Sayfa 2727/7020 İlkİlk ... 172722272627267727172725272627272728272927372777282732273727 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 21,809 - 21,816 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Rus ressam Konstantin Dmitriyevich Flavitsky'nin olum yildonumu (3 Eylul 1866)

    Children of Jacob sell his brother Joseph, 1855




    The Court of Solomon, (Date unknown)




    Italian Girl, (Date unknown)


  2. Amerikali ressam Eanger Irving Couse'in dogum yildonumu (3 Eylul 1866)

    The Captive, 1891




    The Historian (The How and Why Library, 1902)


  3. Rus sair, yazar, oyun yazari ve cevirmen Ivan Sergeyevich Turgenyev'in olum yildonumu (3 Eylul 1883)

    “Bense dusunuyorum: iste burada saman yigininin golgesinde yatiyorum...Daracik bir yer isgal ediyorum, icinde bulunmadigim, beni ilgilendiren bir isin olmadigi geri kalan boslukla kiyaslandiginda bir damlacik bir yer ve yasayabilecegim zaman bolumu, benim icinde olmadigim ve olmayacagim sonsuzluk karsisinda oyle kucuk ki... Oysa bu atomda, bu matematiksel noktada kan dolasip duruyor, beyin calisiyor, birtakim istekler oluyor... Ne sacmalik! Ne bosseyler!” Babalar ve Ogullar



    "Whereas I think: I’m lying here in a haystack... The tiny space I occupy is so infinitesimal in comparison with the rest of space, which I don’t occupy and which has no relation to me. And the period of time in which I’m fated to live is so insignificant beside the eternity in which I haven’t existed and won’t exist... And yet in this atom, this mathematical point, blood is circulating, a brain is working, desiring something... What chaos! What a farce."



    " ‘Mutluluk’ uzerine konusuyorduk galiba. Ben size kendimi anlatiyordum. Bakin yine 'mutluluk' sozunu kullandim. Soyleyin neden guzel bir muzikten, hos gecirilmis bir aksamdan, cana yakin insanlarla konusmaktan zevk duydugumuz zaman butun bunlar sanki bir yerlerde var olan, ama bizim sahip olamadigimiz gercek, sonsuz bir mutlulugun basit bir kopyasiymis gibi bir hisse kapiliyoruz? Neden oyle oluyor? Yoksa siz boyle bir duygu icinde kalmiyor musunuz?"



    "Ho usato la parola 'felicità'. Dica perché, anche quando proviamo piacere, per esempio per la musica, per una bella serata, per una conversazione con della gente simpatica, perché tutto questo sembra più un'allusione a una felicità che esiste da qualche parte, che felicità vera, vale a dire felicità che possediamo. Perché è così? O forse, lei non prova niente del genere?"

  4. Amerikali antropolog, egitimci, filozof ve dogal bilim yazari Loren Eiseley'in dogum yildonumu (3 Eylul 1907)



    “Her biri kendi icinde kaynayan zerresel bir yasama sahip, insan dedigimiz o sayisiz ve birbirinden ayrik goletler butunu, suya, nehirlerin ulasamayacagi bir varlik kazandiran bir yol olmaktan baska neydi ki?” The Immense Journey, The Flow of the River



    "Yasamdan yana tavir koyan bir yargi gormustum ve bu yargiyi verenler insanlar degildi. Kafeslerdeki kuslara bakanlar ya da diger zihinleri bizim zihnimize ne kadar yakin oldugu uzerinden olcenler buna aldirmayabilir. Bu gecmis gunlerimden kalma, cagildayan sular ve yesil yapraklar arasinda gecen bir hikaye. Yuz yasima kadar yasasam da bir daha boyle bir seye tanik olacagimi ya da milyonda bir insanin bile boyle bir sey gormus olacagini sanmam cunku insan boylesi sessizlikler icerisinde davetsiz bir misafirdir. Dogru isik denk gelmis olmali ve gozlemci gorunmemelidir. Kimse boyle bir deney kurgulayamaz. Ne gorduysen ancak sans eseridir.

    Dagdan iniyordum, yarim gun boyunca egrelti otlari ve cam igneleri arasinda guc bela yol almis ve ormanin icinde, egri bugru bir dalin tam ortasinda uzandigi kucuk bir aciklikta, sirtimi bir agac kutugune dayayip, biraz soluklanmak uzere oturmustum. Sans eseri acikligi net bir bicimde gormeme ragmen kendim gorunmeyecek bir noktadaydim.

    Gunes isitiyordu ve ormanin miriltilari arasinda uykuya daldim. Aciklikta kopan gurultu ve kargasanin belli belirsiz farkina vararak uyandigimda gun isigi camlar arasindan oyle bir siziyordu ki bu minik kayran muazzam bir katedral gibi gorunuyordu. Uzun isik huzmeleri icerisinde agac polenlerinin toz zerreciklerini secebiliyordum ve hemen oracikta, acikliga uzanan egri dalin uzerinde, gagasinda kipkirmizi ve kimil kimil kivranan bir yavru kusla, kocaman bir kuzgun duruyordu..." Kuslarin Yargisi



    "I saw a judgment upon life, and that it was not passed by men. Those who stare at birds in cages or who test minds by their closeness to our own may not care for it. It comes from far away out of my past, in a place of pouring waters and green leaves. I shall never see an episode like it again if I live to be a hundred, nor do I think that one man in a million has ever seen it, because man is an intruder into such silences. The light must be right, and the observer must remain unseen. No man sets up such an experiment. What he sees, he sece by chance.

    You may put it that I had come over a mountain, that I had slogged through fern and pine needles for half a long day, and that on the edge of a little glade with one long, crooked branch extending across it, I had sat down to rest with my back against a stump. Through accident I was concealed from the glade, although I could see into it perfectly.

    The sun was warm there, and the murmurs of forest life blurred softly away into my sleep. When I awoke, dimly aware of some cornmotion and outcry in the clearing, the light was slanting down through the pines in such a way that the glade was like some vast cathedral. I could see the dust motes of wood pollen in the long shaft of light, and there on the extended branch sat an enormous raven with a red and squirming nestling in his beak..."

  5. Ingiliz oyun yazari Caryl Churchill'in dogum gunu (3 Eylul 1938)

    "Biz, Ingilizlerin aksan konusunda ukala olduklarini biliyoruz. Britanya Imparatorlugundan memnun degiliz; varos yasantisi genelde SIKICI ve bircok orta yasli adam tatminsiz. Birbirimizle iletisim kuramiyoruz; cok yanilgimiz var ve hayatin ne oldugunu bilmiyoruz…"



    "We know the English are still snobbish about accents, we're not happy about the British Empire, suburban life is often dull and many middle-aged men are infulfilled. We can't communicate with each other, have a lot of illusions and we don't know what if anything life is about..."



    "JOAN: Farelerin agzindan ve kulaklarindan kan geliyor; bu yine iyi, yolun kenarindaki kizlarda da ayni durum vard. Ceset yiginlari vardi ve durup baktiginizda, birinin kahveden veya toplu igneden oldugunu anlardiniz. Onlar eroinden, petrolden, elektrikli testereden, sac jolesinden, camasir suyundan, mayasil otundan olmuslerdi.”



    "JOAN: The rats are bleeding out of their mouths and ears, which is good, and so were the girls by the side of the road. It was tiring there because everything’s been recruited, there were piles of bodies and if you stopped to find out there was one killed by coffee or one killed by pins, they were killed by heroin, petrol, chainsaws, hairspray, bleach, foxgloves."

  6. Uruguayli gazeteci ve yazar Eduardo (Germán María Hughes) Galeano'nun dogum yildonumu (3 Eylul 1940)



    "Biz yaptigimiz seyiz, ozellikle oldugumuz seyi degistirmek icin yaptigimiz seyiz."



    "Yasam, isimsiz ve ansizken, yapayalnizdi. Elleri vardi, ama dokunacak kimsesi yoktu. Agzi vardi, ama konusacak kimsesi yoktu. Yasam hicbir cag ile tanimlanamiyordu henuz. Iste o zaman arzu yayini gerdi ve firlattigi arzu oku yasami ikiye boldu ve yasam iki kisi oldu. Bu ikisi bulustular ve gulustuler. Birbirlerine bakmak gulduruyordu onlari ve birbirlerine dokunmak da." Aynalar



    "Life was alone, no name, no memory. It had hands, but no one to touch. It had a tongue, but no one to talk to. Life was one, and one was none.Then desire drew his bow. The arrow of desire split life down the middle, and life was two.When they caught sight of each other, they laughed. When they touched each other, they laughed again."



    "Dort milyar bes yuz milyon yil once, bir yil eksik bir yil fazla, cuce bir yildiz bugun yeryuzu ismine karsilik gelen bir gezegen tukurdu.

    Dort milyar iki yuz milyon yil once, ilk hucre denizden ilk yudumu tatti, hosuna gitti ve iki tane oldular; birlikte bir seyler icsinler diye.

    Dort milyar kusur yil once daha neredeyse maymun olan erkek ve kadin ayaklarinin uzerinde yukseldi ve kucaklastilar, o durumdayken yuz yuze olmanin mutlulugunu ve panigini ilk defa yasadilar.

    Yaklasik dort yuz elli bin yil once, kadin ve erkek iki tasi surttu ve onlara korku ve sogukla mucadelelerinde yardim eden ilk atesi yakti.

    Yaklasik uc yuz bin yil once, kadin ve erkek ilk kelimeleri soylediler ve anlasabileceklerine inandilar.

    Hala ayni durumdayiz: Iki olmak istegiyle, korkudan olerek, soguktan donarak kelimeler ariyoruz." Eduardo Galeano, Zamanin Agizlari



    "Eger dusersem, yurudugum icindi. Ve yurumeye deger, dussen bile."

  7. Rus kisa oyku- roman yazari ve gazeteci Sergey Donatovich Dovlatov’un dogum yildonumu (3 Eylul 1941)

    “Ozgurlugun beni ilgilendirmeyen felsefi bir dusunce oldugunu biliyordum. Cunku bizim gibi yari tutsaklara felsefe yapmak lukstur. Caninin istedigi yere gidebiliyor musun? Iste sana ozgurluk!” Bavul



    “I know that freedom is a philosophical concept. That doesn't interest me. After all, slaves aren't interested in philosophy. To go wherever you want – now that's freedom!”



    “Oda berbat gorunuyordu. ‘Burasi bana yakismaz’demeliydim. Ama yine de entelektuel biriyim herhalde ki o siirsel sozleri soyledim: ‘Pencereler guneye mi bakiyor?’ " Puskin Tepeleri



    “The room was even more disgusting. To be honest, I was at a bit of a loss. If only I could have simply said: ‘I’m afraid this won’t work.‘ But it appears I am genteel after all. And so I said something lyrical: ‘The windows face south?’ ”

  8. Supermen ve Superman II’da, Lex Luthor’in sekreteri Eve Teschmacher karakterine hayat veren Amerikali aktris Valerie Ritchie Perrine'in dogum gunu (3 Eylul 1943)




Sayfa 2727/7020 İlkİlk ... 172722272627267727172725272627272728272927372777282732273727 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •