Sayfa 39/290 İlkİlk ... 2937383940414989139 ... SonSon
Arama sonucu : 2317 madde; 305 - 312 arası.

Konu: Serbest Kürsü

  1. #305
    Erdoğan: BM'nin terör örgütü YPG/PKK ile bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması bahanesiyle görüşmesi ve bir anlaşma imzalanması asla kabul edilemez.

    Erdoğan: Hafter şu anda orada tam manasıyla korsan hareket yapmıştır; korsan konumundadır. Biz de bugüne kadar bütün görüşmelerimizi Sarrac’ın ekibiyle yaptık. Ben bugüne kadar Hafter’le muhatap olmadım.

    Erdoğan'dan ABD'ye F-35 tepkisi: Sen müşterinin malını nasıl vermezsin, bunun adı gasp olur

    “ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Mustafa Kemal Atatürk.


    >>> FORUM KURALLARIMIZ <<<


  2. #306
    *çavuşoğlu: Trump işbaşına geldiğinde de biz patriot almak istediğimizi abd'ye iletmiştik, bunu sadece obama dönemine yıkmayalım, trump'ın iki senesinde de patriot konusunda dönüş olmadı

    *çavuşoğlu: Abd'de farklı kurumlardan farklı sesler geliyor, ancak trump'un herkesin önünde bunu söylemesi farklı söylemleri azalttı

    *çavuşoğlu: Biz diplomasi ile bütün meseleleri çözmek istiyoruz

    “ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Mustafa Kemal Atatürk.


    >>> FORUM KURALLARIMIZ <<<


  3. #307
    *çavuşoğlu: S-400 bitmiş bir anlaşmadır, artık teslim süreci konuşuluyor, s-400'ü alacağız

    *çavuşoğlu: Trump f-35 konusunda da fikrini açık ve net söyledi, ama herşey trump'ın söylediği gibi olacak diye çok iyimser olmaya gerek yok, temkinliyiz

    “ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Mustafa Kemal Atatürk.


    >>> FORUM KURALLARIMIZ <<<


  4. #308
    YeSekA gardın dü$tü, krokidesin hatta nakavt olmu$ken böylesi tam

    sana da esaslı bir çeki düzen verme zaman diliminde memleketimiz..

    Elini tez tut.. İmza'yı oku.. Gereği icraatlara ba$la..

    Yoksa sana af yok, uzun yıllardır seçimler boyu yaşananlar malum..

  5. Şu TCMB konusu;
    Murat Çetinkaya'yı Görevden alma ile ilgili kararnamenin Anayasa 104 e aykırı olduğu görülüyor....
    Ne diyor Anayasa 104:
    Kanunla açıkça belirlenmiş durumlarda cumhurbaşkanı kararname çıkartamaz..
    Eğer çıkan bir kararname yürürülükte olan bir kanunla çelişiyorsa kanun hükümleri uygulanır..
    TCMB 'nin yasası var..
    TCMB bağımsızlığına dayanak olan 27-28.madde ne diyor?..
    TCMB başkanı şirket veya banka hissesi sahibi olamaz, ticaret yapamaz vs..Bu haller dışında ancak görevini ifa edemez duruma gelirse görevinden affedilebilir..
    yaaaani kafana göre görevden alamazsın..
    Şu durumda konunun açıkça düzenlendiği bir kanun var mı?..
    Var
    Çıkmış bir kararname var mı? Var
    Kanunla çelişiyor mu? çelişiyor..
    Şu 375 no lu OHAL kararnamesi..
    OHAL şartlarında çıkmıştır..Ve fakat olağan üstü hal kalkmıştır..
    OHAL KHK'lar AYM götürülemese de AYM götürülecek kararname bu OHAL kararnamesi değil, Son çıkan görevden alma kararnamesi olacaktır....

    Niye yazıyorum;
    Müşteki olması gereken muhatap (davacı) Murat Çetinkaya gibi görünmekle beraber, kanımca görevden alma kararnamesinin ANAYASA'ya aykırılığı sebebi ile Yürütmeyi D. ve iptal talebiyle CHP' dahi AYM'ye götürebilir..
    Tıpkı İMar Bankası Yasasının mağdurları ve muhatapları mudiler iken, CHP'nin kanunu AYM götürüp iptal ettirdiği gibi..

    Peki Bize ne?..
    Yargıya götürülme olasılığı üzerinden bakarasak.. ne olabilir?..
    (BU kanımca sistemin test edilmesi için bir zaruret..)
    Ne olabiliiir???
    Eğer yargı; önce doğal olarak YD ve ardından iptal kararı verirse;
    Bir tarafta Cbaşkanının dileği ve otorite aılgısı, bir tarafta yargı kararı olacak..
    Şu durumda;
    Yargı kararının uygulanması konusunda absürd engellemeler olacağı ihtimalinin gerçekleşmeyeceğini temenni ederek..(çok da emin olamıyorum)..
    Ya Murat Çetinkaya başkanlığa devam edecek..
    Ya da TCMB bağımısızlığının temeli olan bu 27 ve 28 maddelerde bir gece ansızın değişliklik yapılacak..
    Haaa işte geldik "bizi ne ilgilendirir?" konusuna..
    Eğe böyle olursa; bu bağlamda Türkiye 2000 öncesine dönmüş olacak..Dolayısı ile Türkiye ile ilgili algıda da dramatik değişimler olacaktır..

    Sermaye piyasalarındaki ve ekonomideki istenmeyen doku, tümörleşecek ve habisleşecektir diyebiliriz..
    Eh bunun da bir fiyatlaması olur kanımca..

    Ve küçük de olsa bu ihtimalin da yavaş yavaş fiyatlanmaya başlandığını da düşünüyorum doğrusu
    Haa hiç yargıya götürülmez..
    Şu durumda dahi ekonomik hayata dair önemli bir kirişin hiçe sayıldığı görünen bu tasarruf , Küresel Algı tiyatrosunun sahnesinde öööööylece asılı bir dekor olarak kalacaktır..
    BU yüzden düşüncem yukarıda yazdığım gibi;
    yargıya götürülmesi sistemi test etmek açısından Türkiye'nin faydasına ve elzemdir

  6. Ben Türk askeriydim,
    Balkanlarda vurdular beni...
    Adları İgor'du,İvan'dı,Yanis'ti.

    Ben Türk askeriydim,
    Çanakkale'ye kefensiz gömdüler beni...
    Adları John'du,Bob'tu,Elton'du.

    Ben Türk askeriydim,
    Cezayir'de klor havuzlarına atıp kör ettiler beni...
    Adları Cübeyr'di,Ekmel'di,Abdülbaki'ydi.

    Ben Türk askeriydim,
    Asit kuyularında diri diri yaktılar beni...
    Adları Faysal'dı,Fettah'tı,Habbab'tı.

    Ben Türk askeriydim,
    Tunus'ta sırtımdan süngülediler beni...
    Adları Hafi'ydi,Nabi'ydi,Siyami'ydi.

    Ben Türk askeriydim,
    Filistin'de mümin kardeşlerim ellerimi bağlayıp Fransıza teslim ettiler,işkenceyle öldürdüler beni...
    Adları Vahab'tı,Ziyad'tı,Affan'dı.

    Ben Türk askeriydim,
    Musul'da Trablusgarb'ta güvendiğim
    ümmetim mevzilerden kaçıp düşmana sardırdılar beni,
    Son nefesimi verirken duyuyordum gülmelerini...
    Adları Behnan'dı,Beşir'di,Hasibi'ydi...

    Ben bir Türk askeriydim,
    Güneş batmaz topraklardan Ankara'ya kadar yüzbinlerce kez sırtımdan vurarak ittiler beni..
    Sonra yanıma Kemal geldi,İsmet geldi,Kazım geldi dirildim.
    Bir nefesle hepsini uçurumlardan ittim !..

    BEN KARDEŞİMİ DE BİLİRİM, DÜŞMANIMI DA...
    BU YÜZDEN TÜRK OLDUM, ÜMMETÇİ DEĞİL !..

    O.Akın
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  7. "Vaktiniz varsa -hatta yoksa da- okumanızı öneririm

    APOLLO 11

    Yanımda gördüğünüz 81 yaşındaki adamın ilginç bir özelliği var.
    Kendisi dünyanın en mütevazı insanı.
    O'nu ilginç kılan aslında bu özelliği değil, "Dünya" için önemli bir işi gerçekleştirmiş olması.

    Tarihler 20 Temmuz 1969'u gösterdiğinde 1,5 milyar insan televizyonlarına odaklanmış Neil Armstrong'un Ay'da yürüyecek olmasını heyecanla bekliyordu.

    Armstrong’un
    "Benim için küçük ama insanlık adına büyük bir adım" diyerek nitelendirdiği bu yürüyüşün ardında bu yanımdaki beyefendi vardı. Nasıl mı?

    Kendisi de o an TV başındaydı. Tullahoma'da bir evde.
    Yanında da bir düzine bilim insanı.

    Spiker o an beklenmedik bir haber verdi
    "Astronot Armstrong'un bilgisayarı bozuldu, Ay'a iniş yapamayacak!"
    Bu ana şahitlik edenler üzüntü verici bu haberi alınca büyük bir hüsrana uğradı.
    Elbette Tullahoma'da bu evdeki bilim insanları da sukut-u hayal içindeydi.
    Sonra içlerinden biri
    "Telaşa gerek yok, Neil modülü Ay'a indirebilir. Bilgisayarın bozulma ihtimaline karşı, manuel olarak indirebilmek için üzerinde 1,5 yıl çalıştı" dedi.

    Bu cümle üzerine şaşkınlığa uğrayan bilim insanları
    "Sen nereden biliyorsun be Türk?" deyince yanımda bulunan ve o vakit 32 yaşında olan bu bey;

    "Ben Arsev Eraslan, NASA'da Apollo 11 Projesinde yazılım ayağında çalışıyorum" dedi.

    Evet yanımdaki bu adamın tahmini doğru çıkmıştı, Armstrong bilgisayarın bozulması üzerine manuel olarak modülü Ay'a indirmişti.
    1,5 milyar insan izlemiş, insanoğlunun Ay'a ayak basmasından ötürü gururlanmıştı.

    Eraslan'ın NASA'daki görevi ise modülün Dünya'ya dönüşü yani “re-entry” yazılımlarını gerçekleştirmekti.
    Yanında da üç öğrencisi vardı.
    "Yazılımları biz yaptık" diye anlatırken konuşmanın bir yerinde
    "hem yazılım yapıyorum hem de o üç öğrenciye iş öğretmeye çalışıyorum" dedi.

    Ağzından bir şey kaçırmıştı sanki…
    Durdum.
    "Nasıl yani öğrencileriniz yazılım bilmiyor muydu?" diye sordum,
    mütevazı bir şekilde
    "yazılımların hepsini ben yaptım" diye utanarak yanıtladı sorumu.

    Evet, bu bey Armstorng, Collins ve Aldrin'in Dünya'ya sağ salim dönmesi için gerekli yazılımları gerçekleştirdi.
    Yani Eraslan’ın yaptığı yazılımlar olmasaydı o modül Dünya'ya inemeyecekti.

    Başka ne mi yaptı?

    *ABD’deki tüm nükleer santrallerin çevreye olan etkisini minimuma indirmek için yazılım geliştirdi,
    *Ay’da kristallerden mücevher yetiştirmek için yazılım geliştirdi,
    *Suçluyu yüzünden tanıyan dünyadaki ilk 3D Yüz Tanımlama Teknolojisini geliştirdi.
    Bu yazılımla 1999 senesinde ABD’de ödül kazandı.

    Yani günümüzde kullanılan yüz tanımlama ilk kez bir Türk’ün yani bu yanımdaki beyefendinin geliştirdiği teknoloji ile hayat buldu.
    Uzun süre NASA’da bilim insanı olarak görev aldı, ABD’deki birçok üniversitede profesör olarak öğrencileri ve NASA personelini eğitti.

    Peki nereden merak sardı buna?

    Babasının kitaplarından!

    Uçak teknolojisi ve havacılıkla ilgiliydi bu kitaplar.
    İçinde ABD’nin Japonya’yı bombaladığı uçağın fotoğrafını gördü ve maketini yaptı.
    Henüz ilk okuldaydı ve model uçak yapıyor, kitaptaki gibi aynı şekilde boyuyor, pervanelerini takıyordu.
    O kadar çok model uçak yapmıştı ki evin bir odası dolup taşmıştı.

    İşte o kitapla başladı her şey.
    Babası Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçak mühendisi Necdet Eraslan’dı.
    Atatürk, Necdet Eraslan’ı Fransa’ya gönderdi ve Paris’te 1928’da Ecole Nationale Superieure de L’Aeronautique’te havacılık ve uçak mühendisliği öğrenimi gördü.
    Sonrasında ABD’ye 1937’de Türkiye için satın alınacak uçakların temini için bizzat Atatürk tarafından gönderildi.

    Sonra ne mi oldu?
    Necdet Eraslan,
    *Türkiye’deki ilk dizel motoru imal etti.
    *Su türbinleri yaparak elektrik üretti.
    *‘Karman Line’ yani dünya ile uzayın birleştiği çizgiyi ortaya çıkaran dünyaca ünlü bilim insanı Theodore von Karmán’ın
    “Gel ABD’de kal sana profesörlük verelim” teklifini
    “Atatürk’ün ülkesinde yapmam gereken işler var” diyerek reddetti.
    *İstanbul Teknik ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde profesör olarak çalıştı.

    *1963’te ABD’ye profesör olarak gitti Necdet Eraslan.
    Louisiana State University Makine – Uzay Havacılığı bölümünde profesörlük yaptı.
    Bir yandan da NASA’daki görevlilere ders verdi.
    Bu öğrencilerin hepsi Apollo 11 projesinde çalıştı.
    Yani baba Necdet Eraslan da Ay’a gidilmesi için dolaylı olarak katkı sağladı.
    *24 adet kitap yazdı,
    *Motor ateşlemesi konusunda büyük çabalar kat etti,
    *TÜBİTAK’ın kurulmasının fikir babası oldu ve
    *Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçak mühendisi olarak tarihe geçti.

    Bu baba oğul “Atatürk’ün izinde” bilimi geliştirerek Ay’da yürünmesini sağladı.

    Bu Türk’leri biliyor muyduk?
    Maalesef hayır.

    Benim Yazar Tolga Aydoğan olarak görevim
    “Atatürk’ün izinde giden” bu insanları ortaya çıkarmaktır.

    Bu bağlamda
    “Atatürk’ün İzindekiler” isimli kitabımda kısa da olsa yer verdiğim bu baba-oğulun hikayesini ayrı bir kitap olarak yayımlayacağım.
    Onlar bilimin ışığında,
    Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde bu ülke ve insanlık adına önemli işlere imza attılar.
    Onların ortak noktası “Atatürk’tü” ve O’nun aydınlattığı yoldu.
    Gittikleri yol ise O’nun iziydi.

    O izi takip eden birileri daha vardı. Nasıl mı?

    ABD Başkanı Nixon’un özel uçağı 20 Ekim 1969 saat 11.55’te Ankara Esenboğa Havalimanı’na iniş yapar.
    Bu uçaktan inen kişiler Ankara caddelerinde üstü açık bir Cadillac ile geçerler ve kendilerini bekleyen Ankaralıları selamlarlar.
    Bu heyet, büyük saygı duydukları birini görmeye gelmiştir.
    Saygı duruşunda bulunup çelenk bırakırlar.

    Saygı duydukları bu kişi 1930’ların başında Eskişehir’de
    “Çok değil yüz yıla kalmaz insanoğlu Ay’a gidecektir”
    sözünün sahibidir.

    Heyetin gittiği yer Anıtkabir, saygı duruşunda bulundukları kişi ise “Mustafa Kemal Atatürk’ten” başkası değildir.

    Bu arada Atatürk’ü ziyaret eden bu kişiler kim diye soracak olursanız;
    Apollo11 projesiyle Ay’a giden üç kişilik mürettebat;
    Neil A. Armstrong, Michael Collins ve Edwin E. Aldrin’dir.

    Tolga AYDOĞAN"
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  8. #312
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12

Sayfa 39/290 İlkİlk ... 2937383940414989139 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •