Sayfa 2527/7020 İlkİlk ... 152720272427247725172525252625272528252925372577262730273527 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 20,209 - 20,216 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. “Ben bir hikaye anlaticisiyim ve sinema da benim hikayelerimi anlattigim mecram. Sinemayi seviyorum cunku hayati hareketin icinde yeniden yaratiyor, genisletiyor ve rafine ediyor. Bana gore sinema mucizevi yaradilisimiza, resim, muzik veya edebiyattan cok daha yakin. Sadece bir sanat dali degil, kendine ait bir ritmi, perspektifi, lisani ve seffafligi var. Benim hikaye anlatma seklim sinema.”



    "Sono solo un narratore, e il cinema sembra essere il mio mezzo. Mi piace perché ricrea la vita in movimento, la esalta. Per me è molto più vicino alla creazione miracolosa della vita che, per esempio, un libro, un quadro o la musica. Non è solo una forma d’arte, in realtà è una nuova forma di vita, con i suoi ritmi, cadenze, prospettive e trasparenze. E’ il mio modo di raccontare una storia." Federico Fellini

  2. "Los Angeles'i seviyorum. Hollywood'u seviyorum. Herkes plastik. Ben de plastik olmak istiyorum. / I love LosAngeles , and I love Hollywood . They’re beautiful. Everybody’s plastic, but I love plastic. I want to be plastic." Andy Warhol



    Mulholland Cikmazi (Mulholland Drive 2001) Yon: David Lynch

  3. "Isigin guclu oldugu yerde bir de koyu bir golge bulunur. / Wo viel Licht ist, ist starker Schatten. / There is strong shadow where there is much light.” Johann Wolfgang von Goethe



    Katiller (The Killers,1946) Yon: Robert Siodmak

  4. Sairlerin sairi Italyan sair, yazar ve filozof Francesco Petrarca'nin olum yildonumu (19 Temmuz 1374)



    Bakarken dingin gunesine hayran hayran gozlerinin
    bilirim, oradadir, benimkileri renkten renge sokanin,
    islatanin, kopar yuregimden yorgun ruhum uzaklasir,
    siginmak ister koynuna, adina cennet dedigi topraginin;
    aci ve tatlilikla dolu oldugunu gorur bulundugu yerin,
    ve dunyadaki herseyin bir orumcek agina benzedigini,
    yakinir bunun icin kendi kendisinden ve Ask’tan: Nicin
    boylesine etkin mahmuzlari var, nicin frenleri boylesine keskin.
    Birbiriyle celiskili, birbirinden kopmayacak bu iki uctan oturu
    kalakalmistir bazen sicak mi sicak, bazen buza donmus
    beklentileriyle; bazen mahzun, bazen mutlu mu mutlu.
    Ne ki, dusuncelerin cogu huzunlu, azi neseli ve cogu kez
    pismanlik icindedir bu yurekli girisiminden oturu,
    boylesi bir meyve ancak boylesi bir kokten dogarmis.



    Mirando ’l Sol de’ begli occhi sereno,
    Ove è chi spesso i miei dipinge, e bagna;
    Dal cor l’anima stanca si scompagna,
    Per gir nel paradiso suo terreno:
    Poi trovandol di dolce, e d’amar' pieno,
    Quantoal mondo si tesse, opra d’aragna
    Vede: onde seco, e con Amor si lagna,
    Ch’à sì caldi gli spron, sì duro ’l freno.
    Per questi estremi duo contrari, e misti,
    Or con voglie gelate, or con accese
    Stassi così fra misera, e felice:
    Ma pochi lieti, e molti pensier’ tristi;
    E ’l più si pente dell’ardite imprese:
    Tal frutto nasce di cotal radice.



    Dagilir yele karsi altin saclari
    Ucucurdu binbir buklum icinde
    Bir hos isik vardi gözlerinde
    Piril piril, sonmus o zamandan beri.

    Bir iyilik sarardi yuzunu bazen,
    Bilmem, belki bana oyle gelirdi;
    Ben, o sevdadan can atan deli
    Nasil yanip tutusmazdim o zaman.

    Yurudu mu yerden kurtulurdu sanki,
    Melekler oyle yuruse gerek; sozleri
    Bir baska turluydu insan sozlerinden.

    Gokte bir ruhtu o, bir canli gunesti.
    Oyle gordum ben; oyle degilmis simdi.
    Yay gevsemis, ne cikar, yara gitmez gonulden

  5. Isvicreli yazar ve sair Gottfried Keller'in dogum yildonumu (19 Temmuz 1819)

    "Bir derebeyi kalkar gelir, topraklara ve halka sahip cikar; dini butun olmayan bir papaz kilisesine gelenleri, inanmadigi şeylere inandirmaya kalkarken, kilise gelirlerini rahat rahat, hatta onur duyarak yemekten kacinmaz; kendini begenmis bir ogretmen, saygin mesleginin sagladigi her turlu haktan yararlanir da eksik bilgisini artirmayi bir an bile aklina getirmez; erdemlikten uzak bir sanatci, isini kolay yonunden alip birtakim goz boyamalarla kendine un yapmayi basarir ve boylece gercek basari sahibinin hakki olan ekmegi ve unu calar; ya da bir uckagitci babadan kalma ya da turlu duzenbazlıkla ele gecirdigi tuccar adini kotuye kullanir ve insafsiz ve vicdansızlikla binlerce kisinin disinden tirnagindan arttirdigi ve kara gun icin sagladigi paralari dolandirir ve tum bu insanlar utanilacak hallerine aglayacak yerde cevrelerine toplanan dostlariyla keyif catar, birbirinden guzel neseli aksamlar gecirirler." Seldwyla Insanlari,



    "Wenn ein Fürst Land und Leute nimmt, wenn ein Priester die Lehre seiner Kirche ohne Überzeugung verkündet, aber die Güter seiner Pfründe mit Würde verzehrt; wenn ein dünkelvoller Lehrer die Ehren und Vorteile eines hohen Lehramtes inne hat und genießt, ohne von der Höhe seiner Wissenschaft den mindesten Begriff zu haben und derselben auch nur den kleinsten Vorschub zu leisten; wenn ein Künstler ohne Tugend, mit leichtfertigem Tun und leerer Gaukelei sich in Mode bringt und Brot und Ruhm der wahren Arbeit vorwegstiehlt; oder wenn ein Schwindler, der einen großen Kaufmannsnamen geerbt oder erschlichen hat, durch seine Torheiten und Gewissenlosigkeiten Tausende um ihre Ersparnisse und Notpfennige bringt, so weinen alle diese nicht über sich, sondern erfreuen sich ihres Wohlseins und bleiben nicht einen Abend ohne aufheiternde Gesellschaft und gute Freunde."

  6. Fransiz ressam, heykeltiras (Hilaire-Germain-) Edgar Degas'nin dogum yildonumu (19 Temmuz 1834)

    Prove di Balletto in Scena (The Rehearsal of the Ballet Onstage, 1874)







    https://www.youtube.com/watch?v=_X878q2uOSk

  7. Amerikali gazeteci, elestirmen ve kadin haklari savunucusu (Sarah Margaret Fuller Ossoli) Margaret Fuller’in dogum yildonumu (19 Temmuz 1850)

    "Dagin ustundeki bu siire tirmanarak ulasamam. Belki, ancak fuzyon ve pariltiyla. Benim icin asil olan, dogaya dair soylu bir farkindalik, baslica birkac fikir, belli bir yer ve huzunlu bir muzik."



    “I do not find the poem on the mountains improved by mere compression, though it might be by fusion and glow. Its merits to me are, a noble recognition of Nature, two or three manly thoughts, and, in one place, a plaintive music.”



    “Kadini sadece sevmek kaba bir hata cunku kadinlarin varolusunda hem dogruluk hem sevgi vardir. Dunyadaki enerjileri bu ikisinden olusur.”

  8. Rus sair, oyun yazari, film ve tiyatro aktoru Vladimir Vladimirovic Mayakovski’nin olum yildonumu (19 Temmuz 1893)



    Hicbir sey silemez aski,
    ne tartismalar ne ayrilik.
    bir de bakarsin
    yeniden gozden gecirilmis, olculup bicilmis,
    ustunde dusunulmustur.
    Ve simdi duzyazi parmakli
    sancagimi kaldiriyor,
    dogdum dogali ve yurekten,
    sevdigime,
    olene dek de sevecegime yemin ediyorum.






    Tutun dumani kemiriyor havayi.
    Oda, Kruçyonih'in Cehennem' inden bir bolum gibi.
    Animsiyor musun
    Ilk kez
    ardinda bu pencerenin
    tutkudan cildirmiscasina
    oksamistim ellerini.
    Simdi
    oturuyorsun ayni yerde,
    yuregin
    demirden bir kilif icinde.
    Ve yarin
    paralayan sozlerle
    kovacaksin belki beni
    Ve los antrede
    uzun sure
    titreyislerle sarsilan bir kol
    bulamayacak
    ceketteki yerini.
    Cikacagim, ezilmis.
    Firlatacagim vucudumu sokaga.
    Yabanil
    cilgin
    umutsuzlukla paramparca.
    Hayir
    gerek yok buna,
    sevgilim,
    biricigim,
    gel
    vedalasalim simdiden.
    Agir bir gulle gibi
    askim
    nereye kacarsan kac
    asilidir sana
    nasil olsa.
    Birak
    son bir haykirisla uluyayim
    horlanmisligin aci yankisini.
    Calismaktan
    anasi agladiginda okuzun
    gider
    salar kendini soguk sulara.
    Askindan baska
    deniz yok bana,
    ve gozyaslari da
    bir erinc
    koparamiyor ondan.
    Yorgun fil
    sessizligi aradiginda
    yatar
    kizgin kumlara saltanatla.
    Askindan baska
    gunes yok bana.
    Ve bilmiyorum bile
    neredesin simdi ve kiminle.
    Eger
    bir baska sair olsaydi
    boylesine uzdugun,
    onarirdi acisini
    parayla ve unle.
    Fakat
    sevinc vermiyor bana hicbir cinilti
    senin sevgili adinin
    ciniltisindan baska.
    Atmayacagim
    bir bosluga kendimi,
    zehir icmeyecegim.
    Ve dayayip
    sakagima namluyu
    cekmeyecegim tetigi.
    Agzi hicbir bicagin
    bakislarin kadar senin
    kesemez beni.
    Yarin unutacaksin
    seni taclandırdigimi,
    ve yakip tukettigimi
    ciceklenmis bir ruhu
    askla.
    Ve ucari gunlerin firtinali karnavali
    dagitacak
    sayfalarini kitaplarimin.
    Sozlerimin kurumus yapraklari mi
    durduracak seni
    cirpinan soluguyla.
    Birak hic degilse
    son bir sevgi dalgasi sereyim
    beni bırakip giden adimlarinin altina.



    Il fumo del tabacco ha roso l’aria.
    La stanza
    è un capitolo dell’inferno di Kruchenych.
    Ricordi?
    Accanto a questa finestra
    per la prima volta
    accarezzai freneticamente le tue mani.
    Oggi, ecco, sei seduta,
    il cuore rivestito di ferro.
    Ancora un giorno,
    e mi scaccerai,
    forse maledicendomi.
    Nella buia anticamera, la mano, rotta dal tremito,
    a lungo non saprà infilarsi nella manica.
    Poi uscirò di corsa,
    e lancerò il mio corpo per la strada.
    Fuggito da tutti,
    folle diventerò,
    consunto dalla disperazione.
    Ma non è necessario tutto questo;
    cara,
    dolce,
    diciamoci adesso addio.
    Il mio amore,
    peso così schiacciante ancora,
    ti grava sopra
    lo stesso,
    dovunque tu fugga.
    Lasciami sfogare in un ultimo grido
    l’amarezza degli offesi lamenti.
    Se lo sfiancano di lavoro, un bue,
    se ne va
    ad adagiarsi sulle fredde acque.
    Ma, al di fuori del tuo amore,
    per me
    non c’è mare,
    e dal tuo amore neanche col pianto puoi impetrare tregua.
    Se l’elefante sfinito cerca pace,
    si stende regalmente sulla sabbia arroventata.
    Ma, al di fuori del tuo amore,
    per me
    non c’è sole,
    e io non so neppure dove sei e con chi.
    Se così tua avessi ridotto un poeta,
    lui
    avrebbe lasciato la sua amata per la gloria e il denaro
    ma per me
    non un solo
    suono è di festa
    oltre a quello del tuo amato nome.
    Non mi butterò nella tromba delle scale,
    non ingoierò veleno,
    non saprò premere il grilletto contro la tempia.
    Su di me,
    al di fuori del tuo sguardo,
    non ha potere la lama di nessun coltello.
    Domani dimenticherai
    che ti ho incoronato,
    che l’anima in fiore ho incenerito con l’amore,
    e lo scatenato carnevale dei giorni irrequieti
    socompiglierà le pagine dei miei libri
    Potranno mai le foglie secche delle mie parole
    trattenerti un momento
    per aspirare avidamente?
    Ma lascia almeno
    ch’io lastrichi con un’ultima tenerezza
    il tuo passo che s’allontana.

Sayfa 2527/7020 İlkİlk ... 152720272427247725172525252625272528252925372577262730273527 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •