Sanat Mozaik

[Terraluna]

1983 yilinda En Iyi Film Akademi Odulu alacak olan, Richard Attenborough'un yonettigi, Ben Kingsley, John Gielgud ve Candice Bergen'in basrollerini paylastigi Gandhi filmi 30 Kasim 1982'de Yeni Delhi'de gosterime girdi.

[Terraluna]

1994 yilinda En Iyi Film Akademi Odulu alacak olan, Steven Spielberg'un yonettigi, Liam Neeson, Ralph Fiennes, Ben Kingsley'in basrollerini paylastigi Schindler'in Listesi (Schindler's List - La lista di Schindler) 30 Kasim 1993'te Washington'da gosterime girdi.







“Bir atasozumuz vardir: Bir kisinin hayatini kurtaran, butun insanlarin hayatini kurtarmis sayilir. / Chiunque salva una vita salva il mondo intero.”

[Terraluna]

Fransiz filozof, yazar ve sinemaci Guy Debord'un olum yildonumu (30 Kasim 1994)



"Yazmayi bilmek icin okumayi bilmeli, okumayi bilmek icin yasamayi bilmeli."


"Cervantes, 'kotu bir kiligin altinda iyi bir ayyas bulunur' der. Saraptan iyi anlayan biri genellikle nukleer endustrinin kurallarini bilmez; ama gosteri iktidari eger bir uzman nukleer enerji konusunda aldatabiliyorsa, bir baska uzmanin da sarap konusunda onu rahatlikla aldatabilecegini hesaba katar. Ve ornegin, hava sicakliklarini ya da gelecek kirk sekiz saat icin tahmini yagisari bildiren medyatik meteoroloji uzmaninin soylediklerinin bazi ekonomik, turistik ve bolgesel dengeleri koruma zorunluluguyla -hele ki bu kadar insanin birbirinden issiz yerler arasinda bu kadar cok yol katederek bu kadar cok seyahat ettigi bir ortamda- ciddi bir sekilde kisitlandigi gayet iyi bilinir; bu kisitlanma o kadar ileri gider ki bu uzmanin animator olarak daha basarili oldugu soylenebilir." Gosteri Toplumu



"Cervantès remarque que 'sous un mauvais manteau, on trouve souvent un bon buveur.' Celui qui connaît le vin ignore souvent les règles de l’industrie nucléaire ; mais la domination spectaculaire estime que, puisqu’un expert s’est moqué de lui à propos d’industrie nucléaire, un autre expert pourra bien s’en moquer à propos du vin. Et on sait, par exemple, combien l’expert en météorologie médiatique, qui annonce les températures ou les pluies prévues pour les quarante-huit heures à venir, est tenu à beaucoup de réserves par l’obligation de maintenir des équilibres économiques, touristiques et régionaux, quand tant de gens circulent si souvent sur tant de routes, entre des lieux également désolés ; de sorte qu’il aura plutôt à réussir comme amuseur."

[Terraluna]

Amerikali deneysel roman, oyun ve deneme yazari, punk sair, postmodernist Kathy Acker’in olum yildonumu (30 Kasim 1997)

" ‘Bizi hayvanlardan ayiran tek sey,’ diye devam etti Bay Linker, serserilerine, ‘kulturdur. Kultur bizim en yuksek yasam bicimimizdir. Ve bu yuksek yasami kavramamizi saglayan, diger sanatlardan daha cok, edebiyattir cunku edebiyat, sanatlarin en soyutudur. Duyusal olmayan tek sanat odur. Biliyorsunuz cogu kisi bir sey okumaz. Bugunlerde sadece cercop okuyorlar. GORMUYORLAR. Dogayi takdir etmiyorlar. Sanatci bakisindan yoksunlar ve hicbirsey bilmiyorlar." Lisede Kan ve Cesaret



“The only thing we have,' Mr Linker continued telling his hoodlums, 'which separates us from the beasts is Culture. Culture is our highest form of life. And it is literature more than any other art which enables us to grasp this higher life, for literature is the most abstract of the arts. It is the only art which is not sensual. You know most people do not read. These days they read only trash. They do not SEE. They do not appreciate nature. They do not have the artist's eye and they know nothing.”

[Terraluna]

Kanadali yazar Pierre (Francis de Marigny) Berton'in olum yildonumu (39 Kasim 2004)



"Irkcilik cahilin siginagidir.Bolmek ve yok etmek ister.Ozgurlugun dusmanidir ve kafa kafaya carpisip yok edilmeyi hak eder. / Le racisme est un refuge pour les ignorants. Il cherche à diviser et à détruire. Il est l'ennemi de la liberté, et mérite d'être satisfaits de front et estampillé à l'extérieur."

[Terraluna]

Amerikali aktor Paul (William) Walker'in olum yildonumu (30 Kasim 2013)

[Terraluna]

Amerikali roman yazari Alan Kent Haruf’un olum yildonumu (30 Kasim 2014)

“Addie Moore, komsusu Louis Waters'a beklenmedik bir ziyarette bulunur. Addie'nin, ilerleyen yaslarinda ikisinin de hayatlarini degistirecek bir teklifi vardir. Addie'nin kocasi, Louis'in de karisi yillar once olmus, cocuklari baska kentlerde kendi hayatlaini kurmustur. Iki yasli insan, kucuk bir kasabada, sessizlikle cevrili bos evlerinde gecmek bilmeyen yalnizlik saatlerini paylasmaya karar verirler. Birbirlerine sirlarini, duslerini, hayal kirikliklarini, umutlarini, acilarini ve sevinclerini acarken gunden gune guclenen bir sevginin dokunakli ve ilham verici hikayesini orerler. Hem de kucumsemelere, alaylara, kuruyup giden ruhlarin hoyratliklarina ragmen.” Ruhlarin Sonbahari



“Addie Moore pays an unexpected visit to a neighbor, Louis Waters. Her husband died years ago, as did his wife, and in such a small town they naturally have known of each other for decades; in fact, Addie was quite fond of Louis's wife. His daughter lives hours away, her son even farther, and Addie and Louis have long been living alone in empty houses, the nights so terribly lonely, especially with no one to talk with. But maybe that could change? As Addie and Louis come to know each other better—their pleasures and their difficulties—a beautiful story of second chances unfolds.”

[Terraluna]

"Denizden gelen yolcular icin Lizbon, cok uzaklardan bile, bir hayaldeki masalimsi goruntu gibi yukselir; gunesin altin isiklari ile mutlu ettigi parlak mavi gokyuzune karsi kolaylikla farkedilir. Ve kubbeler, anitlar, eski kaleler bu sihirli mevkinin, bu kutsanmis bolgenin sessiz tesrifatcilari gibi ev yiginlarinin uzerinde uzanir.’’ Fernando Pessoa, Lizbon’a Kisisel Bir Yolculuk