Sayfa 6908/7020 İlkİlk ... 5908640868086858689869066907690869096910691869587008 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 55,257 - 55,264 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Marlene Dietrich, Clive Brook ve Anna May Wong’un rol aldigi Sangay Ekspresi ( Shanghai Express ), 3 Subat 1932’de New York’ta gosterime girdi.




    “ Adimi Shanghai Lily olarak degistirmek icin birden fazla kisi gerekti. / C'è voluto ben più di un uomo per farmi cambiare nome in Shangai Lily. “

  2. Akademi Odulu sahibi (Avci - The Deer Hunter, 1979) Amerikali yonetmen Michael Antonio Cimino’nun dogum yildonumu ( 3 Subat 1939 )


  3. Amerikali roman yazari, sair ve senarist Paul Benjamin Auster’in dogum gunu ( 3 Subat 1947 )



    [...] Tesla cins adamdi. Waldorf'ta tek basina yasayan, yasi belirsiz gulyabani: Mikroplardan odu patlayan, akla gelebilecek her turlu fobiye saplanmis, asiri duyarlilik nobetleriyle cildiracak hale gelen biriydi. Bitisik odadaki sinegin viziltisi ona ucak filolarinin gurultusu gibi gelirdi. Koprununn altindan gecerken, koprunun kendisini ezmek uzere oldugu duygusuna kapilir, kafatasina bastirdiginiı hissederdi. Laboratuvari Manhattan'in alt kesiminde, Bati Broadway'de, yanilmiyorsam Bati Broadway Grand'in kesistigi yerdeydi. Orada icat etmedigi sey kalmadi [...] Ay Sarayı



    [...] Tesla was good copy. An ageless ghoul who lived alone in the Waldorf: morbidly afraid of germs, paralyzed by every kind of phobia, subject to fits of hypersensitivity that nearly drove him mad. A fly buzzing in the next room sounded like a squadron of planes to him. If he walked under a bridge, he could feel it pressing against his skull, as though it was about to crush him. He had his laboratory in lower Manhattan, West Broadway, I think it was, West Broadway and Grand. God knows what he didn’t invent in that place [...]




    " Evet, diyor Mavi kendi kendine, boyle bir duygu: yasam yasam olmaktan cikti. Bir odada oturup, yasaminin sonuna kadar kitap okumaya yargilanmis bir adam gibi geliyor kendi kendine. Bu bayagi garip -olsa olsa yari canli olmak, dunyayi yalnizca sozcukler araciligiyla gormek, yalnizca baskalarinin yasamlari araciligiyla yasamak. Kitap ilginc bir kitap olsaydi, belki de durum o kadar kotu olmazdi. Hikayeye, ne derler, kaptirir gider, yavas yavas kendini unutmaya baslardi. Ama bu kitap ona hicbir sey sunmuyor. Ne hikaye var, ne olay orgusu, ne heyecan - odasinda oturmus kitap yazan bir adam, o kadar. Mavi farkina variyor ki hepsi bundan ibaret ve artik bikti. Ama nasil siyrilip cikmali ? Odada kaldigi surece yazilmayi surdurecek bir kitap olan bu odadan nasil cikmali ? " New York Uclemesi



    " Yes, says Blue to himself, that's what it feels like: like nothing at all. He feels like a man who has been condemned to sit in a room and go on reading a book for the rest of his life. This is strange enough - to be only half alive at best, seeing the world only through words, living only through the lives of others. But if the book were an interesting one, perhaps it wouldn't be so bad.But this book offers him nothing. There is no story, no plot, no action - nothing but a man sitting alone in a room and writing a book. That's all there is, Blue realizes, and he no longer wants any part of it. But how to get out ? How to get out of the room that is the book that will go on being written for as long as he stays in the room ? "

  4. Isvecli roman yazari Henning Mankell’in dogum yildonumu ( 3 Subat 1948 )



    “ Hor gorme aliskanligi insanlarin en zor vazgecebildigi bir aliskanlik midir ? Bu, insan yureginin derinliklerini yogun bir sekilde etkileyen, insani degistiren ve insanin bedeninde ele gecirmedik bir yer birakmayan cok kotu bir aliskanliktir. Hiclikten bir varliga gecme asamasi insanoglunun gerceklestirebilecegi en uzun yolculuktur. Asagilik kompleksinden arinmayı ogrendiginizde artik tum yasaminiza hakim olabilecek duzeye gelirsiniz. ” Beyaz Aslan



    “ Could it be that submissiveness is the most difficult of all human failings to shake off ? It’s a habit so deeply ingrained, it deforms one’s whole being and leaves no part of the body untouched. Progressing from being a nobody to being a somebody is the longest journey a human being can undertake. Once you’ve learned to put up with your inferiority, it becomes a habit which dominates your whole life. ”

  5. Flamingo Yolu ( Flamingo Road ) dizisinde Constance Weldon Semple Carlyle karakterini, Sahin Tepesi ( Falcon Cres ) dizisinde Jordan Roberts karakterini canlandiran Amerikali sinema ve tv aktrisi ( Patsy Ann McClenny ) Morgan Fairchild’in dogum gunu ( 3 Subat 1950 )




  6. Turk - Italyan yonetmen Ferzan Ozpetek’in dogum gunu ( 3 Subat 1959 )

    ( Oggi nel 1959 nasceva il regista Ferzan Ozpetek direttore di Le Fate Ignoranti e Mine Vaganti )


    " Ask. Ne ogrendim ask hakkında ? Ask hakkinda ogrendigim, askin var oldugudur. Ya da belki, daha yalin anlatimla ask hakkinda ogrendigim ve ogrenmeyi surdurdugum, filmlerimde, butun filmlerimde anlattigimdir. Yani, sevdigimiz insanlari asla unutmadigimiz, onlarin daima bizimle kaldiklaridir; bizi onlara artik var olmasalar bile cozulmez bicimde baglayan bir seyler oldugudur. Imkansiz asklar, yarim kalmis asklar, var olabilecekken olmamis asklar oldugunu ogrendim. Yara izi biraksa da daglayici bir damganin daha iyi oldugunu ogrendim; kisi andiran bir yurektense bir yangin yegdir. Annem bu konuda hakliymis, ayni anda iki insanı sevmek mumkunmus, bunu ogrendim. Olur kimi zaman: direnmek, yadsimak ya da mucadele etmek yararsizdir. Askin yalnizca cinsellik olmadigini ogrendim: o cok, cok daha fazlasi. Askin ne okuma yazma bildigini ogrendim. Duygular soz konusu olunca gizemli yasalarca yonetildigimizi, belki kader belki serap; ama kesinlikle akil ermez, aciklanamaz bir seylerin var oldugunu ogrendim. Cunku temelde asik olmayi aciklayacak bir neden asla yoktur. Sadece olur. Bu bir gizemin icine girmek gibidir: siniri asmak, esigi atlamak gerekir. Ve orada, bu gizemde mumkun oldugunca uzun sure kalmayi denemektir. " Istanbul Kirmizisi / Rosso Istanbul



    “ Che cos’ho imparato sull’amore ? Quello che ho imparato sull’amore è che l’amore esiste. Non dimentichiamo mai le persone che abbiamo amato, perché rimangono sempre con noi; qualcosa le lega a noi in modo indissolubile, anche se non ci sono più. Ho imparato che ci sono amori impossibili, amori incompiuti, amori che potevano essere e non sono stati. Ho imparato che è meglio una scia bruciante, anche se lascia una cicatrice: meglio l’incendio che un cuore d’inverno. Ho imparato, e in questo ha ragione mia madre, che è possibile amare due persone contemporaneamente. A volte succede: ed è inutile resistere, negare, o combattere. Ho imparato che l’amore non è solo sesso: è molto, molto di più. Ho imparato che l’amore non sa né leggere né scrivere. Che nei sentimenti siamo guidati da leggi misteriose, forse il destino o forse un miraggio, comunque qualcosa di imperscrutabile e inspiegabile. Perché, in fondo, non esiste mai un motivo per cui ti innamori. Succede e basta. È un entrare nel mistero: bisogna superare il confine, varcare la soglia. E cercare di rimanerci, in questo mistero, il più a lungo possibile. “

  7. Federico Fellini’nin yonettigi, Marcello Mastroianni, Anita Ekberg, Anouk Aimée’nin rol aldigi Tatli Hayat (La Dolce Vita - The Sweet Life), 3 Subat 1960’da Roma’da gosterime girdi.



    " Bazi geceler bu karanlik, bu sessizlik beni boguyor. Huzur beni korkutuyor Marcello ! Hem de her seyden cok. Bu sessizlik, ardinda cehennemi gizleyen bir maske gibi geliyor. O zaman cocuklarimin gelecegini dusunuyorum. Dunya harika bir yer olacak deniyor. Bir telefon konusmasi her seyi sona erdirmeye yetecekken, bu nasil olabilir ? Insan tutkulardan, duygulardan uzak yasayip kendini bir sanat eserindeki uyuma vermeli. zamanin disiında yasayacak kadar, her seyden uzaklasacak kadar cok sevmeyi ogrenmeliyiz. Buna mecburuz. “



    “ Qualche volta la notte questa oscurità, questo silenzio mi pesano. È la pace che mi fa paura, temo la pace più di ogni altra cosa: mi sembra che sia soltanto un’apparenza e che nasconda l’inferno. Penso a cosa vedranno i miei figli domani, “il mondo sarà meraviglioso” dicono, ma da che punto di vista se basta uno squillo di telefono ad annunciare la fine di tutto. Bisognerebbe vivere fuori dalle passioni, oltre i sentimenti, nell’armonia che c’è nell’opera d’arte riuscita, in quell’ordine incantato… Dovremmo riuscire ad amarci tanto da vivere fuori del tempo, distaccati…Distaccati.”

  8. Sihirbazlar Cetesi ( Now You See Me, 2013 ) filminin Henley Reeves karakteri, Muhtesem Gatsby ( The Great Gatsby, 2013 ) filminin Myrtle Wilson karakteri, Iskoc asilli Avustralyali aktris ve manken Isla ( Lang ) Fisher'in dogum gunu ( 3 Subat 1976 )






Sayfa 6908/7020 İlkİlk ... 5908640868086858689869066907690869096910691869587008 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •