https://www.dunya.com/kose-yazisi/ca...ik-ilac/624363
İlaç İşverenleri Sendikası Genel Sekreteri
İlk kez penisilinin 1928’de üretilmesi ile başlayan ilaç sektöründeki biyoteknolojik üretim, yıllar itibarıyla büyük bir pazara dönüştü. Konvansiyonel ilaçların çare olamadığı pek çok hastalığın tedavisi giderek artan şekilde biyoteknolojik ilaçlar ile aranıyor. Bu da tüm dünyada ve Türkiye’de bu ürünlerin ilaç pazarından aldığı payı artırıyor.
Dünya ilaç endüstrisinde biyoteknolojik ilaçların pazar payı çok kısa sürede yüzde 30’lara, ülkemizde ise yüzde 25 seviyesine ulaştı. Ancak Türkiye ilaç pazarındaki biyoteknolojik ilaçların tamamına yakını ithal ürünlerden oluşuyor. Bu alanda yıllık ithalat 1,6 milyar dolar seviyesinde. Elbette bu model Türkiye için sürdürülebilir değil ve bu ilaçların içeride üretimi, sağlık sistemi üzerindeki yükü hafifl etmek, güçlü ulusal ilaç endüstrimizin rekabet gücünü korumak ve ekonomik dengeler açısından bir zorunluluk haline geldi.
Biyoteknolojik ilaçlar, canlı sistem ve organizmalar kullanılarak üretilen bir ilaç türü. Bu ürünler referans biyoteknolojik ilaçlar ve biyobenzer ilaçlar olarak ikiye ayrılıyor. Referans biyoteknolojik ilaçlar, pazara sunulan ilk ürünler. Bunların fikri mülkiyet hakları kapsamındaki koruma süreleri bitince biyobenzer ilaçlar pazara sunuluyor. Biyobenzer ilaçlar ise referans biyoteknolojik ürünlerle denk olan ancak kendi geliştirme ve üretim yöntemleri olan ilaçlar.
Cari Açık Üzerinde Çift Yönlü Olumlu Etki
Türk ilaç endüstrisi uzun yıllardır bu alanı stratejik önceliği yapmış durumda. Son yıllarda bu alanda yurt içi ve yurt dışında yapılan yatırımlar ve iş birlikleri hızla artıyor.
Neredeyse tamamını ithal ettiğimiz bu ilaçları içeride üretmemiz, ithalatımızı azaltacağı gibi ihracatımızı da artırıp, cari açık üzerinde çift yönlü olumlu etki yaratır. Konvansiyonel ilaçlara göre katma değeri çok daha yüksek olan bu ürünlerin ihracatıyla ülkemizin katma değerli ihracat hedefine de büyük katkı sağlanmış olur. İhracatımızın ortalama kilo değeri 1,2 dolar iken biyoteknolojik ilaçlarda fiyatın 1000 doların üzerinde
Ülke Koşullarını Dikkate Alan Mevzuat ve Teşvikler Gerekli
Ülke olarak bu alanda başarılı olmamızın öncelikli koşulu, yurt içinde geliştirilen ve üretilen biyobenzer ilaçların mevzuatla da desteklenmesi. Ülkemizde bu ürünler halen ABD ve AB’nin ruhsat sistemleri baz alınarak oluşturulan mevzuat üzerinden ruhsatlandırılıyor. Bu uygulama, süreçleri çoğu zaman gerekli olmayan şekilde uzatıp, pahalı hale getiriyor. Oysa önümüzde Arjantin, Güney Kore, Hindistan gibi kısa sürede biyoteknolojide güçlü birer oyuncu konumuna gelmiş başarılı örnekler var.
Bizim de ülkemiz koşullarını dikkate alan, bize özgü bir mevzuatı zaman kaybetmeden oluşturmamız gerekiyor.
Bu alandaki bir diğer önemli ihtiyaç ise biyoteknolojiye yapılan büyük ölçekli, ileri derece teknoloji yoğun yatırımların kamu otoriteleri tarafından daha etkin şekilde desteklenmesi. Fiziki yatırım teşvikleriyle endüstri çok ciddi yatırım yapmış durumda ve yatırımlar halen devam ediyor. Ancak vergisel teşviklerin yanında, nakit finansal desteklerin etkin şekilde sağlanması biyoteknolojik ürünler alanında gelişimi tetikleyecektir.
Bunların yapılması halinde ülkemizin bu ileri teknoloji grubunda yer alan sektörde önce bölgesel ardından da küresel bir üretim ve ihracat üssü olması mümkün olabilir.
Yorumlarım kişisel olup yatırım tavsiyesi olarak görülmemelidir.
Yer İmleri