Sanat Mozaik

[Terraluna]

Ispanyol ressam Ramon Casas y Carbó’nun olum yildonumu (29 Subat 1932)

The Charge or Barcelona 1902




La Sargantaine, c. 1907, portrait of Júlia Peraire

[Terraluna]

Rumen sair, roman ve oyun yazari Marin Sorescu’nun dogum yildonumu (29 Subat 1936)



Biraz daha cali cirpi atin
Gunese,
Deniyor ki sönecek
Milyonlarca
Yil icinde,
Agactan eser kalmazsa,
Atin gunese
Orman halini alacak
Ovalari,
Bir gün
Orman halini alacak
Daglari, ayi, gogu.
Her zaman
Bir seyler atin,
Birkac cali cirpi,
Birkac hayat,
Cunku gunes citirdiyor hala
Yuzlerimizde,
Guzeldir, cirkindir hesap verenler
Gece ve gunduz,
Birbirini izliyor mevsimler.

[Terraluna]

29 Subat 1940 tarihinde duzenlenen 12. Akademi Odul Toreni’nde Ruzgar Gibi Gecti (Gone with the Wind) 8 Akademi Odulu kazandi.

[Terraluna]

Isvicreli yazar Martin Suter’in dogum gunu (29 Subat 1948)

“Eli yuzunu hissediyordu, ama yuzu elini hissetmiyordu. Fabio Rossi elini yeniden yorganın ustune "birakti ve az once bulundugu yere yeniden donmeye calisti. Duygularin, seslerin, dusuncelerin ve kokularin bulunmadigi yere. Her seyden once bu kokuydu, onu gozlerini acmaktan alikoyan. Ortalik hastane kokuyordu. Yeterince erkenden ogrenecekti, neden burada oldugunu. Karanligi delen ikinci sey bir sesti. ‘Bay Rooossi,’ diye bagiriyordu bu ses, sanki bir nehrin ote yakasindaymis gibi. O kadar uzaktan geliyordu ki, Fabio duymamis gibi yaptiginda nezaketsizlik etmis sayilmazdi. Sesler uzaklasti, ama koku kaldi. Her solukta daha da yogunlasti. Fabio agzindan nefes almak istiyordu. Agzinin sadece yarisini acabiliyormus gibiydi. Agzini yokladi. Yine ayni his: Parmaklari dudaklarini hissediyor, ama dudaklari parmaklarini hissetmiyordu… "



“Seine Hand spürte das Gesicht, aber sein Gesicht spürte die Hand nicht. Fabio Rossi liess sich wieder auf die Bettdecke sinken und versuchte, dorthin zurückzukehren, wo er sicjh eben noch befunden hatte. An den Ort ohne Gefühle, Geräusche, Gedanken und Gerüche. Es war vor allem der Geruch, der ihn davon abhielt, die Augen zu öffnen. Es roch nach Krankenhaus. Er würde noch früh genug erfahren, weshalb er hier war.Das nächste, was durch das Dunkel drang, war eine Stimme. ‘Herr Rooossi’, rief sie, wie vom andern Ufer eines Flusses. So weit weg, dass er sie ignorieren konnnte, ohne unhöflich zu erscheinen. Die Geräusche entfernten sich, aber der Geruch blieb. Er wurde intensiver mit jedem Atemzug. Fabio wollte durch den Mund atmen. Es war ihm, als ob er ihn nur zur Hälfte öffnen könnte. Er betastete ihn. Wieder das gleiche Gefühl: Die Finger spürten die Lippen, aber die Lippen die Finger nicht…”



" ‘Goruntuler,’ diyerek soludu Vogel, ‘gorsel girdi, beyin icin acik arayla en iyi uyaricidir. Bir goruntu bin sozcukten daha fazlasini soyler, bir gazeteci olarak biliyorsunuzdur.’

‘Fotografcilarimiz hep soyluyorlar bunu.’

‘Peki siz ne yanit veriyorsunuz onlara?’

‘Su soylediginin bir fotografini cek bakalim!" Can Dostu



" ‘Bilder’, schnaufte Vogel, ‘der visuelle Input ist mit Abstand das beste Stimulans für das Hirn. Ein Bild sagt mehr als tausend Worte, das wissen sie als Journalist.’

’Das sagen unsere Fotografen immer.’

‘Und was antworten sie denen?’

‘Fotografier das mal’

[Terraluna]

Amerikali yazar Anthony Jay Robbins’in dogum gunu (29 Subat 1960)

"Hepimiz iyi ve kotu durumlari yasamisizdir. Bir lokantaya gittiginizde garsonun burnundan soluyarak ‘Ne istiyorsunuz?’ dedigi olmustur. O garsonun her zaman oyle mi konustugunuzu saniyorsunuz? Evet, guc yasam kosullari nedeniyle bu da mumkundur. Fakat daha buyuk bir olasilikla, o gun cok sayida masayla ilgilenerek yorulmus ya da birkac musterinin cok kotu davranisiyla yikilmis olabilir. O kotu bir insan degildir, sadece korkunc bir beceriksiz durum icindedir. Onun durumunu degistirirseniz, davranislarini da degistirebilirsiniz. "



“We all go in and out of good and bad states. Have you ever gone into a restaurant and had a waitress snarl, “Whaddya want?” Do you think she always communicates like that? It’s possible that she’s had such a difficult life that she’s always like that. But it’s more likely that she’s had a bad day handling too many tables, maybe stiffed by a few customers. She’s not a bad person; she’s just in a terribly unresourceful state. If you can change her state, you can change her behavior.”



“Esas olarak, eger hayatlarimizi kendimiz yonetmek istiyorsak, surekli eylemlerimizin kontrolunu elimize almak zorundayiz. Hayatlarimizi bicimlendiren, ara sira yaptigimiz seyler degil, surekli olarak yaptigimiz seylerdir. En onemli kilit soru sudur: Tum eylemlerimizden once yer alan nedir? Hangi eylemlere gececegimizi saplayan, dolayisiyla da bizi biz yapan, hayatimizin nihai hedefini tayin eden sey nedir? Eylemin babasi nedir? Cevap tabii bastan beri ima ettigim sey: kararin gucu.”



“In essence, if we want to direct our lives, we must take control of our consistent actions. It’s not what we do once in a while that shapes our lives, but what we do consistently. The key and most important question, then, is this: What precedes all of our actions? What determines what actions we take, and therefore, who we become, and what our ultimate destination is in life? What is the father of action? The answer, of course, is what I’ve been alluding to all along: the power of decision.”

[Terraluna]

Amerikali yazar bilim kurgu ve fantezi Timothy Thomas "Tim" Powers’in dogum gunu (29 Subat 1952)

“Yaygaraci Carmichael korsanlar tarafindan ele gecirildiginde John Chandagnac Jamaika'ya dogru yol almaktaydi. Kafasindaki tek dusunce vicdansiz amcasiyla yuzlesip hakki olani ondan geri istemekti. Kaptan Philip Davies, denizlerde dolasan tayfasina katilmak ve olmek arasinda bir secim yapmasi gerektigini soylediginde John Chandagnac hem yeni bir hayati hem de yeni bir isimi kabul etmek zorunda kalacakti: Jack Shandy! Fakat gemi korsanini bulanik Karayip sularinda bekleyen sey, heyecan verici deniz savaslari ve muthis yagmalardan cok daha fazlasiydi; cunku bu yeni ve karanlik dunyanin en belirgin iki yuzu ihanet ve guclu voodoo buyuculuguydu.”



“Aboard the Vociferous Carmichael puppeteer John Chandagnac is sailing toward Jamaica to claim his stolen birthright from an unscrupulous uncle when the vessel is captured…by pirates! Offered a choice by Captain Phil Davies to **** their seafaring band or die, Chandagnac assumes the name John Shandy and a new life as a brigand. But more than swashbuckling sea battles and fabulous plunder await the novice buccaneer on the roiling Caribbean waters—for treachery and powerful vodun sorcery are coins of the realm in this dark new world.”

[Terraluna]

Amerikali ressam ve Illustrator Gillette Elvgren’in olum yildonumu (29 Subat 1980)

The Verdict Was, Wow!, 1947

[Terraluna]

29 Subat 2004 tarihinde duzenlenen 76. Akademi Odul Toreni’nde, Yuzuklerin Efendisi: Kralin Donusu (The Lord of the Rings: The Return of the King) En Iyi Film; Charlize Theron, Cani (Monster) filmi ile En Iyi Kadin Oyuncu; Sean Penn, Gizemli Nehir (Mystic River) filmi ile En Iyi Erkek Oyuncu odulunu aldilar.