Sayfa 2/19 İlkİlk 123412 ... SonSon
Arama sonucu : 151 madde; 9 - 16 arası.

Konu: İmar bankası mağdurları tartışma ve protesto başlığı

  1.  Alıntı Originally Posted by casual Yazıyı Oku
    AMACIM ZİHNİYETİ BOZUK İNSANLARIN AÇTIĞI BAŞLIĞA DAHİL OLMAK DEĞİL..!! SADECE NELER OLDUĞUNU İDRAK ETMEK ADINA BİMER E YAZDIĞIM BAŞVURUYU KOPYALIYORUM...

    SİZLER TARAFINDAN TÜM BİRİKİMLER GASP EDİLEN/ÇALINAN İMAR BANKASIN DA SİZLERİN KATLİAMINA UĞRAYAN ARKADAŞLARA YAZDIĞIMI AYNEN KOPYALIYORUM..

    okuyan ve anlayabilenler için dünyada ki ve türkiye deki sömürü düzeni ve konumuzla ilgili sömürü düzenin de bankacılığın nasıl kullanıldığı hakkında bir kaç şey karalamak istedim..
    öncelikle dünya yı yönetenlerin hepsi hırsızdır, yada bir şekilde bu hırsızlık ,gasp, sömürü sisteminin köpekleridir..
    türkiye deki bankacılık sistemi de insanların cebindeki parayı çalmak, "meşru hırsızlık" dır.
    devletleri yönetenler de bu işin içinde oldukları için bazı zengin insanlara veya gruplara bankacılık yapma izni verirler
    yani sıradan insanlardan para toplama imtiyazı bu insanlara tanınır.
    tabi bu toplanan paralar devletin izniyle olduğu için bir anlammda bu para toplama işleminin güvencesi devlet olur..
    insanlar devlete güvendikleri için birikimlerini bankalara yatırırlar.
    bankalar esasen fazla birşey yapmadan sizden yıllık %10 faiz ile topladıkları tasarrufları %20 ile yine kredi olarak sizlere satarlar. yani esasen hiçbirşey yapmadan "meşru hırsızlık" yolu ile hem tasarrufunu bankaya yatıran insanlardan, hemde bankalardan kredi alan insanların cebindeki gerçek parayı çalarlar.

    aslında devletler bu insanlara "meşru hırsızlık" yapma izni verirler.. tabi bu hırsızlıktan devletleri yönetenler de nasibini alırlar.. gerek bankalar vergi vermek suretiyle gerekse bu imtiyazı kendilerine sağlayan devletleri yöneten üst düzey kişilere vs çeşitli konularda finansal kolaylıklar sağlarlar.
    esasen vatandaş gözüyle, mevduat sahibi gözüyle baktığımızda devlete en az vergi (haraç) veren, tasarruf sahibine en yüksek fait veren banka daha makbul dur.

    fakat devletleri yönetenler gözüyle baktığınızda tasarruf sahipleri vatandaşlara en az faiz veren, devlete en fazla vergi (haraç) veren devletin üst düzey yöneticilerine en fazla menfaat sağlayan bankalar daha makbuldur.
    bu anlamda halkı sömürmek, meşru hırsızlık yoluyle halkı soymak olan bu dünya düzenin de banka sahipleri ve devletleri yönetenler aynı zihniyet bozukluğuna sahiptirler.

    yani halkı sömürmek , cebindekini çalmak konusunda hemfikirlerdir. bu konuda asta ters düşmezler bir tarafın menfaatine dokunan istenmeyen bir durum oluştuğunda muhtemelen bankacılık işinde olan insanların elinden bu imtiyaz alınır..
    devletin imar bankası konusundaki açıklamalarına bakılırsa yeterince vergi (haraç) alamadığı serzenişleri vardı.. bu tam olarak doğrumu bilemiyoruz. fakat imar bankası halkı düşünen , tasarruf sahibine iyi faiz veren bir bankaydı..
    öncelikle devletleri yöneten hırsız, zihniyeti bozuk insanlar tasarruf sahiplerine fazla faiz veren bankaları sevmezler, düşük faiz vermelerini ve bunun devlete vergi olarak verilmesini ve/veya devleti yöneten şahıslara menfaat olarak gelmesini isterler..

    bu bakımdan zaten imar bankası sahipleri temelde devleti yöneten zihniyeti bozuk insanlar tarafından sevilmesi biraz zordu.
    ayrıca sistemdeki diğer b ankalar halkı sömürmek konusunda devlet yönetimleriyle hem fikir olduklarından imar bankasının halka iyi faiz vermesini istemiyordu ve imar bankasının da bu sömürü düzenine ortak olmasını istiyorlardı.
    bu yüzden diğer bankalar da yani banka sahipleri de imar bankasını dışlamaya çalışıyorlardı.
    bu ve cem uzanın siyatese girmesi ile motorola olayı birleşince İMAR BANKASINA ÇALIŞAN BİR BANKA OLMASINA RAĞMEN DEVLET TARAFINDAN YAPILAN ÖNCEDEN PLANLANAN OPERASYON İLE EL KONULDU VE KAPATILDI.. tabi bu kanun ve hukuka aykırıydı.
    tabi işin asıl ilginç olan tarafı tasarrufların gasp edilmesiydi.. esasen insanların birikimleri bu sömürü ve meşru h ırsızlık düzenin de gasp edilmez..

    direkt insanların birikimlerini gasp etmek hem sömürü düzenine güveni azaltır , hemde ciddi riskler içerir .. fakat fetö zihniyeti ve bu zihniyeti kabul eden akp gibi bir iktidar olunca. ve piyasalar da imar bankası ile ilgili gerekli olumsuz algı yaratılınca herşeye rağmen insanların birikimleri gasp edildi.
    devleti yönetenlerin imar bankası tasarruf sahibine anlamsız düşmanlığı ve kızgınlığı aslında sizi bizler yeterince sömüremedik noktasında olabilir. fakat bunun temeli de esasen yoktur. zira o dönem de %7500 faiz veren bankalar oldu.. ve bu devletten zarar olarak çıktı..

    yani türkiye de o dönem de bankalar arasında belli yıllar içinde en fazla faiz alan insan grubu imar bankası tasarruf sahibidir demek çok tartışmalı bir konudur..
    çiller bonosu, derviş bonosu gibi , 2001 yılında %7500 faizler gibi getiriler imar bankasın da esasen yoktu.
    esasen o dönemde halkı sömürmek için olan bankacılık düzenin de halk krediler yoluyle değil farklı şekilde sömürülüyordu..

    bankalar halka kredi vermiyordu , devlet çok yüksek faizlerle bankalara borçlanıyor , bu borç verilen yüksek faizlerle gittikçe büyüyordu, bir taraftan enflasyon yoluyle halkın cebindeki para eriyordu, ve esasen devletin borcu halkın borcu olması nedeniyle bu şekilde sömürülüyordu.
    yani bankadan kredi almasanız da bir şekilde sömürülüyordunuz.
    tabi biraz birikimi olan insanlar yüksek faizin yaşandığı o dönemlerde bir miktar reel faiz kazanmış olabilirler.. fakat bu da çok tartışmalı bir konudur.. mesela çiller bonosu; derviş bonosu çıkarıldığı tarihlerde sonraki aylardaki enflasyonlar yaklaşık %10 düzeyinde çıkmıştır..

    yani bankalar yoluyle aldığınız faiz enflasyon yoluyle birşekilde geri alınmıştır.
    tabi yüksek faiz alıp zamanında gayri menkul e yönelmeyen insanlar (gayri menkul fiyatları yükselmeden) yüksek faiz almalarına rağmen reel anlamda zarar ettikleri bile rahatlıkla söylenebilir.
    ki imar bankasına devlet kanunsuz, usulsuz hukuksuz el koyduğunda ve kapattığında bilinçli ve kasıtlı olarak insanların tasarruflarını gasp ettiği için gayri menkul almalarının önüne geçmiş oldu.. ve hem enflasyon, hem faizleri gasp edilen bu insanlar gayri menkul fiyatlarının 10 kat artması doyalısıyle akıl almaz zararlar ettiler..

    yani devlet kurumları at gözlüğüyle bakıp "bunlar yüksek faiz dönemini yaşadılar ve tasarrufları nomanal anlamda ciddi arttı" deyip reel anaparaları ödemekten imtina etmeleri doğru bir muhakeme asla değildi. zira insanların yaptığı tasarruflar pazardan domates, biber almak için değil en nihayetinde gayri menkul- konut almak içindi..
    devlet bilinçli ve kasıtlı olarak. hem enflasyon farklarını, hem faiz almalarını hemde hakları geri iade etmeyi uzun süre geciktirerek.. insanların uygun fiyattan konut almasının önüne geçmişlerdir. tabi bunların hepsi usulsuz, kanunsuz ve hukuksuzdur.
    bu anlamda reel anlamda akıl almaz şekilde insanların zarar etmelerini bilinçli olarak sağlamışlardır..
    finans piyasalarında biliinir; " realize edilmemiş hiç bir kazanç, gerçek anlamda kazanç anlamına gelmez..
    işte imar bankasın da enflasyon farkları, faiz farkları bilinçli ve kasıtlı olarak gasp edilirken.. esasen gerçekleşmeyen reel kazanç, gerçekleşmiş gibi hesaplandı..
    yada belik bunu hesaplayacak akıl devletteki hesap uzmanların da yok. yani boş insanlar bunuda bilemiyoruz.
    Çok gereksiz yere UZATIYORSUN.

  2. herşeyin "algı" üzerine olduğunu anlatmaya devam edeceğim.. kim iyi, kim kötü - kim dost, kim düşman .. bunlara algılarımızla karar veririz "gerçeklere göre değil" algımızı da işimize nasıl geliyorsa öyle oluştururuz. yada var olan bir algı işimize geliyorsa ona sarılırız..

    mesela burda mehtapkarayol gibi tarafı belli olan bir kişiyle , tarafı tam karşıt olan kişiler arasında temelde bir fark yoktur.
    zira iki tarafta işlerine gelen tarafın yanındadırlar .. "gerçeğin" değil..

    gerçeğin bu kadar yok oluşu herşeyin-herkesin algı üzerinden bir gerçek yaratması malesef dünya yı iyi yerlere götürmüyor.

    burada herşey konuşuluyor, fakat kimsenin bankadaki parası "gasp" edilmiyor ve bugüne kadar imar bankası tasarruf sahibi hariç kimsenin bankadaki parası gasp edilmedi..

    algı üzerine imar bankası tasarruf sahiplerinin inşaat sektöründen , babadan kalma arsalardan , "hırsızlıktan" dünya da eşi benzeri görülmemiş faizden kazanılmış paralarla aşırı zengin olduğunu söyleyebilir, kötü insanlar olduğu algısını yaratabilir, akla gelen herşeye inanabilir algı yaratabilir, yada yaratılmış bir algıya inanabilirsiniz.

    peki gerçek ne? işte bu nokta da herkesin aklı uçup gitmiş,, ben imar bankası üzerine konuşuyorum fakat bu her konuda böyle, bu bakımdan çok önemli bir konu..

    bank asya da devlet zoruyla batırılmış bir bankaydı, çok açık teröristlerin bankası olduğu söyleniyor. fakat bu bankaya para yatıranların 1 tl si gasp edilmedi..

    yurtbank offshorezedeler yatırdıkları nominal anaparanın 8 katı para aldılar.. herkes mahkemeye verdi ve 8 kat parayı aldı. imar bankası ile aralarında 2 yıl fark var..

    bir bankadaki tasarurfların ödenip-ödenmemesi esasen tartışmasız bir kaç hususa bağlıdır. öncelikle mevduat sigorta sisteminin olmaması lazım, başka husus devlet ödemeler de mutlak zarar ediyor olması lazım..

    yani bir bankadaki tasarrufların ödenip-ödenmemesi "düşmanlık" vs algısı ile karar veriliyorsa o ülkede herşeyin çivisi çıkmıştır.. işte laik kesimin o yüzden saygınlığı yok sözüm ona demokrasiyi en çok savunan kesim bu..

    peki devletin mutlak zarar etmesi yada etmemesi nedir?

    sigorta sistemi olsa bile , sigorta sisteminde birikmiş kayda değer bir para yoksa. devlet zarar ediyor demektir.. yani ortaya çıkan zararı sigorta sistemi asla karşılayamıyor..

    işte imar bankasından önce olan olay buydu. "bu arada imar bankasından önce batan 20banka da dibs lerin hepsi karşılıksızdır. algıya inanmak isteyen zihniyeti bozuklar bunu hiç düşünmezler. devlet sadece imar bankasındaki dibsleri karşılıksız olarak açıkladığı için onu bilirler" neyse.. konuya dönersen. batan 20 banka sahibi gerçek anlamda hortumcuydu.

    zira banka battığında kaybedecekleri hiç bir mal ve parayı t.c sınırları içinde tutmuyorlardı.. (varsa) topladıkları mevduatı hırsızlığı planladıkları diğer arkadaşlarına kredi olarak veriyorlar , onlarda halkın mevduatını yurtdışına çıkarıyordu.

    muhtemelen bu işin içinde bürokrat ve siyasilerde vardı. (buna göz yumuyorlardı) yapacak birşey kalmayınca bddk bankalara el koyuyor ve TAMAMI ZARAR OLAN TASARRUFLARI ÖDÜYORLARDI..

    imar bankasında uzanlar hortumcu değildi.. zira dünya da hiç bir bankanın düşünemediği bir şekilde özel bir yazılımla çifte kayıt tuttuğu söylenen imar bankası sahipleri bankadaki tasarrufların çok üstünde mal ve parayı türkiye sınırları içinde tutmayacaklarını mutlaka bilirlerdi.

    yani uzanlar ya embesil di, yada hortumcu değildi.. türkiye gibi hukukun olmadığı bir ülkede banka hortumlamanın sonucunda tüm mal varlıklarına el konayacağını bilmemeleri mümkün değil..

    zaten hortumcu denilen bankacıların hortumcu sıfatı yakıştırılmasının aslı nedeni. bankadaki tasarrufları ödeyemiyecek duruma bankalarını getirmesinden kaynaklıdır.. bunu kasıtlı olarak yapmışlardır.. uzanlar her durumda bankalarındaki tasarruflarını ödediler ve devlet bankaya el koyduktan sonra da ödemeye talip oldular.. (bankayı geri isteyerek)

    bu zaten eşyanın tabiatına aykıdır. en embesil insan bile, pire için yorgan yakmaz.. uzanların bankadaki tasarrufları hortumlayıp kaçması için öncelikle mal varlıklarını ve paralarını yurtdışına çıkarmaları lazımdı..

    olaya bir başka açıdan bakarsak. neidiü belirsiz batan 20 bankaya para yatıranlar akıl almaz bir yanlış yapmışlardır.. 5 kuruş parası olmayan hortumculara para yatırmışlardır.. fakat devlet sistemik kiriz olması sebebiyle de tüm yükü üstüne almıştır..

    imar bankasında tıkır tıkır çalışan banka düşmanlık yüzünden artniyetli, kasıtlı ve planlı olarak batırılmış, kanunla bankadaki ödemelere karşılık uzanların tüm mal ve paralarına el konulacağı ortaya konmuştur.. fakat traji komik olan ödenecek tasarruflara karşılık el konulan mal ve paralar sözü edilen tasarurfun çok üstünde olmasına karşın.

    tasarruflar yıllarca gasp edilmiş/ödemmemiş ve inanılmaz reel zararlar artiniyetli ve kasıtlı olarak meydana getirilerek ödenmek zorunda kalınmıştır.

    esasen ödemeler kanunen sigorta sistemi dahilinde yapılmış dibs ler el konulan mallar ve paralara istinaden değil, devletin "hizmet kusuru" işledği sabit olduğu için ödenmiştir..

    yani el konulan mal ve paraların tamamı esasen devletin cebine kalmıştır..

    olayın "gasp" olması mevduatların yasal olarak faizleriyle 1 ay içinde ödenmesi gerekirken anayasa katledilerek çıkarılan yasa ile 3 yıl gibi bir sürede ödenmesi

    dibs lerdeki gasp ise; aslında hiç ödenmesi düşünülmemesi 5 yıl mahkeme süreci beklenmesi ve aihm den t.c devleti için çıkan olumsuz durum neticesin de ödenmek zorunda kalınması..

    yani mevduatlarda mevcut yasa katledilerek, dibsler de hiç ödememe yapılması düşünüldüğünden bu olay tamamen gasptır.

    aihm zoruyla alınan haklar için devlet "ödeme yaptı" denilemez..

    BURADA HERŞEY TARTIŞILIYOR . TARTIŞMALARI CİDDİYE ALANLARDA AZ DEĞİL. NEYİ TARTIŞIYORSUNUZ Kİ? HİÇ BİRİNİZ GERÇEKLER ÜZERİNDEN DEĞİL, ALGILAR ÜZERİNDEN SAHTE GERÇEKLER, SAHTE DOĞRULAR YARATMIŞSINIZ..

    O YÜZDEN NE TARTIŞTIĞINIZIN, NEDE CİDDİYE ALMANIZIN ÖNEMİ YOK. NEYİ BİLDĞİİNİZİN DE ÖNEMİ YOT. ZİRA GİTTİĞİZ YOL YANLIŞ.


    SAYGILAR,,

  3. burada umut abi var herkes bilir, bir süre önce devletin yaptığı ciddi hatalar için bir okul yada yurt da yangın çıkmış ve yangın merdiveni olmadığı yada kilitli olduğu için çocuklar dışarı çıkamamış ve hayatlarını kaybetmişler.

    yani bununla kıyaslama yapıp esasen imar bankası olayı daha hafif devlet yüzünden insanlarlar hayatlarını bile kaybediyorlar demek istemişti.. öncelikle kendisini imar bankası olayına objektif tepki göstermesinden dolayı takdir ettim ve sonuna kadar edeceğim.

    fakat hayatta herşey algı meselesi.. mesela en kötü şeyin "ölüm" olduğunu düşünmek bile algı olayıdır.. tabi herşeyi irdelemek muhakeme etmek lazım. yani olayları heryönüyle ve olabilecek tüm seçenekleri ortaya koyarak değerlendirmek lazım..

    mesela türkiye de kaç okul var ve kaç öğrenci yurdu var.. yangın merdiveni olmadığı içinmi çocuklar öldüler yoksa merdivenin kapısı kilitli olduğu içinmi ve en çarpıcı olanı DEVLETİN BU ÇOCUKLARIN ÖLÜMÜNDE KASTI VARMI.. yani çocukları kasıtlı, bilinçli ve planlı şekilde mi öldürdü..?

    burada gunwade mi benzer isimli bir arkadaş vardı.. abuk subuk bir örnek verdi ve söyledği tam olarak şu anlama geliyordu.

    BİR İNSAN NASIL OLSA ÖLECEK , HA DEVLET ÖLDÜRMÜŞ, HA KAZADA , HA HASTALIKTAN DEĞİŞEN BİRŞEY OLMAZ. YANİ OLAYI BÜYÜTMEMEK LAZIM..

    ben böyle düşünmüyorum tabi planlı, artniyetli, kasıtlı ve haksız yapılmış bir gasp, yada cinayet önemlidir ve cezası olmalıdır..

    ben tabi yıllardır irdelediğim bir konu tarihte devletin imar bankası gibi kasıtlı, planlı ve art niyetli olarak yaptığı bir gasp yok..

    tabi burda neyin önemli olduğunu irdelemek gerekiyor, burada hemen herkes günümüzde kolay para kazanma yoluna gidiyor. insan oğlunun şöyle bir yapısı var KOLAY KAZANAN , KOLAY KAYBEDİNCE tepkisi fazla olmaz.

    ama bilmedği yada düşünemedği konu; herkes kolay kazanmaz. birde para miktarlarının kişiye göre önemi değişir.. 1 milyon tl si olan bir kişi bir kişinin 25bin tl si haksız elinden alındığında, nolcak ya boşver o paramı diyebilir.

    ama 25 bin tl o kişi için çok şey ifade edebilir.. yani bir kişi için 25bin tl , başka bir kişi nin 1 milyon tl haksız kayba tepkisi aynı olabilir. hatta 25 bin tl kaybedenin çok dah abüyük olabliir.


    zaten o dönemde bana göre çok az para kaybedip intihar edenleri biliyorum.. KISACA İŞKEMBE-İ KÜBRA DAN ATMAKLA BU İŞLER OLMUYOR..

    tabi intihar olayı gerçekleşinde zarar gören (aslında gördüğü düşünülen) sadece intihar eden kişi olmuyor, geride ailesi ve çocukları var.. intihar etmese bile o para kaybından dolayı çocukları çok daha kötü şartlar altında yaşamak zorunda kalıyorlar.

    daha önemlisi aslında hayatta en kötü şey ölüm değildir, aslında ölene değil ölen yada ölenler arkasından üzülenlere dikkat etmek lazım.. bu anlamda kaybettiği paraya üzülen bir ölenin arkasından ölenden daha fazla üzülüyor olabilir.

    yani bir ölüm yada ölümler para kaybından daha önemsiz olabilir. bunlar herkesin kendi ekonomik durumu, hayata bakışı vs ile ilgilidir..

    yani direkt "ölüm"en önemlidir demek sığ bir düşünce olur..

    zaten bu güne kadar insanların bankalardaki paralarını gasp edilmemesinin temel gerekçesi bana göre finansal istikrardan daha önemli olarak insanların vereceği tepkidir..

    yoksa devlet kurumları aracıyla sistemik bir kriz olmadan da çeşitli bahanelerle seçtiği bazı bankalar da tasarruf gasp ı rahatlıkla yapabilir. bu banka üzerinde yaratılan olumsuz algı ile finansal piyasaların tepki vermemesi veya sınırlı tepki vermesi rahatlıkla sağlanabilir. (imar bankası örneği gibi)


    dahası devlet hata (kasıt değil) insan yada insanlar öldürmüş olsa bile bunun telafisi mümkün değildir. (yani ölen insanı geri getiremezsiniz)
    fakat gasp edilen haklar her an ödenebilir, ödenmeyen hergün , her ay, her yıl, bu gaspı ve suçu hergün devlet işliyordur.

    aslında bu konuda ben konuşmaktan utanıyorum, ama utanması gerekenler devletin içinde ve burada olan kişiler diye düşündüğüm için konuşuyorum.

    syg,

  4. devlet KGF den beleşçilere 200 milyar tl para dağıttı (söylenen fazlası bilinmiyor) ayrıca bırakın bankaları döviz borcu olan şirketleri kurtarmaya soyundu..

    200 milyar tl faizsin paranın hesaplandığında 100milyar tlsi beleş.. yatır mevduata gelsin paralar..

    imar bankası tasarruf sahibi ile , devlet in yani insanların vergilerinin peşkeş çekildiği insanları kıyaslamak istiyorum ..

    ama kısayaslayamıyorum herşeye "algı" engel oluyor..

  5. birde ben sasnırım "ihtiyar" nick li kişiydi "imarzedeyim" demişti ve sözlerine bakılırsa devletin imar bankasına el koymasının normal olduğu, işte geçmişte uzanların bankanın batacağına dair kasıtlı haberler ortaya attığı bunun üzerine tasarruf sahiplerinin vadesi gelemden paralarını bankadan çektiği ve bankanın bu durumdan haksız kazanç elde ettiğini söylemişti.

    bir keze azıcık aklı ve zekası olan bir insan bankası olan bir grubun/holding vs asla bankası için kazancı ne olursa olsun böyle bir söylenti çıkarmayacağını bilmesi lazım.

    zira en büyük hırsızlık, meşru hırsızlıktır. bu da işletmenizin sürekli çalışmasıyla mümkündür.. burada da esas "güven" dir. güven i esasen müşterilerinizi düşündüğünüz için değil kendinizi düşündüğünüz için sağlarsınız.

    bu durumda hiç kesilmeyecek şekilde musluktan daima su akar.. gerçekten de en büyük hırsızlık hep meşru hırsızlıktır.

    günümüzde en büyük holdingler meşru hırsızlardır dolayısıyle en büyük hırsızlardır.

    bankanızı bu denli güven kaybına uğrattığınızda kendi ayağınıza kurşun sıkarsınız, altın yumurtlayan tavuğu kesmiş olursunz

    peki bu söylentiyi kim çıkardı doğal , makul ve mantıklı düşündüğümüzde bunu uzan düşmanlarının çıkardığını kesinlikle söyleyebiliriz.

    banka batacak türü dedikodular la imar bankasındaki mevduatı bankalarına çekmek, asıl olan imar bankasının batmasını sağlamak ve daha da önemlisi banka batmasıyla birlikte uzanın yok edilmesi..

    dediğim gibi zenginlerin düşmanlıkları hatta hayatta herkesin düşman olarak gördüğü kişiler mutlaka suçlu, hırsız vs olacak diye birşey yok.. işinize gelemyen herkesi düşman ilan edebilir, yok olmasını isteyebilirsiniz.

    zaten insanlık bu gerçek anlamda suçluyu değil işine geleni düşman ilan ettiği ve düşman gördüklerine her türlü haksızlığı ve hukuksuzluğu meşru saydığı için bu durumda.

    tabi "ihtiyar" da olayı kendi açısından değerlendiriyor mesela ihtiyarın kendine göre önemsiz bir miktar parası imar bankasın da olabilir. ve o paranın geç ödenmesi , veya mevduatlar da olduğu gibi küçük paraların kısa sürede ödenmesi , büyük paralrın 3 yıl sonunda ödenmesi gibi farklılıklar.

    ihtiyarı umursamaz davranmasına, duyarsız davranmasına neden olabilir. o diyecek ki benim 10bin tl param vardı. ee 6 ay beklettiler ama ödemeler başlayınca 1 ay sonra ödediler.

    bu düzenlemeyi yapanlar o kadar zihniyeti bozuk ki her türlü hesabı yapmışlardı. mesela o dönem 50 bin tl ye kadar olan kısım çok kısa bir süre içinde ödenmişti.. (ödemeler başlayınca) fakat fazla parası olanlar için parasına kavuşma tarihi kesinlikle 3 yıl sonunda olduğunu kesin olarak biliyorum.

    buradaki oyun şuydu; garanti bankaya el konmadan 1 gün önce 50bin tl idi.. ve el konocağı günün gecesinde "sınırsız" yapıldı.. 50 bin tl nin üzerinde parası olanlara ödemede ki gecikme şöyle normal algılanması sağlandı..

    "siz zaten 50bin tl üstündeki paranızı hiç alamıyacaktınız, biz bunu sınırsız y aptık , o yüzden ödemedeki gecikmelerden olan kaybınızı aslında kazanç olarak görmelisiniz"

    aslında mevduatı olanlar bu mesajı aldı.. tabi bilmedikleri gerçek şuydu; devlet bir bankaya el koyduğunda garanti kapsamı ne olursa olsun. tasarrufların tamamını ödemek zorunda..

    yani şu anda da devlet bir bankaya el koyarsa 100bin tl garanti kapsamına bakılmaksızın tasarrufların tamamını ödemek zorunda.

    peki neden 100bin tl garanti sınırı var.. DEVLETİN BANKAYA EL KOYMADIĞI DURUMLARDA DA 100BİN TL ÖDEMEK ZORUNNDA..

    bu hukukçular arasında bile tartışmaya neden olabilir fakat gelecekleri nokta bence budur..

    mesela şu an garanti 100bin tl devlet bir bankaya el koysun.. 100bin tl üstünü ödemiyorum desin, yağmur gibi davalar yağmaya başlar. türk yargısı olmadığı için süre belki uzar ama sonunda paranızın tamamını alırsınız.

    işte imar bankası mevduat sahipleri bunu bilmiyordu o yüzden 50bin tl üstünü de devletin çalarak ödemesini bir kazanç olarak algıladılar..

    o yüzden mevduat sahiplerinden hemen hiç kimse devleti dava etmemiştir. tabi dayatılan taahhütname de ayrı bir sorun olacaktı.

    mesela devlet bu gibi durumlarda bankaya el koyup 100bin tl üstünü ödemiyorum dediğinde eninde sonunda bununla ilgili davayı kaybedeceğinden taahhütname imzalattırır..

    içerği özetle; bütün haklarımı aldım, davalarımdan vazgeçiyorum, yada açmayacağımı taahhüt ediyorum vs..

    bunun bir nedeni vardır.. tam tersine hakları son kuruşuna kadar ödediği bankalarda taahhütname imzalama şartı getirmez.

    bunun nedeni zaten hangi mahkemeye başvurursa başvursun (tasarruf sahipleri) hiç bir şekilde fazlaya ilişkin hak iddaa edemezler. zira ödemeleri 1 gün geçmeden ve 1 tl kayba uğramadan ödenmiştir.

    yani "ihtiyar" ın 50bin liranın ciddi olarak üstünre bir parası imar bankasında olmuş olsa bile bilmedği bir konu yüzünden durumu kendi içinde ^"doğal" karşılamış olabilir..

    ihtiyar birşey yazıdysa okumadım , zira imar bankası konusunda burada benim bildiğimi bilen yok.

    syg,

  6. Sevgili arkadaşlar sizden ricam beni twitter da takip etmeniz ve Twitter dakı isimleriniz başına Çeaş, Kepez Yada İmar bankası Yazmanız @nutubag ... Aglamayan bebege emzik vermezler sesimizi duyurmak zorundayız .... Begenın paylasın yorum yapın

  7. BİMER E YAZDIĞIM BİR YAZI.....
    Bugüne kadar imar bankasında tasarruf sahiplerinin neden haklarının gasp edildiği konusunda bütün olasılıklar konuşuldu .. nihai olarak ortaya konulabilen tek iddaa SİZLER BAŞKA BANKALRAA GÖRE YÜKSEK FAİZ ALDINIZ VE YÜKSEK GELİR ELDE ETTİNİZ VE DEVLET BUNU GÖRDÜ . O YÜZDEN ÖDEMELER GECİKTİRİLEREK FAİZ VE ENFLASYON FARKLARI GASP EDİLEREK (Kİ BU NASIL BİR AKILSA HAZİNE BONOLARI İÇİNDE BİLE FARKLI DERECEDE GASPLAR SÖZ KONUSU) İMAR BANKASINA PARA YATIRMAYAN TASARRUF SAHİPLERİ İLE AYNI STANDARTLARA GETİRİLDİ YADA YÜKSEK FAİZ ALDIĞINIZ İÇİN BAŞKA BANKALARDAN FAİZ ALANLARDAN DAHA FAZLA ZARAR ETTİRİLDİNİZ..
    şimdi.. öncelikle ben bimer e yeni yeni yazdığım dönemlerde bana geçmişe dönük hesaplarımın kayıtları gönderildi (yanlışlıkla esasen bana göre kasti) yani devletin "imar bankası kayıtları manupule edilmiş, yada biz ulaşamadık söylemleri yalan)
    çok basit herkes için offshore hariç (zira offshore hesap açan insanlar çok cüz i fazla getireye karşılık tüm birikimlerini kaybetme riski alırlar.. DEVLETİN ZORLA BANKAYA EL KOYMASI, BATIRMASI BU RİSK DIŞINDADIR" ve banka açık olduğu dönemde elde edilen offshore gelirleri kişilerin çok cuz i bir getiri karşılığı aldıkları büyük riskin getirisidir. bu fazla kazanç olarak değerlendirilemez.
    bu doğrultuda imar bankasında olan tüm hesap kayıtlarını incelersiniz... o dönem de başka bankalar da %7500 faizler %200 hazine bonosu faizleri olduğu dönem de dikkate alınarak. başka bankalar da ortalama ne kadar faiz kazancı elde edilmiş ve imar bankasına tasarrufunu yatıranlar yatırdıkları süre boyunca başka bankalarda hesapları olanlara göre faiz getirileri karşılaştırılır..
    ben kendi adıma başka bankalardan fazla faiz getiri elde ettiysem. tüm birikimlerime el koyulmasını kabul edeceğim.. söylediğin gibi %7500 faiz olduğu dönemleri , %200 hazine bonosu faizi olduğu dönemleri hepsini dikkate alacaksınız. zira imar bankası başka bankalarda %7500 faiz verilirken tüm ısrarlarıma rağmen benim vadeli hesabımı bozmadı ve hatırladım kadarıyla %85 yıllık bürüt faiz ile vade sonumu beklemek zorunda kaldım..
    peki imar bankası tasarruf sahipleri için tek tek yaptığınız incelemede başka banka tasarruf sahiplerine göre fazla faiz kazancı bulamazsanız ne yapacaksınız? biz yanlış yapmışız diye intihar mı edeceksiniz ( bazı ülkelerin insanlarının yaptığı gibi)
    peki ilk defa bankaya el koymadan 6 ay önce imar bankasından hazine bonosu alanları HANGİ YALANIN İÇİNE SIĞDIRACAKSINIZ.?
    sizler aşağılık hırsızlar, gaspçılarsınız. buna tüm benliğimle inananak söylüyorum ve bunun hesabını ödeyeceksiniz.!

  8. Diğer bankalardan daha yüksek faiz verdiği icin vatandas riske girdi vede kaybetti....İmar aktif iken mevduat payı % 2-3 tü...Mevcut hükümetle sürtüşşmeside etkili olmustur ama sanırım hükümer bir nebze alınan haksız faizi eritme amacı güttü...


    Son söz::El konmuş bankada kalan mevduatın davası olmaz....




Sayfa 2/19 İlkİlk 123412 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •