Special Days Image
Sayfa 7012/7020 İlkİlk ... 6012651269126962700270107011701270137014 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 56,089 - 56,096 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Fransiz asilli Belcikali tiyatro oyun yazari, roman ve kisa oyku yazari Éric-Emmanuel Schmitt'in dogum gunu ( 28 Mart 1960 )



    " Insanlar neden hakikati kaldiramaz ? Birincisi, cunku hakikat onlari hayal kirikligina ugratir. Ikincisi, cunku hakikat genelde cikardan yoksundur. Ucuncusu, cunku hakikatin asla dogru gorunumu yoktur - yalanlarin cogu cok daha iyi hazirlanmistir. Dorduncusu, cunku hakikat yaralar. " Bayan Ming'in Hic Olmayan On Cocugu



    " Pourquoi les hommes ne supportent-ils pas la vérité ? Premièrement, parce que la vérité les déçoit. Deuxièmement, parce que la vérité manque souvent d’intérêt. Troisièmement, parce la vérité n’a guère l’allure du vrai – la plupart des faussetés sont mieux troussées. Quatrièmement, parce que la vérité blesse. "



    " Eger bana babanin resmini ciz deselerdi, banyodaki tiras makinesini, posta kutusundaki ismini, uc cift ayakkabisinin durdugu dolabi ve soluk renkli iki takim elbisesini cizerdim. " Sismalamayan Sumocu



    " Si on m’avait demandé de dessiner mon père, j’aurais dessiné le rasoir électrique dans la salle de bains, un nom sur la boîte aux lettres, un placard comprenant trois paires de chaussures et deux costumes sombres. "


    " Sen hic birden fazla yuvasi olan bir kus gordun mu ? Ya da yemeyecegi lese sahip cikan tok bir tilki ? Hayvanlarda zenginlik olmaz; hicbiri fazladan esyayi, faydalanmayacagi serveti biriktirmez. " Bir Aynada Uc Kadin



    " As tu jamais vu un oiseau posséder plusieurs nids ? Ou un renard repu surveiller une carcasse qu il ne mangera pas ? Il n y a pas de riches, chez les animaux, aucun n entasse des biens surnumeraires, des fortunes dont il ne profite pas. "

  2. Alfred Hitchcock'in Kuslar (The Birds) filmi, 28 Mart 1963 tarihinde New York'ta gosterime girdi.






  3. Amerikali yazar, televizyon yapimcisi ve gazeteci Jennifer Weiner’in dogum gunu ( 28 Mart 1970 )



    “ Kliseler sokaginin, beklentiler caddesinde yasiyorum. Daha kotusu ben kendim de bir kliseyim. / I live on the Street of Clichés, the Avenue of the Expected. Worse, I'm a cliché myself: almost forty. ”



    " Sunu ogrendim; bazi kirik seyler kirik kalir ve sunu ogrendim, kotu zamanlardan gecebilirsiniz, sizi seven insanlar oldugu surece daha iyi olanlari aramaya devam edin. / I've learned that some broken things stay broken, and I've learned that you can get through bad times and keep looking for better ones, as long as you have people who love you. ”



    " Insanlarin kac beden giydikleri yerine kim olduklariyla yargilandiklari bir dunyada yasamak istiyorum. / I want to live in a world where people are judged by who they are instead of what size they wear. "

  4. Amerikali roman yazari Lauren Weisberger'in dogum gunu ( 28 Mart 1977 )



    " Gelecek yaza kendimi Manhattan'in yarisina fahise olarak tanitmis olacagim ve Adriana da monogam hayatin zevklerini kesfetmis olacak. Leigh de...bir sey yapmis olacak. " Uc Kadin Uc Pirlanta



    “ By next summer, I will have prostituted myself out to half of Manhattan and Adriana will have discovered the joys of monogamy. And Leigh will have…done something. ”

  5. Rumen asilli Fransiz oyun yazari Eugene Ionesco’nun olum yildonumu ( 28 Mart 1994 )



    “ Bir altin cag var: Cocukluk, gozu kapalilik, masumluk cagi bu. Ne zaman ki tepende olum kilicinin asili oldugunu goruyorsun, iste o zaman butun buyu bozulup cocukluk darmadagin oluveriyor. Daha once de soyledigim gibi, cocuklugumun buyusu cok mu erken bozuldu ? Yedi yasinda kocaman bir adam olmak zorunda kaldim. Boylesi, bir cocukluktan cok ‘Bir varmis, bir yokmus’ misali unutulmus bir sayfa olarak kaybolup gidiyor. Ve iste, yine ortada temel gercegin anlasilmasini engelleyen istekler, uzuntuler... ” Cehennem Gunlugu



    " Il y a l’âge d’or : c’est l’âge de l’enfance, de l’ignorance ; dès que l’on sait que l’on va mourir, l’enfance est terminée. Comme je l’ai dit, elle a fini pour moi très tôt. On est donc adulte à sept ans. Puis, je crois que la plupart des êtres humains oublient ce qu’ils ont compris, retrouvent une autre sorte d’enfance qui peut se perpétuer, pour certaines, toute la vie ; pour très peu. Ce n’est pas une véritable enfance, c’est une sorte d’oubli. Les désirs et les soucis sont là qui vous empêchent d’accéder à la vérité fondamentale. "


    OGRETMEN: Otuz yildan beri bu kentte oturuyorum. Siz buraya yeni tasinmis olacaksiniz! Nasil buluyorsunuz kentimizi ?
    OGRENCİ : Hosuma gidiyor. Guzel, sevimli bir kent, guzel bir parki var, yatili bir okulu, bir papazi, guzel magazalari, sokaklari, caddeleri var...
    OGRETMEN: Oyle, kucukhanim. Ama ben baska yerde yasamayi yeglerdim. Paris'te, ya da hic degilse Bordeaux'da.
    OGRENCİ : Bordeaux'yu sever misiniz? Paris'e gitmissinizdir o halde ?
    OGRETMEN: Oraya da hic gitmedim, kucukhanim, ama eger izniniz olursa, bana soyleyebilir misiniz acaba, Paris hangi... ulkenin baskentidir ?
    OGRENCİ : ( Bir an dusunur, sonra bilme sevinciyle ) Paris, seyin... Fransa'nin baskentidir, degil mi ?
    OGRETMEN: Evet, kucukhanim, kutlarim, gercekten cok iyi. Mukemmel. Yurekten kutlarim. Ulusal cografyanizi su gibi biliyorsunuz. Baskentleriniz mukemmel.

    (Ders oyunu)



    LE PROFESSEUR: Il y a trente ans que j’habite la ville. Vous n’y êtes pas depuis longtemps ! Comment la trouvez vous ?
    L’ÉLÈVE: Elle ne me déplait nullement25. C’est une jolie ville, agréable, un joli parc, un pensionnat26, un évêque, de beaux magasins, des rues, des avenues...
    LE PROFESSEUR: C’est vrai, Mademoiselle. Pourtant, j’aimerais autant vivre autre part. À Paris, ou au moins à Bordeaux.
    L’ÉLÈVE: Vous aimez Bordeaux ?
    LE PROFESSEUR: Je ne sais pas. Je ne connais pas.
    L’ÉLÈVE: Alors vous connaissez Paris ?
    LE PROFESSEUR: Non plus, Mademoiselle, mais, si vous me le permettez, pourriez-vous me dire, Paris, c’est le chef-lieu de... Mademoiselle ?
    L’ÉLÈVE: cherche un instant, puis, heureuse de savoir. Paris, c’est le chef-lieu de... la France ?
    LE PROFESSEUR: Mais oui, Mademoiselle, bravo, mais c’est très bien, c’est parfait. Mes félicitations. Vous connaissez votre géographie nationale sur le bout des ongles. Vos chefs-lieux.

  6. Amerikali roman yazari Stephen King, ( The Green Mile ) Yesil Yol romanini 28 Mart 1996 tarihinde Signet Books araciligiyla New York'ta yayimladi.

    " Gordugum ve hissettigim acilardan yoruldum artik, patron. Yagmur altinda bir ispinoz gibi yalniz, hep yollarda olmaktan yoruldum. Hicbir zaman bana eslik edecek, bana nereden geldigimizi, nereye gittigimizi ve nedenini soyleyecek bir yoldasim olmadan. Insanlarin birbirlerine karsi bu kadar kotu olmalarindan yoruldum. Yardim etmeye calisip da edemedigim butun o zamanlardan. Karanlikta olmaktan yoruldum. Asil da acidan. Cok fazla var. Sanki her an kafama cam parcalari batiyor. Eger sona erdirebilseydim, yapardim. Ama yapamiyorum. "



    " I'm rightly tired of the pain I hear and feel, boss. I'm tired of bein on the road, lonely as a robin in the rain. Not never havin no buddy to go on with or tell me where we's comin from or goin to or why. I'm tired of people bein ugly to each other. It feels like pieces of glass in my head. I'm tired of all the times I've wanted to help and couldn't. I'm tired of bein in the dark. Mostly it's the pain. There's too much. If I could end it, I would. But I can't. "



    " Hepimiz hakkinda dusunuyorum. Kendi yesil yolumuzda yuruyoruz, her birimiz kendi zamaninda. "



    "And I think about all of us. Walking our own green mile; each in our own time." ( Page 434 )

  7. Romali politikaci ve devlet adami ( Marco Porcio Catone Uticense ) Genc Cato'nun olum yildonumu ( M.O 12 Nisan 46 )





    “ Aptallar, akillilardan pek az sey ogrenir, ama akillilar aptallardan cok sey ogrenirler. / I saggi traggono profitto dagli stolti più che gli stolti dai saggi. ”




    “ Iyi para ederse, aile reisi zeytin yagini, sarabini, buzagilarini yasli okuzlerini, ihtiyar koleyi ve ise yaramayan nesi varsa satsin. / Il fattore deve vendere tutto ciò che rimane: l’olio, il vino, il frumento; così pure i buoi invecchiati, il gregge e la lana, le pelli, i carri vecchi, i rottami di ferro. ”



    “ Nerede ve ne zaman, benim bilgim olmadan, deli olduguma hukmedilmis, kotu kararlar verdigim zanninda bulunulmus, fikrimden caydirilmaya ugrasilmis, bana akil vermeye kalkisilmis, kendi yargi yetimi kullanmam engellenmis ve silahlarim benden alinmiş ? Neden, genc adam, babanin ellerini bile arkasina baglamazsin, Caesar geldiginde beni kendimi savunamayacak halde mi bulsun ? Supheniz olmasin, kendimi oldurmek icin kilica ihtiyacim yok, yalnizca nefesimi biraz tutsam yeter, ya da basimi duvara vursam, boyle bile gelir olum... ” ( Bu konusmanin sonunda kiliciyla intihar etti. )



    “ When how did I become deranged, and out of my senses, that thus no one tries to persuade me by reason, or show me what is better, if I am supposed to be ill-advised ? Must I be disarmed, and hindered from using my own reason ? And you, young man, why do you not bind your father’s hands behind him that, when Caesar comes, he may find me unable to defend myself ? To despatch myself I want no sword; I need but hold my breath awhile, or strike my head against the wall... ”

  8. Italyan ressam ( Piero di Lorenzo ) Piero di Cosimo'nun olum yildonumu ( 12 Nisan 1522 )

    Ritratto di Simonetta Vespucci come Cleopatra, 1483 circa ( Chantilly, Musée Condé )




    Vulcano ed Eolo, ca 1505 ( Ottawa, National Gallery of Canada )


Sayfa 7012/7020 İlkİlk ... 6012651269126962700270107011701270137014 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •