Sayfa 3406/7020 İlkİlk ... 240629063306335633963404340534063407340834163456350639064406 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 27,241 - 27,248 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Arjantinli film yonetmeni, senarist ve yazar Edgardo Cozarinsky'nin dogum gunu (13 Ocak 1939)

    "Bir kitabin ne one surdugunu tanimlayan, olcen, benimseyen ya da onu reddeden her zaman okuyucudur. Diger butun temel faaliyetlerinin arasinda okuyucu, yazar icin bir kisilik uydurur. Burada soylemeye calistigim sey; bir kurgu yazarinin, tamamlanmamis karakterlerine kendi tecrubelerini odunc verdigi ve daha sonra, arzulari besleyecek bir hayal gucuyle onlari tamamladigidir: 'Bu olmasini isteyecegim seydi.' 'Bu basima gelse korkacagim seydi.' Hafiza artik sessizlik icerisinde sinematografik montaja benzer bir teknikle neyin saklanacagini ve neyin bir kenara birakilacagini secer. Bir sonraki evrede, yazarin kattigi hayal gucu bahsettigimiz montaja hukmeder, onu tekrardan arzularina gore uyarlar, saptirir. Fakat bu islem ona belgenin gormezden geldigi kalbinden gelen bir gercegi verecektir, kurgu neyi kesfeder? Okuyucu bunu hemen sezer. Kurgudan elde ettigi bu materyalle okuyucu yazarin kisiligini insa edecektir. Acaba kac yazar kendilerinde bile eksik olan bir netlikle mahremiyetlerini gorebilen okuyuculara denk gelmistir?"



    "El lector, además, inventa una persona para el escritor. El autor de ficción presta a sus criaturas desechos de su experiencia, y los completa con esa imaginación que alimenta el deseo: “esto es lo que hubiese querido que ocurriese, esto es lo que hubiese temido”. La memoria ya ha trabajado en silencio, con una técnica parecida a la del montaje cinematográfico, eligiendo qué guardar, qué desechar. En la instancia siguiente, ese suplemento de imaginación que aporte el escritor se apropia de aquel montaje, lo reacomoda a su deseo, lo tergiversa, y sin embargo esta operación le confiere una verdad, ignorada por el documento y que surge de las entrañas de la ficción, que la ficción descubre. Y esto el lector lo percibe inmediatamente. Es el material con el que construirá la persona del escritor. Cuántos novelistas se han topado con lectores que habían percibido su intimidad con una claridad de la que él mismo carecía?"

  2. Amerikali roman, hatira ve deneme yazari Edmund Valentine White'in dogum gunu (13 Ocak 1940)

    "Zihnimiz onceden, bilincsizce urettigi seyi acikca cozumlemedikce ya da onceden sabirla cozumlendigi seyi canli sekilde yeniden yaratmadikca asla tatmin olmaz. / Our mind is never satisfied if it has not been able to give a clear analysis of what it first unconsciously produced, or a living recreation of what it had first patiently analyzed."


    “... ne olup bittigine dair, butun bunlarin ne anlama geldigine dair tek bir fikrimiz bile yok... Butun bunlar ne anlama geliyor? / ...one has no notion, no notion at all of what it's all about... What does all this mean?”



    "On dokuzuncu yilin en buyuk romancisinin Tolstoy olmasi gibi, Proust da, yirminci yuzyilin en buyuk romancisiydi. / Proust was the greatest novelist of the twentieth century, just as Tolstoy was in the nineteenth."


    "Proust dunyaya halihazirda var olan guzellikleri toplamaya degil, guzellikleri sifirdan yaratmaya geldi. / Proust had come into the world not to collect beauty ready-made, but to create it."


    "Proust olmak demek, izole olmak demekti -dahi olmanin bedeli bu olabilir mi? / A Proust can only be someone isolated—is that the price genius must pay?"

  3. Irlandali roman - kisa oyku yazari, sair, ogretmen ve edebiyat elestirmeni (James Augustine Aloysius Joyce) James Joyce’un olum yildonumu (13 Ocak 1941)

    “Ben de onun gibiydim, ayni dusuk omuzlar, ayni oturup kalkmayi bilemeyen haller. Cocuklugum, iki buklum, yani basimda duruyor. Ona bir kerecik ya da hafifce dokunamayacagim kadar uzakta. Benim cocuklugum gozlerimiz kadar uzak, onun cocuklugu gozlerimiz kadar gizli. Sessiz sirlar, kalplerimizin icindeki karanlik saraylarda tas gibi kurulmus oturuyorlar: hukumranliklarindan bikmis sirlar: tahttan indirilmek isteyen tiranlar.”



    “Like him was I, these sloping shoulders, this gracelessness. My childhood bends beside me. Too far for me to lay a hand there once or lightly. Mine is far and his secret as our eyes. Secrets, silent, stony sit in the dark palaces of both our hearts: secrets weary of their tyranny: tyrants willing to be dethroned.”



    "Yapayalnizdi. Kimsenin dikkatini cekmiyordu, mutluydu, yasamin vahsi kalbine yaklasmisti. Yalnizdi, gencti, basina buyruk ve yabanil yurekliydi. Sert havanin issizligi, aci sular, denizden gelme kabuklar ve yosunlar ile perdelenmis kursuni gunisiginda bir basinaydi." Sanatcinin Bir Genc Adam Olarak Portresi



    "He was alone. He was unheeded, happy, and near to the wild heart of life. He was alone and young and wilful and wildhearted, alone amid a waste of wild air and brackish waters and the seaharvest of shells and tangle and veiled grey sunlight."




    Bir gun rastladikti aska
    Calgi calarken biri alacakaranlikta,
    Ve duruyordu yaninda biri korkuyla
    Cunku askta en yeni olan seydir korku.
    Yurekten severdik biz. Simdi gecmis bu ask
    Bize sevincli saatler tattiran.
    Neyse hos geldin simdi, her bir yalniz yolu
    Dolanacagiz her birimiz kendince.



    Love came to us in time gone by
    When one at twilight shyly played
    And one in fear was standing nigh
    For love at first is all afraid.
    We were grave lovers. Love is past
    That had his sweet hours many a one.
    Welcome to us now at the last
    The ways that we shall go upon.

  4. Kanadali kurgu yazari Frank Edward Peretti'nin dogum gunu (13 Ocak 1951)

    "Biri trafik kazasinda oldugu zaman araba kullanmayi birakmiyorsunuz, degil mi? Ya da biri akciger kanserinden oldugu zaman sigara icmeyi birakmiyorsunuz? Veya birinin basina sarhosken bir kaza geldisinde icki icmeyi birakmiyorsunuz, haksiz miyim? Hayat devam ediyor, cocuklar, hayatinizi istediginiz gibi yasayin." Yemin



    “Somebody gets killed in a car accident, you don't stop driving; am I right? Or somebody dies of lung cancer, you don't stop smoking, right? Or somebody gets in an accident because they were drunk you don't stop drinking, do you ? Life goes on, guys, and you live it as you please and let the chips fall where they may."

  5. Mizahi ve dokunakli kisa oykuleriyle taninan Amerikali kurgu yazari Lorrie Moore'un dogum gunu (13 Ocak 1957)



    "Ilk once baska bir sey, herhangi bir sey olmayi dene. Film yildizi ya da astronot. Film yildizi ya da misyoner. Film yildizi ya da anaokulu ogretmeni. Dunya baskani. Fena halde basarisizliga ugra. En iyisi erken yasta basarisiz olman – mesela on dordunde. On besinde, ket vurulmus arzulara dair uzun haiku serileri yazabilmen icin erken yasta, kritik bir hayal kirikligi sarttir. Bir gol, bir kiraz cicegi, daga dogru yola koyulmadan once sercenin kanadina surtunen bir ruzgar. Heceleri say. Annene goster. Annen guclu ve isbilir birisi. Vietnam’da bir oglu ve muhtemelen aldatan bir kocasi var. Leke gostermedigi icin kahverengi giyinmeye inanir. Yazdigin seye soyle bir bakacak, ardindan donut kadar ifadesiz yuzunu sana cevirecek. 'Bulasik makinesini bosaltmaya ne dersin,' diyecek. Bakislarini kacir. Catallari catal cekmecesine tikistir. Benzin istasyonundan alinmis beles bardaklardan birini kazara kir. Bu mecburi bir istirap ve cile. Bu daha baslangic. Lisedeki Ingilizce dersinde Bay Killian’in yuzune bak. Yuzlerin onemli olduguna karar ver. Gozenekler hakkinda bir villanelle yaz. Cebelles. Sone yaz. Heceleri say: Dokuz, on, on bir, on uc. Deneysel oykuler yazmaya karar ver. Boylece heceleri saymana gerek kalmaz. Bir gece oturma odalarinda esrarengiz bicimde beliren bir tufegin aciklanamaz sekilde arizalanmasi sonucu yasli bir adamla kadinin birbirini kazara vurmasina dair bir oyku yaz. Bitirme odevin olarak Bay Killian’a ver. Ogretmenden geri aldigin odevin ustunde su yaziyor: 'Bazi imgelerin cok hos ama olay orgusunden hic anlamiyorsun.' Eve geldiginde, kendi odanin mahremiyetinde, onun siyah murekkepli yorumunun altina kursunkalemle hafifce soyle yaziver: 'Olay orgusu oluler icindir, gozenek-surat...” Nasil Yazar Olunur



    "First, try to be something, anything, else. A movie star/astronaut. A movie star/ missionary. A movie star/kindergarten teacher. President of the World. Fail miserably. It is best if you fail at an early age - say, 14. Early, critical disillusionment is necessary so that at 15 you can write long haiku sequences about thwarted desire. It is a pond, a cherry blossom, a wind brushing against sparrow wing leaving for mountain. Count the syllables. Show it to your mom. She is tough and practical. She has a son in Vietnam and a husband who may be having an affair. She believes in wearing brown because it hides spots. She'll look briefly at your writing then back up at you with a face blank as a doughnut. She'll say: ''How about emptying the dishwasher?'' Look away. Shove the forks in the fork drawer. Accidentally break one of the freebie gas station glasses. This is the required pain and suffering. This is only for starters. In your high school English class look at Mr. Killian's face. Decide faces are important. Write a villanelle about pores. Struggle. Write a sonnet. Count the syllables: 9, 10, 11, 13. Decide to experiment with fiction. Here you don't have to count syllables. Write a short story about an elderly man and woman who accidentally shoot each other in the head, the result of an inexplicable malfunction of a shotgun which appears mysteriously in their living room one night. Give it to Mr. Killian as your final project. When you get it back, he has written on it: ''Some of your images are quite nice, but you have no sense of plot.'' When you are home, in the privacy of your own room, faintly scrawl in pencil beneath his black- inked comments: ''Plots are for dead people, pore- face...''

  6. Italyan yazar ve sair (Marta Felicina Faccio / kendisi Rina Faccio ismini severdi) Sibilla Aleramo'nun olum yildonumu (13 Ocak 1960)

    "Evrenin sessiz tapinagi seni gordugum ya da seni dusundugum zaman doktugum gozyaslarinda eriyor..." (Dino Campana'ya mektubundan)



    "L'adorazione silenziosa per l'universo, si scioglie in queste lagrime se ti vedo o se ti penso..."

  7. Seinfeld dizisinin Elaine Benes karakteri Amerikali aktris Julia (Elizabeth Scarlett) Louis-Dreyfus'in dogum gunu (13 Ocak 1961)






  8. Grey's Anatomy dizisinde Dr. Derek Shepherd karakterine hayat veren Amerikali aktor Patrick Galen Dempsey’in dogum gunu (13 Ocak 1966)




Sayfa 3406/7020 İlkİlk ... 240629063306335633963404340534063407340834163456350639064406 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •