Originally Posted by
varsayım
Merhaba,
Uzun zamandır iş hayatını bırakma planları yapıyordum. 15 seneden fazla emek verdim. Çok kısa sürede yükseldim. Belirli bir konuma geldim, ama iş hayatında - son dönem- mutsuz olmaya başladım. Artan vergiler, çalışma şartlarının zorlaşması, özgür alanın kalmaması, şımarık YK üyeleri, beyaz yaka stresi v.s. Maddi imkanımız el verdiği için, önce eşim bıraktı. 2 senedir çalışmıyordu. Ben de 1-2 senedir , ileriyi düşünmeden, gamsız bir şekilde çalışmaya başladım. Her an iş hayatını bırakacağım gibi...
Hayat görüşüm buna uygun. Çok az para harcıyorum. Hatta temel giderleri kenara bırakırsak (Faturalar v.s.) , çok az giderim vardı. 2-3 yaşlarında bir oğlumuz var. Onun geleceğini de -kabaca- garanti altına almış durumdayız. (Allah sağlığımızı bozmaz ve büyük bir kaza bela yaşamaz isek). Ben bu düşünceler ile, bir kaç iş adamının özel portfoyune danışmanlık yaparım, bir kaç şirkete danışmanlık veririm, v.s. diyip iş hayatını bırakmaya hazırlanıyordum.
Hatta bir kaç arkadaşımla da ihracat şirketi kurmak üzereydik. Eşim de ihracat danışmanlığına başladı v.s.
2 ay önce halka açık bir şirketten güzel bir teklif geldi. Stresi v.s. az görünüyordu. 1 aydır da işe başladım. İş hayatına bakışım farklılaştı. İnsana değer veren bir şirkette çalışıyor gibiyim şu anda. Gayette keyifli gidiyor. Şirkette ortalama çalışma süreleri çok uzun, yönetim kadrosu 25-30 sene ortalama ile çalışıyor. Düşündüğüm gibi olursa, erken emekli olmaktan vazgeçebilirim.
Bunu neden yazdım? Bu konunun ana fikri, çalışmak zorunda olmadan, kendi özgür irademiz ve kendi mutluluğumuz için çalışalım ya da başaramıyorsak emekli olalım. Ben sanırım (umarım yanılmam) başardım gibi, gayet keyifli gidiyor her şey.
Ama gitmez ise de sorun değil. Kendimi 2-3 senedir, zihnen iş hayatını bırakmaya hazırlamıştım.
Teşekkürler.
Erken emeklilik ile kastettiğimiz bu zaten. Güzel bir örnek oluşturmuşsunuz. Benim süreç de benzer şekilde ilerledi. Önemli olan kendimizi bir kafese hapsetmemek. Bu kafa yapısı ile hareket edince, hem kurumsal hayatta, hem de sivil yaşantıda pek çok zorluk kendiliğinden aşılıyor. Burada kritik konu, bizi tutsak eden bağlardan kurtulmak(lüks yaşam özentisi, çocukları pahalı okullara gönderme mecburiyeti hissedilmesi vs).
Tabii ki, ister şans deyin, ister kader deyin, bazı şeyler yolunda gidebilir. Bazıları için de genelde ters gider. Bunu da herkes kendi yaşamında deneyimleyecek.
Zaten, bahse konu kişiler olarak, çalışkan, azimli, üretken insanlarız...aynı zamanda istikrarlıyız. 18 yıl aynı kurumda çalıştım, bir gün bile kaytarmadım..yoksa, bugün biraz kötü hissediyorum desem, gelemeyeceğim desem, kimse bir şey demezdi. Buna rağmen 18 yılda 1 gün bile böyle bir bahane ile kaytarmadım.
Neyse, gerek kurumsal, gerekse kurumsal hayat dışında, çalışma ve üretmeye devam etmek lazım. Bunu da mecbur olduğumuz için değil, zevk aldığımız, öyle mutlu olduğumuz için yapmak lazım.
Pandemi konusu son 20 yılda ülkemizde beyaz yaka adına çalışma şartlarının iyileşmesine vesile olan yagane olay oldu belki de(sosyla hayatımızdaki pek çok olumsuz etkisini bir tarafa bırakıyorum)...Özellikle bazı sektörler ve bazı poziyonlar için uzaktan çalışma hayatın bir gerçeği olacak.. Bu da baskıyı ve stesi bir nebze azaltacaktır.
Önemli dönüm noktalarını, beğendiğim analizleri Twitter dan da paylaşıyorum...@cautionary53
Yer İmleri