O zamanlar TV yoktu saat başı "Ajans" dinlenirdi radyolardan ...

Ajans zamanları konuşamazdı biz çocukları ...

Mutfaklarda "tel dolap" kullanırdık ...

Çeşmeden akan su içilse de sıklıkla kesik olduğundan her mutfakta bir su küpü olurdu ...

Uzun at arabalarında damacana ile su satılırdı "Hala saklarım bir tanesini" ...

Bakkaldan gazete sigara ekmek almak çocukların işiydi, odun kömür taşımaya yardım etmek de ...

Elektriklerin sıklıkla kesildiği bir dönemde Televizyon çıktı, önceleri tek tük evlerde vardı, oralarda toplanılırdı ...

Necefli maşrapayı da bu dönemde tanıdık ...

Sonra "Makaryos" isimli kara cüppeli biri konuşulmaya başlandı ...

Derken ...

Ayşe tatile çıkıverdi ...

Karartmalar, sarıya boyanan araç farları, her akşam televizyon'da haberler/esirler ...

1975 lere kadar çok güzel yıllardı, Sonrasında bambaşka bir kapıdan geçtik ...

Her şeyimizin olduğu memleketimiz birden yokluklar ülkesine döndü ...

Neredeyse bütün temel ihtiyaçlarımız için "kuyruğa" girmeye başladık ...

En kötüsü de bir süre sonra birbirimize düşman olduk ve bu toplumsal histeri her yanı sardı ...


Bu karmaşanın içerisinde bir gece ortalık "Gündüz" gibi oluverdi ...

Ne olduğunu anlayamadık, sonradan öğrendik ki olay sandığımız gibi değilmiş ...

Okuldan kaçtık, Kadıköy’de inmedik cam çerçeve bırakmamıştı "İndependenta" ...

Aradan 1 sene geçti geçmedi ...

1980'de artık büyümüştük ...



Aslında tüm satıraraları ayrı hikayelerle dolu ...