipik bir şirketin içinin boşaltması olduğunu söylemek isterdim, ancak olay bir hortumlamadan beter.

    24.2013 yılına dönelim. OTAŞ o yıla kadar milyonlarca doları Türk Telekom'dan çekmişti ve bunun sonucunda bankalara olan borcunu ödemiş olduğu sanılıyordu. Ne de olsa OTAŞ Türkiye'de halka açık bir şirket değildi ve düzenli bilgilendirme yapmasına gerek yoktu.

    25.Mayıs 2013'te OTAŞ'tan sürpriz bir açıklama geldi. Şirket Türk Telekom'u satın alabilmek için kullandığı krediyi yapılandırmak durumunda kalmış. Daha açık bir ifadeyle, Türk Telekom'dan çıkarılan paralarla kredi borcunu ödememiş, paralar buharlaşmış.


    RLPC-Turkish telecom Ojer signs $4.75 bln syndicated loan
    Turkish telecom Ojer Telekomunikasyon AS, has signed a $4.75 billion syndicated loan that will refinance and extend the maturity of existing debt and pay a $1.5 billion dividend, the arranging banks...
    reuters.com



    26.Milyar dolarların esrarengiz bir şekilde kaybolması sonrası Oger Telekom'un diğer işleri mercek altına alınmak istendi fakat şeffaflık olmaması sonucu bu paranın nereye uçtuğu bulunamadı. Kesin olan tek şey ise Türk Telekom'un bankalara hala ipotekli olmasıydı.

    27.OTAŞ'ın kredi yapılandırması Türkiye'de bankacılık sisteminin en büyük yapılandırması oldu. Yerli ve yabancı 29 banka 4,478 milyar dolar ve 212 milyon avro ederinde krediyi gönülsüzce yapılandırmak zorunda kaldılar. Ancak kâbus bununla da bitmiyordu.

    28.OTAŞ yeni borçların da taksitini Eylül 2016'da ödememeye başladı. Haber bankacılık sektöründe soğuk duş etkisi yarattı. Akbank'ın 1,7 milyar dolar, Garanti Bankası'nın 1 milyar dolar ve İş Bankası'nın ise 500 milyon dolar kadar kredisi batacak gibiydi.



    29.Bu noktada "bu bankalar özel sektörün, bize ne kredilerinin batıp bankaların zarar etmesinden" diyerek yaygın liberal hatanın yapılmaması gerektiğini belirtmek isterim. Çünkü ödenmeyen krediler 2001 krizinde olduğu gibi nihayetinde devlete, yani vatandaşın sırtına kalır.



    30.Küçük bir hesap yapalım. Türk Telekom devredildiğinde kasasında 2 milyar dolar nakit bulunmaktaydı. 2006'dan 2016'ya kadar olan süre içinde şirket 3,5 milyar dolar net borç içine düşmüştü. Yalnızca OTAŞ'a bu süre boyunca 7 milyar dolar temettü ödenmişti.

    31.Ödenen 7 milyar dolara rağmen OTAŞ borcunun çok azını ödemişti. Ağırlıklı olarak borç Türkiye merkezli bankalara yıkılmıştı. Şirket borçlulukla birlikte zarar bile eder hale gelmişti. Şirketin %30'unun Hazine'nin yani vatandaşın olduğunu belirtelim.

    YORUM:Bankalar şimdi Türk Telekom'daki hisselerini satışa çıkarıyor.Ama bu bir mülkiyet hakkı satışı değil,sadece süresi 2026'da yani 7 yıl sonra sona erecek imtiyaz hakkı satışı,yani bu hisseleri -eğer alacak olan çıkarsa- Türk Telekom'un kullandığı şebeke ve teçhizatı kullanılır halde ve şirketi BORÇSUZ bırakma yükümlülüğü var.
    Bu durumda şirketin değeri =(2026 yılına kadar elde edilecek temettüler-borçlar) olması gerekiyor,ama ödeme 7 yıl içine dağılmış ,hisse senedi devri ödemesi peşin olacağı için elde edilecek tahmini temettü geliri ' Net Bugünkü Değer hesaplamasıyla
    nakit akımlarının indirgemesinin uzun vadeli tahvil faizi ile iskonto edilerek yapılması gerekiyor,üzerine de alıcı için bir 'yatırım karı' beklentisi payı olması gerekiyor.Mevcut Türk Telekom Bilançosuna baktığımızda,-kişisel kanımca- bankaların kredi zararları için bu satıştan fazla bir beklentisi olması realist bir yaklaşım olmaz gözüküyor.

  3. #2355
    Merkez Bankası Duyurusu

    Finansal istikrarı desteklemek amacıyla, yabancı para mevduat/katılım fonlarına uygulanan zorunlu karşılık oranlarının tüm vade dilimlerinde 100 baz puan artırılmasına karar verilmiştir. Alınan bu kararla, piyasadan yaklaşık 2,1 milyar ABD doları tutarında likidite çekilmesi beklenmektedir.
    Söz konusu değişiklikler, tesisi 4 Ekim 2019 tarihinde başlayacak olan 20 Eylül 2019 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacaktır.
    Kamuoyunun bilgisine sunulur.

    YORUM:Böylece yabancı para cinsinden mevduatların merkez bankasına yatırılacak zorunlu karşılık kısmı %16'dan %17'ye yükselmiş oldu(TL mevduatlarda bu oran vadesine göre %2-%7 arası).Merkez Bankası bu hamleyle bankaların müşterilerini yabancı para cinsinden mevduat yerine TL'ye yönlendirmesi için gayret sarfetmesini istiyor olabilir.
    Ama sonuçta,bankalar rating kuruluşlarının verdiği yatırım yapılabilir seviyenin 4 kademe altı ülke kredi notu ve ülke riskini yansıtan 350-400 puan arası yüksek CDS'ler ile zaten çok yüksek maliyetlerle aldıkları sendikasyon kredilerinin,üst üste alınan kararlarla zorunlu karşılık oranının yükseltilerek ,%17 gibi oldukça yüksek seviyeye çıkan kısmını -kredi amaçlı kullanamadan- merkez bankasına vermek zorunda kalırsa,açık pozisyon kapatmak için swap maliyetleri de göz alınırsa ,artık karlı bir şekilde plase etme imkanları çok azalır ve sendikasyon kredilerini çevirmek yerine kapatabilirler ya da çevirme oranını oldukça düşürebillirler(Bankalar son 1 yıl içinde sendikasyon kredilerini çevirme oranını %68'e kadar düşürmüş durumda).Bu da yıllık 179.2 milyar dolar çok yüksek kısa vadeli dış borç ödemesinin olduğu bir dönemde merkez bankasının bindiği dalı kesmesi olur.

  4. #2356
    Bugün(22 Eylül 2019) yayınlanan resmi gazeteden:

    http://www.resmigazete.gov.tr/#

    http://www.resmigazete.gov.tr/eskile...20190922-4.htm

    TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 54 (BAĞIMSIZ
    DENETÇİLER İÇİN ETİK KURALLAR)'IN YÜRÜRLÜKTEN
    KALDIRILMASINA DAİR TÜRKİYE DENETİM
    STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 83


    MADDE 1 30/11/2017 tarihli ve 30256 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 54 (Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kurallar) yürürlükten kaldırılmıştır.
    MADDE 2 Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

    Neymiş bu "Etik kurallar" diye baktım:

    http://www.asmmmo.org.tr/userfiles/o...-30--BDIEK.pdf

    Denetçilere, bundan sonra 'Etik kurallara uyma zorunluluğun yok' anlamına gelecek bir kararın resmi gazetede yayınlanması inanılmaz ama gerçek,bakalım daha neler göreceğiz ve yaşayacağız...Bu karar nasıl yorumlanmalı,bundan sonra denetimden geçecek bilançolara hangi gözle bakacağiz!....

  5.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Bugün(22 Eylül 2019) yayınlanan resmi gazeteden:

    http://www.resmigazete.gov.tr/#

    http://www.resmigazete.gov.tr/eskile...20190922-4.htm

    TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 54 (BAĞIMSIZ
    DENETÇİLER İÇİN ETİK KURALLAR)'IN YÜRÜRLÜKTEN
    KALDIRILMASINA DAİR TÜRKİYE DENETİM
    STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 83


    MADDE 1 30/11/2017 tarihli ve 30256 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 54 (Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kurallar) yürürlükten kaldırılmıştır.
    MADDE 2 Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

    Neymiş bu "Etik kurallar" diye baktım:

    http://www.asmmmo.org.tr/userfiles/o...-30--BDIEK.pdf

    Denetçilere, bundan sonra 'Etik kurallara uyma zorunluluğun yok' anlamına gelecek bir kararın resmi gazetede yayınlanması inanılmaz ama gerçek,bakalım daha neler göreceğiz ve yaşayacağız...Bu karar nasıl yorumlanmalı,bundan sonra denetimden geçecek bilançolara hangi gözle bakacağiz!....
    eskiden bist 100f /k 7--13 arası gider gelirdi ,7 altına kriz hariç düşmez 13 üstüne de çıkmazdı (sadece 2000 de çıktı ki o zaman tam bir balondur),şimdi bu yeni durumda 11-12-13 gibi rakamlar hayal olabilir artık,çünkü veriler (işsizlik,enflasyon,büyüme ) inandırıcılıktan hayli uzak,bilançolar da şeffaf değilse yabancı yeni para sokarken 2 kere düşünür.............

  6.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Bugün(22 Eylül 2019) yayınlanan resmi gazeteden:

    http://www.resmigazete.gov.tr/#

    http://www.resmigazete.gov.tr/eskile...20190922-4.htm

    TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 54 (BAĞIMSIZ
    DENETÇİLER İÇİN ETİK KURALLAR)'IN YÜRÜRLÜKTEN
    KALDIRILMASINA DAİR TÜRKİYE DENETİM
    STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 83


    MADDE 1 30/11/2017 tarihli ve 30256 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 54 (Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kurallar) yürürlükten kaldırılmıştır.
    MADDE 2 Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

    Neymiş bu "Etik kurallar" diye baktım:

    http://www.asmmmo.org.tr/userfiles/o...-30--BDIEK.pdf

    Denetçilere, bundan sonra 'Etik kurallara uyma zorunluluğun yok' anlamına gelecek bir kararın resmi gazetede yayınlanması inanılmaz ama gerçek,bakalım daha neler göreceğiz ve yaşayacağız...Bu karar nasıl yorumlanmalı,bundan sonra denetimden geçecek bilançolara hangi gözle bakacağiz!....
    yabancı banka satışlarına devam ederse borsa düşmeye devam eder,bu haberin etkisi olabilir...ytd

  7. #2359
    https://www.paraanaliz.com/2019/fina...el-atti-38709/
    FİNANSReuters ÖZEL: BDDK niye batık kredilere el attı?
    İki kaynağın verdiği bilgiye göre, yazın yaklaşık üç ay süren müzakerelerin sonunda bankaların adım atmaması üzerine BDDK harekete geçti



    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    O egeli ben değilim

  8. #2360
    https://www.forbes.com/sites/yuwahed...r#5fffd86d4b7f



    This Dangerous Addiction To Cheap Money Will Depress Economies In Europe And The U.S


    Ucuz paraya olan tehlikeli bağımlılık Avrupa ve ABD'de ekonomileri buhrana sokacak


    Yazı oldukça uzun .Önemli gördüğüm bölümlerin çevirisini yaptım.

    Loose monetary policy is extremely harmful to the market economy. It distorts one of the most important price signals that allocates capital in the economy, the price of money. It poisons the business operating environment by allowing weak and failing companies to carry on using cheap credit. As such, this halts the creative destruction process that should lie at the heart of a market economy. Struggling businesses that can stay alive only because of the life support of cheap money do not operate with healthy profit margins, hence they do not contribute to income and employment generation. But they make it harder for successful businesses to expand and create new jobs. The economy is made weaker and more unstable as a result.

    Gevşek para politikası piyasa ekonomisine son derece zararlıdır. Ekonomiye sermaye tahsis eden en önemli fiyat sinyallerinden birini, paranın fiyatını çarpıtır. Zayıf ve başarısız şirketlerin ucuz kredi kullanmaya devam etmelerine izin vererek iş dünyasının faaliyet ortamını zehirler. Bu nedenle, bu, piyasa ekonomisinin kalbinde olması gereken yaratıcı yıkım sürecini durdurur. Sadece ucuz paranın yaşam desteği nedeniyle hayatta kalabilen işletmelerin gayreti, sağlıklı kar marjlarıyla çalışmaz, bu nedenle gelir ve istihdam yaratmaya katkıda bulunmazlar. Fakat başarılı işletmelerin işlerini büyütmelerini ve yeni işler yaratmasını zorlaştırırlar. Ekonomi sonuç olarak daha zayıf ve daha dengesiz hale gelir.

    At the most fundamental level, interest rates reflect the value of money over time. When money is productively deployed in the economy, it generates returns that are reflected in positive interest rates. Thus, when central banks set rates at zero, they are signaling that the time value of money is also zero, thus signaling a stagnant economy ahead.

    En temel düzeyde, faiz oranları paranın zaman içindeki değerini yansıtır. Para, ekonomide verimli bir şekilde kullanıldığında, pozitif faiz oranlarına yansıyan getiri sağlar. Bu nedenle, merkez bankaları faiz oranlarını sıfıra ayarladığında, paranın zaman değerinin de sıfır olduğunu işaret ediyorlar ve bu da ileride durgun bir ekonomiye işaret ediyor.

    Addiction to cheap money becomes a self-fulfilling prophecy: a weak economy needs cheap money, which keeps the economy depressed. It is now more urgent than ever that the developed economies acknowledge that cheap money is the problem, not the solution.

    Ucuz para bağımlılığı, kendi kendine besleyen bir beklentiye dönüşür: zayıf bir ekonomi, ekonomiyi depresyonda tutan ucuz paraya ihtiyaç duyar. Artık gelişmiş ekonomilerin, ucuz paranın çözüm değil, sorun olduğunu kabul etmeleri her zamankinden daha acil.

    YORUM:Forbes dergisi ABD'de iş dünyasına hitap eden en önemli 2-3 dergiden biri.Forbes'ta yazılanlar,-forumun eskileri hatırlar-, geçmişi eski foruma kadar dayanan yıllardır yazdıklarım şeyler.Epeyce geç olsa da Forbes'ın da benimle aynı düzleme gelmesinden memnun oldum.Umarım Fed de bu yazılanlardan kendine bir pay çıkartır.Çünkü geçmiş global krizlerde olduğu gibi, ABD ekonomisi resesyona girerse bütün dünya ülkelerinin ekonomileri ile birlikte Türkiye ekonomisi de olumsuz etkilenir ve resesyona girer veya zaten resesyonda olduğu için resesyon daha da derinleşir.

Sayfa 295/2095 İlkİlk ... 1952452852932942952962973053453957951295 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •