Eklem Kireçlenmesi ve Ağrı

[burhangirgin]

Sn. sercayolkan bey yzmış olduğunuz yazılar çok tşk. bende 3 - 4 önce tansiyon rahatsızlığı çıkmıştı, ondan öncede fibromiyalji rahatsızlığı vardı. masaj yatağının faydalarını yazmışsınız bu yatağını nereden temin ettiğinizi yazarmısınız. Şuan ağrılarım bölgesel olarak arttı kol, sırtımda ve bel bölgesiydi şimdide sol kaval kemiğimden sol bileğime vuruyor, ağrısından sekerek yürümeye başladım.

[SERCAYOLKAN]

Sn. sercayolkan bey yzmış olduğunuz yazılar çok tşk. bende 3 - 4 önce tansiyon rahatsızlığı çıkmıştı, ondan öncede fibromiyalji rahatsızlığı vardı. masaj yatağının faydalarını yazmışsınız bu yatağını nereden temin ettiğinizi yazarmısınız. Şuan ağrılarım bölgesel olarak arttı kol, sırtımda ve bel bölgesiydi şimdide sol kaval kemiğimden sol bileğime vuruyor, ağrısından sekerek yürümeye başladım.

Ben teşekkür ederim sayın burhangirgin. Öncelikle geçmiş olsun. İnsan ağrıdan, uyuşmalardan kurtulmak için her şeyi deniyor. Bir de çevrenizdeki kişiler sizin neler çektiğinizi bilmeyince/anlamayınca psikoloji de bozuluyor. Neyse, umarım fayda sağlarsınız.

Öncelikle fibromiyalji için arı zehrini denemenizi tavsiye ederim. Sezon yeni başladı. Eğer arıya alerjiniz yoksa öncelik apiterapi olmalı. Bununla ilgili deneyimlerimi 2. sayfada 14. mesajda yazmışım. Alerjiniz yoksa/yapabilirseniz öncelik arı olmalı.

Masaj yatağına gelince: Bu yatak yeşim taşından faydalanılarak yapılmış. Yeşim taşlı termal masaj yatağı derseniz internette bulursunuz. Benimkinin markası "migun". Yeni yatakları 8-10 bin tl civarındaydı. Ben teşhir ürünü(2. el) 4 bine almıştım. Net olarak faydasını görmesem alınacak bir şey değil.

Ancak tekrar ediyorum; alerjiniz yoksa, arı zehrinin acısına dayanıp bir iki haftada sonuçları görmeniz daha iyi olur kanısındayım. Masaj yatağının faydasını 1 ayda da görebilirsiniz 1 yılı da bulabilir. Aslında ikisini de yapsanız daha kapsamlı olur.

Saygılarımla...

DİKKAT!
Lütfen, burada sizlerle paylaşacak olduğum bilgilerin(Sadece benim değil burada yazacak olan tüm arkadaşların.) doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçemeyeceğini unutmayın. Yapılan paylaşımlardan yola çıkarak herhangi bir karar vermeden veya harekete geçmeden önce mutlaka doktorunuza danışın.

[ukc]

Sercay kalsiyum fazlalığı bende böbrek ve yollarında kendini yılda bir kaç ay beni yoklayarak yapıyor gileburu çay diye bir konstre meyve suyu kullanıyorum 2 şişe kesin çare taş ve kum için hiç bir yere gitmeye gerek yok içtiğim hafta düşürüyor um taş ağrısı çekenlere kesinlikle tavsiye ederim

[SERCAYOLKAN]

Sercay kalsiyum fazlalığı bende böbrek ve yollarında kendini yılda bir kaç ay beni yoklayarak yapıyor gileburu çay diye bir konstre meyve suyu kullanıyorum 2 şişe kesin çare taş ve kum için hiç bir yere gitmeye gerek yok içtiğim hafta düşürüyor um taş ağrısı çekenlere kesinlikle tavsiye ederim

Teşekkürler sayın ukc. Notlarım arasına aldım.

Saygılar...

[SERCAYOLKAN]

Merhaba dostlar!

Daha önce belirlemiş olduğumuz başlıklardan biri de gıda takviyeleriydi.

Tabi bizim ana konumuz doğrultusunda eklem ve kıkırdaklara yönelik.

Hepiniz çevrenizde eklemlerinden rahatsız olan, acı çeken hatta doktorun ameliyat ile protez eklem takılmasını uygun gördüğü insanlarla karşılaşmışsınızdır.

İşte ben burada cerrahi müdahale olmadan bu sorunun çözümü yok mu sorusuna uzun süre cevap aradım. Cevap ne biliyor musunuz? "EVET" Ancak şartları var.

Bugün yazacağım birkaç mesaj ile bu konuda bildiklerimi ve deneyimlerimi sizlerle paylaşma niyetindeyim.

Lütfen Dr. Barbara Hendel'in kitabını okuyun.

Saygılar...

DİKKAT!
Lütfen, burada sizlerle paylaşacak olduğum bilgilerin(Sadece benim değil burada yazacak olan tüm arkadaşların.) doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçemeyeceğini unutmayın. Yapılan paylaşımlardan yola çıkarak herhangi bir karar vermeden veya harekete geçmeden önce mutlaka doktorunuza danışın.

[SERCAYOLKAN]

Bizler henüz gençken kıkırdak yapımızın kıymetini bilemiyoruz. İşimiz ya da uğraştığımız spor vb. nedenlerle kıkırdak yapımızda kayıplar oluşuyor. Ancak vücudumuz bunu telafi ediyor. Zamanla yaşlanan ve yenilenmesi yavaşlayan, bazen hastalık nedeniyle görevini yerine getiremeyen bedenimiz kayıpları telafi edemiyor ve sorunlar görülmeye başlıyor.

İşte bizim bu esnada uyanık olmamız ve vücudumuza gerekli olan desteği vermemiz, ilerleyen yıllarda yaşayacağımız sıkıntıların önüne geçebilir. Örneğin 50 yaşında karşılaşabileceğimiz bir diz eklemi problemini 70-80 yaşına kadar erteleyebiliriz. Belki de hiç bu problemle karşılaşmadan hakkın rahmetine kavuşuruz.

En fazla problem yaşanan diz eklemlerinde (diğer tüm eklemlerde de) sıvı kaybı bir numaralı problem geliştirici. Eklem sıvısı sayesinde eklemlerimiz beslenir ve karşılıklı kıkırdak dokular bu sıvı içinde yağlanırmışcasına hareket ederler. Böylece kıkırdaklarda sürtünme, dolayısıyla kayıp görülmez veya az görülür.

İnsan yaşlandıkça vücudun kendini yenilemesinin azalmasına paralel olarak eklem sıvısı da yeterince salgılanmaz. Zaman içinde kıkırdakların işi biter ve maalesef doktor gereken cerrahi yöntemi size açıklar.

Burada sıvı azalmasının olup olmadığının bir doktor tarafından kontrol edilmesi iyi olacaktır. Bazen de vücut dengesizlik gösterip aşırı sıvı üretir. Eklem bölgesinde bu fazla sıvı şişlik ve şiddetli ağrılara sebep olur. Ancak ben bugüne kadar sıvı eksikliğini çok çok daha büyük oranda çevremde gözlemledim.

Genellikle 35 yaş sonrası sıvı eksikliği oluşmaya başlıyor. Bu yaşlarda sıvı eksikliği sebebiyle kıkırdaklarınızın yavaş yavaş erimeye başladığını fark edemiyoruz. Durumunuz kritik hale gelip ağrı, tutukluk gibi şikayetler başladığında durum zaten epey ilerlemiş oluyor.

Benim ailemde babamda ve kız kardeşimde bu problemler var. Babam 69 yaşında ve dizlerinde kıkırdak kaybı oluşmuş durumda/durumdaydı. Kız kardeşim ise çocukluğundan bu yana sıvı eksikliği için ilaç kullanıyor.

...

[SERCAYOLKAN]

Devam edelim:

Sıvı eksikliğine karşı ben 7-8 yıldır magnezyum yağı kullanıyorum. Diz çevreme sürdüğüm magnezyum yağı eklemlere sıvı sağlamaktan sorumlu dokuların çalışmasını sağlıyor. Böylece sorunu ortadan kaldırıyor. (Kız kardeşimin kullandığı ilaçların da magnezyum içerdiğini öğrenince sebebini anladım.)

Magnezyum yağını gereğinden fazla kullanmamaya dikkat etmek gerektiğini unutmayalım. Ben kullanırken ilk bir ay her gece yatmadan önce dizlerime iki üç damla masaj yaparak yedirdim. Ağrım zaten olmadığı için bir ayın sonunda haftada bire düşürdüm. Daha sonraları ayda iki defaya indirdim. İhtiyaç durumuna göre artırılabilir.

Ağrısı olanların ilk bir aydan sonra kendi bünyelerinin durumuna göre 3 günde bire ya da haftada bire düşürmeleri uygun olabilir. Kişi kendi vücudunu dinleyip uygun miktarı bulmalı. Her gün kullanmaya devam edilirse dizlerde gereğinden fazla sıvı oluşturup bu sefer de sıvı fazlalığından ağrı yaşarsınız.

Magnezyum yağını çevremde sıvı eksikliği yaşayan birçok insana(başta babam) kullandırdım. Tamamında olumlu sonuçlar aldık. Bazılarında deride kaşıntı da yaptı, ki ben bunu normal kabul ediyorum. Çünkü o bölgede açılan ve çalışan damarlar, dokuların kaşınması doğaldır.

Diğer bir önleyici tedbir ise zorlayıcı olmayan ancak eklemlerin çalışmasını sağlayan egzersizlerin yapılmasıdır. Bu sayede oluşan basınç ile kıkırdaklar beslenir ve sağlıklı kalırlar. Bu sebeple hareket olmazsa olmaz.

Şu an kıkırdağın geri kazanımı konusuna geldik artık. Ancak anlatacaklarım oldukça uzun. Geç oldu. İlk fırsatta devam edelim inşallah.

Saygılar...

DİKKAT!
Lütfen, burada sizlerle paylaşacak olduğum bilgilerin(Sadece benim değil burada yazacak olan tüm arkadaşların.) doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçemeyeceğini unutmayın. Yapılan paylaşımlardan yola çıkarak herhangi bir karar vermeden veya harekete geçmeden önce mutlaka doktorunuza danışın.

[SERCAYOLKAN]

8 ay öncesine kadar kaybedilen eklem kıkırdaklarının geri kazanılabileceğini bilmiyordum. Önleyici tedbirlerle kıkırdağı kaybetmemenin cerrahi müdahalenin önüne geçebilecek tek yöntem olduğunu sanıyordum. Ta ki Dr. Barbara HENDEL'in kitabını okuyana değin. Ve halen bu sorunu yaşayan insanların neredeyse tamamı çözümün sadece cerrahi yöntem olduğu yanılgısı içinde. Oysa masaya yatmadan önce kendilerine son bir şans tanıyabilirler. Nasıl mı?

Bunun için Dr.Hendel öncelikle kıkırdaklarınıza zarar veren, kıkırdak kaybını hızlandıran, bilindik, çokça reçete edilen romatizma ve ağrı kesici ilaçlardan(kortizon dahil) uzak durulması gerektiğini söylüyor. Kullanılan bu ilaçlar hem mide ve sindirim sistemine büyük zarar veriyor(Benim gibi bağırsaklarınız yara ve iltihap içinde kalabilir; kolit olabilirsiniz. Bu ilaçları 8 yaşımdan 21 yaşıma kadar kullandım maalesef. Ben yandım başkaları yanmasın.) hem de sağlığını korumak istediğiniz kıkırdaklarınızı kendi elinizle eritiyor, zedeliyorsunuz.

Peki ağrıyı çekmek zorunda mısınız? Hayır. Dr.Hendel doğal yollardan ağrının ve romatizmal etkilerin önüne geçebilecek yöntemleri de anlatmış kitabında. Ben size bunları anlatmayacağım. İsteyen kitaptan öğrenebilir.

İnsan vücudu(Allah tarafından-kimisi Tanrı, kimisi Evren diye de tabir eder.) hastalıklarını iyileştirmeye ve kendini yenilemeye programlanmıştır. Bu programı bozan, önüne taş koyan, çukur kazan ise biziz. Kendi kendimize iyileşmemek için her şeyi yapıyoruz. Neyse; devam edelim.

Kıkırdaklarımızın ihtiyacı olan temel yapı taşlarını verirsek vücudumuz kendiliğinden sorunları gidermeye başlıyor. Geri kazanım olması için kıkırdaklarımızın en çok ihtiyaç duyduğu iki madde "GLUKOZAMİNSÜLFAT ve KONDROİTİNSÜLFAT"tır.

GLUKOZAMİN'in en çok deniz kabuklularında bulunmaktadır. En yüksek KONDRAİTİN ise köpekbalığı kıkırdağında bulunur. Yani biz bu iki maddeyi yeterli miktarda alırsak vücudumuz kıkırdaklarımızı kalıcı olarak yenileyebilir. Bunu buradan böylesine pervasızca ve iddialı anlatmamın sebebi ise kendim ve babamın kullanıp sonuçlarını görmemizdir.

İlk fırsatta onu da anlatacağım.

Devam edecek...

Saygılar...

DİKKAT!
Lütfen, burada sizlerle paylaşacak olduğum bilgilerin(Sadece benim değil burada yazacak olan tüm arkadaşların.) doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçemeyeceğini unutmayın. Yapılan paylaşımlardan yola çıkarak herhangi bir karar vermeden veya harekete geçmeden önce mutlaka doktorunuza danışın.