Alıntı Originally Posted by emekli2 Yazıyı Oku
Sayın fresky, aslında dogal düşünülürse çocuklara gelecek bırakmak kavramı saçma. bizi buna mecbur eden, dünyanın parsellenmiş oldugu ve dünyada parsele sahip olanların gelecek kaygısının olmadıgı, ancak dünyada herhangi bir parsele sahip olmayanların çocuklarının gelecegi endişesi taşıdığıdır. Aslında şehirleşme, insanların kimseye muhtaç olmadan yaşamını idame ettirebilme yetenegine sahip parsellerini terkedip, şehirlerdeki parsel sahiplerinin kucagına düşmesi olarak özetlenebilir. özellikle kucagına düşmek diyiyorum, çünkü şehirlerde parselere sahip olanlar yeni gelenlerin ömürleri boyunca ya kiracı ya da borç ödeyerek kendilerini beslemelerini saglamışlardır. bu gün aylık ortama maaşlarla bir kişi şehirde bir parsel sahibine bir ömür boyu çalışarak ancak ancak barınacak bir yer sahibi olabilmektedir. oysa şimdi hemen tersine göç tetiklense şehirlerdeki toprak fiyatları bir anda satın alınabilir fiyatlara düşer. tabi bu arada kırsalda para etmeyen arazi fiyatları da yukarıya roketler. Nitekim pandemi etkisi ile kırsala dönüşte kıpırdama olunca, tarım arazisinin dönümü 2-5bintl aralığından 15-50bin tl aralığına yükseldi. O zaman soru şu? her ne olursa olsun uyanıklar bir şekilde diğer insanların sırtından hiç inmeyecektir ta ki, insan nüfüsunun düşüp toprak degersizleşinceye kadar.

Sayin Emekli2 Hocam,

Sanirim hepimiz asagi yukari ayni seyleri dusunuyoruz, belli bir yas grubunda olan dostlarimizi kasdettim. Yeni nesil dostlarimiz belki bizim muhabbetlerimize biraz uzak kalabilir.

Ben cok dargelirli bir ailede, kisitli imkanlarla buyudum. Daha iyi imkanlari olan cocukluk arkadaslarimin hicbirisi, bildigim kadariyla, kendilerine aileden bir iki daire kalanlar da dahil, bizim hayatimizdan daha iyi bir yasam surmuyorlar su anda. Buna binaen, rizk Cenab-i Hak'kin garantisi altindadir diyorum. Cocuk hazir bulunca muhtemelen kiymetini bilemiyor.

Bizim iki buyuk cocuk okurken calisiyorlardi da. Onlara kefil oldugumuz ve odeme imkanlari oluncaya kadar aylik taksitlerini odedigimiz arabalara bakisi ve sorumluluklari cok farkliydi. Ama en kucuk, resmen arabayi hor kullandi, sagina soluna dikkat etmedi. Bedava geldi, keyfini sureyim dedi. Cunku pandemide is bulamadi, biz de cok zorlamadik ve imkanimiz olcusunde odemelere devam ettik. (Bu arada, cogunuz bilir, araba almak buyuk bir servet gerektirmiyor burada. Kredi history niz iyiyse, pesinat bile vermeden istediginiz arabayi alip cikiyorsunuz. Yani bir zenginlik olcusu olarak degerlendirilmesin araba sahibi olmak...)

Tabii ki her cocuk ayni degildir. Ama bazen dusunuyorum da, belki o kadar caresiz olmasaydim o donemde, okullarima ve egitimime bu kadar simsiki sarilmayacaktim. Zengin akrabalarimda da benzer bir durumu gordum. Cocuklarina daire ve isyeri verdiler, ama o cocuk hic kendisini zorlamadi, kardesi de oyle oldu. Ikisi de gitti, memur oldu. Koskoca dukkan, isyeri vs yi kiracilara verdiler teyzemler. Halbuki biz kurus hesabi yaparken, kuzenim cebinde cuzdan dolusu kagit parayla dolasirdi. Kaliteli bir akrabadir, iyidir, o farkli bir mesele. Ama kendisini gelistirmek zorunda hissetmedi, cunku aileden epeyce bir serveti kalacakti nasil olsa...

Ozetle, cocuklarimizla kaliteli zaman gecirmek ve onlara iyi bir egitim saglamak en buyuk onceligimiz olmali. Bu en kalin kirmizi cizgimiz olduktan sonra, gerisi herkesin keyfine gore bilecegi bir is sanirim. Ama ille de egitim, ille de kulturel birikim diyorum.

Vesselam...