Tekalif-i milliye öyle mi?
İşte o günlerde çıktı Tekalif-i Milliye emirleri.
Bu emirlere göre Anadolu köylüsü, elinde avucunda ne varsa; öküzünden tabancasına kadar Ordu’ya verecek; “Ya İstiklâl Ya Ölüm” şiarının bir parçası olacaktı.
Halkın etinden tırnağından arttırdığı son yardımlar da Ordu’ya ulaştırıldı.
22 gün 22 gece süren ölüm kalım savaşının ardından düşman orduları Sakarya kıyılarına püskürtüldü.
En karanlık saatler geride kalmış, Kurtuluş Savaşı için zafer süreci başlamıştı…
Neden mi anlattık bunları?
Kurtuluş Savaşı’ndan bir asır sonra, dünyayı kasıp kavuran bir salgın sürecinde, tüm devletler mağdur durumdaki halkları için ek kaynaklarını devreye sokarken, bizim ülkemizde devletin halktan para istemesini Tekalif-i Milliye yasalarına benzetenler oldu da ondan.
Koskoca devletin hali hazırda çözüm bekleyen işçisine, işverenine, esnafına, dar gelirlisine, emeklisine ek bütçeler destekler çıkaracağı halde; İBAN numarası gönderip halktan yardım istemesine birçok şey söylenebilir…
Ancak Tekalif-i Milliye denemez.
ÖSO’ya “Kuva-i Milliye” dedik, zaten beli bükülmüş milletten böyle dönemde para istenmesine de “Tekalif-i Milliye” deriz olur biter!
Her şeyi kabul eder hazmederim de; İstiklâl Savaşı’nın soylu kavramlarının bu kadar ucuz bir şekilde ayak altına alınmasını hazmedemem.
Yer İmleri