Alıntı Originally Posted by casual Yazıyı Oku
AMACIM ZİHNİYETİ BOZUK İNSANLARIN AÇTIĞI BAŞLIĞA DAHİL OLMAK DEĞİL..!! SADECE NELER OLDUĞUNU İDRAK ETMEK ADINA BİMER E YAZDIĞIM BAŞVURUYU KOPYALIYORUM...

SİZLER TARAFINDAN TÜM BİRİKİMLER GASP EDİLEN/ÇALINAN İMAR BANKASIN DA SİZLERİN KATLİAMINA UĞRAYAN ARKADAŞLARA YAZDIĞIMI AYNEN KOPYALIYORUM..

okuyan ve anlayabilenler için dünyada ki ve türkiye deki sömürü düzeni ve konumuzla ilgili sömürü düzenin de bankacılığın nasıl kullanıldığı hakkında bir kaç şey karalamak istedim..
öncelikle dünya yı yönetenlerin hepsi hırsızdır, yada bir şekilde bu hırsızlık ,gasp, sömürü sisteminin köpekleridir..
türkiye deki bankacılık sistemi de insanların cebindeki parayı çalmak, "meşru hırsızlık" dır.
devletleri yönetenler de bu işin içinde oldukları için bazı zengin insanlara veya gruplara bankacılık yapma izni verirler
yani sıradan insanlardan para toplama imtiyazı bu insanlara tanınır.
tabi bu toplanan paralar devletin izniyle olduğu için bir anlammda bu para toplama işleminin güvencesi devlet olur..
insanlar devlete güvendikleri için birikimlerini bankalara yatırırlar.
bankalar esasen fazla birşey yapmadan sizden yıllık %10 faiz ile topladıkları tasarrufları %20 ile yine kredi olarak sizlere satarlar. yani esasen hiçbirşey yapmadan "meşru hırsızlık" yolu ile hem tasarrufunu bankaya yatıran insanlardan, hemde bankalardan kredi alan insanların cebindeki gerçek parayı çalarlar.

aslında devletler bu insanlara "meşru hırsızlık" yapma izni verirler.. tabi bu hırsızlıktan devletleri yönetenler de nasibini alırlar.. gerek bankalar vergi vermek suretiyle gerekse bu imtiyazı kendilerine sağlayan devletleri yöneten üst düzey kişilere vs çeşitli konularda finansal kolaylıklar sağlarlar.
esasen vatandaş gözüyle, mevduat sahibi gözüyle baktığımızda devlete en az vergi (haraç) veren, tasarruf sahibine en yüksek fait veren banka daha makbul dur.

fakat devletleri yönetenler gözüyle baktığınızda tasarruf sahipleri vatandaşlara en az faiz veren, devlete en fazla vergi (haraç) veren devletin üst düzey yöneticilerine en fazla menfaat sağlayan bankalar daha makbuldur.
bu anlamda halkı sömürmek, meşru hırsızlık yoluyle halkı soymak olan bu dünya düzenin de banka sahipleri ve devletleri yönetenler aynı zihniyet bozukluğuna sahiptirler.

yani halkı sömürmek , cebindekini çalmak konusunda hemfikirlerdir. bu konuda asta ters düşmezler bir tarafın menfaatine dokunan istenmeyen bir durum oluştuğunda muhtemelen bankacılık işinde olan insanların elinden bu imtiyaz alınır..
devletin imar bankası konusundaki açıklamalarına bakılırsa yeterince vergi (haraç) alamadığı serzenişleri vardı.. bu tam olarak doğrumu bilemiyoruz. fakat imar bankası halkı düşünen , tasarruf sahibine iyi faiz veren bir bankaydı..
öncelikle devletleri yöneten hırsız, zihniyeti bozuk insanlar tasarruf sahiplerine fazla faiz veren bankaları sevmezler, düşük faiz vermelerini ve bunun devlete vergi olarak verilmesini ve/veya devleti yöneten şahıslara menfaat olarak gelmesini isterler..

bu bakımdan zaten imar bankası sahipleri temelde devleti yöneten zihniyeti bozuk insanlar tarafından sevilmesi biraz zordu.
ayrıca sistemdeki diğer b ankalar halkı sömürmek konusunda devlet yönetimleriyle hem fikir olduklarından imar bankasının halka iyi faiz vermesini istemiyordu ve imar bankasının da bu sömürü düzenine ortak olmasını istiyorlardı.
bu yüzden diğer bankalar da yani banka sahipleri de imar bankasını dışlamaya çalışıyorlardı.
bu ve cem uzanın siyatese girmesi ile motorola olayı birleşince İMAR BANKASINA ÇALIŞAN BİR BANKA OLMASINA RAĞMEN DEVLET TARAFINDAN YAPILAN ÖNCEDEN PLANLANAN OPERASYON İLE EL KONULDU VE KAPATILDI.. tabi bu kanun ve hukuka aykırıydı.
tabi işin asıl ilginç olan tarafı tasarrufların gasp edilmesiydi.. esasen insanların birikimleri bu sömürü ve meşru h ırsızlık düzenin de gasp edilmez..

direkt insanların birikimlerini gasp etmek hem sömürü düzenine güveni azaltır , hemde ciddi riskler içerir .. fakat fetö zihniyeti ve bu zihniyeti kabul eden akp gibi bir iktidar olunca. ve piyasalar da imar bankası ile ilgili gerekli olumsuz algı yaratılınca herşeye rağmen insanların birikimleri gasp edildi.
devleti yönetenlerin imar bankası tasarruf sahibine anlamsız düşmanlığı ve kızgınlığı aslında sizi bizler yeterince sömüremedik noktasında olabilir. fakat bunun temeli de esasen yoktur. zira o dönem de %7500 faiz veren bankalar oldu.. ve bu devletten zarar olarak çıktı..

yani türkiye de o dönem de bankalar arasında belli yıllar içinde en fazla faiz alan insan grubu imar bankası tasarruf sahibidir demek çok tartışmalı bir konudur..
çiller bonosu, derviş bonosu gibi , 2001 yılında %7500 faizler gibi getiriler imar bankasın da esasen yoktu.
esasen o dönemde halkı sömürmek için olan bankacılık düzenin de halk krediler yoluyle değil farklı şekilde sömürülüyordu..

bankalar halka kredi vermiyordu , devlet çok yüksek faizlerle bankalara borçlanıyor , bu borç verilen yüksek faizlerle gittikçe büyüyordu, bir taraftan enflasyon yoluyle halkın cebindeki para eriyordu, ve esasen devletin borcu halkın borcu olması nedeniyle bu şekilde sömürülüyordu.
yani bankadan kredi almasanız da bir şekilde sömürülüyordunuz.
tabi biraz birikimi olan insanlar yüksek faizin yaşandığı o dönemlerde bir miktar reel faiz kazanmış olabilirler.. fakat bu da çok tartışmalı bir konudur.. mesela çiller bonosu; derviş bonosu çıkarıldığı tarihlerde sonraki aylardaki enflasyonlar yaklaşık %10 düzeyinde çıkmıştır..

yani bankalar yoluyle aldığınız faiz enflasyon yoluyle birşekilde geri alınmıştır.
tabi yüksek faiz alıp zamanında gayri menkul e yönelmeyen insanlar (gayri menkul fiyatları yükselmeden) yüksek faiz almalarına rağmen reel anlamda zarar ettikleri bile rahatlıkla söylenebilir.
ki imar bankasına devlet kanunsuz, usulsuz hukuksuz el koyduğunda ve kapattığında bilinçli ve kasıtlı olarak insanların tasarruflarını gasp ettiği için gayri menkul almalarının önüne geçmiş oldu.. ve hem enflasyon, hem faizleri gasp edilen bu insanlar gayri menkul fiyatlarının 10 kat artması doyalısıyle akıl almaz zararlar ettiler..

yani devlet kurumları at gözlüğüyle bakıp "bunlar yüksek faiz dönemini yaşadılar ve tasarrufları nomanal anlamda ciddi arttı" deyip reel anaparaları ödemekten imtina etmeleri doğru bir muhakeme asla değildi. zira insanların yaptığı tasarruflar pazardan domates, biber almak için değil en nihayetinde gayri menkul- konut almak içindi..
devlet bilinçli ve kasıtlı olarak. hem enflasyon farklarını, hem faiz almalarını hemde hakları geri iade etmeyi uzun süre geciktirerek.. insanların uygun fiyattan konut almasının önüne geçmişlerdir. tabi bunların hepsi usulsuz, kanunsuz ve hukuksuzdur.
bu anlamda reel anlamda akıl almaz şekilde insanların zarar etmelerini bilinçli olarak sağlamışlardır..
finans piyasalarında biliinir; " realize edilmemiş hiç bir kazanç, gerçek anlamda kazanç anlamına gelmez..
işte imar bankasın da enflasyon farkları, faiz farkları bilinçli ve kasıtlı olarak gasp edilirken.. esasen gerçekleşmeyen reel kazanç, gerçekleşmiş gibi hesaplandı..
yada belik bunu hesaplayacak akıl devletteki hesap uzmanların da yok. yani boş insanlar bunuda bilemiyoruz.
Çok gereksiz yere UZATIYORSUN.