Dr.Murat KUBİLAY'dan Türk Telekom'un içinin boşaltılarak bankalara bırakılmasının hikayesi.
https://twitter.com/mmkubilay/status...930709504?s=19
7.İhalenin yapıldığı gün Türk Telekom ile Telekomünikasyon Kurumu (2008'de ismi BTK oldu) arasında imtiyaz sözleşmesi imzalandı. Buna göre devlete ait olan şebeke, teçhizat ve gayrimenkullerin kullanım hakkı 21 yıl 3 aylığına Türk Telekom şirketine devrediliyordu.
8.Özetle Türk Telekom özelleştirmesi bu imtiyaz hakkı üzerine kuruluydu ve SÜRELİYDİ. Tekel ve Erdemir gibi diğer özelleştirmelerden farklıydı. Sözleşme sonunda (2026) OTAŞ'ın kullandığı şebeke ve teçhizatı kullanılır halde ve şirketi BORÇSUZ bırakma yükümlülüğü vardı.
9.Bu ön bilgilerden sonra OTAŞ ve Türk Telekom'da neler döndüğünü aktarmaya başlayalım. OTAŞ ihale sonrasında önce peşinatı ve arkasından kalan 5 taksitin ilkini yatırmıştı. 2007'de kalan borcun tamamını tek seferde yatırmak istediğini beyan etti. İşler yolunda görünüyordu.
10.OTAŞ, hem Türk hem de uluslararası bankalardan büyük bir kredi çekip Hazine'ye olan borcunu peşin ödeyecekti. Bankalar Türk Telekom'un ipotek olarak gösterilmesini istemişti. Fakat Türk Telekom ile yapılan sözleşme gereği bu hisseler ipotek edilemezdi.
11.Danıştay'ın itirazına rağmen usulsüz bir şekilde ipotek verilmesine göz yumuldu. İşte bu noktadan sonra Türk Telekom'un içini boşaltma operasyonu başladı. Bu aşamadan sonra okuduklarınızın kamuya açık ve tümüyle gerçek bilgiler olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.
12.OTAŞ uluslararası bir konsorsiyumdan krediyi almıştı; fakat bu krediyi ödeyecek başka bir geliri bulunmuyordu. Bu nedenle Türk Telekom'un içindeki nakde ve taşınmazlara göz dikildi. Türk Telekom, sürpriz bir şekilde yatırımcısına yüksek kâr payı (temettü) ödemeye başladı.
13.Öyle ki şirket Borsa İstanbul'da en yüksek temettü veren şirketler listesinde her yıl en üst sıralarda yer alıyordu. Her yıl kârın neredeyse tamamı yatırımcılara dağıtılıyordu.
14.Şaşırtıcı olan ise Türk Telekom'un sektöründe rekabetçi kalabilmesi için sürekli yatırım yapma zorunluluğunun bulunmasıydı. Ek olarak 2006'da TIM'den Avea'nın %40 hissesi (500 milyon dolar), 2015'te ise İş Bankası'ndan kalan %20 hissesi (340 milyon dolar) satın alınmıştı.
15.Tüm nakit ve oluşan kâr; temettü ödemesi ve sürekli zarar eden Avea satın almasına gidince, mecburi yatırımlar için Türk Telekom bankaların kapısını çalmak durumunda kaldı. Kasasında yaklaşık 2 milyar dolar nakitle devredilen Türk Telekom bankalara muhtaç duruma düşmüştü.
16.Bankalardan alınabilen kredi sınırına dayanıldığında 2014 yılında daha fazla borç için uluslararası yatırımcılara 1 milyar dolar ederinde dolar cinsi tahvil (borç senedi) satıldı. Artık Türk Telekom yurt içinde ve dışında birçok yatırımcıya borçlu duruma düşmüştü.
17.Aşağıdaki görselde Türk Telekom borçluluk oranları bulunuyor. 2007'den 2016'ya toplam borçların özkaynaklara oranı neredeyse 6 kat artmış. Ticari kredileri çıkarıp yalnızca finansal kredilere baktığımızda durum daha da feci. Borçluluk oranı 12 kattan daha fazla artmış.
18.İşin enteresan yanı alınan milyar dolarlık borç da temettü olarak şirketten çıkarılıyor, kurumsal yönetimden sorumlu SPK ise adeta uyuyordu. Dolar kuru yükselince, şirketin borçlanma giderleri yükselmeye başladı. Sonunda Türk Telekom zarar eden bir şirket haline dönmüştü.
19.Aşağıdaki görselde Türk Telekom'un yıllara ilişkin performansını bulabilirsiniz. Mavi çizgiler şirketin toplam satışlarını gösteriyor. 9 yılda satışlar %78 artmış. Bu artış bırakın büyüme rakamlarını 9 yıllık birikimli enflasyonun (%104) bile altında.
20.Yeşil çizgi ise FAVÖK verilerini gösteriyor. Kısaca şirketin operasyonel kârlılığı olarak tanımlanabilecek FAVÖK'teki artış ise çok daha düşük, yalnızca %46. Buradan anlıyoruz ki şirket operasyonel anlamda da başarısız olmuş.
21.Asıl çarpıcı olan ise şirket net kârını ifade eden kırmızı çizgiler. Önceki yıllarda düzenli kâr eden şirket 2016'da 724 milyon TL zarar eder hale getirilmiş. Bu zararın nedeni ise alınan dolar cinsi kredinin bedelinin dolar kuru patlayınca artması.
22.Özetle şirket 2006'dan beri kötü yönetildiği gibi sahip olduğu birçok gayrimenkul de satılmış ve oluşan tüm nakit olağanüstü oranlarda temettü ödenerek boşaltılmış. Yetmemiş şirket büyük oranda dolar cinsi borçlandırılmış ve dolar kuru patlayınca zarar kaçınılmaz olmuş.
23.Tüm bu düzeneğin neticesinde Türk Telekom'un sahibi OTAŞ milyarlarca doları Türkiye'den kaçırmış. Hikâyenin burada bittiğini ve tüm bu yaşananların tipik bir şirketin içinin boşaltması olduğunu söylemek isterdim, ancak olay bir hortumlamadan beter.
24.2013 yılına dönelim. OTAŞ o yıla kadar milyonlarca doları Türk Telekom'dan çekmişti ve bunun sonucunda bankalara olan borcunu ödemiş olduğu sanılıyordu. Ne de olsa OTAŞ Türkiye'de halka açık bir şirket değildi ve düzenli bilgilendirme yapmasına gerek yoktu.
25.Mayıs 2013'te OTAŞ'tan sürpriz bir açıklama geldi. Şirket Türk Telekom'u satın alabilmek için kullandığı krediyi yapılandırmak durumunda kalmış. Daha açık bir ifadeyle, Türk Telekom'dan çıkarılan paralarla kredi borcunu ödememiş, paralar buharlaşmış.
RLPC-Turkish telecom Ojer signs $4.75 bln syndicated loan
Turkish telecom Ojer Telekomunikasyon AS, has signed a $4.75 billion syndicated loan that will refinance and extend the maturity of existing debt and pay a $1.5 billion dividend, the arranging banks...
reuters.com
26.Milyar dolarların esrarengiz bir şekilde kaybolması sonrası Oger Telekom'un diğer işleri mercek altına alınmak istendi fakat şeffaflık olmaması sonucu bu paranın nereye uçtuğu bulunamadı. Kesin olan tek şey ise Türk Telekom'un bankalara hala ipotekli olmasıydı.
27.OTAŞ'ın kredi yapılandırması Türkiye'de bankacılık sisteminin en büyük yapılandırması oldu. Yerli ve yabancı 29 banka 4,478 milyar dolar ve 212 milyon avro ederinde krediyi gönülsüzce yapılandırmak zorunda kaldılar. Ancak kâbus bununla da bitmiyordu.
28.OTAŞ yeni borçların da taksitini Eylül 2016'da ödememeye başladı. Haber bankacılık sektöründe soğuk duş etkisi yarattı. Akbank'ın 1,7 milyar dolar, Garanti Bankası'nın 1 milyar dolar ve İş Bankası'nın ise 500 milyon dolar kadar kredisi batacak gibiydi.
29.Bu noktada "bu bankalar özel sektörün, bize ne kredilerinin batıp bankaların zarar etmesinden" diyerek yaygın liberal hatanın yapılmaması gerektiğini belirtmek isterim. Çünkü ödenmeyen krediler 2001 krizinde olduğu gibi nihayetinde devlete, yani vatandaşın sırtına kalır.
30.Küçük bir hesap yapalım. Türk Telekom devredildiğinde kasasında 2 milyar dolar nakit bulunmaktaydı. 2006'dan 2016'ya kadar olan süre içinde şirket 3,5 milyar dolar net borç içine düşmüştü. Yalnızca OTAŞ'a bu süre boyunca 7 milyar dolar temettü ödenmişti.
31.Ödenen 7 milyar dolara rağmen OTAŞ borcunun çok azını ödemişti. Ağırlıklı olarak borç Türkiye merkezli bankalara yıkılmıştı. Şirket borçlulukla birlikte zarar bile eder hale gelmişti. Şirketin %30'unun Hazine'nin yani vatandaşın olduğunu belirtelim.
YORUM:Bankalar şimdi Türk Telekom'daki hisselerini satışa çıkarıyor.Ama bu bir mülkiyet hakkı satışı değil,sadece süresi 2026'da yani 7 yıl sonra sona erecek imtiyaz hakkı satışı,yani bu hisseleri -eğer alacak olan çıkarsa- Türk Telekom'un kullandığı şebeke ve teçhizatı kullanılır halde ve şirketi BORÇSUZ bırakma yükümlülüğü var.
Bu durumda şirketin değeri =(2026 yılına kadar elde edilecek temettüler-borçlar) olması gerekiyor,ama ödeme 7 yıl içine dağılmış ,hisse senedi devri ödemesi peşin olacağı için elde edilecek tahmini temettü geliri ' Net Bugünkü Değer hesaplamasıyla
nakit akımlarının indirgemesinin uzun vadeli tahvil faizi ile iskonto edilerek yapılması gerekiyor,üzerine de alıcı için bir 'yatırım karı' beklentisi payı olması gerekiyor.Mevcut Türk Telekom Bilançosuna baktığımızda,-kişisel kanımca- bankaların kredi zararları için bu satıştan fazla bir beklentisi olması realist bir yaklaşım olmaz gözüküyor.
Yer İmleri