SİZ DEĞİŞİRSENİZ TOPLUM DEĞİŞİR!
Doç. Dr. Şafak Nakajima


Düşünsel ve ekonomik ayrışmaları keskin, çatışmalı toplumlarda, insanlar daha sağlıksız ve mutsuzdur!
Sürekli kavgaların olduğu bir evin çocukları gibi bizler de, toplumsal gerilim ve çatışmalardan etkileniriz.
Giderek hayata ve insanlara güvenimiz kaybolur!

Hayaller kuramaz, sağlıklı ilişkiler inşa edemez hale geliriz.

İsteksiz ve yorgun oluruz, vücut savunma sistemimiz çöker.

Çünkü bizler, sevgi ve güven ihtiyaçları, beşikten mezara kadar süren sosyal varlıklarız.

Topluma ait hissetmek, onun tarafından sevgi ve güvenle sarılıp sarmalanmak bizim için çok önemlidir.
Toplum dediğimiz şey nedir?

Toplum, ekonomi ve yasalarla bir arada duran bireylerden oluşan insanlar topluluğudur.

Bir insan çalışarak para kazanıp, o parayı ihtiyaçları için harcadığında, satın aldıklarını üretenlere para kazandırır.

Bu döngü, farklı düzeylerde de olsa, tüm toplumu içine alan ekonomik sistemdir.

Yasalarsa, insanların birbiriyle çatışan çıkarlarını düzene sokarak, toplumu karmaşadan korumayı amaçlar.

Modern toplumlardaki tüm ekonomik sistemler ve yasalar insan elinden çıkmadır; hiç biri doğa kanunu değildir ve hepsi bizi doğrudan etkiler.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ‘’Sağlık; bedensel, zihinsel ve sosyal tam bir iyilik halidir!’’ der.

Eğer içinde yaşadığımız toplumun ekonomik ve yasal yapısı dengeliyse, sağlığımız iyi olur.

Ama bir toplumda çalışma yaşındaki insanlar için yeterince iş yoksa, okullar aşırı kalabalıksa, kentler yeşilsiz birer beton ormanına dönüşmüşse, ilişkilerde kabalık ve şiddet hâkimse, yasalar keyfi olarak uygulanıyorsa, hastalar, sakatlar ve yaşlılar için yaşamlarını bağımsızca sürdürmelerine yetecek sosyal ve ekonomik güvence yoksa, keskin sınıfsal uçurumlar varsa, o toplumda insanlar daha çok hastalanır.

Stres, anksiyete (endişe), depresyon, korku, öfke ve pek çok bedensel hastalık, günlük hayatın ayrılmaz parçaları haline gelir.

Yaşam zorlaşır!

Fakat tüm bunlar, bizim sürekli kötü hissetmek zorunda olduğumuz anlamına gelmez.

İyi hissetmenin akılcı yollarını bulmamız, önce kendi değişimimizi sonra da toplumun değişimini getirir beraberinde.

Toplum dediğimiz yapıyı oluşturanlar, sizin ve benim gibi bireylerdir.

Toplumun değişimine katkıda bulunabilmemiz için sizin ve benim, her şeye rağmen iyi olmayı öğrenmemiz gerekir.
Neler yapabiliriz?

Sağlıksız bir toplumda daha sağlıklı yaşamak için size ilk önerim, bireysel ve toplumsal yaşamınızda neyin öncelikli olduğunun ayırdına varmanızdır.

Önceliklerinizi doğru sıralamaya:
• Nelerin çok emek vermenize karşın yalnızca gereksiz yere enerjinizi tükettiğini,
• Neleri ihmal ettiğiniz için yaşamınızın olumsuz etkilediğini fark ederek başlayabilirsiniz.


Toplumsal ayna çok pürüzlüyse, duygularımızı doğru yansıtmayacağından, iç dengemiz kolayca bozulabilir. O nedenle duyguları gözlemek ve anlamak büyük önem taşır.

Size bu konuda ısrarlı önerim, bir günlük tutmanızdır. Günlükler size hem duygusal dalgalanmalarınızı fark etme, hem de nelerden etkilendiğinizi gözleme fırsatı verir.

Duygu durumlarınızı yalnızca dış gerçeklerin belirlemesine izin vermeyin! Kendinizle toplum arasına sağlıklı sınırlar çizin. Kendinize ait değerler sistemini oluşturun ve özenle koruyun.

Bilge insanlar, kontrol edebildikleri şeyleri iyileştirmek için sorumluluk üstlenip çaba sarf eder, kontrol edemedikleri şeyleri ise kabul ederler.

Buradaki kabullenme; ilkelerimizden, düşlerimizden vaz geçmek ve teslim olmak değil, değiştirilemeyecek şeyler için gereksiz yere çırpınmaktan vaz geçip enerjimizi, değiştirilebilecek şeylere harcamamız demektir.

Unutmayın!

Doğanın en temel kanunu değişimdir ve değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir!

Siz değiştiğinizde, değişim sizinle sınırlı kalmaz; toplum ve dünya degisir.