Sayfa 1996/2104 İlkİlk ... 996149618961946198619941995199619971998200620462096 ... SonSon
Arama sonucu : 16831 madde; 15,961 - 15,968 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Değildir.75 yaş(kadınlarda 79 yaş) beklenen ortalama ömür varken, emeklilik yaşının 60'ın altında olmaması gerekir .Evet,ülkemizin gerçeklerinin farkındayız,50'li yaşlardan itibaren özellikle mavi yakalıların iş bulması çok zor oluyor.Ama bunun çözümü 50 yaşında emekli yapmak değil.İşsizlik fonu ve işsizlik maaşı bunun için var.İşsizlik fonunda biriken büyük tutarlı paralar yol yapmak ,bina yapmak,varlık fonuna borç vermek ,kamu bankalarına sermaye artırımına destek olmak gibi kuruluş misyonuna aykırı amaçlarda kullanılmak yerine ,tam da misyonuna uygun olarak, 50 yaş altına 2 yıla kadar süreyle,50 yaşın üstüne iş bulamadığı takdirde emeklilik hakkını kazanacağı 60 yaşına kadar işsizlik fonundan ödeme yapılması doğru olur,SGK bütçesinden değil.
    Sn deniz tespitlerinize katılıyorum. Bende bir ilave yapayım 50 yaş üstü çalışanlar için yarı zamanlı çalışma + işsizlik sigortası desteği ile insanların işgücüne mümkün olduğunca çok katılmasını sağlanması gerekirdi. Ama biz bambaşka bir yolu seçtik.

  2.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    Ben de öncelikle nezaketiniz için size teşekkür ederim.Burada birkaç husus var:

    -Birincisi sosyal güvenlik kurumları,doğru, sizin ifade ettiğiniz gibi çalışır ama burada önemli olan toplanan primlerin reel değerini korumak,hatta bir miktar da nemalandırmaktır.Bunu yaptığınız zaman emekli /çalışan rasyosunun önemi azalır,yine yukarıdaki hesaplamadaki ödemeyi yapabilirsiniz..Bizim ülkemizde ssk ve bağkur çok genç kurumlar. SSK 1946,bağkur 1972 tarihlerinde kuruldu ve çok uzun süre hiç emekli maaşı ödemeden ellerinde çok büyük fonlar birikti ama bu fonlar değerlendirilip emekli olacaklara hak ettikleri maaşları ödemek yerine amacı dışında kamu harcamalarını finase etmek için kullanıldı,örneğin enflasyon %100 iken hazinenin çıkarttığı %18 faizli tahvillerde bu fonlar reel olarak eritildi.Bunda prim ödeyenlerin hiç bir kusuru yok.

    -İkincisi SGK 2022 yılında 4.419 milyon haneye sosyal yardımda bulundu.Böyle bir yardım yapılacaksa kaynak yaratılarak yapılır,emeklilerin maaşlarını reel olarak düşürülerek,diğerlerine transfer edilerek değil.Bu sosyal yardım alanların çok büyük çoğunluğu hayatında 1 gün çalışmamış,1 gün prim ödemesi yapmamış kişiler.

    -Üçüncüsü siyasi kararlarla SGK'nın kaynakları suriyeli göçmenlerden prim ödemeyen hanelere yapılan devasa transferlere rağmen emekli maaşları reel olarak o kadar fazla düşürüldü ki,2003 yılında SGK'nin toplam gelirlerinin toplam giderlerini karşılama oranı yüzde 67.5 iken bu oran 2023'te yüzde 97.6'ya ulaştı.Yani EYT ile bir sürü insanı genç yaşta emekli edip emekli sayısı çoğalmasına rağmen SGK bütçesi neredeyse denk hale geldi.

    https://www.birgun.net/makale/emekli...ettiler-496640

    -Buna karşı örneğin Avrupa Birliği'nde sosyal güvenlik harcamaları 2021 yılı itibariyle 4.196 trilyon Euro'ya veya GSYİH'nın %28.7'sine ulaştı

    https://ec.europa.eu/eurostat/statis...%25%20of%20GDP.

    "In 2021, the total expenditure on social protection benefits in the EU amounted to e 4196 billion, or 28.7 % of GDP."

    Bizde de aynı oranda sosyal güvenlik harcamalarına pay ayrılsa , büyüklüğü 250 milyar doları geçer.

    -Anayasamız sosyal bir devlet olduğumuzu söylememize rağmen ,gsyih'nın belli bir oranında destek sağlanması gerekirken ,tersine emekli olacaklara ödedikleri primlerin karşılığı bir emekli maaşı bile ödemeyip,sefalete mahkum ediyor,çalışma döneminde ödenen primler yağmalanıyor,kamu yöneticilerinin lüks harcamalarında kullanılıyor.Bu da hiç adil bir şey değil,vicdanları rahatsız eder.
    Yazdıklarınıza katılıyorum. Hatırlar mısınız bilmem; Tansu Çiller TC'yi kastederek "son komünist devleti yıkıyoruz" mealinde bir şeyler söylemişti. Yine RTE "devleti A.Ş. gibi yönetmemiz lazım" demişti. Bunlarla yapmak istedikleri açıktı, bizi yurttaşlıktan çıkarıp hissedar, tüketici, müşteri vb. yapmaktı. Böylece Cumhuriyetin temel değerlerinden olan "kamu yararı" gibi, "aktif yurttaşlık" gibi kavramlar yok oldu. Artık bizler hayatı sayılara indirgeyen, birbiriyle duygusal bağlarını kaybetmiş, toplum değil alelade bir topluluk gibi yaşayan, yalnızca bireysel günlük çıkarlarının zaviyesinden olaylara bakan ve bu noktada çok çabuk birbirine karşı düşmanca duygular besleyip kutuplaşan kimselere döndük. Bu da sizin anlattıklarınızı kolayca yapabilmelerini sağladı.

    Buradan çıkış için yapılacak ilk şey hayatın "iktisadi akıl" ile yaşanmasının bizlere dayatıldığını görmek, "Yurttaş" olduğumuzun bilincine varmak ve bunun gerektirdiği gibi davranmak lazım diye düşünüyorum. Ülkenin kaynakları "kamu (devlet değil) çıkarı" gözetilerek kullanılırsa ne sizin anlattıklarınız yaşanır ne de insanların büyük çoğunluğunun bu kadar sefil bir hayatı olur. (Aslında konu burada konuşulamayacak kadar geniş)

    Size ve şahsınızda tüm forum katılımcılarına saygılarımla,

  3. Ülke A.Ş gibi yönetilseydi keşke... o zaman her tür kamu kurumuna atamaların liyakat baz alınarak yapılması, işini kötü yapan bürokratlardan hesap sorulması, her tür israfın önüne geçilmesi, vergilerin harcamalardan değil yüksek gelirliden çok düşük gelirliden az alınması vs vs vs gerekirdi...

    25 senedir yapılanların tam tersi yani...
    Markets may remain irrational longer than you can remain solvent.

  4. #15964
     Alıntı Originally Posted by Tinaz Yazıyı Oku
    Bizim insanimiza mi ?

    Bizim insanimiz hic bir sey talep etmiyor...

    Gittigi yere kadar bu sekilde gider, Emeklimiz de bir an once olmek icin dua eder durur.
    Son %5 lütüfla açlık sınırının altında maaş alan milyonlarca emekliden biriyim. Fazla değil, bir kaç ay içinde asgari ücretin de açlık sınırının altına düşmesiyle aç olarak yaşamaya çalışan sayısı toplumun %50'sini aşacak.

    Başta sayın Deniz olmak üzere konu üzerine görüşlerini paylaşan değerli katılımcılara teşekkür ederek, paylaştıkları görüşlerin tek bir katı gerçeğin altını çizdiğini söylemek istiyorum. Özellikle 68-73 yıllarında başlayan karlılık krizi ile birlikte tüm kapitalist ülkelerde uygulamaya sokulan neo-liberal ekonomi politikalarla sistemli biçimde ücretlilerden sermaye kesimine servet transferi yoluyla sermayenin kontrol ettiği devletler eliyle bu krizin yükü çalışan, işsiz, emekli tüm emekçilere yüklenmiştir. Son elli yılda artan gelir ve servet eşitsizliğinin kaynağı da bu sistemli politikalardır.

    Söz konusu süreç bizim gibi sermaye kıtlığı çeken "emerging market"lerde katmerli yaşanmıştır. Halen de bu süreç dünyada ve bizde ivmelenerek sürmektedir.

    Elbette bu durum karşısında dua ederek ölümü beklemek çözüm değil. Elbette hiçbir kapitalist devlet gönül rızasıyla bu süreci tersine çevirmeyecek. Tarihin tanık olduğu gibi, bu süreç yine zulmün nesnesine dönüşen yığınlarca emekçinin mücadelesiyle değişecek. En umutsuz durumda olan emekliler de artık bu durumun farkına vardılar ve eğer dua etmeye devam edeceklerse de bundan böyle bunu mücadeleleri başarıya ulaşsın diye yapacaklardır.

    El yordamıyla da olsa, içeriğin mücadeleci bir kimlik kazanması kolay olmasa da son iki ay içinde emekliler iki parti kurdu. Bu bence önemli bir adımdır. Daha önemlisi manipülasyona açık, hamaset yüklü söylemlere boğulmuş olsa da özellikle son kurulan emekliler partisinin mücadele hedefleri arasında vekillerin maaşının üç asgari ücret tutarı ile sınırlandırılması, emekli vekillere asgari ücret kadar maaş bağlanması var.

    Kanımca bu söylem daha tutarlı bir formülasyonla başta emekliler milyonlarca emekçiyi kendi etrafında örgütleyebilir ve yukarıda özetlediğim süreci tersine çevirecek siyasal bir gücü harekete geçirebilir. Emekçilerin kendi siyasal gücü her türlü duadan daha etkili olacaktır ve sonucu lütuflarla değil, emekçiler kendi güçleriyle haklarını kazanarak belirleyecektir:

    Cumhurbaşkanı, vekiller dahil, en yüksek devlet memurlarının maaşları üç asgari ücret tutarı ile sınırlansın!

    En düşük emekli maaşı asgari ücretle eşitlensin!

    Asgari ücret, enflasyonla aşınacak lütfedilen parasal bir değerle değil, gıda, barınma, sağlık, eğitim, ulaşım,tatil, kültürel ve sosyal faaliyete katılımdan oluşan asgarı geçinme endeksiyle her ay güncellenen asgari geçim sepetiyle belirlensin!
    İşte Hendek! İşte Devekuşu!

  5. #15965
    https://www.paraanaliz.com/2024/reel...landi-g-76898/

    https://www.ekonomim.com/ekonomi/tur...-haberi-725401

    https://www.bloomberght.com/metalde-...2345833?page=2


    Otomotiv, Dayanıklı Tüketim ve Demirçelik Ana Sanayi ve Yan Sanayilerinin yer aldığı Metal iş kolunda, 114 gün süren zorlu müzakereler sonunda anlaşma sağlandı.


    "1 Eylül 2023 - 31 Ağustos 2025 dönemini kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi ile metal işçisi önemli kazanımlar elde etti. %30'luk ilgili dönem enflasyonuna karşılık, ilk 6 ay için MESS'in verdiği %97 artış ile birlikte, ortalama 68 TL olan saatlik ücret 134 TL seviyesine geldi. Sözleşmenin ikinci 6 ayı için, 1 Mart itibariyle %30 oranında gerçekleşecek zam ile toplamda yıllık ortalama ücret artışı %156 seviyesine gelecek."

    ENAG enflasyonunun(gerçek enflasyon) üzerinde reel zam almışlar.
    Son düzenleme : deniz43; 18-01-2024 saat: 08:11.

  6. #15966
    https://t24.com.tr/haber/merkez-bank...tildim,1147785


    Merkez Bankası Başkanı...Tam bir hayal kırıklığı...

  7.  Alıntı Originally Posted by deniz43 Yazıyı Oku
    https://t24.com.tr/haber/merkez-bank...tildim,1147785


    Merkez Bankası Başkanı...Tam bir hayal kırıklığı...
    Haberi hayretler içinde okudum.
    Deniz hocam sizce bu haber doğru olabilir mi?
    Hafize hanımın babası MB’de işe alındıysa da skandal, orada çalışmadan MB personeline talimat veriyorsa da skandal.
    ABD’de bunları yapabilirler mi?
    Haber umarım doğru değildir.

  8. #15968
     Alıntı Originally Posted by EGEDUK Yazıyı Oku
    Haberi hayretler içinde okudum.
    Deniz hocam sizce bu haber doğru olabilir mi?
    Hafize hanımın babası MB'de işe alındıysa da skandal, orada çalışmadan MB personeline talimat veriyorsa da skandal.
    ABD'de bunları yapabilirler mi?
    Haber umarım doğru değildir.
    Gazete, CİMER'in başvurunun alındığına ve işleme konulduğuna dair evrakın tarih ve sayısını dilekçesiyle birlikte yayınlamış.Maalesef doğru gözüküyor.Ben de hayretler içindeyim,tam bir skandal...

Sayfa 1996/2104 İlkİlk ... 996149618961946198619941995199619971998200620462096 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •