Sayfa 5/12 İlkİlk ... 34567 ... SonSon
Arama sonucu : 94 madde; 33 - 40 arası.

Konu: Çocukları Koruyalım...

  1. #33
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Emniyet Genel Müdürlüğü, resmi sosyal medya hesabından "Anne ve Babalar Dikkat!" uyarısıyla yaptığı açıklamada çocukların kendilerini koruyabilmeleri için yapılması gerekenleri sıraladı.

    Paylaşımda, ailelere çocuğun tanımadığı kişilerle fiziksel temas kurmasına izin verilmemesi, çocuğun tanımadığı kişilerden uzak durması, tanımadığı bir kişi tarafından vücuduna dokunulduğunda nasıl tepki vermesinin öğretilmesi gerektiği bildirildi.

    Ailelerin, çocuğun internet ortamında görüştüğü kişilere dikkat etmesi uyarısında bulunulan paylaşımda, şu ifadelere yer verildi:

    "Çocuğunuzun adını her yere yazmayın. Çocuğunuzun fotoğraflarını ismiyle birlikte sürekli sosyal medyada paylaşmayın.

    Telefon numaranızı ve acil ihbar hatlarını (155-156-112) ezberletin.

    Çocuğunuzun tanımadığı kişilerin arabalarından uzak durması gerektiğini ve gelebilecek tehlikelere karşı arabanın gittiği yönün tersi istikametinde koşmasını öğretin.

    Çocuğunuz kaybolduğunda güvenlik güçlerinden yardım istemesi gerektiğini öğretin.

    Çocuğunuz için acil durumlar karşısında gizli bir kod icat ederek "anne ve babamın adı ne?, aile şifremizi söyle ?" diye sormasını isteyin.

    GPS sayesinde ve çeşitli mobil konum uygulamaları ile çocuğunuzun nerede olduğunu öğrenin ve şarjının ne kadar kaldığını takip edin.

    Kendini tehlikede hissettiği anda "Ben onu tanımıyorum!" diye bağırmayı öğretin.

    Tanımadığı kişilerle asansöre binmemesi gerektiğini söyleyin.

  2. #34
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türkiye’deki en büyük Adli Tıp uzmanlarından biri olan Prof. Sevil Atasoy kaybolan çocuklarla ilgili bazı uyarılarda bulundu.

    Özetliyorum.

    Çocuğun kayıpsa önce şuraya bak



    KAÇ KİŞİDİR BU CANİLER: Toplumlarda “pedofili”ye yani çocuğa karşı cinsel istismara yatkın insan oranı yüzde 1 ile 5 arasında değişir.

    SOKAĞA AÇIK TOPLUMLAR:
    Türkiye, İtalya, İspanya gibi sokağa açık sıcak ülkelerde daha da dikkatli olmak gerekir.

    AMAN YAKIN ÇEVREYE DİKKAT: Cinsel istismar, kaçırma ve öldürme olaylarının büyük bir bölümü aileye yakın veya tanıyan kişiler tarafından gerçekleştirilir.

    ÇOCUĞA YAKIN ÇALIŞANA DİKKAT: Türkiye’de çocukla teması olan mesleklere insan alımında sicil araştırması iyi yapılmıyor, geçmişlerinde bu tür sabıkalarının olup olmadığına hiç bakılmıyor veya iyi bakılmıyor.

    Çocuğunuzla ilişkisi bulunan meslekleri yapan insanları çalıştıran şirket ve kurumlardan bu araştırmaları iyi yapmalarını talep edin.

    MAHALLE SAHİP ÇIKAR DEMEYİN: Aileler açısından en tehlikeli bölge, bu nedenle en yakın çevredir. Kasabalar ve küçük yerleşim birimlerine, mahallelere dikkat edin. “Nasılsa gören olur”, “Nasılsa tanıdığımız çevredir” diye güvenmeyin. Çocuğunuzu 10 metre ötedeki büfeye bile yalnız göndermeyin.

    HAYVAN DÜŞMANINA DİKKAT: Hayvan öldüren insan kolaylıkla insan da öldürür. Çocuklarınızı hayvanlara karşı duyarlı yetiştirin. Böyle bir eğitim verilmesini talep edin...

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...a-bak-40885648

  3. #35
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Çocuk istismarının çözümü idam değil ‘vicdan hapsi’dir

    Dünyada çocuklara bayram hediye etmiş olan ilk toplum biziz. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, yeryüzünün ilk ve tek çocuk bayramıdır.

    Dünyada çocuk haklarıyla ilgili bir bildiriyi dünyaya ilk haykıran toplumuz. 1930'lu yıllarda Nakiye Elgün öğretmen Taksim Cumhuriyet Meydanında çocuklarla birlikte dünyanın ilk çocuk hakları bildirisini okudu ve eylem yaptı. Bugün herkesin bildiği Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi bile taa 1989'da imzalanabildi.

    Çocuk istismarının çözümü idam değil ‘vicdan hapsi’dir

    Atalarımız yürekli ve vicdanlı insanlardı. Kurtuluş Savaşı sonrasında art arda çocuk yetimhaneleri kurdular, çocukları ırgatlıktan kurtarıp okullara aldılar. Eski insanlar için çocukları korumak vatanı korumaktı çünkü... Şimdiki insanlar ise birer canavara dönüştü. Neden mi böyle oldu? Çünkü özümüze sırt çevirdik. Barbarlık çağlarına özendik!

    Bugün çocukları koruyamıyorsak baş sorumlusu siyasilerdir. Benim 'promosyon toplum' olarak adlandırdığım bir süreci yaşıyoruz ve sonucunda 'dilenci-avcı-toplayıcı' topluma dönüştürüldük. Yani zaman ileri giderken insanlar da geri gitti! İlk kurbanlarımız da en masum olanlarımız çocuklar ve hayvanlar oldu.

    Yeniden uygar, vicdanlı ve sevgiyi yüreğinde taşıyan bir toplum olmamız için 'kuruluş ayarları'na, yani Cumhuriyet kurucu felsefesine dönmemiz şart. Yoksa daha çok acılar göreceğiz ve geleceğin çocukları bizleri lanetle anacak!

    İDAM ÇÖZÜM DEĞİL!

    Çocuk istismarı vakaları ve çocuk ölümleri her geçen gün artıyor! İstismarın önlenmesi için ise toplumun farklı kesimlerinden ‘idam’ sesleri yükseliyor. Peki, idam bu sorunu çözer mi?

    İdam öylesine tehlikeli bir güç ki, bugün ‘suçlu’ diye öldürülen pek çok insanın sonradan aslında ‘suçsuz’ olduğunun anlaşıldığı olaylar hukuk dosyalarında bir hayli yer kaplıyor. Merhum Başbakan Adnan Menderes’in idamı bugün bile yürek yakıyor. İşin garip yanı şu ki, Adnan Menderes’in idamına karşı çıkanlar bile bugün idam istiyor. Oysaki Türk toplumu idamın pek çok acı tecrübesini yaşadı. Dolayısıyla idamı bir kez daha akla getirmemek gerekirdi, ancak bugün durum böyle değil! Peki, çözüm nedir?

    Mademki herkes “En ağır ceza uygulansın!” diyor, tamam itirazımız yok. Artık bu utançla yaşayamayız. Çocuklarımıza zarar verenler de yaşayamamalı… Ancak çözüm öldürmek değil! Çünkü öldürmek, suçluyu bir anlamda suçundan kurtarıyor. Oysaki kurtulamamalı! Yaşadığı sürece en büyük acıyı çekmeli! Yazar dostumuz Orhan Bahtiyar'ın önerisi en doğru çözümü sunuyor: “İdam cezasına karşıyım. Neden mi? Çünkü daha ağırı var; vicdan cezası... Ölmek suçlu için en kolayıdır. Devlet için de öldürmek öyle... Ama suçluyu tek başına bir hücrede vicdanıyla yalnız bırakmak cezaların en ağırıdır. En canisi için bile...‬”


    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...sidir-40885268


    Malum, "ağırlatılmış müebbed hapis" cezası alanlar sonradan çıkacak aftan da yararlanamıyorlar...

  4. #36
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Çocuklarını Koruyamayan Devlet


    SON zamanlarda, küçük çocuklarla ilgili istismar, kaçırılma, öldürülme haberleri, gündemi işgal etmeye başladı.

    Yeni bir durum değil zaman zaman bu içerikli haberler ortaya çıkıyor. Kısa sürede gündemden çıkıyor ama artık saklanamayacak bir gerçek olarak toplumsal vicdanı örseliyor.

    Devlet yetkilileri, her çocuk istismarında ‘kimyasal hadım’dan, ‘idam cezası’nı geri getirmeye kadar çareleri dillendiriyorlar da ortada sadra şifa bir çare yok!

    Çocukların sapıklardan korunması için hangi tedbirlerin alındığı/alınacağı konusunda kamuoyuna tatmin edici bir açıklamada bulunulmuyor.

    Kripto bir cemaatin devlete sızmış elemanları amansız takipler sonucunda başarıyla yakalanıyor, içeri atılıyor, sokaklarda küçücük sabiler,
    ağzından salyalar akarak gezen sapıklardan korunamıyor. Her güne bir kadın cinayeti düşüyor. Kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyamayacaksak, bu aileler ne yapacak?

    Çünkü, küçücük çocuklar, kadınlar kendilerini koruyamıyorlar.

    Son yıllardaki çocuk istismarlarının bir envanterini çıkarıp yayınlamak ve gerekli tedbirleri açıklamak gerekiyor.

    Lafla çocuk istismarlarının önüne geçmek mümkün değil...

    Eylül’ü, Leyla’yı koruyamayacaksak, söyleyecek söz yok artık..



    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...evlet-40885650


    Siyasal edebiyatımızda, "Fırat'ın kıyısında otlayan kuzudan bile sorumlu" devlet adamlığı lafı bazılarınca söylenip durur...

    Kuzuyu bırakın, küçücük çocuklarımızı koruyamayan devlet durumundayız...

    Devlet adamları artık bu lafı etmekten utanır olmalılar.

  5. #37
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    İDAMLA AZALMAZ

    ÇOCUKLARA yönelik istismar olayları yüreğimizi parçalıyor.

    Lanetleyen lanetleyene.

    Lanetlemekle iş hallolsa kolay.

    Ama olmuyor.

    Ortada ciddi bir sorun var.

    Bu tarz vakaların nedenini çözecek donanıma sahip değilim. Ancak böyle olayların görülme sıklığı bakımından ABD’nin “muhafazakâr kırsal bölgeleri”nin çok önde olduğunu istatistiki olarak biliyorum.

    Belli ki aşırı muhafazakârlaşmanın getirdiği baskı ile bu tip olayların artışı arasında bir bağlantı olmalı.

    Sosyal medya üzerinden “İdam, idam” sesleri yükselterek bu sorunu çözeceklerini zannedenleri ise anlamak mümkün değil.

    Böylesi “normal dışı” bir durumun “ölüm cezası” ile çözülemeyecek kadar karmaşık bir mesele olduğunu anlaması mümkün olmayacak bilinç düzeyinde kişiler “Ölüm, ölüm” diye bağırıyorlar.

    Oysa ölüm cezasının hiçbir suçu azaltmadığını tüm otoriteler söylüyor.

    Hele hele böyle bir suçu...


    (Fatih Altaylı)

  6. #38


    TÜİK tarafından hazırlanan Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yıllarını kapsayan 9 yılda hakkında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan ve güvenlik birimleri ya da vatandaşlar tarafından bulunarak güvenlik birimlerine getirilen kayıp çocuk sayısı 104 bin 531 olarak kayıtlara geçti.

    Ayda ortalama 968, günde 32 çocuğun kayboluyor.

    Kız çocukları daha fazla.

    https://odatv.com/104-bin-531-cocuk-...-04071806.html

    ********

    "Kızımın aç olduğunu hissediyorum, yemek yiyemiyordum" diyordu dünya gözlü Leyla'nın babası.
    Yavrusunun nerede, ne halde olduğunu bilememek; aç olduğunu, üşüdüğünü, korktuğunu, acı çektiğini düşünmek...
    Kokusunun özlemiyle yanmak...
    Bundan daha büyük bir acı olabilir mi?

  7. #39

  8. #40
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
     Alıntı Originally Posted by alyel Yazıyı Oku


    TÜİK tarafından hazırlanan Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yıllarını kapsayan 9 yılda hakkında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan ve güvenlik birimleri ya da vatandaşlar tarafından bulunarak güvenlik birimlerine getirilen kayıp çocuk sayısı 104 bin 531 olarak kayıtlara geçti.

    Ayda ortalama 968, günde 32 çocuğun kayboluyor.

    Kız çocukları daha fazla.

    https://odatv.com/104-bin-531-cocuk-...-04071806.html

    ********

    "Kızımın aç olduğunu hissediyorum, yemek yiyemiyordum" diyordu dünya gözlü Leyla'nın babası.
    Yavrusunun nerede, ne halde olduğunu bilememek; aç olduğunu, üşüdüğünü, korktuğunu, acı çektiğini düşünmek...
    Kokusunun özlemiyle yanmak...
    Bundan daha büyük bir acı olabilir mi?
    Nereye gitti bu kadar çocuk sizce?

    Kayboldu demek ve üzerilerini çizmek bu iddiadaki bir büyük devlete yakışıyor mu?

    Sanki bir kara delik yutmakta bu ülkenin sevgililerini...

    Ve bizler seyretmekteyiz. Ya da seyretmişiz suskunlukla yıllardır.

    Ne büyük acı. Ne büyük bir utanç.

    Başka bir coğrafyada, başka bir diyarda bu sayılardan bile fazla çocuk kayboluyor(!) demek rahatlatabilir mi vicdanları?

    Peki tekrar baştaki soruyu inciten, insanın vicdanını burkan soruyu yineleyelim: "Nereye gitti, nereye kayboldu binlerce çocuk?".

    Kaçı, olmayan çocuklarının yerine bu insafsızca hırsızlıkla sevgiyle büyütmek üzere çalındı?

    Bence fazla değildir.

    Hadi biraz daha acıtmaya çalışayım yüreğinizi...

    Önemli bir kısmı organ mafyasının eline düşmüştür korkarım.

    Günah dolu yaşamlarını uzatmak için yüzbinlerce para verip organ almak için bekleşen piyasaya sunulmak üzere kurban edilmiştirler ilahlara...


    Fazla uzatmayayım.

    Dayanılacak bir zillet değil yukarıda bir rakam olarak verilen evlatlarımızın dramı.

Sayfa 5/12 İlkİlk ... 34567 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •