Sayfa 144/290 İlkİlk ... 4494134142143144145146154194244 ... SonSon
Arama sonucu : 2317 madde; 1,145 - 1,152 arası.

Konu: Serbest Kürsü

  1. Yapısal ekonomik hastalıklar değişmedikçe...
    - Sağ zihniyetin çözmeye hiç yeltenmediği asırlarca süren bu ekonomik hastalıkları birkaç başlık altında fırsat bu fırsat büyük sosyal ve siyasi olaylarla hikaye ve mukayese ederek özetleyelim..............
    ........................................
    - Bu saydıklarımız Türkiye için asırların köklü yapısal sorunlarıdır ve bu hastalığın kökü sağcı-muhafazakar zihniyettedir. Asırların bu hastalıklı zihniyetine karşı savaş açan Cumhuriyet'in ilk yılları çok kısa sürede Osmanlı'nın borçlarını ödeyebilmiştir.............
    - Yani asıl petrolü bulan Cumhuriyet'tir, yatılı okullarıyla, buğday, fındık, tütün ve çayı vs. yani 'maddeyi' 'kaynağı' ülkenin en 'değerli' hazinesi haline getirmek büyük bir zihniyet devrimiydi, köylüden vergiyi kaldırması, kooperatif sayısını beş yılda ikiden beş yüze çıkartması, herkesin hukuk karşısında eşitliğiyle, asrın değil asırların petrolünü bulan Cumhuriyet'tir...............
    - Yani kamu politikaları yeniden baştacı edilmedikçe asırların bu hastalıklı zihniyeti masaya yatırılmadıkça bu yüzyılların sülüklerini asalaklarını doyurmak bir tatmin noktası sağlamak mümkün değildir.,,,,,,,,,,,
    - Biz yine de petrol bulmanın sevincini yaşayalım ancak hamasete ve havai fişeklere de artık akıllandık, tarih ve sosyoloji ve ekonomi bilgilerimizi tazeleyip fazla bel bağlamayalım..........
    - Çünkü Arap petrolleri Arapların işine yaramadığı gibi, Arap petrollerinin tümü Türkiye'nin elinde olsa dahi, iç siyasi tartışmalar, eşitsizlik, işsizlik, yağma talan yerinden zırnık kıpırdayamaz, doğusuyla batısıyla refaha bolluğa umuda işte şahidimiz tarih dönüşemez, çünkü bu yapısal tarihsel zihniyet sorunu, ülkemizin gayya çukurlarıdır.,,,,,,,,,
    - 90'lı yıllarda tıpkı Osmanlı padişahları gibi Özal da yeniçeri-sipahi savaşı gibi güçlerden birini kullanmış, liberallerin de ağızlarıyla askerler için onların lojmanı var maaşı var deyip polise ağır silahlar verip silahlı kuvvetlere meydan okumuştur, çünkü arkasına aldığı seçmenler demokrat parti gibi taşradan yeni gelmiş hemşehri dayanışması ve cemaatlere çok yatkın işsiz mesleksiz gruplardı, bu kitlelere yer açabilmek için devleti satmayı ve 'devlet'i yıkmayı tercih ettiler...........
    - Ve taşradan gelen nüfus için kamu politikalarıyla sosyal devlet anlaşıyla burslarla yurtlarla işsizlik sigortalarıyla vs.. siyasi imkanların önünü açmak yerine AB'ye ve IMF'e bağımlı ülkenin hazinesi fabrikası neyi var satarak Osmanlı benzeri kolay yoldan çok ucuz siyaset yaptılar..........
    - Bugün kamu politikalarını tek kelime ağzından çıkartmayan Kemal Derviş yetiştirmesi Faik Öztraklar'ın Kılıçdaroğulları İmamoğulları, İnce, hepsinin istisnasız bu köklü sağcı zihniyet hastalığına karşı tek cümleleri yoktur, gördüğümüz Osmanlı'nın sıkışıp eyaletleri, Kıbrıs'ı, adaları vermesi gibi onlar da özerklik sözüyle Batı'dan destek aramaktan başka bir yol bilmiyor ve söylemiyorlar..........
    https://www.veryansintv.com/yapisal-...r-degismedikce

  2. Biiir! Ekonominin tek ölçütü döviz kuru değildir.
    İkiii! Dövizde dalgalanma var diye o memlekette ekonomik kriz olmaz.
    Üüüç! Bu memleket yarın daha ne kadar yükseklere uçacak görmek mi istiyorsun?
    Dinle o zaman.
    https://twitter.com/Busralsall/statu...63920486100992
    O kaş o göz o dil o diş derken ne dediğini anlayamadım,
    bi daha deneyeyim...!
    Son düzenleme : METEPOSTA; 22-08-2020 saat: 09:44.

  3. "Tıpış tıpış" komutuna alıştırdın ahaliyi, o olmadan olmaz.!.

  4. Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek,
    2023den sonra zengin olacağız!!....
    Voliyi vurup zengin olma hayallerimiz hiç bitmedi hiç bitmeyecek..
    ............Dünya petrol rezervi (konvansiyonel olmayan petrol hariç) 1,7 trilyon varil, doğal gaz rezervleri 187,1 trilyon m3’dür. Türkiye’nin 2015 yılı itibariyle saptanmış ham petrol rezervi 334,5 milyon varil, doğalgaz rezervi ise 3,7 milyar m3’dür. Dünyada petrol üretimi günlük olarak 91 milyon varil, doğal gaz üretimi yıllık olarak 3,5 trilyon m3’dür. 2015 yılında Türkiye, günlük ortalama olarak tükettiği 503 bin varil ham petrolün 51 bin varilini kendi kaynaklarından (yüzde 10) üretmiş, kalan miktarını ithal etmiştir. Aynı yılda Türkiye, yıllık olarak tükettiği toplam 48,8 milyar m3 doğal gazın 398 milyon m3’ünü kendisi üretmiş (yüzde 0,8) kalan kısmını ithal etmiştir.....................................
    Sonuç ; Lozan Antlaşması’nın, doğal kaynaklarımızı aramayı engelleyici gizli maddeleri olduğu ve antlaşmanın 100 yıl süreli olması nedeniyle 2023’de yürürlükten kalkacağı, ondan sonra bizim bu kaynakları çıkararak hızla gelişmiş ülke konumuna geçeceğimiz biçimindeki iddiayı ele aldık ve inceledik. Lozan Antlaşması metnine ilişkin incelememizde; antlaşmanın süreli olduğuna ilişkin hiçbir düzenleme olmadığını gördük. Ardından antlaşma metninde yer almayan ve doğal kaynaklarımızı çıkarmamızı engelleyen gizli düzenlemeler olup olmadığını araştırmaya geçtik. Burada elimizde gizli metin vb olmadığı için doğal kaynaklarımızı arayıp aramadığımızı analiz etmeye giriştik. En kritik üç kaynak olan bor, ham petrol ve doğal gazı örnek olarak seçip devletin resmi raporlarından konuyu araştırdık. Bu araştırmalarımızda gördük ki doğal kaynaklarımızı yeterince arıyoruz ve bulduklarımızı devreye sokabiliyoruz. Yani bunları aramamıza engel olan hiçbir düzenleme veya başka bir engel söz konusu değil. Ve sonuçta bu iddianın sadece bir şehir efsanesinden ibaret olduğunu kanıtlamış ve tarihin çöplüğüne atmış olduk.
    http://www.mahfiegilmez.com/2016/07/...ek-biz-de.html

  5. Obećanje - Ljupka Dimitrovska



    Milisse Mou - Nana Mouskouri
    https://www.youtube.com/watch?v=j1K3E-SatbU

  6. Osmanlı Devleti’nde 1683 yılında, Viyana ile başlayan Türk toprak kaybı ve çekilmesi 238 yıl sürer... Bu çekilme, 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’yle durdurulur. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından...
    Mustafa Kemal Paşa, o ünlü emrini burada verir. “Savunma hattı yoktur. Savunma alanı vardır. O alan bütün vatandır. Yurdun her karış̧ toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz...”
    https://www.veryansintv.com/22-gun-22-gece-sakarya
    Sakarya zaferini kutluyoruz..
    Biz bu zaferi düşmana karşı kazandık,
    Hdp PKK'dır diyemeyen ikiyüzlülerin bu zaferi kutlamasını istemiyoruz. ....
    Siz zafer kazanırsanız onu kutlayın bu zafer sizin değildir..
    PKK/hdp'liler bizim kardeşimiz değildir düşman kardeşimiz de değildir yalnızca düşmanımızdır..

  7. ABD'li milyarder hastanın yakınları yatağında okusun mutlu olsun diye özel bir gazete bastırmıştı damadın şahsıma müjdesi de buna benzedi..
    - Enerji Bakanı'nın açıklamaları ile de teyit edildiği gibi, 'hedef seviyeye 1000 metreye yakın mesafe var'. Tek bir kuyu (tamamlansa bile) üzerinden, acele rezerv açıklanmasının bilimsel bir değeri yoktur. Bir rezervuarı tanımlayacak yeterli sayıda kuyu açılmadan...Bu kuyularda uzun süreli akış testleri yapmadan... Rezervuar itki mekanizmaları belirlenmeden... Rezerv hesabında kullanılacak çok sayıda parametreyi (örneğin formasyon hacim katsayısı, vb.) belirleyecek basınç-hacim-ısı testleri yapılmadan açıklanan rezerv miktarları tamamen spekülatif ve kamuoyunda yanıltıcı etki yaratmakta.
    - Necdet Pamir'e göre önemli sorunlardan birisi de şu: "Bu faaliyetleri yürüten ulusal kurumumuz Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) yetkin ve deneyimli yerbilimcileri, son yıllarda emekliliğe zorlandı, yani tasfiye edildi. Kurumun en temel daire başkanlıklarından ikisi (Sondaj ve Kuyu Tamamlama) kapatıldı. Gerek Barbaros arama ve gerekse derin su sondaj gemilerimiz (Fatih, Yavuz ve ileride Kanuni) neredeyse tamamen 'dışarıdan hizmet alınarak1 yürütülmekte. TPAO ve BOTAŞ, Varlık Fonu'na bağlandı. Özelleştirilmesi için görüşmeler sürdürülmekte; buna karşın izlenen politikanın adı 'Milli Petrol ve Maden Politikası' olarak pazarlanmakta. Enerji konusu, en stratejik konuların başında yer alır. Ulusal ve ekonomik güvenliğimizi doğrudan etkiler. Yarın TPAO özelleştirilirse, bu sahalar ve eldeki Doğu Akdeniz dahil ruhsatlar, kimin kontrolüne geçecektir?"
    https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarl...i-yok-6001944/

  8. İnönü adaları istemedi diye bol götten savuran tarikatçı tarihçilerin ağzının payını vermiş..
    Evrak yanlış okunmuş
    25 Eylül’de Cumhurbaşkanı ile Kars gezisinde temasa geçen Başvekil Şükrü Saracoğlu’nun, von Papen’in kendisine Almanya’nın adaları teklif ettiğini bildirdiği görülüyor. Kullanılan evrak bile yanlış okunmuş. Teklif doğrudan sefirden gelmiyor. Sefirin istihbarat şefi Naci Perkel’e durumu bildirmiş ve sefirin cevabının beklendiğini söylüyor. Saracoğlu’nun Kars gezisindeki Cumhurbaşkanı’na durumu arz etmesi üzerine Cumhurbaşkanı, “Almanların adaları kayıtsız şartsız teslim etmeyeceğinin çok açık olduğunu, bu yüzden İngilizler ve Yunanlılarla ihtilafa girilemeyeceğini” belirtiyor. Cumhurbaşkanı’nın cevabının tarihi 26 Eylül 1943’tür. Almanların takımadaları Türkiye’ye, üstelik de güdümlü bir şekilde teslim etmesi akıl sahiplerinin kabul edeceği bir durum değildir. Fevkalade tehlikelidir. Düşününüz ki birkaç ay evvel müttefikler, en başta Amerikalılar, İtalya’dan saldırıya geçmişlerdir. Bir yandan da Avrupa’ya bir çıkarma yapılacağı, yeri belli olmasa da artık bir sır değildi. Böyle bir hediyeyi kabul eden Türkiye’nin başına neler gelirdi, düşünmek ve tahmin etmek kolaydır. En kötüsü de faşizmin tasallutundaki Türkiye’yi Kızıl Ordu’nun kurtaracağıdır(!). Batılılar sadece Yunanistan ve İtalya’yı işgal etmek gibi bir görev üstlendiler. Balkanlar’daki bütün Alman müttefikleri Sovyet Rusya’nın eline bırakıldı.
    HAYAL ÜZERE TARİH YAZILAMAYACAĞI AÇIK
    - On iki adalar konusunda İsmet Paşa’nın suçlanmasını hiç anlamıyoruz. 1912 Londra Uşi Antlaşmaları sırasında paşa henüz albay bile değildi ve Yemen’deki ordu komutanı Ahmet İzzet Paşa’nın isyan bastıran ordusunda kurmay başkandı. Lozan’da sadece İmroz, Bozcada ve Semadirek istendi. Bunları vermediler. Verilmeyen şeyin üzerine iki tabur askeri gönderecek gemimiz bile yoktu.
    - Hayal üzere tarih yazılamayacağı çok açıktır. Bunun siyaseten kullanılması da fevkalade tehlikelidir. Türk tarihçiliği ve dış politikasına yakışan bir tavır değildir. Daha ziyade Balkan ülkelerine mahsus bir hayalperestliktir. Eski bir devletin hiçbir zaman bağımsızlığını kaybetmeyen vatandaşlarıyız. Bürokrasimizin, sivillerin ve askerlerin aldığı bir miras vardır. Bu ciddiyeti korumak gerekiyor.
    https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar...unmus-41593552

Sayfa 144/290 İlkİlk ... 4494134142143144145146154194244 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •