Yukarıda verdiğim bilgiler tek başına ucuzluk ya da pahalılık içermez. Şirketleri incelerken bulunduğu iş alanına göre kendisinin nasıl fiyatlandığı, dünyadaki benzerlerine göre nasıl fiyatlandığı, kendi geçmişine göre nasıl fiyatlandığına bakarız. Bu tek bir yöntem olmasa da en azından görecelik esasına göre ucuz olup olmadığını gösterir. Ama her yaklaşımın olduğu gibi bunun da dezavantajları ya da yanıltıcı olduğu zamanlar vardır. Mesela ekonomik genişleme zamanlarında piyasaya sürülen para miktarı bol ve reel faizler düşük olduğunda borsalar daha yüksek fiyatlanabileceği için o dönemlerde baktığımız hissenin geçmiş rasyoları ya da dünyadaki benzerleri ile kıyasladığımızda pahalı fiyatlandığına da şahit olabileceğimiz zamanlar ortaya çıkacaktır. Bu durumda borsa genelinin nasıl fiyatlandığı daha önemli olacaktır, temel trendlerin değişeceğine dair işaretler ortaya çıkana kadar.
Bunlar genel yaklaşımlar. Özel olarak hisse senedi seçerken ise herkesin farklı tercihleri sözkonusu olabilecektir. Ben kişisel seçim kriterlerimi geçmiş sayfalarda anlatmıştım. Oraları inceleyebilirsiniz. Ben sadece değere, sadece büyümeye, sadece getiri verimliliğine ya da sadece finansal borçluluk yapısına değil bunların tamamına bakarak seçim kriterleri oluşturuyorum. Kendi kriterlerime kendimin sadık kalmadığı zamanlar da olabilmekte ancak o kriterlere uyanların orta vaadede endeksten ve tüm borsa genelinin ortalama büyümesinden daha fazla büyüme sağladığını defalarca test ettik. Benim önerim bunları bir incelemeniz, başka yöntemleri de incelemeniz ve sonra size uygun olan yöntemi kendinizin belirlemesidir.
Ama şunu unutmayın: en uygun yöntemi belirlemekle de iş bitmeyecek, sonrasında sabır ve psikoloji yönetimi en önemli faktör haline gelecektir.
Yer İmleri