Coen biraderlerin yonettigi, William H. Macy, Frances McDormand ve Steve Buscemi’nin basrollerini paylastigi suc-drama-gerilim Fargo, 5 Nisan 1996’da Kanada ve Amerika’da vizyona girdi.
|
|
Amerikali sarkici,soz yazari, muzisyen ve Nirvana grubunun vokalisti Kurt Donald Cobain'in olum yildonumu (5 Nisan 1994)
Coen biraderlerin yonettigi, William H. Macy, Frances McDormand ve Steve Buscemi’nin basrollerini paylastigi suc-drama-gerilim Fargo, 5 Nisan 1996’da Kanada ve Amerika’da vizyona girdi.
Amerikali sair Irwin Allen Ginsberg'un olum yildonumu (5 Nisan 1997)
Dunyanin agirligi
asktir.
Yalnizligin yuku
altinda,
Hosnutsuzlugun yuku
altinda,
o agirlik
tasidigimiz o agirlik
asktir.
Kim oyle degil diyebilir?
Duslerde
o agirlik surtunur
bedene,
dusuncelerde
bir mucize
yaratir,
hayalinde
kivranir
insan olup
doguncaya dek-
saydamlikla yanip tutusan
yureginden bakinir-
cunku yasamin yuku
asktir...
The weight of the world
is love.
Under the burden
of solitude,
under the burden
of dissatisfaction
the weight,
the weight we carry
is love.
Who can deny?
In dreams
it touches
the body,
in thought
constructs
a miracle,
in imagination
anguishes
till born
in human -
looks out of the heart
burning with purity -
for the burden of life
is love,
Kanada dogumlu Amerikali yazar Saul Bellow'un olum yildonumu (5 Nisan 2005)
"Gunes kaybolmustu; kar atistiriyordu. Siyah asfaltin uzerine benek benek sacilmis, damlarin uzerinde yavas yavas birikmeye baslamisti. Bulundugum ucuncu kat yuksekliginden epeyce uzaklara kadar aciklik vardi. Yakinda gogun grisinden biraz daha acik tonda, bacalarindan dumanlar tuten damlar goruluyordu. Yoksul evler, depolar, ilan tahtalari, yol kemerleri, donuk bir isikla yanan elektrik lambalari, park etmis ve gelip gecen arabalar ve yol uzerinde tek tuk ciplak agaclar goruntuyu tamamlayarak uzaniyordu onumde."
"The sun had been covered up; snow was beginning to fall. It was sprinkled over the black pores of the gravel and was lying in thin slips on the slanting roofs.I could see a long way from this third-floor height. Not far off there were chimneys, their smoke a lighter gray than the gray of the sky; and, straight before me, ranges of poor dwellings, warehouses, billboards, culverts, electric signs blankly burning, parked cars and moving cars, and the occasional bare plan of a tree. These I surveyed, pressing my forehead on the glass."
"Sabah sekiz bucukta kahvaltimi ederim. Sonra eve doner, pencere onundeki sallanan koltuguma yerlesip gazetemi okurum bastan sona, satir atlamaksizin. Once komik dizilere goz atarim. (Bunlari izleyisim cocuklugumdan kalma bir aliskanliktir. Oyle ki, en yenilerini hatta en tatsiz olanlari bile okurum). Sonra ciddi haberlere gecerim, sutun yazarlarindan dedikodu sayfasina, yemek tariflerine, olum ilanlarina, sosyete haberlerine, reklamlara, cocuk bilmecelerine ve her seye tek tek goz gezdiririm. Gazeteyi elimden birakmak istemedigimden komik dizileri, herhangi birini atlamis olmayayim diye bastan okudugum coktur."
"At half-past eight I eat breakfast. Afterward I walk home and settle down to read the paper in the rocker by the window. I cover it from end to end, ritualistically, missing not a word. First come the comic strips (i follow them because I have done so since childhood, and I compel myself to read even the newest, most unpalatable ones), then I read the serious news and the columnists, and, finally, the gossip, the family page, the recipes, the obituaries, the society news, the ads, the children's puzzles, everything. Reluctant to put it aside, I even reread thecomics to see if I have missed anything."
Akademi odullu Amerikali sinema, televizyon ve tiyatro oyuncusu Charlton Heston'in olum yildonumu (5 Nisan 2008)
"Yuruyecek miyiz butun gece issiz caddelerde? Golgeye golge ekler agaclar, sonmus isiklar evlerde, yalniz kalacagiz ikimiz de.
Askin kaybolmus Amerikasi gecerken sayfiye evlerimizin garaj yolundaki mavi otomobillerinde, gezinecek miyiz dusleyerek?"
Allen Ginsberg, Kaliforniya'da Bir Supermarket
"Will we walk all night through solitary streets? The trees add shade to shade, lights out in the houses, we'll both be lonely.
Will we stroll dreaming of the lost America of love past blue automobiles in driveways, home to our silent cottage?"
Sairlerin sairi Italyan Francesco Petrarca, hayatinin aski olacak Laura ile ilk kez 6 Nisan 1327'de Santa Chiara ad Avignone kilisesinde tanisti.
Dagilir yele karsi altin saclari
Ucusurdu binbir buklum icinde
Bir hos isik vardi gozlerinde
Piril piril, sonmus o zamandan beri.
Bir iyilik sarardi yuzunu bazen,
Bilmem, belki bana oyle gelirdi;
Ben, o sevdadan can atan deli
Nasil yanip tutusmazdim o zaman.
Yurudu mu yerden kurtulurdu sanki,
Melekler oyle yuruse gerek; sozleri
Bir baska turluydu insan sozlerinden.
Gokte bir ruhtu o, bir canli gunesti.
Oyle gordum ben; oyle degilmis simdi.
Yay gevsemis, ne cikar, yara gitmez gonulden
|
|
Sairlerin sairi Italyan Francesco Petrarca'nin ilham kaynagi, biricik aski Italyan soylu kadin Laura de Noves, veba salgini yuzunden 6 Nisan 1348'de hayata veda etti.
Olumunden sonra Petrarca'nin yazdiklari:
"...Bunca ic cekmeler, yaslar arasinda o, iyi gecen omrunun meyvesini simdiden toplayarak sessiz ve mutluydu... / ...Cioè godendo in quel punto di una sicurtà d'animo e di una pace che erano frutti della sua bella vita..
"...Ruhu artik ondan ayrilmis bulundugu icin gozlerinde, aptallarin olum dedikleri tatli bir uyku hali vardi. Guzel yuzunde, olum bile guzel gorunuyordu... / ...Essendosi l'anima già allontanata dal corpo, i suoi begli occhi caddero quasi come in un sonno delicato, quello che gli sciocchi chiamano morte: anche la morte sembrava bella impressa sul suo bel viso..."
Petrarca uzun uzun agladi. Sonra ona ovguler duzmeye basladi:
Ah guzel yuzlum, ah tatli bakislim,
ah agirbasli ve incelikli davranisi olan kadinim!
ah konusurken kaba ve kibirli insani, alcakgonullu,
ve dagli birini, kibar bir insan yapardin
Ah benin tatli yuzlum, oradan sallamistin olum
Mizragini; yok baska umudum onun disinda!
Soylu ruh Imparatorluklara deger
inmemis olsaydin boylesine gec aramiza
Senin icin yanmam gerek, sende soluklanmam
senin oldum her zaman, yoksun kalirsam eger senden,
beter olurum hicbir acidan olmadigim kadar
Umut verdin bana, artirdin arzularimi
en yuce zevkimden son kez ayrilip gittigimde:
ne ki aldi goturdu ruzgar konusulanlari birlikte
Oimè il bel viso, oimè il soave sguardo,
oimè il leggiadro portamento altero;
oimè il parlar ch'ogni aspro ingegno et fero
facevi humile, ed ogni huom vil gagliardo!
et oimè il dolce riso, onde uscío 'l dardo
di che morte, altro bene omai non spero:
alma real, dignissima d'impero,
se non fossi fra noi scesa sí tardo!
Per voi conven ch'io arda, e 'n voi respire,
ch'i' pur fui vostro; et se di voi son privo,
via men d'ogni sventura altra mi dole.
Di speranza m'empieste et di desire,
quand'io partí' dal sommo piacer vivo;
ma 'l vento ne portava le parole.
Yer İmleri