Sayfa 7/233 İlkİlk ... 567891757107 ... SonSon
Arama sonucu : 1862 madde; 49 - 56 arası.

Konu: Mustafa Kemal ATATÜRK

  1. #49

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  2.  Alıntı Originally Posted by latino Yazıyı Oku
    Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

    Ey Türk Gençliği!

    Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

    Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

    Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!



    Mustafa Kemal Atatürk
    20 Ekim 1927
    Yarın; İspat etme günü, HAYIR'lı bir gelecek için HAYIR....Birinci vazifeni asla unutma.....
    "İyi insanlar cennete gider değil, İyi insanlar nereye giderse orası cennet olur."

  3. ÖLMEZ BU VATAN

    Türk tarihinin en karanlık dönemi olan işgal günlerinde, İstanbul’daki
    yönetici ve aydınların büyük bir kısmı, vatanın bağımsızlığı için halkın yeni bir
    mücadeleyi göze alamayacağını düşündüklerinden, silâhlı mücadelenin
    dışında kurtuluş yolları aramaktaydılar. İşgalcilerin “Türk öldü.” iddiasına bir
    bakıma onlar da katılıyordu. Hatta bazıları bu ölünün tekrar dirilebilmesi için
    Amerika veya İngiltere gibi ülkelerden birisinin mandası altına girmenin son
    çare olduğunu yüksek sesle savunmaktaydı. Bu gibilerinin teslimiyet ile
    kurtuluş arasındaki farkı kavrayamama gafleti, kardeşi kardeşe düşürmüş ve
    düşmanın Türk’ü yok etme yönündeki azmini kuvvetlendirmiştir.
    Umutların tükendiği, ihanetin kol gezdiği kurt ile kuzunun birbirine
    karıştığı işgal ortamında ATATÜRK, 4 Şubat 1919’da bir gazeteciye yaptığı
    açıklamada “İyi bir teşkilâtçı Anadolu’ya geçer ve millete silâhlı direniş için
    önder olursa vatan da millet de kurtulur.” diyerek Türk’e olan güvenini,
    karamsarlığa ve teslimiyete olan karşıtlığını açıklamıştır. Bu tarihte bu şekilde
    düşünen “tek adam” odur. Onu bu düşünceye yönelten Türk milletinin
    bağımsızlığı için düşmanın insafına ve acıma duygularına sığınamayacak
    kadar soylu oluşudur. O, Türk ulusundaki bu soyluluğu, Trablusgarp’ta,
    Balkan Savaşları’nda, Çanakkale’de, Filistin’de vatanı için can veren
    Mehmetçiklerin şahsında görmüştür. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün bu
    konudaki düşüncesini yansıtması açısından son derece önemlidir:
    Kurtuluş Savaşı’nın en karanlık günlerindeydi; ana yurdun en verimli
    yerleri düşman çizmeleri altında inliyordu. Milletin bütün kuvvet kaynakları
    kurumuş; dışarıdan ve içeriden ihanetler birbirini kovalamıştı. Herkes “Türk
    öldü.” diyordu.
    Türkiye’nin Afrika ve Asya’daki esir ülkeler arasına katıldığı sanılıyordu.
    Yüzyıllarca Türk egemenliği altında yaşayan milletler, onun son varlığını
    yağma ediyorlardı. En akıllı görünen birçok yurttaşımız İngiltere’nin veya
    Amerika’nın himayesini nimet saymaya başlamışlardı.
    ATATÜRK böyle bir zamanda yer yer ayaklanan Türk halkına önder
    oldu; Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ni kurdu. Bir gün Meclis’te söylediği
    nutkunu, şair Mithat Cemal’in bir manzumesinin şu son beyti ile bitirdi:
    “Ölmez bu vatan farzı muhal ölse de hatta,
    Çekmez kürenin sırtı bu tabutu cesimi...”
    Türk vatanının düşman elinde kalmayacağı ve Türk milletinin asla esir
    olmayacağı hakkındaki iman, ATATÜRK’ün ruhunda sonsuz bir kuvvet ve
    sönmez bir ateşti. Bu kuvvet ve ateşi, her fırsatta milletin her ferdine
    aşılamakta eşsiz bir ustalık gösterirdi.
    Tarih göstermiştir ki bilge herşeyi bilmez,sadece ahmaklar herşeyi bilir...



  4. #52
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    istanbul-amasya
    Gönderi
    3,005
    Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK dehası

    ATATÜRK’ün Nahcıvan ile komşu olabilmek için İran’dan kendi parası ile toprak alıp devlete verdiğini biliyor muydunuz?



    Türkiye’nin en kısa kara sınırı olan komşusu, Nahçivan Özerk Bölgesi. Ermenistan ile İran arasında sıkışmış bu bölge Iğdır ile komşu.Toplam “kara sınırı uzunluğu ise 12-13 km†civarında. Çok kişinin bilmediği bir husus var. O da Türk dünyasına açılan tek kapı olan Nahçivan sınırının zamanında Mustafa Kemal Atatürk tarafından “bizzat kendi parasıyla†İran’dan satın aldığı topraklardan oluştuğu. Bu topraklar şu an bize ait ve Nahçivan sınırımızı oluşturuyor. Atatürk bir kez daha dehasını ve ileri görüşlülüğünü ortaya koymuş ve bu bölgeden toprak satın alarak hali hazırda Türk dünyası ile doğrudan sınırımızın olmasını sağlamış. Lider olmak ayrı bir özellik!.. Nahçıvan’ın bir komşu ülke olmasının ötesinde bir anlamı var bizim için. Türk cumhuriyetleri arasında ülkemizle sınır bağlantısı bulunan tek ülke burası. Atatürk döneminde, hem ileride özerklik statüsü kazanması hem de o zaman Nahçıvan’la aramızda bir sınır kurulması için İran’la toprak mübadelesi yapılmış. Atatürk ‘Türk Kapısı’ olarak nitelendirdiği Nahçıvan’ın 13 km’lik sınırı İran’dan alarak bu ülkeyle bağımızı kurmuş. 1. Dünya Savaşı’nda Türk ordusu Nahçıvan’ın Ermeni istilasından kurtulmasını sağlamış.

  5. #53
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    20,129
    Blog Entries
    12

    "Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu.
    Bu sahne 7 bin senelik, en alasından bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oldu.
    Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."

  6. #54
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    İstanbul
    Gönderi
    20,129
    Blog Entries
    12

    "Hayattaki yegane üstünlüğüm, Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."

  7. #55
    Bulunsunnn...


     Alıntı Originally Posted by Pert Yazıyı Oku



    Vatan boylu boyunca vurulmuş,
    İki gözü iki çeşme derelerin,
    Dağlar kapkara yasından,
    Ovalar tüm kavrulmuş,
    Düşman kan içinde parmaklarıyla,
    Ta Kars'a kadar Menderes Ovası'ndan.

    - Geldi geçti, ama hatırlanmalı -
    Neler çektik o günler milletimle ben,
    Bir bir yollara düştüler perperişan,
    Aç, susuz ama aşk içinde,
    Yanmış, yıkılmış damları koyup
    Sessiz sedasız köylerden.

    ... İşte böylece efendiler
    Aşk istediler verdim,
    Ateş istediler verdim,
    Ekmek istediler verdim,
    - Güldüler, yalan dediler, olmaz dediler -
    Uğraştım sonunda en güzel boyalarla,
    Önümüze bir bütün harita çıkardım..

    Ben, Atatürk'üm öldüm - demiştim zaten -
    İşte nutkumu da baştan sona okudum.
    Öldüm ama gözüm arkada değil,
    Kitabım bir uzun, bir güzel oldu,
    Hem ne iyi ettim, ne iyi ettim de efendiler
    - Sonunda "EY TÜRK GENÇLİĞİ" dedim. -

    Turgut Uyar
    (Nutuk)

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  8. #56

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

Sayfa 7/233 İlkİlk ... 567891757107 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •