Fransiz ressam Raoul du Gardier'nin dogum yildonumu (1 Nisan 1871)
Le Duguay Trouin à Alger, circa 1935
La ville de Suez (Égypte). 1925
|
|
Fransiz sair, oyun yazari ve Cyrano De Bergerac'in yaraticisi Edmond Eugène Alexis Rostand'in dogum yildonumu (1 Nisan 1868)
"Nedir ki buse? Biraz daha yan yana yapilan bir vaattir. Yemindir kanmayana. Bir itirafin candan delil bulmasidir; sevismek mastarinin gul pembe noktasidir. Bir sirdir ki soylenir agza, kulak yerine. Bir gonul hazzidir ki, hep derinden derine yayilir. Bir visaldir karanfil lezzetinde. Dudaklarin ucundan tatmaktir ruhu biraz.”
"Cos'è poi un bacio? Un giuramento un pò più da vicino, una promessa più precisa, una confessione che cerca una conferma, un'apostrofo roseo fra le parole t'amo, un segreto soffiato in bocca invece che all'orecchio, un frammento d'eternità che ronza come l'ali d'un ape, una comunione che sa di fiore, un modo di respirarsi il cuore e di scambiarsi sulle labbra il sapore dell'anima!"
Fransiz ressam Raoul du Gardier'nin dogum yildonumu (1 Nisan 1871)
Le Duguay Trouin à Alger, circa 1935
La ville de Suez (Égypte). 1925
Namik Kemal'in Vatan Yahut Silistre oyununun promiyeri, 1 Nisan 1873 tarihinde Istanbul, Gedikpasa Tiyatrosu'nda gerceklesti.
ISLAM BEY: Gidecegim...
ZEKİYE: Once beni oldur.
ISLAM BEY: (Her seye karsi direnecegini gosteren bir agirbaslilikla) Evet... Gidecegim... Gidecegim... Gidecegim... Onume cehennemin alevleri sacilsa yine gidecegim. Gogsume Azrail'in pencesi takilsa yine gidecegim. Babamin kabrini cignemek gerekse yine gidecegim. Biricik annemin vucudu ayagimin altinda ezilecek olsa yine gidecegim... Ve gercekten benim icin olecegini bilsem dahi... Yine gidecegim.
ZEKİYE: (Ofkeyle odanin icinde gezinerek ve sesi duyulacak sekilde ancak yine kendi kendine) Aman Allah'im! Inanmiyor! Kendisi icin olebilecegime inanmiyor... Belki oldugumde de inanmaz... (Asabi bir tavirla Islam Bey'e donerek) Gideceksin... Tamam gideceksin... Fakat neden?
ISLAM BEY: I must go…
ZEKIYE: Then kill me first.
ISLAM BEY: (unmoved) I will go … I will go, even if my path is surmounted by the flames of hell. I will go, even if the angel of death thrusts his claws into my chest. I will go, even if I must step on my father’s grave with my own feet. Even if my grandmother’s body is to be crushed under my feet, I will go. Knowing you will die for me, I will go again.
ZEKIYE: (walking anxiously, talking to herself in an audible voice) Oh! He does not believe… he does not believe that I will die for him. Maybe he will not even believe me when I die. (turning towards him) You will go… You will go… Why?
Rus besteci, orkestra sefi, piyanist Sergey Rahmaninov'un dogum yildonumu (1 Nisan 1873)
Ingiliz yazar (Horatio) Edgar Wallace’in dogum yildonumu (1 Nisan 1875)
"Bir adamin bir yerini kesersin ama yarasi zamanla kapanir. Birini kamcilarsin ama o insan onun acisini da zamanla unutur gider. Ama bir adami korkutur, endiselendirir, sevdigi birine kotu bir sey olacagini soylersen, ona kolayca unutamayacagi kadar buyuk bir aci vermis olursun. Korku bir zalimdir, despottur, harap etmekten daha muthis, kaziga cakilmaktan daha gucludur. "
“Cut a man's flesh and it heals. Whip a man and the memory of it passes, frighten him, fill him with a sense of foreboding and apprehension and let him believe that something dreadful is going to happen either to himself or to someone he loves—better the latter—and you will hurt him beyond forgetfulness. Fear is a tyrant and a despot, more terrible than the rack, more potent than the stake."
“Entellektuel, yasaminda seksten daha ilginc birseyler bulmus kimseye denir.”
Yunan sair Maria Polydouri’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1902)
Beni sevdigin icin sadece gecmis yillarda sarki soyluyorum
Ve guneste, yazin kehanetinde,
yagmurda ve karda
Beni sevdigin icin sadece sarki soyluyorum
Cunku elin uzerimdeydi bir gece sadece
ve dudaklarimdan optun
Sadece onun icin, acan bir nilufer kadar guzelim
Ve ruhum titriyor
Cunku elin uzerimdeydi sadece
Cunku gozlerin bana bakti sadece
Varligimi onurla susledim
Seken bir ruhla,
cunku gozlerin bana bakti sadece
Cunku ben gecince beni fark ettin sadece
Ve senin bakisinla gecisi gordum
Ve benim silik golgem
Oynayan, acitan bir ruya
Cunku ben gecince beni fark ettin sadece
Cunku cekinerek cagirdin beni
Ve sen ellerime uzandin
Ve sen gozlerinde pus
eksiksiz bir ask
Cunku cekinerek cagirdin beni
Cunku onu begendin sadece
Ondan benim gecisim guzel oldu hep
Her yerde sen beni izliyorsun gibi
Her hangi bir yerde yanima yanasmissin gibi
Cunku onu begendin sadece.
Sadece beni sevdigin icin dogdum
Boyleydi yasamim verildi.
Acimasiz doyumsuz hayatta
Boyleydi yasamim doyuma ulasti
Sadece beni sevdigin icin dogdum
Sadece sana olan askim icin
Guller verdi elime tanyeri
Yolunu bir anligina aydinlatmak icin
gozlerimi yildizlarla doldurdu gece
Sadece sana olan askim icin
Sadece beni harika sevdigin icin
Senin duslerini yesertip
Cogaltmak icin yasadim, guzel kral
Ve simdi ne guzel oluyorum
Sadece beni harika sevdigin icin.
I only sing because you loved me
in the past years.
And in the sun, in summer ’s prediction
and in rain, and in snow,
I only sing because you loved me.
Only because you kept your hands on me
one night and you kissed me on my lips,
only for that, am I as fine as an open lily
And I have a shiver in my soul,
only because you kept your hands on me.
Only because your eyes looked at me
with the soul glancing,
proudly I adorned the ultimate
crown of my being,
Only because your eyes looked at me
Only because you noticed me as I passed
And by your look I saw passing
my svelte shadow as a dream
playing, hurting
Only because you noticed me as I passed
Because you hesitantly called me
And you stretched to my hand
And you had in your eyes the blur
A complete love
Because you hesitantly called me
Only because you liked it,
That’s why my passing kept being nice.
As if you were following me wherever
As if you came close to me somewhere
Only because you liked it.
Only because you loved me I was born,
so my life was given.
In graceless unfulfilled life
so my life was fulfilled.
Only because you loved me I was born.
Only for your special love
dawn gave roses in my hands.
To illuminate for a moment your way
night filled my eyes with stars
Only for your special love.
Only because you loved me wonderfully
I lived to pullulate
your dreams, beautiful king
And so sweet I’m dying
Only because you loved me wonderfully.
Alman ressam Andreas Achenbach'in olum yildonumu (1 Nisan 1910)
Retrieving the stern boat, 1842
Küstenlandschaft mit Stadtansicht, 1875
|
|
Ingiliz sair ve ozellikle savas sairi Isaac Rosenberg’un olum yildonumu (1 Nisan 1918)
Karanlik eriyip gidiyor -
Zaman hep o tekinsiz zaman.
Sadece bir canli varlik sicriyor elinden
Garip alayci bir fare
Kulagima takmak icin
Bir gelincik koparirken siperden.
Hey gidi garip farecik - vururlardi seni de
Bilseler boyle irk ayrimi gozetmedigini
Simdi dokundun ya su Ingiliz eline,
Ayni seyi bir Alman'a da yaparsin kuskusuz
Cok gecmeden canin ceker de gecersen
Aramizda uyuyan cayirlari.
Icinden guluyorsundur giderken
Baktikca o delikanlilara:
Sirim gibi, korkusuz bakisli,
Senden daha az yasama sansi olan
Ve olumun keyfine birakilmis,
Uzanip sere serpe topragin bagrina
Fransa' nin delik desik edilmis ovalarinda.
Nedir gozlerimizde gordugun
Celikle alevin gurlemesinde
Su dingin havanin icinde?
Nasil bir cirpinis - hangi korkulu yurek?
Gelincikler ki - kokleri insan damarlarinda-
Soluyorlar, durmadan solup dusuyorlar;
Oysa guvenlik icinde benim gelincik
Kulagimin ardinda,
Yalniz tozlanmis biraz.
Self-portrait of Isaac Rosenberg, 1915.
Yer İmleri