Bana kalırsa.

[alicemal]

BIST de bugün yine dip çalışması olacaktır.

Hızlı bir çıkış beklemiyorum, şartlar değişti. Kurumsal yabancı yatırımcılar düşen doviz kurunu fırsat bilip bir miktar BIST den ve ülkeden kaçacaklardır. Ne kadar çıkacaklar bilemediğimden, BISTin buralarda oyalanma süresinide bilemem. Belki katar lılar hâlâ buralardaysa, satışları karşılayıp yukarı çıkarırlar. Tabi onlarda bu 4 günde temiz bir zopa yemiş ve "lang biz nereye geldik, tayyip den bişeyler daha isteyelim az istemişiz" diyor olabilirler.

Benim standard taktik devam ama 1800 altına düşüşlerde Aralık short al-sat a geçiyorum.

Yukarı aşağı küçük dalgalarla bu civarlarda hazım çalışması yaparız. Sonra hafif yukarı döneriz ama ne zaman hangi gün döneriz bilmiyorum. Belki USD seviyesinin netleşmesi ve BIST den çıkmakta olan paranın netleşmesi gerekiyordur, sonra çıkmaya başlarız.

Ekonomik veriler iyi. Gündelik zamlar vatandaşı mahfediyor ama BIST farklı. Asgari ücrete yapılan zam dan bankalarda kazanacak, yeni gelen kur a dayalı sistemden bankalarda bolca kazanacak, hali ile bankaların bu çeyrek ve gelecek çeyrek kazançları iyi olacak. Ülkenin azına bankalar etti(tabi temel sebep tayyib-akp nin çok kötü yönetimi - adam imam yaw, imamı aileni bu dünyada yönetsin diye seçtin.) ama yine onlara yarıyor herşey.

Bol şans demeye elim gitmiyor.

Şu tehlikede var. Yabancı FON lar büyük miktarlarda çıkmaya başlarsa, çıkış oranında aşağı inebiliriz. FON ların kararını bilmeme imkan yok. Sadece çıkmak isteyeceklerini bu sebeplede BISTin hızlı çıkamayacağını tahmin edebilirim. Yerli ve milli KY lerdende çıkıp faize geçmek isteyen olacaktır. USDnin hızlı çıkışı ülkede histeri yarattı, sağlıklı düşünme yeteneğimizi topluca kısa süreli kaybettik. Faize geçmek seni enflasyonuna karşı korumuyor, sadece doviz artışına karşı koruyor. Doviz artarken borsadaysan, şu andada çıkmanın anlamı yok. Ama rezil bir dört gün yaşadık, kalmak istemeyebilirsin.

1850 geçilirse işler normale döndü demektir.

[narin]

selamlar arkadaşlar,

bugün hacim yok bankalar yatayda

artık piyasada benimki kadar düşen kagıt çok oldugu için 1 haftadır al sat yapıyorum

tskb yi 1 kademe yukardan verip tekrar vakıf aldım %10 tskb duruyor

portföy degeri hep aynı ama kagıt adedi biraz çogaldı

aslında telekom,bim alıp tskb vakıfla 4 lü portföy yapacaktım

gene şu işi beceremedik

vakıf uyuşturucu gibi oldu bende almadan duramıyorum

bol kazançlar

[alicemal]

Düşük hacimle kapadık. Kapanış pazarteside devam edeceğim dedi.

---

USD en tepeden yaklaşık %35 düştü.

Her şeyin fiyatının hemen düşmesini beklemeyin. Özellikle dayanıklı tüketim malları hemen düşemez. USD 18 ken aldığın tencereyi, arabayı, arsayı, dolar 1 günde %35 düştü diye %35 fiyat kırıp satamazsın.

Züccaciyeciyeciyim, USD 18 ken 100 TL ye toptancıdan tencere aldım 150 ye satışa koydum. USD %35 düştü bende 150 ye satacağım tencereyi %35 fiyat kırıp 97,5 a satayım. Satamam. Bana 50 den yeni tencereler gelecekki fiyat kırmaya başlayayım.

Dayanıklı tüketim mallarında hemen indirim olmaz, aylara yayılır.

Ev araba arsada nasıl olur.?

Sadece çok balon yapmış yerlerde belki indirim olur oda 6ay 1 yıl sonra olur. Önce satmadan dayanırlar. Sonra devlete gidip "zor durumdayız, elimdeki siteyi 700 milyona al, oradan 70 kaat sana toka edeyim" derler. Devlet almayınca mecburen fiyat kırmaya başlarlar. Balon olan yerler yabancıların rağbet gösterdiği yerler.

Ancak 12 TL lik USD de yabancılara bedava o sebeple yabancılar ev almaya, araba firmaları yurt dışına bolca araba satmaya devam edeceklerdir. Gayrımenkul ve araba da indirim beklemeyin. Sadece fiyat artış hızı düşer belki şanslıysak durur.

Yabancı ne zaman ev almayı bırakır, ancak USD 3-4 TL ye filan düşecekki onada pahalı gelsin. Tabi bide devletten(halkın sırtından) beslenen sektörler var.

Geniş konu. TV de "hadi fiyat düşürün" diye esip gürleyenler kendi koyunlarına seslenen siyasiler ve yancıları.

Devlet yeni vergi resim ve harçlara %36 zam yaptı. Onunla düşürmeye başlasın, akabinde Yakıtı 7-8 TL ye düşürsün. Doğalgazı düşürsün, belediye hizmet fiyatlarını düşürsün.

[alicemal]

Bugün Soner Yalçın'ın yazısını okuduktan sonra, bir kaç saat, 1945 Almanyası sonrası nazi elebaşlarının başlarına gelenleri biraz araştırdım. Henüz başındayım. Güvenilir pek çok kaynak bulup, bilgilerini karşılaştırmam gerekir.

Çok çok ilginç. Yanlış bilgi vermemek için araştırmamı bitirmem lazım. Bilgi bulamazsam yıllar sürebiliyor.

[alicemal]

Bu yaz değil önceki yaz yaklaşık 1,5 yıl önce, 3,5 TL ye aldığım yarım yağlı çiğ süt bu hafta 9,6 TL oldu.

%170 arttı.

Sütte viop tarafında pek çok görüş bildirildi. Mantıklı yaklaşan oldu, taraflı yaklaşan oldu, popülist yaklaşan oldu.

Zam konusunda epey eskiden, olayı detaylı anlatan detaylı bir yazı yazmıştım.

Sen istediğin kadar zam yap, alanlarında aynı ölçüde geliri artmadıysa, zam yaptığın şeyin sana artısı olmaz. Kazancın artmaz.
Sadece, o şeyi zamdan önce alabilen ama zamdan sonra aynı miktarda alamayanların hayat kalitesi düşer.

Zammı yapan ORTA VADE de yine aynı parayı kazanır. İlk zammı yaptığında daha fazla kazanıyormuş gibi görünür ama satışlar yavaş yavaş düşmeye başlar ve eski haline döner. Olan o ürünü alamayan kalabalıklara olur. Zammı yapanın maddi durumu öncede aynıydı, sonrada aynı.

Bu her ürün için geçerli değil ama çoğu ürün için geçerli olduğunu düşünüyorum. Bazı ürünlere zam yapsanızda alan kişiler değişir ama yine satılır.

Örneğin 40 yıl önce zeytinyağı kullanan yoktu, en ucuz yağlardandı. Sonra değeri anlaşıldı, fiyatı katlana katlana gidiyor ama alanlar hala çok. Eskiden alt gelir gruplarıda alırdı, şimdi sadece orta ve üst gelir grupları alabiliyorlar. Satışı her zaman var. Böyle giderse ilerde sadece devleti soyan sektörler alabilecekler.

Çiğ Sütü alanlarsa eskiden dedelerimiz ninelerimiz alırdı. Köyden gelmişlerdi ve O sütün değerini biliyorlardı. Sokaklarda pazarlarda satılırdı ve alırlardı. Gelir durumları önemli değildi. Şu anki bilgi çağında ise bilinçli orta orta gelir grubu çiğ süte rağbet ediyor. Bilinçsiz orta gelir grubu TV de neyin reklamı çıkıyorsa, TV de "bunu alırsanız siz üstünsünüz" diyorlarsa, parasına bakmadan onu alıyorlar. Kendilerini ayrıcalıklı hissediyorlar.

Yıllar önce yazdığım gibi insanların %80 i hipnoza yatkın(yılmaz özdil denen sömürgeci aydın doğan hayranıda %80 rakamını kullanmış. Ondan almadım, kendi araştırmam olduğunu hatırlatayım. Yazılarımda geri giderseniz bir kaç kez %80 rakamını görürsünüz. "Oranımız neydi" diye yazmıştım bir kaç kez.). Tv ne derse sorgusuz kabul ediyorlar. TV hipnoz etkisi yaratıyor.

Bi dakka konudan sapıyorum.

Çiğ Sütü alan bilinçli orta gelir grubunun geliride son bir buçuk yılda %170 arttımı.?
Artmadı ise o sütün satışı azalacaktır.

Ayda 10 LT alan 8 LT alacaktır.

Daha kötü bir şey daha var. Aldığım sütün tamamı ile yoğurt yapıp bir hafta yiyorum. Son bir kaç aydır yoğurdun tadı kalmamıştı. Kaymağı ise yenemez hale gelmişti. İneklerin mevsimlik beslenme şekli sebebi ile farklı dönemlerde sütün tadının değiştiğini biliyorum. Bu öyle bir şey değil. Tad değişmemişti, tad kalmamıştı. Aynen market yoğurtlarına dönmüştü.

Market yoğurduna sanırım aroma sıkıyorlar. İlk açtığında yoğurt tadı alıyorsun, 6 saat sonra tad mad kalmıyor. Kapağı açılınca sıkılan aroma gidiyor.

Bundan şu sonucu çıkardım. Zamdan önce aldığım süt ile zamdan sonra aldığım sütün kalitesi aynı değil. Zaten sütün yağının çoğunu alıp ayrıca satıyorlardı, bize yarım yağlı diye satıyorlardı. Ona razıyım ve zaten bilerek alıyoruz, ama sütü süt yapan içindeki kalsiyumu, proteini, mineralleri ne varsa alıyorlarsa bu ahlaksızlık, namussuzluk vs. vs.

Ben o sütü yeşillik olsun diye almıyorum, sana para kazandırmak içinde almıyorum, sağlığım için alıyorum. Sen bana haber vermeden içinden kalsiyum ve vitaminini alırsan bir nevi cinayet işliyorsun. Alanların sağlığı ile oynuyorsun.

Yine içindekini al ama etiketine yazki ben onu almayayım daha çok para verip diğerini alayım. Sağlık söz konusu.

Bu ülkede ne doğruki.? Daha yeni BIST de kalabalıkları soydular, hiç bir şey olmamış gibi geldi geçti. Soyulanlar soyulduğu ile kaldı. Ahlaksızlık her yerde.

TR deki en ünlü süt markasının en küçük boy organik sütünü alıyorum filtre kahveye katıp içmek için. Üzerinde ORGANİK yazıyor. İçindekilerde sadece süt yazıyor.
Kutuyu açıp kahveme bir miktar katıyorum, kalanı dolaba koyuyorum. Bazen unutuyorum dolapta geçen sefer 10 gün kaldı dolapta. Açık kutu. Açınca 2 günde kullanın bitirin diyor. 10 gün durdu, bir kaba döküp tadına baktım, aynı. İlk gün tadı neyse 10 gün sonrada aynıydı. Yani o kutuda sadece süt yok. katkı maddeleride var ve organik değil.

Yazmam gerekenden epey uzaklaştım.

Sonuçta demek istediğim şu. Zam yaptığında, eğer müşterilerinin geliride aynı oranda artmamışsa, o zam ORTA vadede işine yaramaz. Satamadığı için batan çok olur.

Kasabada köylüden alıp direk müşteriye uygun fiyattan satan bir bakkal vardı. Dükkanını süt ayakta tutuyordu. Süt için gelenler başka şeyde alıyordu. Süte üst üste zamlar gelince adam süt satamamaya başladı ve 4 ay önce dükkana kilit vurdu. O adama sütünü veren köylüde süt fabrikasına, perakende sattığı fiyatın yarı fiyatına satmaya başlamıştır.

Ben köylüyü suçlamıyorum, üreticinin başımızın üzerinde yeri var. Sorun üretici ve müşteride değil, devlet yönetiminde, en tepede. Enflasyonun sebebi, sürekli zamların sebebi ülkenin soygun yeri olması.

Defalarca yazdım.

Bu ülkenin tek problemi var, 1939 dan beridir tüm partilerin az yada çok yolsuzluğa batmış olması. Siyasilerin ortağı, aynı yatakta yatan medya, yolsuzluğu 100 yılda normalleştirdi.
Diğer tüm problemlerin kaynağı bu.

Nasıl oluyor konusunu açmam lazımda hevesim yok.

Başım belaya girmeden en basit nasıl anlatırım.?

İş bankasından anlatayım. Eğer İş bankasının tepesine çiftlik bankı kuran tosun lakaplı HIRSIZI koyarsanız. (yaw mecburiyetten zor bir örneğe girdim)
Binlerce anne her gün eşi ile kavga eder, çünki tosun kendine daha çok para kalsın diye maaşları düşürmüştür çalışanların eşleri maddi sıkıntı çekmeye başlamıştır, kavga dövüş, kadınlar bu bankada çalışan elemanları eş olarak seçmemeye başlar, diğer banka çalışanlarına yönelir.
Evlerdeki mutfak camları kırılıp her yerimizi kesmeye başlar, çünki tosun kendi hırsızlıklarının önünde engel olmasın diye, tüm iş bankası ve iştiraklerindeki yöneticileri değiştirir, hırsızları koyar. O hırsızlarda alt kademelere kendi hırsızlıklarına engel olmasın diye liyakatlı işi bilen adamları çıkarır kendi hırsızlarını koyar. İşi bilmeyen kişilerde fabrika üretimini bozar, kalite düşer, ürünlerin kalitesi düşer.
Uzun vadede iş bankası rakiplerinin gerisinde kalır, batmak üzereyken satılır sahibi değişir veya batar.
(Bunu daha güzel anlatabilirdim ama yazı çok uzadı.)

Bunu Türkiyeye uyarlayın.

40 yıl önce bizim gerimizde olan ülkeler bizi geldiler geçtiler. Japonya, Çin, G. Kore ve Avrupada pek çok ülkede bize yetişti geçecek. Onlar bariz olmadığından örnek vermiyorum, hata yapmayayım ama Asya ülkeleri çok bariz.

Türkiyenin hakkını hiç bir yerde koruyamıyoruz, yunanlılar 17 adamızı işgal etti ve Türk karasularından petrol çıkarıyor. maden haklarımızı verdik filan.

ŞU AN HASTA ADAM DURUMUNDAYIZ.
Hipnoza yatkın %80 içindeyseniz ülkenin uçtuğunu, kurtarılabilir düşünebilirsiniz.

Bi dakka güzel bağlıyordum başka yöne gittik.

Aynısı apartman yönetimindede geçerli, eğer hırsızı apartman yöneticisi yaparsanız, o apartmanı 5 yılda bok götürür. O hırsız yardımcılarınıda hırsızlardan seçer. Apartmandan üç beş daire sahibinide yanına çeker ve o apartman ayvayı yer.

Süt zammından girdik, nereden çıktık.

[akresta]

sütü üretmek için...

-cins inek ( sütü yağlı olan ve yediği yeme göre kârĺı oranda süt verebilen olmalı)
- ciddi bir paraya kurulabilen çiftlik
- yem karma, traktör + kepçe ve bunların gider tamir masrafı
- yakıt ve yakacak
- çiftlik çalışanları, tamir ekipleri, veteriner + pahalı ilaçlar
- elektrik, su evet her hayvan için tonlarca su, giysi
- ithal süt yemi + arpa + yonca + silaj + küspe + vitaminler + tuz ve mineraller
-sütün sağım ekipmanları
- krom muhafaza, depolama ekipmanları
- sütün pazara sunulması için uygun ekipmanlı araç ve personel...

buradaki her bir kalem artık sütün parasıyla normal bir anadolu çiftçisinin alacağı şeyler olmaktan çıktı.

köylü hiç hesap yapmadan henüz sütü satıyorken içebildiğiniz kadar için

maliyet çok önemli ama bir o kadar yetersiz bir hesaplama..

altı ay önce 5 liraya süt satıp alabildiği hiçbir şeyi şu an 10 liraya sattığı süt parasıyla alamıyor

tarım öldü. hadi komada. diriltmek çok zor.

şehirde üretmeden kaloriferli evlerde keyif çatan asgari ücretli memur ve diğer kesim her gün artan pahada ulaşabilecek.

alamayacak ama üretmek istemeyecek yine de..

tembel, gittikçe fakirleşen, aydınlanamaz bir halimiz var.. biz bu lüks hayatı hak etmek için ne yaptık?

[alicemal]

akresta Süt üreticisi ile ilgili yazdıklarınla haklısın.

Süt önemli değil ben fiyatını detaylı bildiğim için sütü örnek verdim, anlattığım çok başka şeydi. Üretim maliyetleri çok arttı doğru ama ben başka şey anlattım.

Sebep olarak halkın suçlanması doğru değil. Evet hırsız ahlaksız bir hale tüm halk olarak geldik ama ben hırsız ahlaksız olayım diye doğmadı bu kalabalıklar. Şartlar onları oraya getirdiki hepsini yıllardır yazıyorum. Çok basit net örneklerle anlattım. Özellikle cafe deki insanların kötüye dönüşümünü örnek verdiğim gerçek hikâyeyi anlatırken ortalık alkıştan yıkıldı ve Kiribati devlet başkanının takdirlerine gark oldum.

Sormamız gereken soru, bu halk bu hale neden geldi.?

Halk ile uğraşırsak, hiç bir şeyi çözemeyiz. Onları bu hale kim getirdi.? Onu görüp sorunu halletmemiz gerekiyor.

Ama hipnoza yatkın %80 içindeysek göremeyiz.

Medyada anlatılan klişe şeyleri savunuyorsanız, hipnoza yatkınsınızdır. Yönlendirilmişsinizdir. Eğitiminiz ne olursa olsun. Tabi bu çok yüzeysel bir yaklaşım. Diğer yaklaşım ise hep beraber toplanırız, toplu hipnoz yaparım. Veya toplu yerine otlu hipnoz yaparım. Otlu kaşarllı'da elimden gelir. Önce karnımızı doyururuz, sonra memleket meselelerini hallederiz.

[akresta]

Hocam süt özelinde genel bir şeyden bahsettiğini biliyorum. benim de amacım süt değil. işin özünde çalışan toplumu çökertemezsiniz. ayağa kalkar. bilgi, gıda, teknoloji her alanda üretmeyen toplumlar sefalete mahkumdur. halkın durumunu bu belirler. bu sefalet bizim için derinleşecektir.

ortadoğu insanı için şark kurnazı tabiri kullanılır. burada gemisini yürüten kaptandır. eski köye yeni adet olmaz. Birileri mi halkı bu hale getirdi yoksa halk mı kendi gibilerini istedi. şu an için tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan meselesi artık.halk da masum değil derim. halk dirilmedikçe, kimse onlar için kılını kıpırdatmaz. liyakatsiz toplumların kurtarıcıları yoktur. toplumun çarkları işini yapacak horoz üretemiyor.


bir gün bir yerde elbette...