Sayfa 4775/7020 İlkİlk ... 377542754675472547654773477447754776477747854825487552755775 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 38,193 - 38,200 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Superman filminin Clark Kent'i Christopher Reeve'in dogum yildonumu (25 Eylul 1952)





    “Hayallerimizin cogu ilk basta imkansiz gorunur. Sonra olanaksiz gorunurler, irademizi topladigimizda ise imkansiz gorunenler kacinilmaz olurlar. / Così tanti dei nostri sogni all'inizio sembrano impossibili, poi sembrano improbabili e poi, quando impieghiamo la volontà, diventano inevitabili.”


  2. Amerikali sair, roman ve oyku yazari Ron Rash'in dogum gunu (25 Eylul 1953)

    "Bu dunya zor bir yer olabiliyor. Bebeklerin buraya gelirken aglamasina sasmamali. Daha bastan gozyasi dokuyorlar. / It’s a hard place this world can be. No wonder a baby cries coming into it. Tears from the very start.”



    "Sevilen biri kaybedildiginde bunu dayanilabilir kilan sey, hatirlamak degil unutmakti. / What made losing someone you loved bearable was not remembering but forgetting."

  3. Italyan ressam Luigi Mantovani’nin olum yildonumu (25 Eylul 1957)

    Corso Vittorio Emanuele a Milano, 1924




    Vecchia Milano, 1945


  4. Danimarka asilli Amerikali aktor Michael Søren Madsen'in dogum gunu (25 Eylul 1957)




  5. Hanedan (Dynasty, 1981 – 1989) dizisinde Sammy Jo Dean Carrington karakterine; Melrose Place (1992 – 1999) dizisinde Amanda Woodward karakterine hayat veren Amerikali aktris Heather Deen Locklear’in dogum gunu (25 Eylul 1961)




  6. Paul Newman, Jackie Gleason, Piper Laurie’nin basrollerni paylastigi The Hustler (Bilardocu), 25 Eylul 1961 tarihinde Amerika’da vizyona girdi.




  7. Alman tarihi kurgu yazari Rebecca Gablé'nin dogum gunu (25 Eylul 1964)

    " 'Bizi yakalarlarsa kiyamet gunumuz gelmis demektir!' dedi Lionel kehanet eder gibi. Genc, yuvarlak yuzu endiseliydi ve titriyor gibi gorunuyordu. Hafif bir meltem esintisi, rahip cubbesini dalgalandirdi.

    'Hala geri donebilirsin,' diye karsilik verdi Robin serinkanlilikla. Akrani olan okul arkadasindan bir kafa daha uzundu ve bu farki, onu kucumsercesine yukaridan bakmak icin kullaniyordu.
    Ikisinin arasinda cesareti cabuk kirilan ve daha mantikli davranan Lionel’di. Ancak arkadasinin gozunde kucuk dusecek olmanin korkusu, yapacaklari seyin ardindan hissedecegi korkudan cok daha buyuktu.

    'Beni ne saniyorsun?'

    'Duruma gore degisir...'

    Birbirlerine sirittilar. Robin arkadasinin yuzunu zar zor secebiliyordu, parlayan dislerini gordu. Gece karanlik degildi, cunku iki gece sonra dolunay olacakti. Sag taraflarinda, rahiplerin gunluk toplantilarini yaptiklari kilise salonunun siluetini gormuslerdi. Salon, manastirin galerilerle cevrili ic avlusunun kuzey sinir duvarini olusturuyordu. Tam onlerinde dogruca ana kapiya giden yol vardi. Sagina soluna dizilmis eski ihlamur agaclari, gece saldirisi oncesi karanligin icine pusu kurmus bir dizi askere benziyordu. Ancak Robin ve Lionel bu yolu kullanmadilar. Sessizce cimli avluyu gectiler, balik havuzunun etrafini donduler ve her iki tarafa dogru uzanip birkac arsin sonra karanligin icinde yok olan, siyah kilise duvarinin golgesine suzulduler." Kaderin Cilvesi



    " 'Wenn sie uns erwischen, wird es sein, als sei das Jüngste Gerichtüber uns hereingebrochen', prophezeite Lionel düster. Sein rundesJungengesicht wirkte besorgt, und er schien leicht zu frösteln. Eineschwache Brise bauschte seine Novizenkutte auf. 'Du kannst immer noch umkehren', erwiderte Robin kühl. Er warbeinah einen Kopf größer als sein gleichaltriger Schulkamerad, under nutzte diesen Größenunterschied, um verächtlich auf ihn hinabzu-blicken.Lionel war oft der verzagtere und immer der vernünftigere vonbeiden. Doch seine Furcht, vor seinem Freund an Gesicht zu verlie-ren, war größer als die vor den möglichen Folgen ihres Unterfangens.

    'Wofür hältst du mich?'

    'Das kommt darauf an…'

    Sie grinsten sich zu. Robin konnte das Gesicht seines Freundesschwach erkennen, und er sah seine Zähne aufblitzen. Die Nacht warnicht dunkel, denn in zwei Tagen war Vollmond. Zu ihrer Rechtenerahnten sie die Umrisse des Kapitelsaals, wo die Mönche ihre tägli-chen Versammlungen abhielten. Er bildete die nördliche Begren-zungsmauer des Kreuzganges. Genau vor ihnen lag der schnurgeradeWeg zum Haupttor. Die alten Linden, die ihn säumten, standen reg-los in der Finsternis, wie eine Reihe Soldaten vor einemNachtangriff. Robin und Lionel nahmen diesen Weg jedoch nicht.Lautlos überquerten sie den grasbewachsenen Innenhof, umrundetenden Fischteich und glitten schließlich in den schwarzen Schatten derKlostermauer, die sich zu beiden Seiten erstreckte und nach ein paarEllen mit der Dunkelheit verschmolz."

  8. Ispanyol roman yazari Carlos Ruiz Zafón'un dogum gunu (25 Eylul 1964)

    "Yuzlerce, binlerce ciltle dolu koridorlarda gezindim. Yururken, bu duvarlarin otesinde, disaridaki dunyada insanlarin kendileri icin bir seyler yapmak yerine yasamlarinin her aksam futbol ve pembe dizilerle gecip gitmesini umursamadiklarini, hatta bundan memnun olduklarini, oysa bu kitaplarin her birinin kapaklari arasinda sonsuz bir evrenin kesfedilmeyi bekledigini dusundum."



    "Recorrí pasillos y galerías en espiral pobladas por cientos, miles de tomos que parecían saber más acerca de mí que yo de ellos. Al poco, me asaltó la idea de que tras la cubierta de cada uno de **uellos libros se abría un universo infinito por explorar y de que, más allá de **uellos muros, el mundo dejaba pasar la vida en tardes de fútbol y seriales de radio, satisfecho con ver hasta allí donde alcanza su ombligo y poco más."



    "Yas insanin belirli seyleri algilamasini saglar. Ornegin; insanoglunun yasaminin uc evreye ayrildigini biliyorum. Ilk evrede gunun birinde yaslanacagimizi aklimiza bile getirmeyiz, zamanin gectigini ve dogdugumuz gunden itibaren adim adim nihai sona dogru ilerledigimizi dusunmeyiz. Gencligin ilk yillarini, insanin yasamin kirilganliginin ayrimina vardigi ikinci evre izler. Ve insanin icini kemiren kucuk bir kusku gibi baslayan duygu, icimizdeki tipki bir belirsizlikler seli gibi kabarir ve yasamimizin geri kalaninda bizden hic ayrilmaz. En son olarak da, yasamin sonlarina dogru onaylama ve kabullenme asamasina ulasiriz, boylece bekleme sureci baslar."



    “La vida de un hombre se divide básicamente en tres períodos. En el primero, uno ni siguiera piensa que envejecerá, ni que el tiempo pasa ni que, desde el primer día, cuando nacemos, caminamos hacia un único fin. Pasada la primera juventud, empieza el segundo período, en el que uno se da cuenta de la fragilidad de la propia vida y lo que en un principio es una simple inquietud va creciendo en el interior como un mar de dudas e incertidumbres que te acompañan durante el resto de tus días. Por último, al final de la vida se abre el tercer período, el de la aceptación de la realidad y, consecuentemente, la resignación y la espera.”

Sayfa 4775/7020 İlkİlk ... 377542754675472547654773477447754776477747854825487552755775 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •