Sayfa 1/2 12 SonSon
Arama sonucu : 10 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Pikan Cevizi

  1. Pikan Cevizi

    Pikan Cevizi Üreticisine Kazandırıyor
    http://www.milliyet.com.tr/pikan-cev...haber-2338698/

  2. Pikan cevizi tüketmenin inanılmaz faydaları!
    https://www.sabah.com.tr/saglik/2017...lmaz-faydalari

  3. Pikan cevizi çok ilginç dikkatimi çekti saksıda yetişirmi acaba

  4. bellibirsure yetişir nıhai gidecegı yer toprak
    ''Yatırım Tavsiyesi Değildir'' görüşlerim tamamen şahsi düşüncelerim olup beni bağlar

  5. Ağaçların ve Çalıların Budaması Nasıl ve Ne Zaman Yapılır?

    Bahçecilikte ağaçların ve çalıların sağlığını ve yapısını korumak için budama önemlidir. Etkili sonuçlar elde etmek için kesim yapma ve bitkilerin biyolojisini anlama becerisi gerektiren, sanat ve bilimin bir karışımıdır.
    ağaç kesmek
    Büyüme Tomurcuklarını Anlamak
    Apikal Hakimiyet : Bitkiler öncelikle terminal veya tepe tomurcuğundan büyür ve yan tomurcukların büyümesini baskılar. Bu baskınlık türe göre değişir ve yanal sürgünlerin sayısını ve uzunluğunu etkiler.
    Büyüme Modelleri : Uzuvların yönelimi apikal baskınlığı etkiler. Dikey uzuvlar, terminal tomurcuğu yakınında güçlü bir büyüme ile güçlü apikal baskınlığa sahiptir. 45° ila 60° açılardaki yan dallarda apikal baskınlık azalır ve bu da daha fazla yanal büyümeye yol açar. Yatay uzuvlar apikal hakimiyeti tamamen kaybeder ve bu da sıklıkla su filizlenmesine neden olur.
    Ağır Dalların Kaldırılması
    Alttan Kesim : Büyük dalları çıkarmak için, kabuğun yırtılmasını önlemek amacıyla alttan kesimle başlayın.
    Dalın Üst Kısmını Kesin : Dalı çıkarmak için ilk kesimin dışında bir üst kesim yapın.
    Dal Yakasına Kadar Kesim : Optimum iyileşme için dal yakasına yakın keserek ve ona zarar vermekten kaçınarak sonlandırın.
    Genel Budama İşlemi
    Zamanlama : Kışın veya ilkbaharın başlarında dinlenme döneminde budama yapın. Gelecek sezonun tomurcuklarının kesilmesini önlemek için çiçek açtıktan sonra çiçekli çalıları budayın.
    Yaprak Dökmeyen Bitkiler ve Meyve Ağaçları : Yaprak dökmeyen ağaçları erken ilkbaharda budayın. Daha iyi ışık girişi ve meyve üretimi için meyve ağaçlarının tepesi açılacak şekilde budanmalıdır.
    Güller : İlkbaharda budama yapın, dışa bakan bir tomurcuğun hemen üzerinden sağlıklı, canlı odunu kesin.
    TANITILAN İÇERIK
    Budama Teknikleri
    su filizlerini çıkarın
    İnceltme : Sürgünlerin tamamını köklerine kadar uzaklaştırır, apikal baskınlığı korur ve bozulmamış sürgün uçlarında büyümeyi teşvik eder.
    Su Filizleri ve Su Çekicileri : Enerji tüketimini önlemek ve büyümeyi yönlendirmek için su filizlerini ve emicileri çıkarın.
    Yenileme Budaması : Hava sirkülasyonu ve ışık nüfuzunu hedefleyin. Daha yaşlı ağaçlar yeni büyüme için budamadan yararlanır.
    Kasıklar ve Açılar : Daha zayıf ve hasara yatkın oldukları için dar açılı kasıklara sahip uzuvları çıkarın.
    İyileşme ve Yeniden Büyüme
    İyileşme : Budama, kambiyum tabakasından başlayarak iyileşmeye yol açar. Daha hızlı iyileşme için, kabuk sırtına veya dal yakasına zarar vermeden ana dala yakın budama yapın.
    Yeniden Büyüme : Budama, kesilen yerin yakınında yeniden büyümeyi teşvik eder. Daha şiddetli budama, bitki üst ve kök sistemi arasındaki dengeyi yeniden sağlamaya çalışırken daha fazla yeniden büyümeyle sonuçlanır.
    Özetle, ağaçların ve çalıların budaması sadece büyümeyi azaltmakla ilgili değil, aynı zamanda bitkinin biyolojisini ve büyüme modellerini anlamakla da ilgilidir. Doğru budama sağlıklı büyümeyi teşvik eder, bitkinin estetiğini artırır ve hastalık ve hasarı önler.



  6. Ağaçların ve Çalıların Budaması Nasıl ve Ne Zaman Yapılır?

    Budamanın ne zaman ve nasıl yapılacağını anlayarak, potansiyel sorunları azaltırken bitkilerinizin sağlığını ve güzelliğini geliştirebilirsiniz.

    Budama, ağaç ve çalı bakımının sağlıklarına, estetiğine ve genel refahına katkıda bulunan temel bir yönüdür.
    Doğru yapıldığında budama bitkilerin doğal güzelliğini artırır, güçlü büyümeyi teşvik eder ve olası sorunları önler.
    Bu kapsamlı kılavuzda, en iyi sonuçları elde etmek için ağaçların ve çalıların ne zaman ve nasıl budanacağı da dahil olmak üzere budama ilkelerini inceleyeceğiz.

    1. Budama Temellerini Anlamak
    Budama, bir bitkinin belirli dallarının veya kısımlarının seçici olarak çıkarılmasını içerir. Budamanın amaçları arasında bitkiyi şekillendirmek, sağlıklı büyümeyi teşvik etmek, ölü veya hastalıklı ahşabı çıkarmak ve hava dolaşımını iyileştirmek yer alır.
    2. Ne Zaman Budamalı
    Budamanın zamanlaması çok önemlidir ve ağacın veya çalının türüne göre değişir. Genel olarak:
    İlkbahar Budaması: Birçok çiçekli çalı, yeni büyüme başlamadan önce kışın sonlarında veya ilkbaharın başlarında budanmalıdır. Bu, mevcut sezonun büyümesinde çiçek açan bitkileri içerir.
    Yaz Budaması: İlkbaharda çiçek açan çalıları, ilkbaharın sonlarında veya yazın başlarında çiçeklenmeyi bitirdikten hemen sonra budayın.
    Sonbaharda Budama: Özellikle yaprak döken ağaçlarda, kış donlarından zarar görebilecek yeni büyümeyi teşvik etmekten kaçınmak için sonbaharda minimum budama önerilir.
    3. Ticaretin Araçları
    Etkili ve temiz budama için doğru aletleri kullanın. Keskin, temiz budama makası küçük dallar için uygundur, çift kollu makaslar ise daha kalın dallar için uygundur.
    Budama testereleri daha büyük uzuvlar için idealdir ve yüksek dallar için budama uzmanlarını düşünün veya profesyonel bir ağaç uzmanı kiralayın.
    4. Genç Ağaç ve Çalıların Budaması
    Genç ağaçlarda uygun bir yapının oluşturulması onların uzun vadeli sağlıkları açısından önemlidir. Rakip dalları, kesişen dalları ve içe doğru büyüyen dalları çıkarın.
    Ağaçlar için merkezi bir lideri (ana gövde) ve çalılar için açık, dengeli bir şekli teşvik edin.
    5. Ölü veya Hastalıklı Ahşabın Kaldırılması
    Ağaçlarınızı ve çalılarınızı ölü veya hastalıklı dallar açısından düzenli olarak inceleyin. Hastalığın yayılmasını önlemek ve yeni, sağlıklı büyümeyi teşvik etmek için bunları derhal kaldırın.
    6. Estetik Çekiciliğe Yönelik Şekillendirme
    Şekillendirme, özellikle süs ağaçları ve çalılar için budamanın yaygın bir nedenidir. Bitkinin doğal formunu göz önünde bulundurun ve şeklini geliştirmek için budama yapın. Dengeli, simetrik bir görünüm hedefleyin.
    7. Hava Dolaşımı İçin İnceltme
    İnceltme, hava dolaşımını iyileştirmek ve hastalık riskini azaltmak için dalların seçici olarak çıkarılmasını içerir. Bu özellikle hava ve güneş ışığı girişinin sınırlı olabileceği yoğun ağaçlar ve çalılar için önemlidir.
    8. Yenileme Budaması
    Daha yaşlı, ihmal edilmiş ağaçlar ve çalılar yenileme budamasından faydalanabilir. Bu, yeni büyümeyi teşvik etmek ve bitkiyi gençleştirmek için eski, verimsiz ahşabın çıkarılmasını içerir.
    9. Çiçekli Bitkilerde Dikkat Edilmesi Gerekenler
    Budamadan önce bitkilerinizin çiçeklenme düzenini anlayın. Bazıları eski ahşabın üzerinde çiçek açar (geçen sezonun büyümesi), diğerleri ise yeni ahşabın üzerinde çiçek açar (bugünkü sezonun büyümesi). Yanlış zamanda budama çiçeklenmeyi etkileyebilir.
    10. Aşırı Budamadan Kaçınmak
    Aşırı budama veya “tepeleme”den kaçınılmalıdır. Tepeleme, büyük dalların kütüklere kadar kesilmesini içerir ve zayıf, kötü yapılandırılmış büyümeye yol açabilir. Sert önlemler yerine seçici ve düşünceli budamaya odaklanın.
    11. Önce Güvenlik
    Budama fiziksel olarak zorlayıcı olabilir ve yüksekte çalışmayı gerektirebilir. Eldivenler, göz koruması ve sağlam ayakkabılar dahil uygun güvenlik ekipmanı kullanarak güvenliğinizi sağlayın. Görev zorlu görünüyorsa profesyonel bir ağaç uzmanı tutmayı düşünün.
    12. Budama Sonrası Bakım
    Budamadan sonra bitkiyi herhangi bir stres veya hastalık belirtisi açısından izleyin. Bitkiyi yeterince sulayın ve nemi korumak ve toprak sıcaklığını düzenlemek için bir malç tabakası uygulamayı düşünün.
    Budama, her ağacın ve çalının özel ihtiyaçlarının dikkatle değerlendirilmesini gerektiren hem bir sanat hem de bir bilimdir.
    Budamanın ne zaman ve nasıl yapılacağını anlayarak, potansiyel sorunları azaltırken bitkilerinizin sağlığını ve güzelliğini geliştirebilirsiniz.
    İster genç ağaçları şekillendiriyor, ister yaşlı ağaçları gençleştiriyor, ister sadece peyzajınızın genel sağlığını koruyor olun, doğru budama her bahçıvan veya ev sahibi için önemli bir beceridir.





















  7. NEMATODLAR???

    Nematod'lar hayvanlar aleminin,NEMATODA şubesinde bulunan canlılardır.

    Mikroskobik canlılardır ve bitki paraziti nematodların boyları 150-200 mikron ile 5 milimetre arasında değişmektedir.

    Hemen her yerde bulunurlar.Toprakta,tatlı sularda ve tuzlu sularda serbest olarak yaşarlar.

    İnsan,hayvan ve bitkilerde parazit olarak yaşayanları vardır.

    Bitkilerde iç ve dış parazit olarak bulunur.

    Nematodlar bilateral simetrik ve vücut boşluğu olmayan canlılardır.

    Vücut,baş veya anterior kısmı,gövde ve kuyruktan oluşur.

    Vücudunun üst kısmı vücut duvarı tarafından örtülmüştür.Bunun dış kısmı kutikula,alt kısmı ise hypodermis tarafından meydana gelmiştir.Onun altında ise kas tabakası bulunur.Kutikula hypodermis tarafından meydana getirilmiş protein yapısındadır.Üzeri az veya çok derinlikte halkalıdır ve esnek yapısı vardır.

    Nematodların saydam bir yapısı vardır.

    Sindirim sistemi ağız açıklığından anüs e kadar uzanan bir iç tüp olarak düşünülebilir.

    Nematodların büyük bir kısmında boşaltım sistemi bulunmayabilir.Çoğunluklada bazılarında sinir halkası civarında,bir boşaltım deliği ve bir boşaltım kesesinden ibaret yapıya sahiptir.

    Dolaşım ve solunum sistemleri yok denilebilir.Vücut yüzeyi ile solunum yapılır ve hücreler arasındaki dolaşan sıvı,dolaşım sistemi olarak görev yapar.

    Nematodlarda biseksüel,hermaphroditik, parthenogenetik ve seksüel-partenogenetik üreme vardır.

    Bitki paraziti nematodlarda gelişmiş bir sinir sistemi vardır.Sinir halkası(nervering) merkezi sinir sistemi olarak görev yapar.Buradan vücudun birçok yerine sinirler uzanmaktadır.Vücudun dış kısmında birçok his organı vardır ve bunlar sinir sistemi ile ilişkilidirler.

    Bitki paraziti nematodlarda yumurta ve 4 larva dönemi ve ergin erkek ile dişi dönemleri vardır.Larva yumurta içinde bir gömlek değiştirerek,2.dönem larva olarak yumurtadan çıkar.Nematodların bütün dönemlerinde iplik formunda olanları olduğu gibi,limon ve armut şeklinde gelişme dönemleri olanlarda vardır.

    Toprakta yayılmaları çok yavaştır.Daha çok toprak,bitki ve sulama suyu ile yayılmaları çok hızlıdır.

    Nematodlar doğrudan doğruya bitkilerde zarar meydana getirmekle birlikte,birçok bitki hastalıklarınıda taşımaları ve vektör olarak hizmet etmeleri bakımından önemlidirler.

    2. devre larvalar,yumurtayı terk ettikten sonra toprakta serbest olarak bulunur.Bu larvaların styletleri fazlaca gelişmediği için,bitkilerin kök uçlarından ve yumuşak olan dokulardan bitkilere girerler.Bitki dokusu içerisine kendilerini yerleştirirler.

    İlk olarak enine genişleme kendini gösterir.Boylarının yarısı kadar uzunlukta ve enine genişlemiş hale gelirler.
    Üç gömlek değiştirdikten sonra dişi bireyler armut veya limon şeklini alırlar.

    Uygun çevre şartlarında köke girişten 20-30 gün sonra dişiler yumurta bırakmaya başlarlar.Dişi yumurta bırakmaya başlamadan önce ,bir jelatinimsi madde salgılar ve bu maddenin içine yumurtalarını bırakır.Bu maddenin hem yumurtaları koruyucu özelliği hemde yumurtaları birarada tutma özelliği vardır.

    Yumurtalar kök sathına yakın mesafede veya üzerindedir.1.dönem larva gelişmesini yumurta içinde tamamlar.Daha sonra bir gömlek değiştirerek 2.larva halinde yumurtayı terk eder ve konukçu aramaya başlar.

    Kök içerisindeki larvaların beslenmesi vasküler dokulara yakın olarak beslenme sonucu,akışkan dev hücrelerden aldıkları bitki özsuyu ile olur.

    Bir dişi 300-350 kadar yumurta bırakabilir.

    Kışı urlu bitki kök artıklarında ve toprakta yumurta veya larva halinde geçirir.

    Toprak sıcaklığı 10 °C den aşağı olduğu zaman gelişemez.Gelişmeye ve zarar vermeye 15°C nin üzerinde başlar.

    En önemli zarar,nematodun bealenme sırasında ,styletinden hücre içerisine bıraktığı salgılar sonucu meydana gelir.

    Kök uçlarında kütleşme ve büyümenin tamamen durması göze çarpar.

    Bölgesel nekrotik lekelerin görülmesi uygun bir konukçu olmadığının işaretidir.

    Kökte gal veya ur meydana gelişi en çok görülen belirti olmakla birlikte ,enfeksiyon bölgesinde çok sık dallanma görülür.Kökte meydana gelen urlar baklagil nodositelerinden kolaylıkla ayrılabilirler.

    Nematod enfeksiyonu sonucu meydana gelen galler odunumsu yapı gösterirler ve şişkinlikler kök boyunca yer yer devam ederler.Nematodla bulaşık bitkiler hava şartlarındaki ani değişmelere karşı çok dayanıklı değillerdir.Zayıf bir gelişme gösterirler.

    Uygun bir konukçu buldukları zaman ,kılcal köklerden bitkiye giren larvalar,styletlerini hücrelerin içine sokarak beslenmeye başlarlar.Salgıladıkları maddeler ile hücreleri etkileyerek bunların çekirdeklerinin anormal olarak gelişmesine ve sayıca çoğalmalarına sebep olurlar.

    Duyarlı bitkilerde larvalar köke girdikten 4-5 gün sonra ur gelişmesi görülmeye başlar.Larvalar köklerde kambiyuma yakın vasküler doku hücrelerinde beslenirler ve dev hücrelerin meydana gelmesine sebep olurlar.Her larva 4- dev hücre meydana getirebilir.Bu hücrelerde protoplazma granül bir hal alır.Hipertrofi sonucu köklerde şişmeler meydana gelir.

    Kök-ur nematodları bitkinin kök sisteminde urlar meydana getirerek bitki asimilatlarını lüzumsuz olarak bu urları meydana getirmekte kullanır.

    İletim demetlerini bozar,besin ve su alışverişini engeller.
    Bitkilerde büyüme yavaşlar ve durur.Ayrıca nematodun giriş yerlerinden birçok hastalık yapıcı bitki patojenlerinin girmesine sebep olurlar.

    Bitkiyi tamamen kurutabilirler.

    Domates ve patlıcanlarda %25-35 bazen %50-60 ürün kayıplarına neden olur.

    Seralardaki zarar daha fazladır.

    Organik fosforlu insektisitler,hidrojen peroksit,kolloidal gümüş,perasetik asit,hidrojen siyanid mücadelesinde etkilidir.
    Ersin ASLAN'a teşekkürler

  8. TOPRAĞIN ASKERLERİ OLAN BİTKİYE BESİN TAŞIYAN BU CANLILARI NE KADAR _________TANIYORUZ....???
    EM........ Nedir?

    EM "Etkin Mikroorganizma" teriminin kısaltılmış şeklidir. EM değişik türde mikroorganizmalardan oluşmaktadır ve doğadan toplanarak kendine özgü şartlarda üretilmektedir.EM kimyasal madde değildir ve kesinlikle gen değişimine uğramamıştır. EM, Japonya'nın Okinava kentindeki Ryukyus Üniversitesi'nden Prof. Dr. Teruo Higa tarafından geçen yüzyılın sonlarında geliştirilmiştir.

    Üzerinde yoğun araştırmalar yapılarak mükemmelleştirilen EM'in kullanımı Asya ülkeleri başta olmak üzere son 20 yıl içinde son derece yaygınlaşmıştır. Bugün Avrupa'daki kullanım hacmi ve alanları da hızla artmaktadır.Yeryüzünde 130'u aşkın ülkede kullanılmaktadır.

    EM'NİN İÇİNDE HANGİ MİKROORGANİZMALAR VARDIR ?

    EM, tek bir mikroorganizma türü olmayıp, çeşitli mikroorganizma gruplarının karışımından oluşmaktadır. EM'nin içindeki mikroorganizmalar başlıca 5 ana gruptan oluşmaktadır.

    1- Fotosentez bakterisi (Fototropik bakteri)
    Fotosentez bakterileri, yaşamlarını kendi kendilerine destekleyen bağımsız bakterilerdir. Bu bakteriler, güneş ışınlarını ve toprağın ısısını enerji kaynağı olarak kullanarak; kök salgılarından, organik maddeden ve/veya zararlı gazlardan (örneğin, hidrojen sülfür) yararlı maddeler sentezlerler. Yararlı maddelerse amino asitler, nükleik asitler, biyoaktif maddeler ve şekerden oluşmaktadır ki bunların hepsi bitkilerin büyümesini ve gelişmesini teşvik etmektedir.

    Bu yararlı maddeler hem doğrudan bitkiler tarafından emilirler hem de bakterilerin daha da artması için büyüme ortamı (substrate) olarak davranırlar. Bu yüzden, topraktaki fototropik bakterilerin artışı diğer etkin mikroorganizmaları daha da artıracaktır. Örneğin, fototropik bakterilerin salgıladığı büyüme ortamı olarak davranan azotlu bileşiklerin (amino asitler) varlığından ötürü kök çevresinde (rhizosphere) VA (vesicular-arbuscular) mikoriza artmıştır. VA mikoriza, topraktaki fosfatların çözünürlüğünü artırarak, normalde bitkilerin alımı için çözeltide olmayan fosfatları çözeltiye geçirir. VA mikoriza, azot fikse eden Azotobakter ve Rhizobium bakterileri ile birarada bulunabilir ve baklagillerin havadaki azottan yararlanma yeteneğini artırır.

    2- Laktik asit bakterisi

    Laktik asit bakterisi, fotosentez bakterisinin ve mayanın ürettiği şekerler ve diğer karbohidratlardan laktik asit üretir. Uzun süredir laktik asit bakterilerini kullanarak yoğurt ve turşu yapılması bu sayede mümkün olmaktadır. Bununla birlikte, laktik asit çok kuvvetli bir sterilize edicidir. Zararlı bakterileri bastırır ve organik maddenin bozunmasını hızlandırır. Dahası, laktik asit bakterisi, lignin ve selüloz gibi organik maddelerin bozunmasını da artırır ve bu maddeleri, bozunmamış organik maddeden kaynaklanan zararlı etkilere neden olmaksızın, fermente eder.

    Laktik asit bakterisi, sürekli ekilen tarımsal bitkilerde hastalıklara neden olan Fusaryum adlı zararlı mikroorganizmanın çoğalmasını/yayılmasını engelleme yeteneğine sahiptir. Fusaryum popülasyonunun artması genel olarak bitkileri zayıflatmaktadır. Bu durum hastalıkları teşvik etmekte ve zararlı nematodların aniden çoğalmasına neden olmaktadır. Laktik asit bakterileri, Fusaryumun yayılmasını ve işlevini bastırırken, nematod oluşumları da yavaş yavaş ortadan yok olur

    3- Mayalar
    Mayalar; fotosentez bakterileri, organik madde ve bitki kökleri tarafından salgılanan amino asitler ve şekerlerden bitkilerin büyümeleri için yararlı antimikrobiyel ve yararlı maddeler sentezlerler.Mayalar tarafından üretilen hormonlar ve enzimler gibi biyoaktif maddeler aktif olarak hücre ve kök bölünmesini teşvik eder. Mayaların salgıları, laktik asit bakterileri ve actinomisetler gibi etkin mikroorganizmalar için büyüme ortamı sağlarlar.

    4- Aktinomisetler

    Bakterilerle mantarlar arasında bir yapıya sahip actinomisetler, fotosentez bakterileri ve organik madde tarafından salgılanan amino asitlerden antimikrobiyel maddeler üretirler. Bu antimikrobiyel maddeler ise, zararlı mantar ve bakterileri bastırırlar.Aktinomisetler fotosentez bakterileri ile birarada yaşayabilirler. Böylece, her iki tür de toprağın antimikrobiyel etkinliğini artırarak toprak ortamının kalitesini yükseltirler.

    5- Küfler

    Aspergillus ve Penicillium gibi küfler organik maddeyi hızla bozunmaya uğratarak; alkol, esterler ve antimikrobiyel maddeler üretirler. Bunlar ise, kötü kokuları bastırır ve zararlı böceklerle kurtçukları önlerler.Etkin Mikroorganizmalar içinde bulunan her bir türün (fotosentetik bakteriler, laktik asit bakterileri, mantarlar, aktinomisetler ve küfler) kendine özgü önemli bir işlevi bulunmaktadır. Ancak, fotosentez bakterileri, EM etkinliğinin en önemli bileşenidir.

    Fotosentez bakterileri, diğer mikroorganizmaların etkinliklerini destekler. Diğer yandan, fotosentez bakterileri, diğer mikroorganizmalarca üretilen maddeleri de kullanırlar. Bu olay, "birlikte varoluş (coexistence) ve birlikte gelişme (co-prosperity)" olarak adlandırılmaktadır.Toprakta Etkin Mikroorganizmalar arttıkça, yerli etkin mikroorganizmaların popülasyonu da giderek artar. Böylece, mikroflora zenginleşir ve topraktaki mikrobiyel ekosistemler iyi dengelenir. Belirli tür mikroorganizmaların (özellikle zararlı olanların) artışı önlenir. Böylelikle topraktan kaynaklanan hastalıklar bastırılmış olur.

    Bitki kökleri; karbohidratlar, amino ve organik asitler ve aktif enzimler salgılar. Etkin mikroorganizmalar büyümek için bu salgıları kullanırlar. Bu süreç sırasında, EM, amino ve nükleik asitler, bitkiler için çeşitli vitaminler ve hormonlar da salgılarlar. Dahası, bu tür topraklarda, etkin mikroorganizmalar kök bölgesinde (rhizosphere), bitki ile birlikte bulunurlar (symbiosis). Sonuç olarak, etkin mikroorganizmaların baskın olduğu bu tür topraklarda bitkiler olağanüstü iyi büyür

    EM Teknolojisi Nedir ?

    EM Teknolojisi, Etkin Mikroorganizmaların kullanıldığı teknoloji anlamına gelmektedir. EM, tek bir mikroorganizma türü olmayıp, çeşitli mikroorganizma gruplarının karışımından oluşmaktadır. İnsanlara, hayvanlara ve doğaya olumlu ve sağlıklı etki yapar. Bu mikroorganizmaların çoğu gıda ve sağlık alanlarında geçmişten bu yana kullanılmaktadır. EM kullanımının sağlık açısından güvenli olduğu, belirli araştırmalar çerçevesinde Japonya ve diğer ülkelerde kanıtlanmıştır. İçildiğinde dahi herhangi bir zararlı etkisi görülmemiştir. Birçok ülkede EM bir içecek olarak izne sahiptir. Tarımsal uygulamaların dışında hijyen gerektiren yerlerde de kullanılmaktadır. Yasaların çok sıkı olduğu Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde dahi EM üretimi ve satışı serbesttir. EM Teknolojisi tarım, hayvancılık, balıkçılık, çevre ve tıp alanlarında uygulanmaktadır.

    Etkin Mikroorganizmalar, hem aerobik (oksijen içeren) hem de anaerobik (oksijen içermeyen) ortamlarda yaşayabilen mikroorganizma gruplarından oluşmaktadır. Yeryüzündeki mikroorganizmalar temelde üçe ayrılır: Bozguncu (Dejeneran) mikroorganizmalar, Yapıcı (Rejenerant) mikroorganizmalar ve Fırsatçı (Nötr veya Opportünist) mikroorganizmalardır.

    Etkin Mikroorganizmalar, genel olarak yapıcı mikroorganizmalar sınıfına girmektedir. Organik maddelerin bozunmasını (kokuşmasını ya da oksidasyonunu) engelleyip, fermentasyona neden olurlar. Böylece doğayı sağlıklı kılarlar ve birçok biyolojik aktif maddenin ve antioksidan maddelerin oluşmasını sağlarlar.

    Antioksidan maddeler, sadece oksidasyonun zararlarını engellemekle kalmaz, oksidasyonu, bir başka deyişle çürümeyi (ya da kokuşmayı) durdurup temel yapısına dönüşümünü sağlayabilmektedir. Burada maddenin ölü ya da canlı olup olmadığı önem taşımamaktadır. Bozguncu mikroorganizmalarda ise, yapıcı mikroorganizmalardakinin tam tersi bir durum söz konusudur. Bu mikroorganizmalar doğrudan ya da dolaylı olarak oksidasyonu başlatan maddeler üretirler. Bu da serbest radikalleri yaşatması demektir.

    Nötr olan fırsatçı mikroorganizmalar, ne yapıcıdır ne de bozguncudur. İki grubun arasında kalmakta oportünist bir tutum sergilemektedir. Yararlı mikroorganizmalar güçlü ise yararlıların tarafında, zararlı mikroorganizmalar güçlü ise onların yanında yer almakta ve güçlü olan gibi davranmaktadır. Belirli bir açıdan bakıldığında, giderek elverişsiz hale gelen tarım alanları ve doğa koşulları, oksidasyonun acımasız bir sonucu olarak görülebilir.

    Buradan da anlaşılabileceği gibi EM-Teknolojisi sadece tarımda faaliyet göstermemekte, bir çok alanda uygulanmaktadır. EM ile genel anlamda her alandaki oksidasyon oluşumu antioksidasyona dönüşerek mikroorganizmalar sayesinde engellenmektedir.
    Alıntı
    CEMRESOL



    KURU TARIM SİSTEMLERİNDE TOPRAK İŞLEME......
    DEĞİŞMEK Mİ...ODA NEYMİŞ ..??

    Dünyanın birçok bölgesi tarla bitkileri üretimi yapmak için Son Derece uygun koşullara sahiptir. Tarla Bitkileri Üretimini Kısıtlayan en önemli faktör su eksikliği veya nem yetersizliğidir. Türkiye’de tarım alanlarının yaklaşık %40’ı yarı kurak alanlardan meydana gelir ve bu alanların yaklaşık %60’ı Orta Anadolu’da ve %40 güneydoğu Anadolu, kuzey ve batı geçit bölgelerinde yer alır.

    Bu nedenle bu tip kurak ve yarı kurak bölgelerde sulama olanağı yok ise tahıl ağırlıklı kurutarım sistemi zorunlu olarak uygulanır. Eğer kuru tarım alanlarında sulama sistemleri kurulup geliştirilebilirse (sulu tarım sistemi) tarla bitkileri ekim alanları daha da genişleyecektir. Kurak ve yarı kurak tarım alanlarında sulu tarıma geçişle birlikte çok ürünlü üretim sistemlerinde önü açılmış olacaktır.

    Kültür bitkilerinin yetişmesi için uygun bir toprak yapısının hazırlanması toprağın işlenmesi ile mümkündür. Ancak, bilinçsiz ve aşırı toprak işleme doğaya zarar vermektedir. Özellikle yoğun toprak işleme ve bitki artıklarının yakılması veya tarladan uzaklaştırılması toprağın sıkışmasına ve erozyona neden olmaktadır.

    TOPRAK İŞLEME NEDİR?

    Bir enerji harcayarak toprağı oluşturan yapı elemanlarının, bitkilerin istekleri doğrultusunda mekanik olarak yatay ve düşey yönde yer değiştirmesini sağlayarak homojen bir şekilde karıştırılmalarını sağlamaktır. Toprak işlemede şu işlemler yapılmaktadır.
    Kesme - Kabartma - Devirme - Karıştırma - Parçalama - Ufalama-savurma – sıkıştırma.
    Toprak işleme ile anız toprağa karıştırılarak homojen bir dağılım oluşturulması, iyi hava ve su dengesi sağlanır.

    TOPRAK NİÇİN İŞLENİR?

    Toprak işlemenin amacı; toprak tipine, toprak işleme zamanına, ekim nöbetine, ekilen bitkinin cinsine, iklim şartlarına göre değişir. Ancak, genel olarak toprak işlemenin amacı, kültür bitkilerinin gelişmesi için gerekli su, hava, sıcaklık ve besin maddeleri gibi ana faktörlerin etkilerini artırmak ve bitkilerin isteklerine uygun olarak düzenlemektir.
    Meyilli alanlarda, kısa zamanda yoğun olarak gelen yağışlarda, yüzey toprağı yağış sularıyla birlikte sel halinde akıp gitmektedir. Bu durumda toprak işlemenin amacı, yüzey akışını ve ve erozyonu kontrol etmek olmalıdır.
    Nadas alanlarında toprak işlemenin amacı, yoğun yağışların olduğu dönemde toprak yüzeyini gevşeterek, toprağı sünger gibi yapıp, yağışların toprağın içine sızmasını sağlamak; ayrıca, toprak yüzeyini düzleyerek ve yabancı otları öldürerek, kurak aylarda toprak içindeki suyun buharlaşmasını engellemektir.

    TOPRAK HANGİ DERİNLİKTE İŞLENMELİ?

    Toprak işleme derinliği arttıkça gerekli çeki gücü de artmakta, böylece daha fazla yakıt harcanmakta ve motor zorlanmaktadır. Bu nedenle gereğinden daha derin sürüm yapılmamalıdır. Kulaklı pulluk ile 20 cm derinlikte anız bozma uygun iken, yazlık bir üründen sonra 13-15 cm derinlik yeterli olmaktadır.

    TOPRAĞI NE ZAMAN İŞLEMELİ?

    Toprak işleme zamanı, ekim nöbeti sistemine ve amaca göre değişir. Nadas uygulanan yerlerde, ilk sürüm, erken ilkbaharda toprak tava gelir gelmez yapılır. Daha sonraki yaz sürümleri ise tarlanın otlanma durumuna göre yapılır. Her yıl ekilen tarlalarda, kışlık olarak ekilen fiğ veya mercimek gibi bir ürünün tohum yatağının hazırlanması için tahıl hasadından hemen sonra gölge tavında sürüm yapılmalıdır. Aynı şekilde, bir üründen hemen sonra tahıl ekilecekse, bu ürünün hasadından hemen sonra sürüm yapılarak tohum yatağı hazırlanmalıdır. Tahıllardan sonra yazlık bir ürün ekilecekse, anız bozma işlemi kış öncesi yapılır.

    TAV NEDİR?

    Tav durumunda, en az çeki gücü gerekir, toprak aletlere bulaşmaz, toprak sürüm sonrasında helva gibi dağılır, büyük kesekler oluşmaz. Toprak, tav durumundan daha ıslak ve daha kuru olmamalıdır.

    TOPRAK TAVINDA DEĞİLSE NE OLUR?

    Toprak, tav durumundan daha ıslaksa, büyük ve parlak yüzeyli kesekler oluşur. Toprak tavdan daha kuru ise, çatlak yerlerinden kopan iri ve sert kesekler meydana gelir.

    SÜRÜM YÖNÜ NASIL OLMALIDIR?

    Düz arazilerde sürüm yönü çok önemli değildir. Tarlanın uzun kenarı boyunca sürüm yapılır. Meyilli arazilerde ise sürümün mutlaka meyle dik yönde yapılması gerekir. Çünkü sürüm eğim yönünde yapılırsa, yağışlar hemen yüzey akışına geçerek erozyona neden olur.

    MEYİLLİ ARAZİDE SÜRÜM NASIL OLMALI?

    Fazla meyilli yerlerde, bu aletler eğim yönünde sürüm yapılırsa, meydana gelen karıklarda sular daha hızlı akarak erozyonu artırır.

    KURU TARIM BÖLGELERİNDE TOPRAK İŞLEME

    Yıllık yağış miktarı 500 mm altında olan bölgeler kuru tarım bölgeleridir. Kuru tarım bölgelerinin temel ürünü hububattır. Hububatın kuru tarım koşullarında vegetatif büyüme evreleri zayıftır ve toprağa az miktarda organik madde sağlarlar. Az organik madde toprakta strüktürün çabuk bozulmasını engelleyemez ve toprak erozyona (rüzgar ve su) uğrar.

    Bitkisel üretimi artırmaya yönelik önlemler
    1 - Kuraklığa dayanıklı kültür bitkilerinin tarımını özendirmek
    2 - İyi bir yabancı ot kontrolünün yapılmasını sağlamak.
    3 - Düşen yağışın toprakta tutmaya yönelik önlemleri artırmak.

    O halde ilk Hedef : Kuru tarım bölgelerinde toprak işlemenin hedefi toprak neminin korunması ve yabancı ot kontrolünün iyi yapılması olmalıdı

    KURU TARIMDA TOPRAK İŞLEME KURALLARI
    1 - Kuru tarım bölgelerinde devirmeden toprak işleme etkili yöntemdir. Kazayağı, ağır kültivatör ve dar uçlu toprak işleme aletleri kuru tarım bölgeleri için uygundur. Kulaklı pulluklar ise kuru tarım bölgelerinde kullanılmamalıdır.
    2 - Toprak frezelerinin ikileme amacı ile kullanılması asla önerilmez.
    3 - Zaman zaman nem engeli (malç) yapılması istenmelidir.

    Nem engeli-Malç
    Kuru tarım bölgelerinde buharlaşmaya engel olmak amacı ile tarla yüzeyine bırakılan, zaman zaman yeşil bitki örtüsünden, zaman zaman ise toprağın bizzat kendisinden oluşan örtüye malç ya da nem engeli denir.
    Anız, Anız bozma ve Nadas
    Anız, bir hasat döneminin ardından tarla yüzeyinde kalan kurumuş kök ve bitki gövdelerinden oluşan organik artıktır. Bu artıkların ertesi yıl toprak işleme ile yeniden toprağa karıştırılmasına anız bozma denir. Anız bozmada iş derinliği ortalama 13-18 cm arasında olmalıdır.
    Toprak nemini artırmak için briket yapımında kullanılan BİMİS dekara 300/500 kg uygulanarak toprağın havalanmasını ve su tutma kapasitesini yükselterek bitki kök gelişimine önemli katkıda bulunur ayrıca faydalı bakterilerin artmasını sağlaması açısından önemlidir....!!
    Yada...
    Humikasit, leonardit uygulaması yapılmalı ve bakteri içeren kaliteli sıvı solucan gübresi kullanabilirsiniz.
    Çam talaşı hariç diğer diğer ağaç talaşı toprağa uygulanabilir. Bu konuda sayfamda detaylı bilgileri paylaşmıştım

    Anız bozularak bitki artıkları toprağa gömülerek burada çürümesi ve toprağı organik maddece zenginleştirmesi sağlanır. Yabancı ot tohumları da anız bozularak tarlaya gömülmekte ve burada çimlenen yabancı otlar daha sonra yeşil nem engeli için kullanılabilmektedir.

    Kurak bölgelerde arazinin nem ve bitki besin elementleri yönünden bir dengeye ulaşabilmesi amacıyla boş bırakılmasına nadas denir. Nadasta başarı oluşturulan nem engelinin uygunluk derecesine bağlıdır. İkileme ve üçleme ile yabancı otların öldürülmemesi durumunda nadasın yararı kaybolmakta ve verim %50 oranında düşmektedir. Nadas yapmak için ilk toprak işleme mart ve nisan ayında yapılmalıdır. Nadasta gecikme, tarlada yabancı otların çoğalması ve topraktan nem kaybının fazlalaşması demektir
    CEMRESO


    TOPRAĞIN ASKERLERİ OLAN BİTKİYE BESİN TAŞIYAN BU CANLILARI NE KADAR _________TANIYORUZ....???
    EM........ Nedir?

    EM "Etkin Mikroorganizma" teriminin kısaltılmış şeklidir. EM değişik türde mikroorganizmalardan oluşmaktadır ve doğadan toplanarak kendine özgü şartlarda üretilmektedir.EM kimyasal madde değildir ve kesinlikle gen değişimine uğramamıştır. EM, Japonya'nın Okinava kentindeki Ryukyus Üniversitesi'nden Prof. Dr. Teruo Higa tarafından geçen yüzyılın sonlarında geliştirilmiştir.

    Üzerinde yoğun araştırmalar yapılarak mükemmelleştirilen EM'in kullanımı Asya ülkeleri başta olmak üzere son 20 yıl içinde son derece yaygınlaşmıştır. Bugün Avrupa'daki kullanım hacmi ve alanları da hızla artmaktadır.Yeryüzünde 130'u aşkın ülkede kullanılmaktadır.

    EM'NİN İÇİNDE HANGİ MİKROORGANİZMALAR VARDIR ?

    EM, tek bir mikroorganizma türü olmayıp, çeşitli mikroorganizma gruplarının karışımından oluşmaktadır. EM'nin içindeki mikroorganizmalar başlıca 5 ana gruptan oluşmaktadır.

    1- Fotosentez bakterisi (Fototropik bakteri)
    Fotosentez bakterileri, yaşamlarını kendi kendilerine destekleyen bağımsız bakterilerdir. Bu bakteriler, güneş ışınlarını ve toprağın ısısını enerji kaynağı olarak kullanarak; kök salgılarından, organik maddeden ve/veya zararlı gazlardan (örneğin, hidrojen sülfür) yararlı maddeler sentezlerler. Yararlı maddelerse amino asitler, nükleik asitler, biyoaktif maddeler ve şekerden oluşmaktadır ki bunların hepsi bitkilerin büyümesini ve gelişmesini teşvik etmektedir.

    Bu yararlı maddeler hem doğrudan bitkiler tarafından emilirler hem de bakterilerin daha da artması için büyüme ortamı (substrate) olarak davranırlar. Bu yüzden, topraktaki fototropik bakterilerin artışı diğer etkin mikroorganizmaları daha da artıracaktır. Örneğin, fototropik bakterilerin salgıladığı büyüme ortamı olarak davranan azotlu bileşiklerin (amino asitler) varlığından ötürü kök çevresinde (rhizosphere) VA (vesicular-arbuscular) mikoriza artmıştır. VA mikoriza, topraktaki fosfatların çözünürlüğünü artırarak, normalde bitkilerin alımı için çözeltide olmayan fosfatları çözeltiye geçirir. VA mikoriza, azot fikse eden Azotobakter ve Rhizobium bakterileri ile birarada bulunabilir ve baklagillerin havadaki azottan yararlanma yeteneğini artırır.

    2- Laktik asit bakterisi

    Laktik asit bakterisi, fotosentez bakterisinin ve mayanın ürettiği şekerler ve diğer karbohidratlardan laktik asit üretir. Uzun süredir laktik asit bakterilerini kullanarak yoğurt ve turşu yapılması bu sayede mümkün olmaktadır. Bununla birlikte, laktik asit çok kuvvetli bir sterilize edicidir. Zararlı bakterileri bastırır ve organik maddenin bozunmasını hızlandırır. Dahası, laktik asit bakterisi, lignin ve selüloz gibi organik maddelerin bozunmasını da artırır ve bu maddeleri, bozunmamış organik maddeden kaynaklanan zararlı etkilere neden olmaksızın, fermente eder.

    Laktik asit bakterisi, sürekli ekilen tarımsal bitkilerde hastalıklara neden olan Fusaryum adlı zararlı mikroorganizmanın çoğalmasını/yayılmasını engelleme yeteneğine sahiptir. Fusaryum popülasyonunun artması genel olarak bitkileri zayıflatmaktadır. Bu durum hastalıkları teşvik etmekte ve zararlı nematodların aniden çoğalmasına neden olmaktadır. Laktik asit bakterileri, Fusaryumun yayılmasını ve işlevini bastırırken, nematod oluşumları da yavaş yavaş ortadan yok olur

    3- Mayalar
    Mayalar; fotosentez bakterileri, organik madde ve bitki kökleri tarafından salgılanan amino asitler ve şekerlerden bitkilerin büyümeleri için yararlı antimikrobiyel ve yararlı maddeler sentezlerler.Mayalar tarafından üretilen hormonlar ve enzimler gibi biyoaktif maddeler aktif olarak hücre ve kök bölünmesini teşvik eder. Mayaların salgıları, laktik asit bakterileri ve actinomisetler gibi etkin mikroorganizmalar için büyüme ortamı sağlarlar.

    4- Aktinomisetler

    Bakterilerle mantarlar arasında bir yapıya sahip actinomisetler, fotosentez bakterileri ve organik madde tarafından salgılanan amino asitlerden antimikrobiyel maddeler üretirler. Bu antimikrobiyel maddeler ise, zararlı mantar ve bakterileri bastırırlar.Aktinomisetler fotosentez bakterileri ile birarada yaşayabilirler. Böylece, her iki tür de toprağın antimikrobiyel etkinliğini artırarak toprak ortamının kalitesini yükseltirler.

    5- Küfler

    Aspergillus ve Penicillium gibi küfler organik maddeyi hızla bozunmaya uğratarak; alkol, esterler ve antimikrobiyel maddeler üretirler. Bunlar ise, kötü kokuları bastırır ve zararlı böceklerle kurtçukları önlerler.Etkin Mikroorganizmalar içinde bulunan her bir türün (fotosentetik bakteriler, laktik asit bakterileri, mantarlar, aktinomisetler ve küfler) kendine özgü önemli bir işlevi bulunmaktadır. Ancak, fotosentez bakterileri, EM etkinliğinin en önemli bileşenidir.

    Fotosentez bakterileri, diğer mikroorganizmaların etkinliklerini destekler. Diğer yandan, fotosentez bakterileri, diğer mikroorganizmalarca üretilen maddeleri de kullanırlar. Bu olay, "birlikte varoluş (coexistence) ve birlikte gelişme (co-prosperity)" olarak adlandırılmaktadır.Toprakta Etkin Mikroorganizmalar arttıkça, yerli etkin mikroorganizmaların popülasyonu da giderek artar. Böylece, mikroflora zenginleşir ve topraktaki mikrobiyel ekosistemler iyi dengelenir. Belirli tür mikroorganizmaların (özellikle zararlı olanların) artışı önlenir. Böylelikle topraktan kaynaklanan hastalıklar bastırılmış olur.

    Bitki kökleri; karbohidratlar, amino ve organik asitler ve aktif enzimler salgılar. Etkin mikroorganizmalar büyümek için bu salgıları kullanırlar. Bu süreç sırasında, EM, amino ve nükleik asitler, bitkiler için çeşitli vitaminler ve hormonlar da salgılarlar. Dahası, bu tür topraklarda, etkin mikroorganizmalar kök bölgesinde (rhizosphere), bitki ile birlikte bulunurlar (symbiosis). Sonuç olarak, etkin mikroorganizmaların baskın olduğu bu tür topraklarda bitkiler olağanüstü iyi büyür

    EM Teknolojisi Nedir ?

    EM Teknolojisi, Etkin Mikroorganizmaların kullanıldığı teknoloji anlamına gelmektedir. EM, tek bir mikroorganizma türü olmayıp, çeşitli mikroorganizma gruplarının karışımından oluşmaktadır. İnsanlara, hayvanlara ve doğaya olumlu ve sağlıklı etki yapar. Bu mikroorganizmaların çoğu gıda ve sağlık alanlarında geçmişten bu yana kullanılmaktadır. EM kullanımının sağlık açısından güvenli olduğu, belirli araştırmalar çerçevesinde Japonya ve diğer ülkelerde kanıtlanmıştır. İçildiğinde dahi herhangi bir zararlı etkisi görülmemiştir. Birçok ülkede EM bir içecek olarak izne sahiptir. Tarımsal uygulamaların dışında hijyen gerektiren yerlerde de kullanılmaktadır. Yasaların çok sıkı olduğu Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde dahi EM üretimi ve satışı serbesttir. EM Teknolojisi tarım, hayvancılık, balıkçılık, çevre ve tıp alanlarında uygulanmaktadır.

    Etkin Mikroorganizmalar, hem aerobik (oksijen içeren) hem de anaerobik (oksijen içermeyen) ortamlarda yaşayabilen mikroorganizma gruplarından oluşmaktadır. Yeryüzündeki mikroorganizmalar temelde üçe ayrılır: Bozguncu (Dejeneran) mikroorganizmalar, Yapıcı (Rejenerant) mikroorganizmalar ve Fırsatçı (Nötr veya Opportünist) mikroorganizmalardır.

    Etkin Mikroorganizmalar, genel olarak yapıcı mikroorganizmalar sınıfına girmektedir. Organik maddelerin bozunmasını (kokuşmasını ya da oksidasyonunu) engelleyip, fermentasyona neden olurlar. Böylece doğayı sağlıklı kılarlar ve birçok biyolojik aktif maddenin ve antioksidan maddelerin oluşmasını sağlarlar.

    Antioksidan maddeler, sadece oksidasyonun zararlarını engellemekle kalmaz, oksidasyonu, bir başka deyişle çürümeyi (ya da kokuşmayı) durdurup temel yapısına dönüşümünü sağlayabilmektedir. Burada maddenin ölü ya da canlı olup olmadığı önem taşımamaktadır. Bozguncu mikroorganizmalarda ise, yapıcı mikroorganizmalardakinin tam tersi bir durum söz konusudur. Bu mikroorganizmalar doğrudan ya da dolaylı olarak oksidasyonu başlatan maddeler üretirler. Bu da serbest radikalleri yaşatması demektir.

    Nötr olan fırsatçı mikroorganizmalar, ne yapıcıdır ne de bozguncudur. İki grubun arasında kalmakta oportünist bir tutum sergilemektedir. Yararlı mikroorganizmalar güçlü ise yararlıların tarafında, zararlı mikroorganizmalar güçlü ise onların yanında yer almakta ve güçlü olan gibi davranmaktadır. Belirli bir açıdan bakıldığında, giderek elverişsiz hale gelen tarım alanları ve doğa koşulları, oksidasyonun acımasız bir sonucu olarak görülebilir.

    Buradan da anlaşılabileceği gibi EM-Teknolojisi sadece tarımda faaliyet göstermemekte, bir çok alanda uygulanmaktadır. EM ile genel anlamda her alandaki oksidasyon oluşumu antioksidasyona dönüşerek mikroorganizmalar sayesinde engellenmektedir.
    Alıntı
    CEMRESOL




Sayfa 1/2 12 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •