Bana kalırsa.

[alicemal]

İyi görüntü.

16:30 Açılışından itibaren aşağı dönen S&P endeksi BIST kapanırken %2 aşağıdaydı ama BIST artıdaydı.

Tek BIST değil avrupanın büyükleride artıda yada sıfıra yakındı. Bir tek DAX biraz eksideydi. Önceki aylarda S&P ne kadar düşmüşse, birebir aynısı hatta daha fazla dax ve cac düşerdi.

Bu ne demek.?

Avrupada 2. dalga yok ama abd de başladı. Bazı fon lar abd satıp avrupa ve dünyanın diğer ülkelerini almaya karar vermiş olabilirlermi?
Bir kaç gün daha aynısı gerekir.

[alicemal]

Yaw, yukarda MSCI'yı bahane ederek yazdığım sürü hareketi psikolojisi ve kuralları makalesi, hakkaten 1 prof luk ünvanı hak ediyor. İnanamıyorum kendime.

Onu tekrar okuyunca bazı yerleri daha fazla vurgulamalı ve eklemeler yapmalıyım diye düşünüyorum. Sonrada kaydedip saklayayım. Öbür dünyaya gidince "nerede MSCI" yazın diye soracaklardır.

Efsane bir şekilde, sürü hareketi hangi sebeple başlamış, sürü zamanla kendi kurallarını nasıl koymuş, gerçeklerden nasıl uzaklaşmış, son olarakta sürü lideri öncülüğünde uçurumdan nasıl kendi istekleri ile güle oynaya atlamışlar, hepsi var.

DEÜ. den madalya bekliyorum, belediye başganının madalyası bu sefer kesmez, söyleyin geri dönsün.

---

MSCI ile bağı nasıl kuracaksın.?

Borsalarla ilgili konulan her kuralın başlangıçta temele dayanan haklı sebepleri oluyor. Zaman geçtikçe ilk kuruluştaki sebepler unutuluyor ve güçlü oyuncuların istekleri-çıkarları doğrultusunda eğilip bükülüyor, değiştiriliyor, başlangıçtaki haklı amaçtan uzaklaşıyor.

Tüm kurallar zamanla güçlülerin lehine yön değiştiriyor. Yeni normaller bu oluyor. Sürü hareketindeki tek başına kurallara ve gerçeklere uygun son hareketini tamamlayan keçi ise azınlıkta kalıyor. Sürü, kendi hatasını ortaya koyduğu, kendinden farklı olduğu için aykırı keçiden rahatsız oluyor. Artık yanlış olan, doğruları bilen savunan kişidir, gerçeğe bağlı kalan kişidir. Keçi her zaman yanlız, keçi üzgün, keçi yılgın ve güçsüz.

Sürü, kendi yarattığı, yolda giderken kurallarını koyduğu ve huzurlu olduğu yolda, kendi huzurunu bozanı yok etmeye çalışır. Başlangıçta kendi kurallarına uydurmaya çalışır, uymayınca yok etmeye çalışır. fetö uygulamalarını hatırlayın, kendine biat edersen sürüye alıyor, etmezsen sahte delil ve şahitlerle seni yok ediyor. pkk lıları şahit gösterip, fetö ye biat etmeyen generalleri hapse atıyor ve tayyip beyde bu davaların savcısı benim diyebiliyor.

Bak yaw, hala ışıldamaya devam ediyorum.

Sonuca gelirsek, dünyada para piyasalarını yönetenler dev ibrani finans şirketleri. Tüm kurallar onların çıkarına işler. Size pazarlarkende, dünyaya hakim medyaları ve üniversiteleri aracılığı ile sizi eğitirler. Sesli sayarak ilerlemenin doğru olduğunu size öğretirler. Açığa satış, kaldıraç, tamamen piyasadaki güçlülerin çıkarınadır.

Örneğin, abd gelir size serbest piyasa diye dayatır. medyası size serbest piyasanın avantajlarını anlatırda anlatır. "Bakın avrupa abd nasılda serbest piyasa ve ne güçlüler."

O anda serbest piyasa abd nin çıkarına çalışıyordur. Ne zaman Çin gibi bir ülke çıkar serbest piyasa kuralları ile abd ve avrupayı yenmeye başlar. O zaman serbest piyasa kurallarını koyanlar hemen korumaya geçerler. Kendi koydukları ve pazarladıkları serbest piyasa kurallarını unutur ve korumacılığa geçerler. NEDEN.? Çünki artık o kurallar kendi zararına çalışmaya başlamıştır. Şu an bizzat onu yaşıyorsunuz, önünüzde canlı örnek var. abd nin ticaret savaşları ve Çin'e koyduğu kotalar kısıtlamalar, yahudi kontrolunde olmayan huawei yi, serbest piyasa kuralları dışında yok etmeye çalışması vb.

Güçlü olan hemen yeni kurallar koyar. Açığa satış ve kaldıraç, viop da düşüşe oynamak. Hepsi güçlüye hizmet eder. Ne zamanki piyasanın güçlüsünün işine yaramamaya başladı, o anda kurallar değişir. Medya size yeni kuralları öğretmeye başlar. bir, iki üç dört diye sesli saymaya başlarsınız.

Gerçekte ise kurallar ülkelerin kalkınması amaçlı konulmuştur. temeli budur.
Her kural direk veya dolaylı o ülkenin kalkınmasına hizmet etmelidir.

Açığa satış ve kaldıraç gibi neye hizmet ettiği net belli olmayan gri alanlar, piyasa uzmanları tarafından tartışılmalı ve ona göre karar alınmalı.

Açığa satış, ne kadar bu ülkenin kalkınmasına hizmet ediyor, ne kadar zararı var.? Eksisi ve artısı ortaya konmalı ona göre karar alınmalı. Kaldıraç aynı şekilde.

Tartışılırken, UYGULAMAYA BAKILARAK görüşler ortaya konmalı, teoriye bakarak değil. Uygulamada bu ülkeye katkısı ne.?

Açığa satış ve kaldıraç gri bölgede yer alıyorlar.

Batılı güçler ise medyaları aracılığı ile sizi sopa ile korkutuyorlar. "O zaman yatırımcı gelmez." Bizim süzme aracı kurumlardanda bu işten maddi çıkarı azalanlar, batılıya hizmet ediyorlar "açığa satış açılmalı" diyorlar. Doğruyu veya yanlışı savunduklarından zerre haberleri yoktur.

O ANKİ KİŞİSEL çıkarını düşünerek konuşur. O anki çıkarı "bir iki üç dört" diye sesli saymaktır. Gerçeklerden uzaklaştığının farkında değildir. Zaten gerçekleri bilmez. Beden eğitimi hocası "şunları yapacaksın başla" demiştir oda başlamıştır. Gerçekte Neye hizmet ettiğini bilmez.

Aracı kurumlar, O ANDAKİ kendi maddi çıkarlarını düşünür. Ülkeyi düşünmesi gerekenler kamu kurumu yöneticileridir. Aracı kurum istiyor diye bir şey yapamazsın. Ülkenin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yaparsın. Bunu yapacak kamu görevlileride çok güzel sürülüyorlar, oda ayrı konu.


.

[alicemal]

Biraz viop tarafını okudum, birisi güzel bir şey yazmış.

Babam zamanında 30 km. benzin kuyruğu oluşurdu kriz dediğin oydu.
"Şu an bizim yaşadığımız krizse, o zamanki neydi?" Diye sormuş. Şu an herkeste araba var diyede eklemiş.

Hakkatende düşünmeme sebep oldu, şu an yaşadığımız krizse, o zaman yaşanılan kuyruklar neydi.?

İnsan bir afallıyor.

Bi kaç dakika düşününce, açıklayabilir hale geliyorsun. Hakkatende açıklamasıda zor, çok bilgi, tecrübe ve akıl gerektiriyor. Yinede karşındakinin anlayabileceği şekilde vurucu anlatamayabilirsin.

Nasıl açıklarım diye düşünmek lazım.
Akademik açıklamak kolay, önce krizin tanımını yaparsın, sonra bu tanıma uyan 2 dönemdeki verileri açıklarsın. Tabi elinde varsa. Şu ana ilişkin tonla veri varda, kuyruklar dönemine ilişkin veri zor. Mesleğin ilgili ise elinde veri vardır. Yoksa epey bir araştırma gerekir.

Sonra verili açıklarsan, sadece yüksek eğitimliler gerçekten anlıyor, halk yine anlamıyor ezberliyor, sana saygısından bir şey demiyor ama etkilenmiyorda. Eski yanlış bilgisi ile devam ediyor, senden bu düşüncesini saklıyor.

Halk dili ile nasıl açıklarsın.? Herkese 2 cümlede "vayy beee, doğru" dedirtmen lazım.

[alicemal]

Son yazıyı yarım bırakmışım.
Bizde 2 kez kuyruklar oluşmuş, ekmek-un, yağ, şeker karneye bağlanmış.

Birincisi 1940 lı yıllar dünya savaşı. Savaşa hazırlık için tüm gıda orduya aktarılınca, halk korkudan stoğa geçince kıtlık başlamış. Anneleriniz dedeleriniz anlatmıştır.

İkincisi 1973 ve sonrası ollmuş. 1973 de israil ve petrol zengini araplar savaşa başlamış. Dünyada petrol ve gaz krizi başlamış. Bize özel değil. Üzerine 1974'de Kıbrıs çıkartmamış, ordu savaşagiriyor ve dünyanın bize koyduğu ambargo. Bizde yine yokluğa ve kuyruklara sebep oluyor.

İkiside savaş zamanı, ordu besleniyor ve elinde olanlar stoğa geçiyor.

Araba sayısı ise kıyaslanmaz. Şimdi herkeste araba var, 1970 lerde yoktu demek mantıklı değil. Şu an kimsede uçan araba yok ama 50 sene sonra herkeste olacak. Bu zenginleştiğimiz anlamına gelmez. Teknolojik ürünler yeni icad edildiğinde sadece bol parası olanda olur, ucuzladıkça aşağı doğru yayılır.

Mal mülk kıyazlarken, teknolojik aletleri değil, her dönem sahibi olduğumuz şeyleri kıyaslayabilirsin. Tarla, bahçe, arsa ve ev sayılarını.

Kaç kişi tarla ve ev sahibiydi, şimdi kaç kişi.? Bunu kıyaslayabilirsin, her devirde aynı. Oran olarak kıyaslarsın.

Bunların sahipliğide oran olarak düzenli düşüyor. Kirada oturanların sayısı, ev birleştirenlerin sayısı düzenli olarak artıyor. Bir tarafta yüzlerce eve sahip siyasetçiler, vekiller, topçular, popçular, aktristler varken diğer tarafta, kirada oturan milyonlarca kişi ve anne babasının evine yerleşmek zorunda kalan çocuklu evlatlar.

Türkiye'de 2002'de ev sahipliği oranı TUİK e göre yüzde 73 iken, 2018 de %59 a düşmüş.

Peki bizim insanımız neden eskiden kuyruklar vardı, araba yoktu şimdi var, çok zenginleştik diyebiliyor.?

Çünki TV den siyasetçinin anlattığını ezberlemiş, sorgulamamış, direk tanrı dan geliyor gibi kabul etmiş.

Neyi biliyoruz.? Halkın %80'i hipnoza yatkındır, aşırı sürüye bağlılık içgüdüsü ve güçsüz fiziğe sahip olması sonucu korkularının çok olması sebepleri ile tapmaya ihtiyaç duyar. Bu %80 in doğası böyle olunca, sürü haline getirip ağıla sokmak kolay oluyor. Sadece yalan ustası olman gerekir ve iyi bir hatip olman gerekir. Fareli köyün kavalcısı gibi, kavalı güzel çalmazsan, sürüyü toplayamazsın.


.

[alicemal]

DÜn bankalara iyi alış gelmiş. Sebebi açığa satışın yeniden serbest bırakılacağı haberi.

Gece bluumbergin marabası, 2 tane finans dinazorunu konuk etmiş. Biri karizmatik uzaylı, diğeri iş bankasının sevimli bebesi Şant Manukyan.

Açığa satış konusu açılınca ikisi bir çok şey söyledi. Gördümki ikiside ülke dünya gerçeklerinden çok uzaklaşmış, finans dünyası gerçekleri içine hapsolmuşlar. Akılları kendi meslek sınıflarının ceplerine girecek paraya zincirlenmiş. Başka bir şey göremez hale gelmişler. Ekonomist değil broker kafası taşıyorlar. Ezber beyne sahipler. At gözlüğü taşıyorlar.

Finans dünyasının kuruluş, varolma amacının ülkeyi kalkındırma olduğunu unutalı ikisi içinde çok olmuş. Kendi dünyalarına hapsolmuşlar.

Açığa satış neden konulmuş, son dönem neden kaldırılmış, şimdi neden konmak istiyor, tek cümle kuramadılar. Sadece açığa satış olmazsa yabancılar üzülürmüş, ülkemize finans az girermiş filan bluumbergin tüm marabalarının ve hizmetkârlarının, kullanışlı aptallarının anlattığı şeyleri tekrarladılar.

Özellikle Şant Manukyan'a şaşırdım. Öyle mübarek bir soyadı taşıyan kişiden gerçekçi yaklaşım bekliyorsunuz. Efsanevi Matild Manukyan'ın soy adını taşıyor. Neden taşıyor, akrabalık varmı bilmiyorum. Her sene gider Matild hanımın mezarına çiçek koyar saygımı belirtirim, çok hizmetlerini gördüm.

İstanbul Vergi rekortmenimizdi, ülke kalkınmasında, gençlerinin hayata gerçekçi hazırlanmasında çok faydası olmuştur. Şant'ın bu soy adına yakışır konuşmalar yapması gerekirdi. Yakışmadı.

Bunlar ülkeye, topluma faydası olmayan, yük hale gelmiş kısır ekonomistler.

---

Şaşırtıcı olansa, dün bankalara o kadar alış gelmişken, endeksin az yükselmesi.

[alicemal]

Tekrar hatırlatayım, daha önce enaz 2 kere yazmıştım.

Çok fazla korku ve endişemi yazarım. Ama bu shorta oynuyorum, mal satıyorum anlamına gelmez. Korku ve endişelerimi yazsamda, eğer sattım dememişsem, portfoyumu değiştirdiğimi yazmamışsam, pozisyonum aynıdır.

Endeks 90 binden beridir hep longum. Shorta döndüğümü hiç yazmadım.

Ne yazdım.?

Kemikleşmiş longlarımı hep tutuyorum. Gün içi dalgaların dibinde az bir miktar ekstra long alıp, dalgaların tepesinde aldığım fazla longları kapatıyorum. Ancak bunuda beceremediğimi yazmıştım. Bazen tutuyor bazen tutmuyor. Kısa vade beceremiyorum, belki sürekli ekran takip etmediğim içindir.

Başka ne yazmıştım. Aynı anda long ve short oynadığım oluyor. Elimdeki longun %10 ile 30 u kadar short da alabiliyorum. Riskli gördüğüm anlarda bunu yaptım.

Enkeds 100 bin altında aşağı yukarı dolanırken, shortlardanda 18 bin puan kazandım. Ancak 100bini geçtikten sonra kazanamadım.
Aynı anda hem long hem short olduğum SON 3 seferde, shortları zararına kapadım. iki, üç haftadır belki biraz daha fazladır, hiç shorta girmedim.

Long artırıp azaltmayıda pek beceremediğimden, o işede pek girmiyorum. Götürdüğü, getirdiğini yok ediyor.

Demek istediğim şuki, longları kapadım diye açıkça yazmamışsam, ne kadar düşecekmi acaba korkularımı yazsamda, riskleri belirtsemde, o rizki göze almışımdır.

S&P deki ve batıdaki orta uzun vade Trendin hala yukarı olduğunu düşünüyorum. Bizim BIST de batıya uygun hareket etmeye çalışıyor. tayyip yeni kriz çıkarmazsa, bizdede trend yukarı.

Şimdilik.

[Cabbaz]

Merhaba,
Fırsat buldukca yazılarınızı okuyorum
Bugün halkbank ın davası gündemde.
Yorumunuz var mı?

Yazdıklarım yatırım tavsiyesi olamaz, saygılarımla.

[alicemal]

Kafa bulutlu iken yazdığım sinir bozucu yazıdan uzaklaşmak amaçlı, celal bayar ve adnan menderesi tekrar hatırlayalım.

----

1946 yılının Ocak ayında chp Aydın Milletvekili Adnan Menderes, chp Kars Milletvekili Fuat Köprülü, chp İçel Milletvekili Refik Koraltan, chp İzmir Milletvekili celal bayar Demokrat Parti'yi (DP) kurdu. bayar, parti başkanlığına getirildi.
1945 de Çiftçiyi topraklandırma kanununa muhalefet ettikleri için chp den ihraç ediliyorlar. 1946 da DP yi kuruyorlar.
Mayıs 1950'de halkın büyük desteğiyle iş başına gelen DP, 27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi ve serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu.

Seçimlerde DP yüzde 55 oy alarak 416 milletvekili ile Meclis'e girdi. Aynı seçimde CHP 69 sandalye kazanarak hüsrana uğradı.

-- 1946-1950 4 senede halkı çevirmişler. Çok kısa süre.--


menderes dönemi Bugünki akp döneminin birebir aynısı. Buda devlet yönetimi ve zihniyeti açısından 1950 lere kadar yani taaa 70 yıl geriye gittiğimizi gösteriyor.


Bi kaç yıl önce en son 30 yıl geriye gittik demiştim. Meğerse 70 yıl geriye gitmişiz.

menderesin yaptıklarının bazılarının özeti. hatırlayalım. 1950 ve 1960 tarihleri arasında 10 yıl başbakanlık yapıyor.

* demiryolları yerine karayollarına ağırlık veriliyor. Tüm dünyanın harıl harıl demiryolu döşediği dönemde, biz koç ailesinin ithal edip satacağı ford otomobilleri için, fakir halkın parası ile alt yapı yapıyoruz. yahudi koç ailesini zengin ediyoruz.
* okur-yazar oranının 1955-60 döneminde gerilediği, 1955'te % 41 iken 1960'da % 39,5 e düşüyor.
* 1954 sonrası Pek çok ürün bulunamaz hale geliyor. nal çivisi bile bulunamıyor, şeker, ekmek karneye bağlanıyor. 1955 Ankara'da 21 kuruşluk düğmeyi 25 kuruşa sattığı gerekçesiyle bir esnaf 1 yıl hapis, 3 yıl ticaretten uzaklaştırma ve 1.000 lira para cezası veriliyor.
* her fırsatta Atatürke dönemine ve Atatürk'e hakaret ediliyor. menderes dönemindeki yokluk için, 1. dünya savaşı, kurtuluş savaşı ve 2. dünya savaşı kıtlığından geçen ismet inönü dönemi suçlanıyor.
* imam hatip eğitimi başlatılıyor. kuran kursları açılıyor. din dersi zorunlu hale geliyor.(abd istemiş olmalı) 18 yıldır Türkçe okunan ezan, halkın anlayamadığı arapçaya dönüyor.
* 1954 Köy Enstitüleri kapatıldı.(abd istemiş olmalı) Kapatılma süreci chp ile başlıyor, menderes döneminde tamamlanıyor. imam hatipler, kuran kursları açılıp, HALKA kaliteli eğitim veren köy enstitüleri kapatılarak, halkın eğitimsiz cahil kalmasının temelleri atılıyor. Ülkenin eğitimli halk sayesinde kalkınması istenmiyor. Kolay ele geçirilip yönetilmesi için eğitimsiz, cahil, her söyleneni doğru sanan, sorgulamayan, halk kitleleri gerekir. O dönem medya, gazeteler, dergiler tamamen yahudiye ait.
* koreye asker gönderip abd ye üs kurma ve petrol arama hakları veriliyor. (abd istemiş açık)
* medya ve yargıyı ele geçiriyorlar. kendilerinden olmayana işten atma korkusu ve polis zoru ile gözdağı veriyorlar.
* Başbakan Adnan Menderes'e göre muhalefet, "Siyasi sapıklık, sahte ihtilalcilik, inkarcılık, adi ve alçak iftiracılık, sahte hürriyetçilik ve tedhişçilik' yapmaktaydı.
* 1954 seçimlerinde DP hile yaptı iddiası ile oylar yeniden sayılacakken. Oyların olduğu bina yakılıyor, delil kalmadığı için seçim geçerli sayılıyor.
* Seçmen kütükleri hazırlanırken, CHP'li seçmenler "kütük'ten yok ediliyor. Oy kullanamadan evlerine dönüyorlar. 1957 seçimleri, 1946 seçimleri ile birlikte tarihimizin en şaibeli seçimleri olmuş.
* Dış borç 1950 yılında toplam 2 milyar 450 milyon iken 1959'da tam iki katına çıkarak, 4 milyar 894 milyona yükseldi. (Yahudi taktiğidir bil ülkeyi borca sokup yularını eline almak.)
* Cumhurbaşkanı da, Başbakan da demokrasiyi askıya almaktan ve muhalifleri ölüm cezası ile cezalandırmaktan söz etmeye başlamışlardı.
* 1958 de menderes, Said-i Nursî'nin yaşadığı Emirdağ'a gider. Said-i Nursî, bu olaydan sonra ülke içinde gezilere başlar. menderes Risale-i Nurların ilk kez serbestçe basılması için 1956'da talimat vermiş ve kağıt tahsisi yapmış.(nursi büyük ihtimalle abd nin desteklediği tarikatlerden, abd isteği ile adnan menderes bu tarikate destek vermiştir. Sonrada siyasiler devlet eli ile fetullaha ye destek veriyorlar.)
* 28-04-1960 öğrenci gösterilerine polis baskısı 1 öğrenci ölür, İstanbul ve Ankara'da sıkıyönetim ilan edilir.
* 1952'de NATO'nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kurdu. (abd istemiş olmalı)
* 1954 yılında Yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi. (abd istemiş olmalı)
* Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra ismet inönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldılar(abd istemiş olmalı)
* Tahkikat Komisyonu"nu kurdu. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. Komisyon 5 kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasakladı.
* Turan Emeksiz hükümete karşı istanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.
* menderes hükümeti, ordu darbe yapacak gerekçesiyle daha 6 Haziran 1950'de, Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman olmak üzere bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı re'sen emekliye sevk etti.


mendersein partisi DP yi kuran celal bayar denen yahudidir. abd nin adamıdır. Türkiyeyi sömürgeleştirme hareketinin bir parçasıdır. menderes idam edildiğinde, CIA elemanları tarafından Türkiye tehdit edilerek celal bayar kurtarılıyor. Kullanışlı aptal, abd ye hizmet eden menderes ise asılıyor.

celal bayar dışarıdan yahudi parası, ve içeriden yahudi medyası ile destekleniyor ve parti kurdurtuyorlar. Kullanışlı aptal olarakta menderes seçilmiş olmalı. Dev yahudi parası(satın aldıkları siyasiler, dini liderler, toplum önderleri, köy ağaları), TR deki medyası(gazeteleri dergileri) sayesinde seçimleri kolay kazanıyorlar.

Savaş yaralarını sarmakla uğraşan, demokratik seçim nedir bilmeyen ülkede, bu işin profesyoneli olan yahudilerin seçim kazanması kolay oluyor. Daha ikinci seçimde farklı şekilde kazanıyorlar. Bugüne kadarda hiç bir seçimi kaybetmiyorlar. Tüm partilerin arkasında onlar var. Ya tamamen parti kendi projeleri, yada içerideki adamları, ülkedeki şirketleri, dev paraları, hakim medyaları, sayesinde kontrolleri altında.

Bu işleri yapabilmeleri için medya şart. Para ve siyonist misyoner okullar da yetiştirilip devlete yerleştirilen öğrenciler ise ise diğer ayaklar. tarikatlar en kolayı, onlar alınıp satılabiliyor. celal bayarda misyoner okul mezunu pek çok diğer siyasetçimiz gibi.

adnan menderes o dönem Aydın'da toprak ağası. İsmet İnönü hükümeti döneminde 1945 de çıkan köylülere toprak dağıtma yasasına karşı.

adnan menderes yargılandığı içinde özal dönemine kadar 20 yıl rahat ediyoruz. özal dönemi hazırlığı ise şöyle yapılıyor.

Para ile sağ ve sol gruplar oluşturuluyor. Bu grupları kuranlar abd ve ingiliz ajanı ama gruba girenler ve sempatizanların durumdan haberi yok. Her bir gruba bir ideoloji veriliyor. Siz sosyalistsiniz, siz milliyetçi ve dindarsınız, siz devrimcisiniz vb. Sempatizanlar bu düşüncelere hizmet ettiklerini sanırken aslında kendi ülkelerine zarar verirken abd ye hizmet ediyorlar. Medya yahudinin elinde, para onlarda, sürekli körükleniyor.

Sonra bu grupları birbirlerine düşman edip ellerine silah ve para verip saldırtıyorlar. Oluşan kaos ortamında askere, eğer bu kaosu sonlandırmak için darbe yaparsanız arkanızdayız, karşınızda değiliz diyerek destek veriliyor.

darbe ve sonrasında özal ailesi ile menderes in bıraktığı yerden devam ediliyor. Birdahada siyasiler yargılanmıyor. her yaptıkları yanlarına kalıyor.

Medyada yazan bazılarına bakın "siyasetçi yargılanmamalı, seçimle gelen seçimle gitmeli" filan diye sizi şartlandırıyorlar. Bunlar yahudiye hizmet eden vatan haini insanlar, yada bizzat yahudiler. Aptal olanlarıda çok ya, bilmeden hizmet ediyorlar. Mesela ege hoca yada fatih altaylı bir şey dese, onun dediğinin tersini aptal olanlar korkudan söyleyemezler, tersine aynısını söylerler. Bu kadar önemli yerde olan adam söylemişse doğrudur diye.

Birde siyasetçi ile beraber haksız zenginleşen medyada "siyasetçi yargılanmamalı" der. Siyasetçi yargılansa, medya yazar ve patronlarının pislikleride ortaya çıkacak. medya ve siyasetçi aynı yataktadır.