Sayfa 817/852 İlkİlk ... 317717767807815816817818819827 ... SonSon
Arama sonucu : 6816 madde; 6,529 - 6,536 arası.

Konu: Bana kalırsa.

  1.  Alıntı Originally Posted by alicemal Yazıyı Oku
    Selanik'le ilgili fazla bağ kurulmuş. Önemini anlamadım.

    Osmanlı döneminde balkanlar alınınca her zaman yaptıkları gibi işgal ettikleri yerlere Türk leri yerleştirmişler. Cumhuriyet dönemi mübadele sırasındada Balkanlara yerleştirilen Türklerin bir kısmı geri gelmiş, Rumlarda gönderilmiş. Gelmeyen Türkler de var. çiller'in Selanik'ten gelmesi bana bir şey ifade etmedi.
    Daha önce basında da gördüğümü hatırladim sonra bakınca Ilgaz Zorlu The Jerusalem Post a verdiği röportajda Çiller Sabetayist demiş .Bu bile yeter zira Ilgaz Zorlu demişse yeter artar.Bence tabii.

    Benim eşim Selanik Langaza göçmeni Selanik,ten gelenlerin hepsi Sabetaycı değil tabii ama Selanik ten gelen herkesin aynı zenginliğe ulaşması mümkün değil .Ben bunu iyi biliyorum eşim dolayısıyla.

    Bu aşağıdaki servete rağmen Necati Çillerin arkadaşları Necatinin kıt kanaat gecindigini söylemişler komedi ötesi bir durum kızını Robert Kolejde okut ABD ye gönder aşağıdaki servetin olsun kıt kanaat geçiniyormuş.

    "TBMM Malvarlığı Soruşturma Komisyonu'nun DYP'li üyesi Ömer Barutçu tarafından komisyonda açıklanan bilgiye göre, Çiller'in 23 Aralık 1973'te ölümünün ardından 28 Ocak 1974'te İstanbul Veraset ve İntikal Vergi Dairesi'ne verilen veraset beyannamesinde, 437 bin 940 lira nakit para, İzmir Selimiye Köyü'nde bir arsa, Milas'ta bir zeytinlik, İstanbul Eminönü'nde bir ev, Tarlabaşı'nda yedi katlı işhanı, Yeşilyurt'ta dört adet yalı dairesi miras olarak gösterildi."

    İsteyen kabul eder isteyen etmez tabii , itiraz etmem .Yukarıda bir arkadas Sabetay Sevinin Osmanlı içinde karışıklık çıkardığını ve sistemi tehdit ettiğini falan yazmış , konuyu bilmediği belli Sabetay Sevi Yahudi Hahamlari tarafından şikayet edilmiş bir tip idamı ni isteyenler Yahudiler , Sadrazam miydi neydi Müslüman olursan seni kurtarıriz yoksa kendi dininin seriatine göre idam edilirsin denilince , göğsüne güvercin saklayıp kelime-i şahadet getirmiş ve dışarda güvercini salıp işte böyle eski dinime döndüm demiş .Sabetay Sevi şahsi itibariyle cemaatini bölebilmis önemli bir adam demek ki ikna yetenegi çok güçlü belki de sibirbazlik sergilemiş. Hafife alınmaması gerekir bu kadar Yahudiyi bölüp saklamış.Beyaz Türkleri oluşturmuş etkileri Kuzey Afrika dahil pek çok yerde var . Bilmeyenler iyice bir araştırsın derim yazma durumları varsa

    Başlığı okuyan herkesin bayramını kutlar sağlıklı nice bayramlar dilerim .
    No animal will sleep in a bed /with a sheet. Duyda sakın inanma .

  2. #6530
    Duhul
    Jul 2018
    İkamet
    akdeniz - karadeniz.
    Gönderi
    4,399
     Alıntı Originally Posted by snkleyp Yazıyı Oku
    15.yy'dan itibaren İspanya'dan zulümden kaçan yahudiler (sefarad deniyor sanırım bunlara) Osmanlı İmparatorluğu'na sığınıyor. İstanbul, İzmir ve Selanik dolaylarına yerleşiyor.
    Sebatay Sevi döneminde yahudi sosyal dokusu bir tür siyasi harekete dönüşünce devletin sert tedbirleri ile karsılaşıyor.
    Bu tedbirler karşısında topluluk üyeleri Müslüman kimliğinin arkasına gizleniyor. Bunlara "dönmeler" deniyor ve yoğun olarak da Selanik şehrini mesken tutuyor.
    Bugün bu tür tartışmalarda kastedilen şey bizden görünüp aslında bizim aleyhimize iş tutanlar.
    Ben yine de etnik ve dini kökenlerin siyasi tartışmalara konu edilmesini tatsız bulurum. Medeni insanlar adabınca tartışabilse de cahil kitlelerin nasıl manüpile oldukları ve sonunun ne tür felaketler getirdiği 2.dünya savaşında görüldü.
    Şimdiden herkese iyi bayramlar dilerim.
    Evet İspanya dan gelenleri biliyorum. Onlarla ilgili epey notum var. O dönemki İspanya yıda araştırmaya çalıştım. O dönem çok önemli bir dönem çünki Amerikayı katletmeye başlayıp altın dolu gemileri İspanyaya taşımaya başladıkları dönem. Hâlâ da bağ araştırıyorum. Altınlarla Avrupada kim güçlendi, kimin cebine girdi, Amerika katliamını yaptıranlar kimlerdi. ibranilerin çıkacağını düşünüyorum.

    Tamam Çiller Selanikten gelmiş, orasının sabetaycılarını da biraz biliyorum. Gericilerinde Atatürk'ü kötüleme amaçlı kötü niyetle kullandıkları bir durum. Atatürk dede Kuzey asya tipi var ama melez. Renkli göz, seyrek saç melezliğe işaret ediyor. Ama yuvarlak hatlar, asya tipi vücut da Asya ya işaret ediyor. Baskın geni Asya. İbrani kesin değil, yahudide kesin değil çünki yaptıkları ortada. Her neyse siyasete girmemek için konuyu uzatmayayım.

    Söylediğim gibi ben tipe bakarak söyledim. Mutlaka Selanikten başka bir sürü kişi ile beraber sefarad larda gelmiştir ama tipe bakınca Çillerde %100 olmasada Türkmen tipi var. Yahudi olmak başka konu dediğim gibi. Tipin, kendin Moğol sundur ama yahudisindir. Tipden dinini anlayamam.

    Çillerde baskın gen Asya geni. Tip kuzey Asya tipini andırıyor. Kesin doğru ancak genetik kontrol ile anlaşılır. Onada gerek yok, çiller ülkeye zarar veren milyonlarca kişiden sadece biri. Önemli biri ama diğer binlerce önemliden sadece biri.
    Yazmamışsam, pozisyonum aynen devam ediyor demektir.
    @NeAcaipDunya

  3. Bayramınız kutlu olsun

  4.  Alıntı Originally Posted by snkleyp Yazıyı Oku
    Sebatay Sevi döneminde yahudi sosyal dokusu bir tür siyasi harekete dönüşünce devletin sert tedbirleri ile karsılaşıyor.
    Bu tedbirler karşısında topluluk üyeleri Müslüman kimliğinin arkasına gizleniyor.
    Sn.Desider74,, öncelikle iyi bayramlar dilerim.
    Ben olsam, "yanlış biliyor" gibi peşin hüküm ifade eden kelimeleri kolayca kullanmazdım.
    Konu; ibrani kökenli olup, bizden görünen ve yönetim kademelerine kadar çıkan kişilerdi.
    Sn.alicemal'in sorusuna istinaden, Selanik şehri ile bu "dönmeler" arasındaki irtibatın tarihsel arka planını "kısaca" özetlemeye çalıştım.
    Detaya girmemiş olmam, konunun detayları hakkında bilgi sahibi olmadığımdan değil.
    Sn alicemal'in başlığıni ve tartışılan konuyu saptırmak istemem, o yüzden sessizce yazılanları okuyayım bir süre.
    Tekrardan herkese iyi bayramlar.

  5. #6533
    Duhul
    Jul 2018
    İkamet
    akdeniz - karadeniz.
    Gönderi
    4,399
    Aslında ben bir kaç kez başka bir konu yazmak için girmiştim ancak burada yazılanları okuyunca her seferinde yazacağımı unuttum eski konuyu devam ettirdim.

    Yazacağım şey şuydu.

    Dün bir belgesel seyrediyordum. Hatırladığım kadarını yazayım.

    1850 yılı civarı Avusturya'da zor bir bölgeye 40 km kadar demiryolu yapılmış. Yöneticiler proje aşamasında iken zorluklara bakmışlar.

    Ormanlık alanda ince uzun paralel tepeler, aralarında derin sık vadiler. Hem yüksek köprüler yapman gerekiyor, hem tüneller, hem keskin virajlar, hem çufçuf trene uygun olacak, hemde yıl 1850. O zamanın imkanları ve teknolojisi ile.

    En problemli yer, 2 yüksek tepe, arada derin vadi. Çok yüksek bir köprü yapacaklar ama yetmiyor köprü 2 tepe arasında havada keskin viraj yapmalı. 2 tepe birbirine çok yakın olduğundan bayağı bir keskin viraj gerekiyor. Hem o yükseklikte köprü yapmak sorun, hem havada viraj sorun, hemde o zamanki lokomotif çok uzun, uzun lokomotif o virajı dönebilmeli. Lokomotifin uzunluğu yüzünden çok keskin viraj yaparsan lokomotif keskin yerde dönemez sıkışır. Ya lokomotifi kısaltacaksın, ya virajı keskin yapmayıp başka çözüm bulacaksın. Lokomotifi kısaltsan, yeterli odunu kömürü taşıyamayacaksın veya buhar kazanını küçültürsen yeterli güç üretemeyeceksin , tren bölgedeki dik yamaçlara çıkamayacak.

    Yöneticiler bir teknik ekip belirlemişler. Mühendislerden oluşan teknik ekip proje yarışması düzenlemeye karar vermiş.

    Yarışma düzenlenmiş, projeler incelenmiş, bir kaç proje iyi bulunmuş ancak o zorlu bölge için yeterli görülmemiş.

    Proje yarışmasını düzenleyen teknik ekip içinde bir mühendis var. İsmi neydi, Ekbert gibi bir şeydi. Bol e vardı. Ekbert diyeyim.
    Ekbert yetenekli bir adam, projenin kazanan kişiyi belirlemek için teknik ekip tüm projeleri en detaylı şekilde inceliyorlar. Kazanan olmuyor ancak Ekbert bir konuya uyanıyor.

    Projeler tek başlarına yeterli değil ama her projenin çok iyi tasarlanmış yerleri var. İki üç projedeki bazı teknik buluşları alıp birleştiriyor ve kendi tasarımını ortaya çıkarıyor. O tasarımı yönetime sunup kabul ettiriyor. Sonra proje başlanıyor ve raylar döşenip, köprü yapılıp lokomotifde üretiliyor. Sorun halloluyor. Tren yokuşları çıkıyor, yüksek köprü keskin virajı ile yapılıyor ve lokomotif oradan dönüyor.

    Bu gerçekleşen olayda aklıma takılan ne.?

    Ekbert yetenekli bir mühendis ama deha değil. Tek başına problemi çözemiyor. Diğer projelerdeki yetenekli mühendislerin buluşlarını alıp birleştiriyor. Deha değil ama projelerdeki işe yarar yerleri görüp birleştirecek kadar zeki.

    Ekbert tek başına o projeyi yapacak kapasitede değil. Diğer mühendislerin buluşlarını çalıyor. Diğer projelerin mühendisleride tek başlarına yeterli değil. Her birinin güzel buluşu var ancak tek başına proje için yeterli değil eksik. Ekbert olmasa o trenyolu o şekilde yapılamayacak.

    Ekbert'in şansı, tüm projeleri inceleme yetkisi olması. Bilmediği bir çok şeyi o proje tasarımlarından kısa yoldan ve kısa sürede öğreniyor. Tek yapması gereken şey birleştirmek. Dönem 1850. En küçük harfin bile patentinin alındığı, herkesin kendi buluşunun farkında olup değerini fark edip sahiplendiği dönem değil. Basit bir buluşla yedi sülalene yetecek paralar kazanamıyorsun.

    Hali ile Ekbert parçaları birleştirip sahiplenip yoluna devam etmiş.

    Bunu seyredince aklıma ünlü yahudi bilim adamı einstein geldi.

    Deha oalarak biliniyor(aslında dünyaya bunu dayayan dünyaya hakim yahudi medyası ve batıda yaygın ünlü siyonist üniversiteler.) ve çok önemli bir kaç teorik fizik buluşu var.

    Ben adamın yahudi olmasına, dönemin özelliklerine ve çalıştığı yere bakıp kafadan "Bu adam başkalarının projelerini çalıp sahiplenmiş." diye yazdım. Daha sonra araştırınca bir kaç yabancı sitede benzer görüşleri okudum.

    einstein patent bürosunda fizik bölümünde çalışıyor. Yani son buluşların geldiği ve onay aldığı yer. Her gelen fizik teorisi einstein tarafından en detaylı şekilde inceleniyor ve patent e uygun olup olmadığı belirleniyor.

    Ekbert öreğini hatırlayın. Başkalarının fikirlerini detaylı inceledi. Onlara başarısızsınız dedi, sonra projelerden istediği yerleri aldı kullandı ve kendi fikri olarak yeni proje tasarımı ile sundu.
    einstein ne kadar çaldı ne kadarı kendi fikri bilmiyorum. İspatlayacak veriye sahip değilim. Sadece düşüncem o şekilde.

    Avrupa'da yahudilerin gücünü biliyorsanız, davranış tarzlarını biliyorsanız, einstein 'nin yahudi olduğunu ve patent bürosunda çalıştığını biliyorsanız, pek çok eski buluşun gerçek sahibinin farklı kişiler olduğunu biliyorsanız, bilgileri birleştirmek zor değil.

    İspatlayabilmem için einstein 'in buluşlarını detaylı bilmeliyim yani teorik fizikçi olmalıyım. Ayrıca o dönemden önceki buluşlarıda çok iyi bilmeliyim.

    Her neyse. Ekbert olayı einstein olayını çok net açıklıyor. Tabi bu einstein %100 hırsız demek için yeterli değil, sadece ihtimalin yüksekliğine ve nasıl olabileceğine GERÇEK HAYATTAN güzel bir örnek.


    .
    Son düzenleme : alicemal; 21-04-2023 saat: 22:02.
    Yazmamışsam, pozisyonum aynen devam ediyor demektir.
    @NeAcaipDunya

  6.  Alıntı Originally Posted by snkleyp Yazıyı Oku
    Sn.Desider74,, öncelikle iyi bayramlar dilerim.
    Ben olsam, "yanlış biliyor" gibi peşin hüküm ifade eden kelimeleri kolayca kullanmazdım.
    Konu; ibrani kökenli olup, bizden görünen ve yönetim kademelerine kadar çıkan kişilerdi.
    Sn.alicemal'in sorusuna istinaden, Selanik şehri ile bu "dönmeler" arasındaki irtibatın tarihsel arka planını "kısaca" özetlemeye çalıştım.
    Detaya girmemiş olmam, konunun detayları hakkında bilgi sahibi olmadığımdan değil.
    Sn alicemal'in başlığıni ve tartışılan konuyu saptırmak istemem, o yüzden sessizce yazılanları okuyayım bir süre.
    Tekrardan herkese iyi bayramlar.
    İyi bayramlar sn .snkleyp .Öncelikle sizde kırgınlık oluşmuş bunun kabahati bende , kusura bakmayın daha özenli hitap etmem yazmam ve tam olarak nereye vurgu yaptığımı belirtmem lazımdı .
    "Sebatay Sevi döneminde yahudi sosyal dokusu bir tür siyasi harekete dönüşünce devletin sert tedbirleri ile karsılaşıyor"

    Yukarıdaki cümle ile ilgili şerh düşüyorum , asla bu ülkede Yahudiler bir sert tedbir ile karsilasmiyor, bu varlık vergisi de dahil içlerinde çok az orta halli görürsünüz .Asla açıktan tepki çekecek siyasi hareket de söz konusu değil .El altından, her daim .

    Sabetay Sevi den rahatsiz olan , Yahudi Hahamlar , Hapsi falan hep kendi cemaati yüzünden yani kendi aralarında kavga ediyorlar. Osmanlı kendisine bilahare sağlam bir de maaş bağlamış. Bütün yaptıklarına rağmen maaşı bile kesilmiyor azaltılıyor , Köprülü Fazıl Ahmet Paşa artık Arnavutluk luga sürgüne gönderiyor .

    Detaya girmeyeceğim meraklılar hem Soner Yalçın in Efendi 1-2 Kitaplarını , hem Yalçın Küçük un Tekelistan kitabını , ve önemli Avram Galante nin Sabetay Sevi ve Sabetayciların Gelenekleri adlı kitabini ve en son da Ilgaz Zorlu nun , Evet ben Selanikli yim, kitabını okuyabilir.

    Konuyu kendi adıma kapatıyorum, uzun zaman incelediğim bir konu Avram Galante için Türkiye'de mebus olmuş bir Yahudi ilim adamı 1940 larda meclise bir önerge verir ve doçent olmak için en az üç dil bilinmesi gerektiğini savunur . Kendi cemaati de pek sevmez , not düşmek istedim nokta .

  7. #6535
    Duhul
    Jul 2018
    İkamet
    akdeniz - karadeniz.
    Gönderi
    4,399
    Yeni bir konu açayım.

    Geçen gün arkadaşla konuşuyoruz, "tarım ürünleri neden pahalı" anlamaya çalışıyoruz. Soğan 30 TL olunca, tarım ürünlerinin pahalılığı daha fazla konuşulur hale geldi.

    Pek çok sebebi var. Tabi ana sebep ülkeyi yönetenlerin kapasitesi, niyeti filan. Kötü yönetim.

    Diyelimki iyi bir yönetim başa geçti ve tarım ürünlerini ucuzlatmak istiyor. Başladılar düşünmeye.

    Öncelikle, tarım ürün fiyatlarını düşürmek istiyorsan, neden pahalı onu bulman gerekir ve buldukların gerçeği göstermeli. 3 soğan deposunu basıp, TV lerde göstermek cahil kafaları kandırmaya yönelik tiyatro yapman başka bir şey.

    Hayatın gerçeğine dönelim. "Neden pahalı emşerim" dedik. tabiki akp ve reisleri tayyip yüzünden. Adam imam eğitimi almış, üniversite diplomasını gece okulunda sadece sınavlara girerek almış ve o okulda siyasi yobazların örgütlendiği bir yerde, Aksaray-Fatih bölgesinde. Sonradan kapanıyor. tarikat öğrencilerinin okul ve devlet sınavlarını nasıl kazandıklarını akp döneminde biliyoruz. Sınav soruları dağıtılıyor. fetömü yapıyor akp mi ikisi birdenmi henüz belli değil.
    Çalışarak kazanmaya çalışanların emekleri yeniyor. Üstelik bunu yapanlar haram'ı bildiklerini iddia eden dinCİ gruplar.

    Her neyse.. tarım ürünleri neden pahalı diyorduk, ortalığı germeyip ana konuya dönelim. Sinir yaptığından ana konuya bir türlü giremedik.

    Bu konuyu geçmişte parça parça yazmıştım. Çözümüde bende var ve kapsamlı. Çözümü burada yazdımmı hatırlamıyorum. Önce sorunu ortaya koyalım.

    "Siz ortaya koyun ben geliyorum" demek istiyorum çünki uzun ve detaylı yazmak lazım, yemedi şimdi. Neyse ana maddeleri yazıp kaçayım.

    Önce herkesin zaten bildiği 3 maddeyi yazalım.
    1 - Tarım girdileri çok pahalı.
    Mazot pahalı, gübre pahalı, tohum pahalı(Köylü eskiden kendi tohumlarını kullanırdı. akp kendi tohumunu kullanana yardımı kesince köylü mecburen kısır tohum satın almak zorunda kaldı. (yani cinayet işlendi. Ülke katledildi, gelecek nesillerin azına edildi) devlet desteği, diğer yük getiren parametreleri karşılamıya yetmiyor. Destek çok artsa, köylünün toprak ağalarının destek alabilmek için yaptığı hileyide aynı oranda artırıyor. Denetim yok o çok ayrı ve çok çok önemli konu.
    Kullanılan makineler pahalı, makinelerin kirası pahalı, herşey ateş pahası.

    2 - tarım alanları azaldı, nüfus katlandı.
    Tarım alanlarına durmadan bina dikiyorlar. İzni veren devlet. Diğer yandanda tarım alanına bina dikmek cinayettir diye TV lere reklam veriyorlar. Devlet hem tarım alanını, mera yı imara açıp bina izni veriyor, hemde TV den bağırıyor tarım alanına bina dikmeyin diye. Normal bir aklın anlamasına imkan yok. Mecburen kötü düşünüyorsun. On milyonlarca dolarlık reklamı, TV leri zengin etmek için veriyorlar. Bal verende parmağını yalıyordur.

    3 - Cep telefonu almak için pahalı.
    Tarım girdileri bedava verildi diyelim. Mazot bedava, gübre bedava, tohum bedava filan. Maliyet domateste 5 TL diyelim, Firesi vergisi perakende masrafları filan 10 TL ye satacaksın. 10 TL ye sattın para kazandın karnını doyurmaya yeter. Eskiden olsa herkes mutluydu ama şimdi dünya değişti. Köylü karnını doyuracak ama elektronik eşya alsa ateş pahası, tatile gitse Türk için Türkiye ateş pahası kalan tüm dünyaya bedava,araba alsa ev alsa ateş pahası, cep telefonu alsa aynı, çocuğunu okullara göndercek ateş pahası. O zamanda domatesi mecburen 10 TL ye değil 30 TL ye satmaya çalışıyor.
    Buradan ne anladık? Bir tek parametreyi değiştirmekle ülke düzelmiyor. Ülkenin tüm parçalarını aynı anda düzeltmek gerekiyor. Araban var hurda. Lastikleri değiştirdin gıcır lastik ve jant taktın. Arabada motor yok, koltuklar yok direksiyon yok, elektrik kabloları yok. Lastikleri gıcırlatman arabanın gitmesine yeterli değil. Tarım girdisini bedava vermen yeterli değil. Bi dakka yaw. Çözüme geçiyordum az daha, sorunları yazıyorduk.

    Üç ana maddeyi yazdım. Mutlaka bu konuya kafa yormuşların başka ekleyecekleri vardır. Ben şu an aklımda kalanları yazıyorum.

    Son sürpriz madde ise son 20 yılda eklendi. akp büyük bir icad yaptı ve tüm yabancılara koşulsuz şartsız Türkiyeden mal mülk alma hakkını tanıdı. Büyük bir mucize. Bir yandan döviz kazanacaklarını düşünürken diğer yandan ülke topraklarını pazarlıyorlar.

    Son madde

    4 - Arazi üründen çok çok daha pahalı.
    Tarla sahibi, bağ bahçe sahibi bakıyor arazisinin fiyatı 100 kat artmış. Hem yabancılar kapışıyor, hem TR ye akp nin soktuğu göçmenlerin zengin olanları kapışıyor hemde geliri dolar, avro ile olan Avrupadaki Türkler kapışıyor. Hali ile yabancılara gayrımenkul satışını koşulsuz şartsız serbest bıraktıkları 2003 den sonra tarım arazilerin fiyatları yüzlerce kat arttı. Dovizin uçmaya başladığı son 4 yıldada arazi fiyatları füzeledi.
    Köylü bakıyor domates ekip satsa karnı doymayacak ama araziyi satsa yeni ev alacak gıcır araba alacak üzerine tonla para artacak, onlada ev al kiraya ver filan. Zaten akp döneminde birden çok evi olanların sayısı çok arttı, tek evi olanların sayısı çok azaldı. Yani fakir daha fakir, zengin daha zengin oldu.
    Sonuçta köylü ürün ekmek yerine arazisini sattı. Alanlar al sat çıydı veya Avrupalı Türklerdi. Onlar ürün ekmedi beklediler. Al-satçı fiyatın artmasını beklediki üç kat fiyata satsın, Avrupalı Türk beklediki imar geçsin yada imar affı çıksın. Araziyi ekmek yerine içine ev yaptı imar affı bekledi. Hali ile bunların aldığı arazilere ekim yapılmadı. Üretim azaldı. Zaten tarım alanarı azalmış, üzerine birde ekmeyenler var, üzerine nüfus normalden çok hızlı artmış kaç milyon olduğu belli olmayan göçmenler dolmuş, tavşan gibi doğuruyorlarda. Bu arada Suriyeli göçmen bebeler geldi bi sürü bayram şekeri verdim, çok sevimliler. Büyüyünce yeni tayyiplere oy verecekler çünki eğitilmeyecekler sürünecekler. Birini evlat edinsem kurtarırdım da kanunlar uygun değil.

    Evet durum yaklaşık budur. Çözümü kooperatiftir ama benim önerdiğim şekilde. Başka türlüsü durumu değiştirmez rüşvetçilere, haramzadelere, hırsızlara yeni kapılar açar.
    Yazmamışsam, pozisyonum aynen devam ediyor demektir.
    @NeAcaipDunya

  8. 2.ci dünya savaşı sonrası USA Almanlara siz ancak çiftçilik yapabilirsiniz daha fazlasına izin vermem dedi.Bildiğimiz Meşhur Unimog (Evrensel motorlu araç manasına gelen Universal-Motor-Gerät .köylülerin çok amaçlı ihtiyaçları için üretimine izin vermişlerdi.Türkiye ye ise domates biber üretmek için yol verdiler.100 senedir kuru üzüm incire ilaveten domates biber 80 sonrası don göynek işçiliğ ilave ettik.
    Hafızam beni yanıtılıyor olabilir yetmişlerin sonu seksenleri başı Avrupa tabakhaneleri doğu avrupaya şutlamıştı bizde nasibimizi aldık.daha sonraki on yılda yarı otomatik dokumayı daha sonra paslanmaz çeliği batıdan doğuya göndermişlerdi.
    Tarım ve hayvancılık ülkenin ikilim ve coğrafi şartlarına uygun yapılmak zorunda.bizim otlaklarımızdaki otların boyu 5 10 cm dir.Bu da ancak küçük baş yayılımı için uygundur. Büyükbaşı siz ahıra çeker %50 si ithal hammadeden oluşan fenni yem ile beslemeye kalkışırsanız bir kgr eti bir litre sütü hans dan pahalıya üretirsiniz.

    Millet ittifakında tarım ve hayvancılık konusunda yaptığım iki teklifi programlarına alıp deklare ettiler.

    Tarım ve hayvancılık stratejik sektördür ve desteklenmek zorundadır.

Sayfa 817/852 İlkİlk ... 317717767807815816817818819827 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •