Sayfa 8/233 İlkİlk ... 6789101858108 ... SonSon
Arama sonucu : 1862 madde; 57 - 64 arası.

Konu: Mustafa Kemal ATATÜRK

  1. #57
    23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun

    Vatanı Korumak Çocukları Korumakla Başlar
    M.Kemal Atatürk

    Öyle ağlasam,
    Öyle ağlasam ki çocuklar
    Size hiç gözyaşı kalmasa!
    Öyle üşüsem,
    Öyle üşüsem ki çocuklar
    Size hiç soğuk kalmasa!
    Öyle acılar çeksem,
    Öyle acılar çeksem ki çocuklar,
    Size hiç acı kalmasa!
    Öyle aç kalsam,
    Öyle aç kalsam ki çocuklar
    Size hiç açlık kalmasa!
    Öyle güzeliz,
    Öyle güzeliz ki çocuklar,
    Gülmeyen hiç kimse kalmasa!
    Öyle ölsem,
    Öyle ölsem ki çocuklar
    Size hiç ölüm kalmasa!
    AZİZ NESİN

  2. #58

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  3. #59

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  4. #60

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  5. Atatürkün bütün eserleri. 30 ciltlik bir eser. Atatürkün elinden çıkan her mektup, not, telgraf, günlük, makale vs içeriyor. Ben üç cilde kadar okudum ara verdim şimdilik. Kararlarında nereden esinlendiğini, kadına neden bu kadar hak ve değer verdiğini kendi tuttuğu notlardan anlıyorsunuz. Tavsiye ederim. Kütüphanelerde mevcut.

  6. #62

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  7. #63
    GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA FAHRİ MÜDERRİSLİK ÜNVANI VERİLMESİ


    Arşivdeki konu özetinde 21.06.1923 tarihi verilmiş olsa da belgenin üzerinde yazılı tarihe göre 21.06.1924 tarihinde Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Darü’l-Fünun Edebiyat Fakültesi’nce yani İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nce “Fahri Müderrislik” unvanı verilmiştir.

    Fakültenin “Müderrisler Meclisi” kararıyla da bahse konu “Fahri Müderrislik” ünvanının Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine takdim etmek üzere fakülteden (medreseden) Necib Asım Beğ görevlendirilmiştir. Asım Bey’in kendisine verilen görevi yerine getirmek üzere trenle Ankara’ya gideceği belirtilmiştir.

    Fahri müderrislik ünvanı günümüzdeki fahri doktora hatta fahri profesörlük ünvanı gibidir. Zira müderrisin sözlük anlamı ders veren hoca olsa da bir diğer anlamı da profesördür.
    m.d.tosun.
    Arşiv Fon Kodu: HR.İM.. Dosya No: 76, Gömlek No: 78, Tarihi: 21. 06. 1923, Konusu: Darü’l-Fünun Edebiyat Fakültesince Mustafa Kemal Paşa’ya fahri müderrislik ünvanı verilmesi. (Fr. Osm.)



    Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine


    Darü’l-fünun Edebiyat Medresesi’nin zat-ı devletlerine teveccüh ettiği fahri müderrislikden dolayı tanzim olunan şehadetnamenin takdimi vazifesi meclis-i müderrisin kararıyla medreseden Necib Asım Beğ’e tefviz olunduğundan (görevlendirildiğinden) mir-i muma-ileyhin yarınki trenle hareket edeceği arz olunur efendim.

    21.06.(13)39 (3 Temmuz 1924)

    Adnan


    Türkiye Büyük Millet Meclisi Hariciye Vekâleti Der-saadet Murahhaslığı Umur-ı Siyasiye






    Türkiye Büyük Millet Meclisi Hariciye Vekâleti Der-saadet Murahhaslığı Umur-ı Siyasiye

    Başkumandan Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine


    Darü’l-fünun Edebiyat Medresesi’nin zat-ı devletlerine teveccüh ettiği fahri müderrislikden dolayı tanzim olunan şehadetnamenin takdimi vazifesi meclis-i müderrisin kararıyla medreseden Necib Asım Beğ’e tefviz olunduğundan (görevlendirildiğinden) mir-i muma-ileyhin yarınki trenle hareket edeceği arz olunur efendim.

    21.06.(13)39 (3 Temmuz 1924)

  8. NELER YAPILMAZ?

    Osmanlı Devleti’nin çöküşe doğru sürüklendiği son döneminde bazı
    yöneticiler, yıllarca emeğinden yararlandığı halkı sürü, kendilerini ise çoban
    olarak görüp, Türk halkının yüksek niteliklerini tanımadan iktidar olmuşlardır.
    Bu nedenle, başlarına işgal felâketi gelip taht ve taçları tehlikeye düşünce
    düşmanın insafına sığınmak zavallılığına teslim olmuşlardır .Bu
    davranışlarıyla üç kıt’ada egemenlik kuran Osmanlı hanedanı ve onun
    dayandığı Türk milletinin tarihine kara leke sürmüşlerdir.
    Türk milleti, varlığına kast eden bu kara lekeyle yaşayamazdı. Vatan
    söz konusu olduğunda yaşama koşarmış gibi ölüme koşan Mehmetçikler,bu
    gerçeği Çanakkale’de göstermişlerdi İşgallere boyun eğenler bu gerçeği
    göremeyen gafillerdi. Ancak görenler çoğunluktaydı Bunların başında da
    komutanlık yaptığı cephelerde Mehmetçiklerin şahsında Türk milletinin
    büyüklüğünü gören ve bunun gereğini yapmayı ödev kabul eden Mustafa
    Kemal Paşa vardı. Bu nedenledir ki o, vatanın kurtarılması söz konusu
    olduğunda bütün resmî görevlerinden istifa ederek milletine sığınmak ve
    ondan güç almakta tereddüt etmemiştir. Aşağıdaki anekdotun yansıttığı
    düşünce bu gerçeğin ifadesidir:
    Erzurum: 3 Temmuz 1919...
    Ilıca’da Mustafa Kemal’in ilk karşılanması sırasında:
    Konukların önemli kimseler olduğunu anlayan ihtiyarın zeki gözleri
    parladı. İri ve ak tüylerle örtülü elini geniş göğsünün üzerine koyarak
    oturanları selâmladı. Mustafa Kemal Paşa, ta yanı başına kadar geldiği hâlde
    heybetli duruşunu kaybetmeyen bu ihtiyarın hatırını soruyor, o da gövdesine
    yaraşan derin ve gür sesiyle teşekkür ediyordu.
    Bu kısa hoşbeşten sonra, Paşa ihtiyara:
    -Ağa böyle nereden geliyorsun? dedi. İhtiyar:
    -Paşam, Rus gelirken muhacir olmuştum. Çukurova’da idim Şimdi
    köyüme dönüyorum, diye cevap verdi.
    Paşa, zamanın nezaketini ve durumun emniyetsizliğini ileri sürerek
    böyle zamanda buralara dönmenin pek yerinde olmadığını, kışın sıkıntı
    çekeceğini anlatmak istedi. Sonunda da:
    -Ağa, yoksa oralarda geçinemedin mi? dedi. İhtiyar hemen karşılık
    verdi.
    -Hayır Paşam, Çukurova cennet gibi bir yer. Bir eken yüz biçiyor. Allah
    millete zeval vermesin. Bize tarla da verdiler, çayır da. Hamd olsun uşaklar da
    çalışkandırlar. Değil Çukurova gibi bir yerden, taştan bile ekmeklerini
    çıkarırlar. Geçimimiz padişahta bile yoktu. Çok rahattık. Yalnız son günlerde
    işittim ki İstanbul’daki “ırzı kırık”lar bizim Erzurum’u Ermenilere vereceklermiş.
    Geldim ki göreyim, bu “namertler” kimin malını kime veriyorlar?
    Tunç çehreli, ak sakallı, gün görmüş ihtiyarın iman dolu göğsünden
    gelen bu ses yine onun gibi tunç çehreli kahraman askerin gözlerini yaşarttı.
    Bu eski Türk kalesine, ulus işi için, ulusla birlikte çalışmağa gelen bu büyük
    devlet adamı yaşlı gözlerle arkadaşlarına döndü ve “bu ulusla neler yapılmaz!”
    dedikten sora ihtiyarla vedalaştı.

    Cevat Dursunoğlu6

    Anekdotlarla ATATÜRK
    Tarih göstermiştir ki bilge herşeyi bilmez,sadece ahmaklar herşeyi bilir...



Sayfa 8/233 İlkİlk ... 6789101858108 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •