Sayfa 2817/7020 İlkİlk ... 181723172717276728072815281628172818281928272867291733173817 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 22,529 - 22,536 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Iskocyali sair, tarihci, tarihi roman ve oyun yazari ve Sir Walter Scott’in olum yildonumu (21 Eylul 1832)

    “Cok eskiden Ingiltere'de Don nehrinin sulariyla beslenen bolgede, cok buyuk bir orman vardi. Bu orman oylesine buyuktu ki, Sheffield'le Doncaster sehri arasinda kalan daglarin ve vadilerin buyuk bir kismini kapliyordu.” Korkusuz Sovalye Ivanhoe



    “In that pleasant district of merry England which is watered by the river Don, there extended in ancient times a large forest, covering the greater part of the beautiful hills and valleys which lie between Sheffield and the pleasant town of Doncaster.”



    “Ah ne kadar da karisik bir ag orduk, ilk olarak aldatmayi ogrendik.”



    “Intikam, cehennemde pismis agizdaki en tatli lokmadir.”

  2. Ingiliz ressam Edmund Blair Leighton'in dogum yildonumu (21 Eylul 1852)

    How Liza Loved the King, 1890




    In Time of Peril, 1897


  3. Alman bir filozof ve yazar Arthur Schopenhauer'iin olum yildonumu (21 Eylul 1860)



    "Okurken bir baska kimse bizim icin dusunur: Biz sadece onun zihin surecini takip etmekle yetiniriz. Nasil ki yazmayi ogrenirken ogrenci ogretmen tarafindan kalemle cizilmis cizgileri takip eder; okurken de tipki bunun gibidir; dusunme isinin buyuk bolumu zaten bizim icin bitirilmistir. Bunun icindir ki kendi dusuncelerimizle mesgul olduktan sonra elimize bir kitap almak her zaman bizi bir parca rahatlatir. Fakat okurken zihnimiz aslinda baska birisinin dusuncelerinin oyun alanindan baska bir sey degildir. Ve dolayisiyla oyle olur ki cok fazla okuyan ve arada dusunmeksizin gecirilen eglence yahut mesgale ile kendisini eglendiren kimse, yavas yavas kendi kendine dusunme yetenegini kaybeder, tipki at ustunden inmeyen bir adamin sonunda yurumeyi unutmasi gibi. Bircok egitimli insanin durumu bundan pek farkli degildir." Yasam Bilgeligi Uzerine Aforizmalar



    "Wann wir lesen, denkt ein Anderer für uns: wir wiederholen bloß seinen mentalen Proceß. Es ist damit, wie wenn beim Schreibenlernen der Schüler die vom Lehrer mit Bleistift geschriebenen Züge mit der Feder nachzieht. Demnach ist beim Lesen die Arbeit des Denkens uns zum größten Theile abgenommen. Daher die fühlbare Erleichterung, wenn wir von der Beschäftigung mit unsren eigenen Gedanken zum Lesen übergehn. Eben daher kommt es auch, daß wer sehr viel und fast den ganzen Tag liest, dazwischen aber sich in gedankenlosem Zeitvertreibe erholt, die Fähigkeit, selbst zu denken, allmälig verliert, - wie Einer, der immer reitet, zuletzt das Gehn verlernt. Solches aber ist der Fall sehr vieler Gelehrten: sie haben sich dumm gelesen. Denn beständiges, in jedem freien Augenblicke sogleich wieder aufgenommenes Lesen ist nicht geisteslähmender, als beständige Handarbeit, da man bei dieser doch den eigenen Gedanken nachhängen kann."



    "Olumlulerin gozunu orten Maja onlara; oldugunu ya da olmadigini soylemenin mumkun olmadigi bir dunya gosterir. Cunku bu dunya, yolcunun uzaktan su sandigi kumun uzerindeki gunes yansimasina ya da yilan yerine koydugu yere atilmis ipe benzer."

  4. Ingiliz yazar Herbert George Wells'in dogum yildonumu (21 Eylul 1866)



    "Gunumuzun saglik kosullari ve tarimi, her sey bir yana, hala temel asamasindadir. Zamanimizin bilimi insan hastaliklari alaninin ancak kucuk bir bolumunde ise koyuldu, ama oyle bile olsa faaliyetlerini cok istikrarli ve israrci bir bicimde yaymakta. Tarimimiz ve bahceciligimiz orada burada bir yabani otu yok eder ve belki cok sayida saglikli bitkiler ekip, daha buyuk bir orani, bir denge olusturmak icin elinden geldigi olcude mucadele etmeye terk eder. En sevdigimiz bitki ve hayvanlari -ve bunlar o kadar az ki- yavas yavas, secici islah ile gelistiriyoruz. Bir gun yeni ve daha iyi bir cins seftali, bir gun cekirdeksiz uzum, bir gun daha hos kokulu, daha iri cicekler, bir gun daha faydali bir sigir cinsi. Onlari yavas yavas islah ediyoruz, cunku ideallerimiz belirsiz ve deneme kabininden, bilgimiz ise sinirli; cunku bizim beceriksiz ellerimizde doga da utangac ve hantal. Bu anafora ragmen akintinin surmesidir. Tum dunya zeki, egitimli ve isbirligi icinde olacak; her sey gitgide artan bir hizla doganin boyun egisine dogru gidecek. En sonunda akillica ve dikkatli bir sekilde, hayvan ve bitki dunyasinin dengesini insan ihtiyaclarina uyacak bir bicimde yeniden duzenleyecegiz." Zaman Makinesi



    "'After all, the sanitation and the agriculture of to-day are still in the rudimentary stage. The science of our time has attacked but a little department of the field of human disease, but even so, it spreads its operations very steadily and persistently. Our agriculture and horticulture destroy a weed just here and there and cultivate perhaps a score or so of wholesome plants, leaving the greater number to fight out a balance as they can. We improve our favourite plants and animals—and how few they are—gradually by selective breeding; now a new and better peach, now a seedless grape, now a sweeter and larger flower, now a more convenient breed of cattle. We improve them gradually, because our ideals are vague and tentative, and our knowledge is very limited; because Nature, too, is shy and slow in our clumsy hands. Some day all this will be better organized, and still better. That is the drift of the current in spite of the eddies. The whole world will be intelligent, educated, and co-operating; things will move faster and faster towards the subjugation of Nature. In the end, wisely and carefully we shall readjust the balance of animal and vegetable life to suit our human needs."

  5. Rus ressam Pavel Fyodorovich Tchelitchew'in dogu yildonumu (21 Eylul 1898)

    The Concert, 1930s




    Allegorical Composition


  6. Ispanyol sair Luis Cernuda’nin dogum yildonumu (21 Eylul 1902)



    Ne huzundur o ses sevisirken iki bedenden cikan,
    Sonbaharda kandiran bir ruzgar gibi
    Sakat birakilmis cocuklarin ustunde,
    Eller yagarken,
    Hafif eller, bencil eller; ya da edepsiz eller,
    El selaleleri ki bir zamanlar
    Minicik bir cepteki bahcede cicektiler.
    Cicekler kum tanesi ve cocuklar yapraklari,
    Ve sesleri tabii ki hafif hos gelir kulaga
    Gulduklerinde, sevdiklerinde, opustuklerinde,
    Ta kendinin en derinlerine kadar
    Genc ve yorulmus adam
    Bir zamanlar gece gunduz cok dus kurmaktan.
    Bir cocuk hicbir sey bilmez,
    Ellerin yagmayacagindan baska bir sey, ona dedikleri gibi;
    Haliyle, adam, dusleriyle basbasa birakilmis
    Yakarirken kumun akip gittigi cebine
    Kumu o ciceklerin
    Hani bir gun olu simasini susleyecek olan.

  7. 21 dakikalik ilk Western-Cowboy filmi Kit Carson, 21 Eylul 1903 tarihinde Amerika'da yayinladi.




  8. 21 Eylul 1917

    "Felice buradaydi, beni ziyaret icin otuz saatlik bir yolculuk yapti, dogrusu, bunu onlemeliydim. Oyle anliyorum ki, baslica benim yukumden katlandigi mutsuzlugun esi yok.Bir turlu kendimi toparlayamiyorum. Tam bir duygusuzluk ve caresizlik icindeyim; rahatliklarimdan kimini yitirebilecegimi dusunuyor, tek odun olarak biraz komedi oynuyorum, o kadar."



    21. September 1917

    "Felice war hier, fährt um mich zu sehn 30 Stunden, ich hätte es verhindern müssen. So wie ich es mir vorstelle, trägt sie, wesentlich durch meine Schuld, ein Äußerstes an Unglück. Ich selbst weiß mich nicht zu fassen, bin gänzlich gefühllos, ebenso hilflos, denke an die Störung einiger meiner Bequemlichkeiten und spiele als einziges Zugeständnis etwas Komödie."

Sayfa 2817/7020 İlkİlk ... 181723172717276728072815281628172818281928272867291733173817 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •