Sayfa 104/183 İlkİlk ... 45494102103104105106114154 ... SonSon
Arama sonucu : 1458 madde; 825 - 832 arası.

Konu: LKMNH - Lokman Hekim Sağlık

  1. Finansal giderleri oldukça azaltacak proje açıklayacaklardı. Yalan oldu.Şirketin dibin dibi diyeceğimiz fiatlardan 9.200 lot anca aldırabildik. O da telefonla rahatsız ede ede.Elle tutulur bir şeyleri yok. Otoparksız hastanemi olur. Konu lokmansa olur. Maksat yatırım ve vatandaşa hizmetse herşeyi düşüneceksiz. Ytd.

  2. Borsa bu fiatlardeyken 4 küsur fiatlardaydık.Vay be büyük balık küçük balığı her zaman yermiş. Kesinlikle uzak durulması gereken hisse. Yatırım tavsiyesi değildir...

  3.  Alıntı Originally Posted by hujman Yazıyı Oku
    Borsa bu fiatlardeyken 4 küsur fiatlardaydık.Vay be büyük balık küçük balığı her zaman yermiş. Kesinlikle uzak durulması gereken hisse. Yatırım tavsiyesi değildir...
    Mevsimsel olarak düşuk aylara girerken normal bir durum. Ama hisseyi elinde tutan bir grup var. 4 5 gunde 4 ustune atabilirler

    GT-I9500 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  4. Fakirlerin gücü yetmedi. Zenginler kucaklarına verdi.

  5.  Alıntı Originally Posted by Monte Carlo Yazıyı Oku
    Şirketin mali yapısı ve karlılığında olumlu hiçbir etki ve katkısı olmayan CFO AKP otobüsü üzerinde geziyordu.Aldığı paranın hakkını vermeden siyasi yalakalık yaparsanız Allah başarı vermez.Sen ne başarı elde ettin de çıkmış oy istiyorsun.İnşallah partiden de kovarlar..Yalakalık bir yerde son bulur.Bu duruma izin veren iradesiz pısırık yönetimde Allah hak ettiklerini gösterecektir.Böyle CFO mu olur kovulacak adamı tutuyorlar üstüne bir de para veriyorlar o da çıkıyor siyaset yapıyor.Alın size sonuç...Beter olun.CHP büyük şehir başkanına da ziyarete gidersiniz artık.Yalakalıkta sınır yok... Yenimahalle hastanesine astığınız bu resmi şimdi büyükşehir belediyesine mail olarak yollayacağım.Sağlık kuruluşlarının siyaset yapmaması gerektiğini öğreneceksiniz. Herkes bilsin ayrıştırıcı zihniyetinizi...
    Allah var Allah...

    Tam Lokman Hekimin özeti...
    Sizinde sonunuz böyle olacak...
    Saltanatınız kibriniz son bulacak İnşallah batıp gideceksiniz...
    Aldığınız ahların vebalini ödeyemeyeceksiniz...

    “Biz İstanbul’u bugün kaybetmedik be Reis!” diye başlayan bir özeleştiri metni dolaşıyor sosyal mediada. Yazan adını da yazmış aslında. Ben küçük dokunuşlarla aynen yayınlıyorum. Aslında “Reis”e yazılsa da, Abdurrahim Karakoç’un “Ha Hasan’a, ha sana!” misali, AK Parti’deki bakanlara, milletvekillerine, il, ilçe başkanlarına, belediye başkanlarına, bunların bürokratlarına yönelik bir eleştiri. Hatta hepimize! O zaman “Dinle ey nefsim!”
    “-‘Yola çıktıklarımız’ı, ‘yolda bulduklarımız’a değiştirdiğimiz gün kaybettik. Partideki ‘ortak aklı’ bitirip, ‘toplam kalite’yi düşürüp, ‘istişare kanalları’nı kapattığımız gün kaybettik. ‘Dürüst-Liyakatliler’in yerine , ‘Çapsız-Sadakatliler’i(!) koyduğumuz gün kaybettik. Saraya bir sürü dalkavuk, şaklaban, yalaka doldurduk da, ‘mağrur olma padişahım senden büyük Allah var’ diyebilecek bir Behlül(!)leri yanımızdan uzaklaştırdığımız gün kaybettik. Henüz toplum birtakım isimlerin bir yerlere atanmasını hazmedememişken, üst makamlara ehliyet ve liyakatı bir tarafa bırakıp, eş-dosta ve onların yakınlarını atadığımız gün kaybettik. Herkes de ‘metal yorgunluğu’ olurdu da, suçu günah keçilerine yıkıp, üst makamlardaki asıl sorumlularına dokunmayı unuttuğumuz gün kaybettik. Bizden önce bize yapılanları, misliyle bizden olmayanlara yapmaya başladığımız gün kaybettik. ‘Has bahçemiz yurdumuzdur, Aynı bağın gülüyüz biz’ türküleri söylemişken; bizim gibi düşünmeyen her Kürd’ü PKK’lı, her solcuyu Alman ajanı, her muhafazakarı FETÖ’cü ilan ettiğimiz gün kaybettik. İtiraz eden herkese bir kulp takıp dışladığımız, üzerine yürüdüğümüz için kaybettik!.

    -‘Davanın lideri’yken, ‘liderin davası’nı gütmeye mahkûm edildiğimiz gün kaybettik. ‘Devletin bekası’nı, ‘iktidar bekamız’la eş tuttuğumuz gün kaybettik. Vesayetlerini sürdürmek için ‘Laiklik elden gidiyor’ derlerdi, onun yerine ‘beka elden gidiyor’ söylemini uydurduğumuz gün kaybettik. ‘Hayrunnas, men yenfeuannas’ anlayışı ile ‘Halka hizmeti Hakka Hizmet vesilesi’ bilen siyaseti bırakıp, ‘milletin aklıyla ve ferasetiyle alay eden algı siyasetini’ seçtiğimiz gün kaybettik!.

    -(Sözde)’Hoca Efendinin bir bildiği vardır’ derlerdi, aklımıza yatmadığında bile ‘Reisin bir bildiği vardır’ dediğimiz gün kaybettik. Vatandaş bize ‘gönlünü’ vermişken, ‘akıllarını kiralamaya kalktığımız gün’ kaybettik. Hepimiz birer mücahiddik, etrafımızı müteahhidler çevirmeye başladığı gün kaybettik. 3Y: Yolsuzlukla, Yoksullukla ve Yasaklarla mücadele için gelmişken, Yandaşlıkla, Yalakalıkla ve Yalanla hemhal olduğumuz gün kaybettik. Şimdi ben bunları yazdım diye ; olmadık iftiralarla haysiyetim ve onurum zedelenmeye çalışılacak; O’cu Bu’cu Şu’cu diye arkamdan konuşulacak. Belki işimle, eşimle, aşımla tehdit edileceğim ya hani; hah işte biz ondan kaybettik be Reis! İstanbul ve diğer belediyeler elbet bir gün geri alınır da, yukarıdakiler oluyor diye, sen ‘yüz binlerce samimi dava neferini’, biz ‘hayallerimizi’ kaybettik be Reis!.”

    Bakıyorum, herkes sonucu konuşuyor. Asıl cevabını arayan soru, ‘Biz bu noktaya nasıl geldik’. Bugün bizi üzen gerçek önümüze konulan fatura. Nasıl bu gidişi görmedik. Görmedik! Gerçeği görmemizi, gerçekle yüzleşmemizi engelleyen şeyler nelerdi? Bu duygusal mesaj, hakaret, tehdit içermiyor. ‘yaptınız’ demiyor, ‘yaptığımız gün kaybettik’ diyor. Şimdi herkesin oturup bu gerçekler üzerinde düşünmesi gerekir. Şu açık: “eski hal muhal! Ya yeni hal ya izmihlal” Eylem de değişecek söylem de! Kadrolar da!

    Bu süreçte ‘destiyi kıran da, suyu getiren de’. Bunların aynı kefeye konmaması gerek. Yukarıdaki sözlerin özeti ya da bir benzeri şu Eba Müslim Horasani’nin sözleri değil mi “Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de, yıkılmaları mukadder oldu.” Bu akıbetten kurtulmak için, dostların çoğaltılması, düşmanların azaltılması gerekiyordu. Ama dost diye aramıza katılanlar fasık, mülhid, müfsid, iyi yüzlü, muhteris birtakım kişiler, iyileri kovdu, onlar köşe başlarını tuttular ve itibar gördüler. Ben dedim ki: bu adamları billboardlara çıkarıyorsunuz, yanınızda taşıyorsunuz da, biliyor musunuz ki, bu insanlar yüzünden samimi birtakım insanlar partiden uzaklaşıyorlar ve onlar seçimde ne kadar çok çalışırlar ve ortalıkta gözükürlerse, siz o kadar az oy alacaksınız!

    Gençliği filan da eleştirmeyi bırakalım. Bu nesil kimin eseri! Daha doğrusu, hep birlikte sorumluyuz. Sanki gençler de anne-babasına ‘üf’ bile demeyen bir nesildi, ya da aileleri onları bu ahlakla yetiştirdi. Tencere yuvarlandı, kapağını buldu. Anneler çocuklarının karnını doyurmaya gösterdiği özeni çocuğunun kafasını doyurmaya gösteriyor mu idi. Çocuğunun elbisesinin temizliğine gösterdiği özeni çocuğunun kalbinin temizliğine gösteriyor mu idi sanki. Rüzgar ektik, fırtına biçiyoruz!

    Seçim öncesi, AK Parti ilçeden bir grub İstanbul’da bir Anadolu İmam Hatip Lisesini ziyaret eder. İmam Hatip son sınıftaki kız öğrencilerle sohbet ederler. “Oyunuz Binali beye herhalde” deyince aldıkları cevap şu olur: “Biz imam hatipliyiz diye AK Parti’ye oy vermeye mecbur muyuz, Ekrem beyin duruşu bize çok yakın geliyor.” Bizimkiler bunu beklemiyorlardı. Bizim tarlamızı başkaları sürmüştü, köprünün altından çok sular akmıştı. Güzel binalar yaptık ama, dışı birileri kıskandırırken, içi bizi yakıyordu! Bizim İmam-Hatip dernekleri, Vakıfları ‘Deist İlahiyatçı, Meslekçi’(!) beklemiyorlardı. Sahi, ‘biz eskiden eskiden’ ‘İrşad faaliyeti’ diye bir faaliyetimiz vardı değil mi. ‘Tebliğ’e çıkardık. Şimdi ‘Deistlik’ten şikayet ediyoruz. Neyse! Halimiz bu! Şimdi ah-vah’ı bırakıp, takkemizi önümüze koyup düşünmemiz gerek. Tarikat, parti, vakıf, dernek, vakıf, evet şimdi övünme ve dövünme zamanı değil. Çözüm üretmeliyiz, Ne yapacaksak hemen şimdi! Zira yarın çok geç olabilir. Şimdi itiraf zamanıdır: İnni küntü minezzalimin! Selâm ve dua ile.

    https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar...dan-28938.html

  6. Grubun derin ekonomik sorunları nedeniyle bilanço beklentilerinin negatif olduğunu anlayabiliyoruz.Muhtemelen zarar açıklayacak.Daha derin problemlerinin orta vadeli olanları çözülmeyecek olsa da, kısa vadede radikal reformlara ihtiyaç var.Bir kısım önlem ve çözüm çabaları kötü bilanço sonrasına bırakmak olumsuzluğu gündem yaparak baskı unsuru olmaya devam edecektir.

    Asıl değinmek istediğim konu, gong töreninin silik katılımcısı, standart gözlük yapısı ile tokmak sallamaya pek hevesli gibi durmasa da Haluk Akdoğan.Danışman sıfatıyla görev yapıyor gibi olsa da,grubun dışa açılan penceresi ya da pazarlamacısı olduğunu düşünüyorum. Bir çok finansal ilişkinin oyun kurucusu, temsilcisi ve beynini oluşturuyor. Hani geçmişte değişik hacim ve fiyat hareketlerinden sonra gelen haberlerin ana temsilcisi gibi.

    Bizim o işlere aklımız ermez fakat danışmanlık geçmişi hakkında değerlendirme yapmak gerekirse, başarılı olduğunu söylemek kolay değil.Kariyerinde önemli bir nokta olan Wood & Co şirketinde Genel Müdürlük görevini icra etmiş ve zamanında grup için rapor yayınlamasının en etkin unsuru gibi. Londra'dan bakınca gelişmekte olan piyasalar genel müdürü olarak ekranlarda canlı bağlantılara katılan Akdoğan, halen grubun danışmanlık görevini büyük bir bağlılık ve aşk ile yapmaya devam ediyor.Kendisini small-cap uzmanı olarak görmesi ve ortaya çıkmasına yardımcı olduğu yapıyı ölçersek halen small olarak kalmaya devam ettiğini görebiliriz.

    Geçmiş zamanda standart olarak şirkete salye sümük ağladığım mail iletişimlerinde bana gelen bir cevap vardı.Yatırımcı ilişkilerinden çıkmadığı bariz belli buram buram kalite, bilgi ve akademik mürekkep ile yanıtlanan o mail ağlamamı susturan etkinlikteydi.Bu cevabı yazanın danışman görevi ile Akdoğan olduğunu halen düşünürüm.

    Geçmişi ve tecrübelerine istinaden, grubun nasıl bu finansal çöküntüye girdiğini anlamakta zorluk çekiyorum.Günümüz şartlarında en büyük sorunun şirketlerin aşırı borçluluk oranı olduğunu bilmemek ve bunu sınırlandırmamak bilgisizlikten ziyade kötü niyetli bir davranış biçimi olarak algılanıyor.


    2017 sonlarında fiyatlar 6 TL seviyelerinden zirvesine yaklaşırken soruları kimin sorduğu belli olmayan ve bu tür röportajlarını duymadığımız Danışma Kurulu Üyesi Akdoğan bu olumlu açıklamaları yapıyor.

    '' Lokman Hekim Danışman Kurulu Üyesi Haluk Akdoğan, planlanan Lokman Hekim Üniversitesi'nin 2 yıl içinde hizmete girebileceğini, ilk olarak diş hekimliği okulunun faaliyete alınabileceğini belirtti.
    Bloomberg'in sorularını yanıtlayan Akdoğan, tıp okulu ve araştırma hastanelerinin çok hızlı bir şekilde pazarlamanın artmasına destek olabileceğini belirtti.
    Tıp okulu ortaklığının daha iyi fiyatlamaya götürebileceğine dikkat çeken bu imkanın kaliteli doktorlar, stajyer doktorlar ve diğer personele hızlı erişim şansı verebileceğini söyledi.''

    Burada olumlu açıklama yaparak malı servis edip, aşırı borçlanma ile kârlılık yapısı bozularak sattıkları hisseleri daha düşük fiyattan geri alma sürecinin kurgulanmış olduğu izlenimi ortaya çıkıyor. Şirketin başarısız bir danışman ile bu kadar süre birlikte çalışmanın bir anlamı olamaz.İsveç merkezli yatırım bankalarının hesabında tutulan hisselerinde bu danışmanlık hizmetleri adı altındaki hizmetin bir ürünü olduğunu beklemek çok da hayal ürünü olamaz.

    Piyasa değerinin çocuk bezi seviyesine gelmiş seviyelerde, Akdoğan'a soru soran bir basın kuruluşu yok mu acaba? Neden şimdi her hangi bir açıklamasını okumuyoruz?

    Başkanıma yazdım haklı ve zayıfın yanında olun diye.

    Kendisine güvenim sonsuz...

  7. #831

  8. #832


    aylık pasta

Sayfa 104/183 İlkİlk ... 45494102103104105106114154 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •