Sayfa 5790/7020 İlkİlk ... 479052905690574057805788578957905791579258005840589062906790 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 46,313 - 46,320 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Nobel Odullu Amerikali yazar William Cuthbert Faulkner, Kurtar Halkimi Musa ( Go Down, Moses ) romanini 11 Mayis 1942’de Random House araciligiyla yayimladi.

    " Yasamak, hayattan tat almak icin kaynayan guclu kani sonunda toprak emiyor. Elbette ayni zamanda keder ve aci da var; ama gene de, her seye karsin, hayat yasayana bir seyler, pek cok sey veriyor; cunku sonucta aci cekmek olduguna inandigin bir seye katlanmak zorunda degilsin; her zaman bunu durdurmayi, buna bir son vermeyi secebilirsin ve aci cekmek, kederlenmek bile hiclikten iyidir; yasamamaktan kotu yalniz bir tek sey vardir, o da utanc. Ama sonsuza dek yasayamazsin ve hayat her zaman sen tum olanaklari yasayip tuketmeden once biter ve butun bunlar bir yerlerde var olmayi surdurmeli, butun bunlar yalnizca bir yana atilmak icin icat edilmis, yaratilmis olamaz. Ve toprak derin degildir; kayaya gelene dek cok fazla toprak yoktur.Ve toprak nesneleri alip kendinde saklamak istemez; onlari yeniden kullanmak ister. Tohuma, mese palamutlarina baksana, gommeye kalktigin kokmus ete bile ne olduguna bak: o da yok olmayi reddeder; yeniden isiga, havaya erisinceye dek kaynasir, savasir, durmadan gunesi arar. "



    “ All the blood hot and strong for living, pleasuring, that has soaked back into it. For grieving and suffering too, of course, but still getting something out of it for all that, getting a lot out of it, because after all you dont have to continue to bear what you believe is suffering; you can always choose to stop that, ut an end to that. And even suffering and grieving is better than nothing; there is only one thing worse than not being alive, and that’s shame. But you cant be alive forever, and you always wear out life long before you have exhausted the possibilities of living. And all that must be somewhere; all that could not have been invented and created just to be thrown away. And the earth is shallow; there is not a great deal of it before you come to the rock. And the earth dont want to just keep things, hoard them; it wants to use them again. Look at the seed, the acorns, at what happens even to carrion when you try to bury it: it refuses too, seethes and struggles too until it reaches light and air again, hunting the sun still. ”

  2. Rumen asilli Fransiz oyun yazari Eugène Ionesco’nun Kel Sarkici ( La Cantatrice Chauve - The Bald Soprano ) oyunu ilk kez 11 Mayis 1950’de eski bir Paris kabaresi olan Théâtre des Noctambules’da sahnelendi.


  3. Turk oyku ve roman yazari, sair Sait Faik Abasiyanik'in olum yildonumu ( 11 Mayis 1954 )

    " Gunun birinde dostluklardan, insanlardan ve hayvanlardan ve agaclardan ve kuslardan ve cimnelerden yapilmis vazife hissi ile carpan yureklerle dolu bir alemde yasayacagimizi dusunelim. Bir ahlakimiz olacak ki, hic birkitap daha yazmadi. Bir ahlakimiz, bugun yaptiklarimiza, yapcaklarimiza, dusunduklerimize, dusuneceklerimize hayretler icinde bakan bir ahlakimiz. O zaman seninle daha uzun dostluklar ederiz patlak goz. O zaman hic merak etme. Dostum panco da bana hak verecektir. Kilise ahlakindan soz acmayacak. Dostlugun olaganustu guzelligini cocuklarina anlatacaktir. "



    “ Let's think about living some day in a world made of friendship, with hearts beating with duty and feeling, and people and animals and trees and birds and lawns. We'll have a morality never written in a book. A morality that looks in surprise at what we do now and what we'll do in the future, what we think now and what we will think. Then we'll have a longer friendship, Bug-eyes. Then, don't worry. My friend PanCo will agree. He won't talk about church morality. He'll tell his children about the extraordinary beauty of friendship. ”




    “ Icki, sevgili, ev, aile, arkadas, eglence, dunya isleri, bir aralik fikir bile... Hepsi, hepsi zarina igne batirilmis, cigara tutulmus kirmizi, yesil, sari, turuncu balonlara dondugu gunlerimiz olur. Her sey rengini, ucariligini, sevincini lahzada bosaltir. Oyle zamanlarimiz olmamasina imkan mi vardir? Balonlarina hic igne batitilmayan insanlar da yasiyor. Onlari gun olur kiskanir, gun olur kucuk gorurum. ”



    “ L'alcool, l'amour, la maison, la famille, l'amitié, l'amusement, les affaires de ce monde, et même une idée... Il est des jours où toutes ces choses ressemblent à des ballons rouges, verts, jaunes, orange percés par une aiguille ou une cigarette allumée. Tout perd instantanément sa couleur, sa légèreté, sa joie. Peut-on échapper à ces moments-là ? Existe-t-il des gens dont les ballons ne sont jamais percés ? Selon les jours, je les envie ou je les méprise. ”




    “ Bozuk kaldirimlarin uzerinde buz tutmus camur parcalarini kirarak erkenden ise gidenler; mektep hocalari, celepler ve kasaplar fabrikanin onunde bir muddet dinlenirler, kocaman bir duvara sirtlarini vererek ustune zencefil ve tarcin serpilmis salep icerlerdi. Yun eldivenlerin icinde sakli kiymettar elleri salep fincanini kucaklayan burunlari nezleli, kafalari grevli, istirapli pirinc bir semaver gibi tuten sarisin ameleler, mektep hocalari, celepler, kasaplar ve bazen fakir mektep talebeleri kocaman fabrika duvarina sirtlarini verirler; ustune ruyalarinin mabadi serpilmis salepten yudum yudum icerlerdi. ”



    “ Du coté de la Corne d’Or, l’hiver est plus rude, plus brumeux qu’à Istambul. Ceux qui se rendent de bonne heure au travail en brisant les blocs de boue gelée sur les trottoirs défoncés - maîtres d’école, m**uignons et bouchers - faisaient une pause devant l’usine; ils buvaient du salep saupoudré de gingembre et de cannelle, tournant le dos au mur immense. Ouvriers blonds, maîtres d’école, m**uignons, bouchers et, parfois, écoliers pauvres, leurs précieuses mains enfouies dans des gants de laine enveloppant la tasse de salep, le nez enrhumé, la tête en grève, fumant comme un samovar chagrin, tournaient le dos au mur immense de l’usine ; ils buvaient à petites gorgées le salep saupoudré de leurs rêves d’avenir. ”

  4. Jamaikali reggae sanatcisi Bob Nesta Marley'in olum yildonumu ( 11 Mayis 1981 )





    https://www.youtube.com/watch?v=IT8XvzIfi4U

  5. Stephen King’in romanindan uyarlanan, Drew Barrymore ve David Keith'in basrollerini paylastigiTepki ( Firestarter ) 11 Mayis 1984'de vizyona girdi.


  6. Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, 9. studyo albumu Fear Of The Dark'i 11 Mayis 1992’de EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.


  7. Ingiliz bilimkurgu yazari Douglas Noel Adams’in olum yildonumu ( 11 Mayis 2001 )

    “ Adamin birinin, degisiklik olsun diye bundan boyle halka nazik davranmanin ne kadar iyi olacagini dile getirdigi icin bir agaca civilenmesinden yaklasik iki bin yil sonra, bir persembe gunu, Rickmanswort'de kucuk bir kafede tek basina oturan bir kiz, bunca zamandir ters giden seyin ne oldugunu birden fark edip en sonunda dunyanin nasil iyilestirilebilecegini ve mutlulugun hukum surdugu bir yere donusturulebilecegini anlamisti. Bu sefer dogru olani bulmustu, ise yarayacak ve hic kimsenin bir yerlere civilenmesi gerekmeyecekti.” Otostopcunun Galaksi Rehberi



    “ And then, one Thursday, nearly two thousand years after one man had been nailed to a tree for saying how great it would be to be nice to people for a change, a girl sitting on her own in a small café in Rickmansworth suddenly realized what it was that had been going wrong all this time, and she finally knew how the world could be made a good and happy place. This time it was right, it would work, and no one would have to get nailed to anything. ”

  8. oody Allen’in yonettigi, Owen Wilson, Rachel McAdams ve Kathy Bates’in basrollerini paylastigi romantik komedi Paris'te Gece Yarisi ( Midnight in Paris ) 11 Mayis 2011’de Fransa’da vizyona girdi.




Sayfa 5790/7020 İlkİlk ... 479052905690574057805788578957905791579258005840589062906790 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •