Special Days Image
Sayfa 241/1002 İlkİlk ... 141191231239240241242243251291341741 ... SonSon
Arama sonucu : 8010 madde; 1,921 - 1,928 arası.

Konu: Yatırım Fonları IX

  1.  Alıntı Originally Posted by Tbey35 Yazıyı Oku
    Kişiye ya da kişilere mahsus özel kurulmuş olan serbest fonlar dışında kalan serbest fonlara bakıldığında öyle kapılacak bir fon da yok gibi. üç, beş tane olsa yeter. Ama o bile yok. Yoksa benim gözümden mi kaçtı.
    GZN ve IZS'yi inceleyebilirsiniz.

  2.  Alıntı Originally Posted by istanbullu1963 Yazıyı Oku
    arkadaşlar 9 aya yakın bir zaman taşıdığım TTE'yi bir takım sebeplerden sattım... elimde eşit oranda IPJ, TCD, GMA, AFT, NNF var... bunlara ilave olarak TTE'den gelen parayı ikiye bölüp TGE ve PPZ eklemek istiyorum... bu durumda PPZ'deki parayı nakit gibi düşünüp fırsat çıktıkça hisse alacağım... yeni fon olarak da TGE eklenmiş olacak... emtiaya yatırım yapan fon yoktu çünkü elimde... önümüzdeki dönemde bunlar iyi olabilir diye düşünüyorum... aslında GBC ve TGE arasında kararsız kalmıştım ama sanırım TGE alacağım... fon dağılımıma ne dersiniz? riski biraz seven ve uzun vadeli bakan biriyim... fikirleriniz için şimdiden teşekkürler...
    GMA dışında fonlarımız neredeyse aynı. Sadece çip krizi nedeniyle üretim duruşları beklediğimden IPJ'yi yakın zamanda elimden çıkardım. TGE ve GBC'ye eşit ağırlıklı bir miktar yatırdım. Bende ilaveten AFA ve GBG de var. Son %24'lük düşüş sonrası geçici süre için AOY de aldım. İlk %15 üstü artış sonrası satmayı planlıyorum.

  3. ABD nin üniter devlet yapısını 2025 ten sonra koruyabilmesi ve doların rezerv para olarak 2025 ten sonra kabul görmesi pek mümkün görünmüyor.


  4.  Alıntı Originally Posted by istanbullu1963 Yazıyı Oku
    arkadaşlar 9 aya yakın bir zaman taşıdığım TTE'yi bir takım sebeplerden sattım... elimde eşit oranda IPJ, TCD, GMA, AFT, NNF var... bunlara ilave olarak TTE'den gelen parayı ikiye bölüp TGE ve PPZ eklemek istiyorum... bu durumda PPZ'deki parayı nakit gibi düşünüp fırsat çıktıkça hisse alacağım... yeni fon olarak da TGE eklenmiş olacak... emtiaya yatırım yapan fon yoktu çünkü elimde... önümüzdeki dönemde bunlar iyi olabilir diye düşünüyorum... aslında GBC ve TGE arasında kararsız kalmıştım ama sanırım TGE alacağım... fon dağılımıma ne dersiniz? riski biraz seven ve uzun vadeli bakan biriyim... fikirleriniz için şimdiden teşekkürler...
    Sn. Istanbullu1963, size öncelikle şunu ekle şunu çıkar, şunu arttır şunu azalt diyecek durumda değilim.

    Sadece bu konuda ve aklıma gelen başka konularda bir kaç cümle yazmak istedim. Öncelikle aynı kategoriden, aynı tarz fonlardan 3ten fazla portföyde bulundurmak bana mantıklı gelmiyor. Çeşitlendirme(varlık dağılımı) getiriyi belirleyen en önemli kriter ama ayni tarz fonlardan fazla çesitlendirme yapmakta, özellikle hisse senetleri fonlarında getiriyi endekse yaklaştırabiliyor.

    Kendi adıma bir diğer kuralımda, sektörel ve tematik fonlardan uzak duruyorum. Bu fonları bireysel hisse senedi seçme konusunda uzman olanların tercih etmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendimde bu yetkinlik yok.

    Bunun yerine kendini sektörel ve tematik olarak sınırlandırmayan, büyük küçük demeden, bist 30/100 ve bist 100 dışına aynı anda pörtföyüne alabilen çeşitlendirilmiş hisse fonların kendi adıma doğru fonlar olduğunu düşünüyorum.

    Yeri gelmişken, Gelişmiş ülkelerde(Abd vs) pasif endeks hisse fonlara yatırım yapmak mantıklı iken, ülkemizde(gelişmekte olan ülkelerde) aktif yönetilen başarılı fonlar endeksi uzun vadede geçebiliyor. Ülkemizde endeks üzeri getiren fonlarımız halen var. Pörtföy şirketi ve fon yöneticisi bu konuda çok önemli.

    Hisse yoğun fonlara yatırım yapacak biri için de, minimum süre 5 yıl olmalı. Yatırım ufku 5 yıldan önce ise, hsyf lere yatırım yapmamalı. Bu durumda olanlar kısa vade, düşük riskli fonlarda birikimlerini değerlendirmeli.

    Yatırım vadesi ne kadar uzunsa, portföyde daha fazla oranda hsyf bulundurmalı. Zaman içinde portföy oranlarındaki değişimler yakından takip edilerek, gerektiğinde yendiden dengeleme yapılmalı. Zamanla hedefe yakınlaştıkça hisse fon oranı azaltilmali. Portföyunde Yüksek hsyf bulundurmak nedeniyle, büyük düşüşlerdeki oynaklıkta heyecan stres yapanlar, sağlam bir acil durum fonu oluşturmalı(minimum 6 aylık), büyük borsa düzeltmelerinde hsyf fon satılmaması, aksine yeniden dengeleme yaparak yeni alimlarla hisse fon oranı baştaki seviyeye getirilmeli. Büyük düşüşlerden sonra genelde en geç 1 yıl içinde endeksler eski seviyesine gelebilmekte, panik yapılmamalı. Varlık dağılımı kadar tasarruf edebilmekte çok önemli. Düzenli olarak tasarruflarda yatırımlara sistematik bir sekilde yönlendirilirse hedeflere ulaşmak daha kolay olacaktır.

    Özetle kısa vadede ihtiyaç duyulmayacak bir para hsyf lere yatırılmalı.

    Saygılar.

  5.  Alıntı Originally Posted by tradestop Yazıyı Oku
    Sn. Istanbullu1963, size öncelikle şunu ekle şunu çıkar, şunu arttır şunu azalt diyecek durumda değilim.

    Sadece bu konuda ve aklıma gelen başka konularda bir kaç cümle yazmak istedim. Öncelikle aynı kategoriden, aynı tarz fonlardan 3ten fazla portföyde bulundurmak bana mantıklı gelmiyor. Çeşitlendirme(varlık dağılımı) getiriyi belirleyen en önemli kriter ama ayni tarz fonlardan fazla çesitlendirme yapmakta, özellikle hisse senetleri fonlarında getiriyi endekse yaklaştırabiliyor.

    Kendi adıma bir diğer kuralımda, sektörel ve tematik fonlardan uzak duruyorum. Bu fonları bireysel hisse senedi seçme konusunda uzman olanların tercih etmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendimde bu yetkinlik yok.

    Bunun yerine kendini sektörel ve tematik olarak sınırlandırmayan, büyük küçük demeden, bist 30/100 ve bist 100 dışına aynı anda pörtföyüne alabilen çeşitlendirilmiş hisse fonların kendi adıma doğru fonlar olduğunu düşünüyorum.

    Yeri gelmişken, Gelişmiş ülkelerde(Abd vs) pasif endeks hisse fonlara yatırım yapmak mantıklı iken, ülkemizde(gelişmekte olan ülkelerde) aktif yönetilen başarılı fonlar endeksi uzun vadede geçebiliyor. Ülkemizde endeks üzeri getiren fonlarımız halen var. Pörtföy şirketi ve fon yöneticisi bu konuda çok önemli.

    Hisse yoğun fonlara yatırım yapacak biri için de, minimum süre 5 yıl olmalı. Yatırım ufku 5 yıldan önce ise, hsyf lere yatırım yapmamalı. Bu durumda olanlar kısa vade, düşük riskli fonlarda birikimlerini değerlendirmeli.

    Yatırım vadesi ne kadar uzunsa, portföyde daha fazla oranda hsyf bulundurmalı. Zaman içinde portföy oranlarındaki değişimler yakından takip edilerek, gerektiğinde yendiden dengeleme yapılmalı. Zamanla hedefe yakınlaştıkça hisse fon oranı azaltilmali. Portföyunde Yüksek hsyf bulundurmak nedeniyle, büyük düşüşlerdeki oynaklıkta heyecan stres yapanlar, sağlam bir acil durum fonu oluşturmalı(minimum 6 aylık), büyük borsa düzeltmelerinde hsyf fon satılmaması, aksine yeniden dengeleme yaparak yeni alimlarla hisse fon oranı baştaki seviyeye getirilmeli. Büyük düşüşlerden sonra genelde en geç 1 yıl içinde endeksler eski seviyesine gelebilmekte, panik yapılmamalı. Varlık dağılımı kadar tasarruf edebilmekte çok önemli. Düzenli olarak tasarruflarda yatırımlara sistematik bir sekilde yönlendirilirse hedeflere ulaşmak daha kolay olacaktır.

    Özetle kısa vadede ihtiyaç duyulmayacak bir para hsyf lere yatırılmalı.

    Saygılar.
    Bu kaliteli profesyonel açıklamanın altına ataş la şu bilgileri çakıyorum.
    Eğer bu borsa bu sene yükselecekse,
    ki yükselecek...
    Bankalar olmadan yükselmesi de söz konusu olmadığına göre.
    O zaman ADP Alınır.
    Geçtiğimiz hafta aldım.
    Çünkü bu fon TEK TABANCA bir fondur.
    MAC a sadece benzer.
    Okadar

  6.  Alıntı Originally Posted by Nida Yazıyı Oku
    İş Bankası formların imzalanmasını istediği için şubeye gitmeyi şart koşuyor. Bununla birlikte size en yakın şubeyi bildirirseniz formları oradaki bir yetkiliye mail ile gönderip orada imzalayabiliyorsunuz. Mutlaka hesabınızın olduğu şubeye gitmenize gerek yok.
    Arkadaşlar şu nitelikli yatırımcı konusunda kafa karışıklığını gidermek istiyorum. Aslında olması gereken çok net, ancak bizim gibi doğu kültürlü ülkelerde olması gerekenlerle pratikte olanlar her zaman örtüşmez, kişilerdeki kafa karışıklığı da ondan kaynaklanıyor.

    Örneğin ev alıp satıyorsunuz, belediyeye gider rayiç bedel üzerinden vergi ödemeniz gerekir. Bu verginin %0 2'si alıcıya %0 2'si satıcıya aittir. Verginin tutarı da rayiç yani türkçesiyle güncel bedel üzerinden olması gerekir. Yani kaça alıp satıyorsan. Gel gör ki tapu müdürüne bile sorsanız, çektiğin kredinin üzerinde göster yeter der. Maalesef acı gerçek böyle. İşin tam göbeğinde olan adam gerçek alış satış üzerinden vergi ödemek isteseniz, enayi gözüyle bakar. Uygulamada evi satan hiçbir kişi vergi ödemez, tüm vergi yükü alıcı üzerine kalır. Bu toplumuzda da kanıksanmıştır. Kanunda açık olmasına rağmen, vergiyi devletin bankasına TC'si ve onun telefonuna gelen sms kodu ile alıcı öder, devlet de vergisini aldığından kimin ödediğine karışmaz.

    Kanunen nitelikli yatırımcı olabilmeniz için bir kaç seçenek var, ancak aramızda sermaye piyasalarında tecrübeli olan ve 3.derece SPK lisansı olan arkadaş olmadığını düşünerek söylüyorum, ilk ve en önemli şart sermaye piyasalarında değerlendirebileceğiniz, menkul olarak en az 1.000.000.-TL varlığımızın olması ve bunu beyan etmeniz. Ancak yine her zaman olduğu gibi kanunu uygulayanlar ya da kanunu istediği şekilde uygulamak isteyenler yüzünden, farklı kurumlarda farklı muamelelere maruz kalırsınız.

    Örneği İş Bankası devlet kurumu gibi çalışır, işi sıkı tutar. Şubeye gelmenizi, ıslak imza atmanızı, hatta bu elektronik çağda çok kolay bir şekilde ispat edilebilir olduğundan, paralarınızın olduğu kurumlardan elektronik çıktılarınızı ister, isteyebilir. Belki kanunda yazmıyor ama garantiye almak ister. Başka bir kurumda ise, MT gelir, beyanınız yeter, at abi şuraya bir imza der, olursunuz nitelikli yatırımcı. Şimdi burada kontrol yoksa, devlet umursamıyorsa, İş Bankası fazla doğrucu olur, umursamaz MT'nin de yanına kar kalır, portföyünü artırır.

    Bu işi çok farazi anlatıyorsun diyenlere isimleri ile örnek vermek istiyorum. Sadece 2 kartım var, biri İş Bankası biri Enpara. Cep telefonu almaya gittim bir Samsung bayisine. Şu dönemde herkesin bildiği bir gerçek varsa o da cep telefonuna taksit yapmanın yasak olduğu. Ben de bayideki arkadaşa dedim ki cep telefonu alacağım, şu 2 kartım var. Açıkçası merak ediyorum, siz telefondan başka şeyler de satıyorsunuz, mesela buzdolabı alsam taksit yapabilirken, telefon alırsam yapılmıyor, bunu benim bankam nerden bilecek. Benim kartlar özelinde dedi ki; İş bankası kartını geçirdiğimiz anda ekranda onay çıkıyor, müşteri telefon mu aldı diye, evet-hayır seçmemiz gerekiyor, sorumluluğu bize yüklüyor, sonuçta faturalar var, ne alınıp satıldığı da belli. Ancak diğer bankalarda böyle bir şey yok, isterseniz Enpara'dan geçirelim, taksitlendirmeyi denersiniz dedi. Ben de en kötü taksitli nakit avans ya da küçük bir kredi çeker öderim diye düşündüm ve tamam dedim, Enpara kullananlar bilir, 6 taksite kadar faizsiz taksitlendirme hakkı veriyor belli bir tutara kadar. Enpara kartımı kullandım, 1 gün sonra yansıdı, taksitlendirme tuşuna bastım, ekranda bir uyarı çıktı, cep telefonu taksitlendirmek kanunen yasaktır, aldığınız ürünün telefondan başka bir şey olduğunu sorumluluğu size ait olmak üzere onaylıyor musunuz diye, onaylıyorum tuşuna bastım ve 6 taksite böldü.

    Şimdi burada kim suçlu, ben suçluyum tamam, Enpara da suçlu, ama bundan kim en çok zarar gördü. Doğruculuk yapan İş Bankası, o da böyle çakallık yapsaydı, ben muhtemelen İş Bankası kartımı kullanmış olacaktım. Açıkçası bu fazla doğruculukları kendilerine zarar verse de, gözümde her zaman değerleri diğerlerinden 1-2 basamak üstte olmuştur. Gün gelir devletin hesap sormak aklına gelirse, İş Bankası müşterisiyseniz korkmayın derim, ama diğer bankalar kurumlar suçu size atacak ondan emin olabilirsiniz.

    Demem o ki, maalesef biz de teori ile pratik çoğu zaman bir olmaz. Farklı kurumlar farklı uygular, doğrusunu mu, yoksa kolayını mı istediğiniz size kalmış. Maalesef acı olan sonuç, doğrusunu yapanlar hep enayi yerine konmuştur ülkemde. İronik olanı ise, bu çakallık yapanların, sonra dost sohbetlerinde bu ülkeden adam olmaz muhabbetleri yapmalarıdır.

  7.  Alıntı Originally Posted by meesut Yazıyı Oku
    Arkadaşlar şu nitelikli yatırımcı konusunda kafa karışıklığını gidermek istiyorum. Aslında olması gereken çok net, ancak bizim gibi doğu kültürlü ülkelerde olması gerekenlerle pratikte olanlar her zaman örtüşmez, kişilerdeki kafa karışıklığı da ondan kaynaklanıyor.

    Örneğin ev alıp satıyorsunuz, belediyeye gider rayiç bedel üzerinden vergi ödemeniz gerekir. Bu verginin %0 2'si alıcıya %0 2'si satıcıya aittir. Verginin tutarı da rayiç yani türkçesiyle güncel bedel üzerinden olması gerekir. Yani kaça alıp satıyorsan. Gel gör ki tapu müdürüne bile sorsanız, çektiğin kredinin üzerinde göster yeter der. Maalesef acı gerçek böyle. İşin tam göbeğinde olan adam gerçek alış satış üzerinden vergi ödemek isteseniz, enayi gözüyle bakar. Uygulamada evi satan hiçbir kişi vergi ödemez, tüm vergi yükü alıcı üzerine kalır. Bu toplumuzda da kanıksanmıştır. Kanunda açık olmasına rağmen, vergiyi devletin bankasına TC'si ve onun telefonuna gelen sms kodu ile alıcı öder, devlet de vergisini aldığından kimin ödediğine karışmaz.

    Kanunen nitelikli yatırımcı olabilmeniz için bir kaç seçenek var, ancak aramızda sermaye piyasalarında tecrübeli olan ve 3.derece SPK lisansı olan arkadaş olmadığını düşünerek söylüyorum, ilk ve en önemli şart sermaye piyasalarında değerlendirebileceğiniz, menkul olarak en az 1.000.000.-TL varlığımızın olması ve bunu beyan etmeniz. Ancak yine her zaman olduğu gibi kanunu uygulayanlar ya da kanunu istediği şekilde uygulamak isteyenler yüzünden, farklı kurumlarda farklı muamelelere maruz kalırsınız.

    Örneği İş Bankası devlet kurumu gibi çalışır, işi sıkı tutar. Şubeye gelmenizi, ıslak imza atmanızı, hatta bu elektronik çağda çok kolay bir şekilde ispat edilebilir olduğundan, paralarınızın olduğu kurumlardan elektronik çıktılarınızı ister, isteyebilir. Belki kanunda yazmıyor ama garantiye almak ister. Başka bir kurumda ise, MT gelir, beyanınız yeter, at abi şuraya bir imza der, olursunuz nitelikli yatırımcı. Şimdi burada kontrol yoksa, devlet umursamıyorsa, İş Bankası fazla doğrucu olur, umursamaz MT'nin de yanına kar kalır, portföyünü artırır.

    Bu işi çok farazi anlatıyorsun diyenlere isimleri ile örnek vermek istiyorum. Sadece 2 kartım var, biri İş Bankası biri Enpara. Cep telefonu almaya gittim bir Samsung bayisine. Şu dönemde herkesin bildiği bir gerçek varsa o da cep telefonuna taksit yapmanın yasak olduğu. Ben de bayideki arkadaşa dedim ki cep telefonu alacağım, şu 2 kartım var. Açıkçası merak ediyorum, siz telefondan başka şeyler de satıyorsunuz, mesela buzdolabı alsam taksit yapabilirken, telefon alırsam yapılmıyor, bunu benim bankam nerden bilecek. Benim kartlar özelinde dedi ki; İş bankası kartını geçirdiğimiz anda ekranda onay çıkıyor, müşteri telefon mu aldı diye, evet-hayır seçmemiz gerekiyor, sorumluluğu bize yüklüyor, sonuçta faturalar var, ne alınıp satıldığı da belli. Ancak diğer bankalarda böyle bir şey yok, isterseniz Enpara'dan geçirelim, taksitlendirmeyi denersiniz dedi. Ben de en kötü taksitli nakit avans ya da küçük bir kredi çeker öderim diye düşündüm ve tamam dedim, Enpara kullananlar bilir, 6 taksite kadar faizsiz taksitlendirme hakkı veriyor belli bir tutara kadar. Enpara kartımı kullandım, 1 gün sonra yansıdı, taksitlendirme tuşuna bastım, ekranda bir uyarı çıktı, cep telefonu taksitlendirmek kanunen yasaktır, aldığınız ürünün telefondan başka bir şey olduğunu sorumluluğu size ait olmak üzere onaylıyor musunuz diye, onaylıyorum tuşuna bastım ve 6 taksite böldü.

    Şimdi burada kim suçlu, ben suçluyum tamam, Enpara da suçlu, ama bundan kim en çok zarar gördü. Doğruculuk yapan İş Bankası, o da böyle çakallık yapsaydı, ben muhtemelen İş Bankası kartımı kullanmış olacaktım. Açıkçası bu fazla doğruculukları kendilerine zarar verse de, gözümde her zaman değerleri diğerlerinden 1-2 basamak üstte olmuştur. Gün gelir devletin hesap sormak aklına gelirse, İş Bankası müşterisiyseniz korkmayın derim, ama diğer bankalar kurumlar suçu size atacak ondan emin olabilirsiniz.

    Demem o ki, maalesef biz de teori ile pratik çoğu zaman bir olmaz. Farklı kurumlar farklı uygular, doğrusunu mu, yoksa kolayını mı istediğiniz size kalmış. Maalesef acı olan sonuç, doğrusunu yapanlar hep enayi yerine konmuştur ülkemde. İronik olanı ise, bu çakallık yapanların, sonra dost sohbetlerinde bu ülkeden adam olmaz muhabbetleri yapmalarıdır.
    Elleriniz dert görmesin. Özellikle son cümle vurucu olmuş.

    ANE-LX1 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  8. #1928
    Ppz Çarşamba gunu kacta açıklamıştı sabah bakan oldumu o gun..

Sayfa 241/1002 İlkİlk ... 141191231239240241242243251291341741 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •