Sayfa 4840/7020 İlkİlk ... 384043404740479048304838483948404841484248504890494053405840 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 38,713 - 38,720 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Moldavya dogumlu Israilli ressam ve heykeltiras Nachum Gutman’in dogum yildonumu (5 Ekim 1898)

    Tiberias Landscape, 1920s




    Neighbours Arguing in Jaffa, 1970


  2. 5 Ekim 1911


    "Birkac gunden sonra ilk kez icimde yine o tedirginlik duygusu; hatta bu yazi karsisinda bile kaybolmuyor. Odaya girip elinde kitapla masaya oturan kizkardesime karsi duydugum muthis ofke. Bu ofkeyi aciga vurmak icin ilk kucuk firsati kollayis. Derken kizkardesim, zarfindan cikardigi bir kartvizitle dislerini kurcaliyor. Kafamin icinde yogun bir duman bulutu birakarak dagilip giden ofke; ardindan hafifleme ve bir guven duygusu; yeniden yazmaya koyuluyorum.

    Dun aksam Cafe Savoy'da. Yahudi oyunculardan bir topluluk. Erkek rolune cikan Bayan Klug. Kaftan giymis, ayaginda kisa ve siyah bir pantolon, beyaz coraplar, uzerinde siyah bir cepken, cepkenin altinda ince ve beyaz yun bir gömlek; boynun on kisminda bir iplik dugmeyle tutturulan gomlek, genis ve bol bir sivri yakaya donuserek arkaya devriliyor. Basinda kadin saclarini orten, ama baska bakimdan da gerekli olan ve bir esini kocasinin giydigi koyu renk bir bere; berenin uzerinde kenarlari hayli yukari kivrilmis yumusak ve siyah kocaman bir sapka.- Kadinla kocasinin boyle bir kilikla hangi kisileri canlandirdigini dogrusu bildigim yok. Bu konudaki bilgisizligimi itirafa pek yanasmayacagim birine kimleri canlandirdigini aciklayacak olsam, Yahudi cemaatinin hizmetinde calisan kimseler diyebilirdim; bir tapinangin bakimiyla gorevlendirilmis, cemaatin kendilerine hosgoruyle davrandigi miskin insanlar; dinsel nedenlerden dolayi nasilsa baskalarina ustun tutulan dilenciler; cemaatle baglari koptugu icin, ozellikle hu nedenden cemaat yasaminin orta noktasina pek yakin bulunan, sagda solda casuslar gibi dolastiklari icin de bir suru ilahi bilen, butun cemaat uyelerinin durumlarini avuclarinin ici gibi goren, ama is hayatiyla iliskilerinin tumuyle kopuklugundan dolayi bilgilerini nerede kullanacaklarini kestiremeyen insanlar; salt din icinde yasayan, ama hic zahmete girmeksizin, anlamadan ve yakinmadan bu yasami surduren katiksiz Yahudiler."



    5. Oktober 1911

    "Zum erstenmal seit einigen Tagen wieder Unruhe selbst vor diesem Schreiben. Wut über meine Schwester, die ins Zimmer kommt und sich mit einem Buch zum Tisch setzt; Abwarten der nächsten kleinen Gelegenheit zum Losgehn dieser Wut. Endlich nimmt sie eine Visitkarte vom Behälter und stochert mit ihr zwischen den Zähnen herum. Mit abfahrender Wut, von der mir nur ein scharfer Dampf im Kopf zurückbleibt, und beginnender Erleichterung und Zuversicht fange ich zu schreiben an.

    Gestern abend Cafe Savoy. Jüdische Gesellschaft – Frau Klug "Herrenimitatorin". Im Kaftan kurzen schwarzen Hosen, weißen Strümpfen, einem aus der schwarzen Weste steigenden dünnwolligem weißen Hemd, das vorn am Hals von einem Zwirnknopf gehalten ist und dann in einen breiten, losen, langauslaufenden Kragen umschlägt. Auf dem Kopf, das Frauenhaar umfassend, aber auch sonst nötig und von ihrem Mann auch getragen, ein dunkles randloses Käppchen, darüber ein großer weicher schwarzer Hut mit hochaufgebogenem Rand. – Eigentlich weiß ich nicht, was für Personen das sind, die sie und ihr Mann darstellt. Wollte ich sie jemandem erklären, dem ich meine Unwissenheit nicht eingestehen will, würde ich sehn, daß ich sie für Gemeindediener halte, für Angestellte des Tempels, bekannte Faulenzer, mit denen sich die Gemeinde abgefunden hat, irgendwie aus religiösen Gründen bevorzugte Schnorrer, Leute, die infolge ihrer abgesonderten Stellung gerade ganz nahe am Mittelpunkt des Gemeindelebens sind, infolge ihres nutzlosen aufpasserischen Herumziehns viele Lieder kennen, die Verhältnisse aller Gemeindemitglieder genau durchschauen aber infolge ihrer Beziehungslosigkeit zum Berufsleben nichts mit diesen Kenntnissen anzufangen wissen, Leute, die in einer besonders reinen Form Juden sind, weil sie nur in der Religion aber ohne Mühe, Verständnis und Jammer in ihr leben."

  3. Irlandali yazar, oyun yazari ve hiciv ustasi (Brian O'Nolan) Flann O'Brien’in dogum yildonumu (5 Ekim 1911)

    “Bir kitabin tek bir baslangici ve tek bir sonu olmasi hemfikir oldugum bir sey degildi. Iyi bir kitabin birbirinden tamamen farkli ve sadece yazarin ongorusunde birbiriyle iliskili uc ayri baslangici ve hatta tam da bu sebepten yuz farkli sonu olabilirdi.”



    “One beginning and one ending for a book was a thing I did not agree with. A good book may have three openings entirely dissimilar and inter-related only in the prescience of the author, or for that matter one hundred times as many endings.”



    "Cocuklar icinde buyudukleri kotu cevrenin etkisiyle kirleniyor ve p*z*v**k*lere, suclulara ve gaddar insanlara donusuyorlardi. Kotuluk, ona gore, bilinen butun illetlerin en bulasici olaniydi. Bir hirsizi durust insanlarin arasina koy, er ya da gec adamcagizin saatini yurutuverirler.”



    “They grew up to be polluted by their foul environment and transformed — was not the word a feeble one! — into bawds and crimmals and harpies. Evil, it seemed to him, was the most contagious of all known diseases. Put a thief among honest men and they will eventually relieve him of his watch.”

  4. Alman ressam Hans von Bartels'in olum yildonumu (5 Ekim 1913)

    Two Girls in the Sand Dunes, 1898




    Interieur mit Fischerfrauen und Kindern, 1908


  5. Macar roman yazari Magda Szabó’nun dogum yildonumu (5 Ekim 1917)

    “Hic kimseyi cilginca sevmeyin cunku kaybedersiniz, er ya da gec. En iyisi asla hic kimseyi sevmemek cunku o zaman hic kimsenizi parcalamazlar ve siz de hicbir vagondan asagi atlamazsiniz.”



    “It is better not to love anyone, because then no-one you care about will get butchered, and you won’t end up jumping out of wagons.”



    “Ben sana aittim ama sen benim degildin; kollarimin arasindayken bile benden uzaksin. Bazi geceler seni sarsarak uyandirip parolayi zorla agzindan almak, sana kavusmak icin nereye gitmem gerektigini nihayet soyletmek gelirdi icimden.” Iza’nin Sarkisi



    “I who was yours; you were never mine, you were distant from me even when you were in my arms. Sometimes at night I wanted to wake you from your sleep and shout, say the word that would allow you to be yourself, the word that would save you and tell me where to start looking for you so I might find you.”

  6. Silili roman yazari (José Manuel Donoso Yáñez) José Donoso’nun dogum yildonumu (5 Ekim 1924)

    “Dikkati cekecek hicbir sey bulamadan gozlerin ustunden kayip gittigi bir varliktan baska sey olmamaya aliskinim. Peki bir bakisla bile var etmeyeceksen neden izliyordun beni?”



    “Estoy acostumbrado a ser una presencia sobre la que los ojos se resbalan sin que la atención encuentre nada en qué fijarse. ¿Por qué me seguías, entonces,si ni siquiera me ibas a conceder existencia con una mirada?”



    “Sandiginiz kadar aptal degiller, daha dogrusu aptallikları bir cesit bilgelik. / no son tontas como parecen, o su estupidez constituye una especie de sabiduría.”

  7. Italyan ressam Alberto Sughi'nin dogum yildonumu (5 Ekim 1928)

    Ragazza sul divano (Girl on the Couch, 20th century)




    Viaggio di notte, 1955




    Teatro d'Italia, 1984


  8. Cek tiyatro yazari, dusunce adami, Cekoslavakya eski Devlet Baskani Vaclav Havel,’in dogum yildonumu (5 Ekim 1936)

    “Beni sevdigine inaniyorum! Senin sevme yeteneginden yoksun biri olabilecegine inanmiyorum! Sevgimle, senin icinde sevgi uyandiramayacagima inanmiyorum! Ben yalnizca senin iyiligini istiyorum! Sevmeyen bir insan, yarim insan sayilir. Kendi ozbenligimizi, ancak karsimizdaki kisi sayesinde kazaniriz.”



    “I believe you do love me! I don’t believe that you are incapable of love! Idon’t believe that my love is incapable of awakening love even in you! I’mon your side. Without love no one is a complete person! We only achieve anidentity through the person next to us!”



    “Iliskimize bir ad bulmaya calisman ve konumunu kurumlastirmak icin bitmek tukenmek bilmeyen cabalarin. Kendi alanini koruma bicimin ve bu alani, belli etmeden, ama surekli olarak genisletmeye calisman. Bunlar uzerinde hep tartisma geregi duyman. Butun bunlar ben de bir korunma istegi uyandiriyor. Cekingenligimle,asiri dikkatimle, belki biraz igneleyici tavrimla, bilincaltimda yatan senden etkilenme ve hatta benligimin somurgelestirilmesi korkusunu bastirmaya calisiyor gibiyim. Bu davranislarim yuzunden kendimi SIK SIK sucluyor degilim, ama bunlari engellemeye gucum yetmiyor.”



    “Your ceaseless effort to give a name to our relationship, to make yourstatus somehow official, and the way you defend your territory while quietly but relentlessly trying to enlarge it – the way you have to discuss it endlessly– all that, quite naturally, makes me defensive. By my reserve, by wariness,perhaps even by a mild cynicism, I have been compensating for a subconscious fear of being manipulated, if not actually colonized – Ireproach myself bitterly for my behaviour but I can’t overcome it.”

Sayfa 4840/7020 İlkİlk ... 384043404740479048304838483948404841484248504890494053405840 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •