Sayfa 5/8 İlkİlk ... 34567 ... SonSon
Arama sonucu : 58 madde; 33 - 40 arası.

Konu: Saadet Zinciri, Ponzi ve Dolandırıcılık haberleri bilgi paylasim..

  1. İş insanı İbrahim Çağlar, Seçil Erzan’a nasıl inandığını anlattı


    Seçil Erzan davasında sporcusundan iş insanına kadar birçok kişi mağdur listesinden yer alıyor. Ancak davada en çok tartışılan konuların başında ise bu kadar insanın Erzan’a inanarak yüksek getiri tuzağına düşmüş olmaları. Çünkü iddianamede olan ifadelere göre Denizbank Büyükdere Şube Müdürü Seçil Erzan, özel fonun getirisinin 30-45 gün vadede dolar bazında yüzde 20 ile 40 arasında olacağını vaad ediyordu. Hatta bu vaad BDDK raporuna da yansımış, oranlar Denizbank yetkililerine sorulunca onların verdiği cevap ‘ortalama zekaya sahip bir kişinin inanmaması gerekir’ olmuştu ve bu ifade raporda da yer almıştı.

    Erzan olayında özellikle kişilerin ‘yüksek getiri fonuna’ nasıl inandıkları, neden parayı elden verdikleri, aldıkları belgelerdeki şüpheli durum tartışma konusu oldu. Hatta mağdurların fonu bankadan sorgulatmamaları hep tartışıldı. İşte bu noktada Erzan’ın ulaştığı kişileri nasıl tuzağına düşürdüğünün en detaylı örneği iş insanı İsmail İbrahim Çağlar’ın ifadesinde yer alıyor.

    İşte o ifade:

    "İsviçre'deki hesabımdan Türkiye'ye getirmeye karar verdiğimde pek çok bankayla görüştüm, bu arada Denizbank ile de temas kurdum. Seçil Erzan ile bu sırada tanıştım. Erzan, para transferini kolaylıkla halledebileceklerini söyledikten sonra gelen parayı nasıl değerlendireceğimi sordu. Bana, eğer kenarda duran, kullanmadığım bir meblağ varsa bankanın çok yüksek kazançlı kapalı, gizli bir fonunun olduğunu, buradan çok yüksek bir getiri elde edebileceğimi, Galatasaray takımının eski teknik direktörü Fatih Terim'in en önemli müşterisi olduğunu, 10-15 yıldır çalıştıklarını, bu fondan Fatih Hoca'nın 20 milyon dolar kar elde ettiğini, hatta fonu 'FATİH TERİM FONU' olarak andığını, ayrıca pek çok Galatasaraylının, ünlü futbolcunun ve tanınmış ismin de yine bu fondan yararlandıklarını" söyledi.

    "Ben başlangıçta; ‘Forex gibi kaldıraçlı işlem falan olmasın, istemem. O tip riskli işlere girmem’ diyerek mesafeli davrandım. Hatta, hemen o sırada Fatih Terim'i aramak istedim. Ancak, şüpheli bunun kesinlikle bir forex işlemi olmadığını, bankanın yüksek mevduatı olan özel müşterilere yönelik kapalı bir fonu olduğunu, söz konusu kapalı ve gizli fondaki meblağların haricen takibinin de mümkün olmadığını, Fatih Hoca'nın da gizli, kapalı bir hesapla ilgili olarak bu şekilde aranmaktan rahatsız olacağını, bu sebeple aramamın doğru olmayacağını ileri sürdü."

    "Sonuç olarak, şüpheliye, yurt dışındaki şirketimin satışından kaynaklı 3 milyon dolar kadar bir paramın olduğunu, bu meblağın mart ayının ikinci haftası Türkiye'ye geleceğini, bununla fona giriş yapabileceğimi söyledim ve getirimin ne kadar olacağını sordum. Şüpheli, eğer 3 milyon dolar yatırırsam mayıs ayında bana 3 milyon 500 bin dolar ödeme yapılabileceğini söyledi. Bu görüşmenin Denizbank A.Ş. Büyükdere Şubesi'nde şube müdürünün odasında gerçekleştiğini önemle ifade etmek isterim. Netice itibariyle, bu fona katılmaya karar verdim."

    Söz konusu meblağı bankaya yatırmak için sözleştiğimiz 13 Mart 2023 tarihinde kayınpederimin cenazesi nedeniyle işyerimde olamadım. Şüpheliye acil bir işim çıktığını, parayı ancak ertesi gün yatırabileceğimi söyledim. Fakat şüpheli, ertelemeye gerek bulunmadığını, zaten çok yakın olduğumuzu, meblağı bizzat da alabileceğini ifade etti, hatta parayı genel müdürlüğe teslim edeceğini ve buradan da alacağı evrakı daha sonra bana teslim edeceğini söyledi. Açıkçası bu durumu çok da yadırgamadım, çünkü, yüksek meblağlı iş yapan müşterilere bankalar her zaman daha farklı muamele yaparlar, birtakım formalitelerin daha sonra yerine getirilmesine tolerans gösterirler. Bu nedenle ben de itiraz etmedim ve sekreterime talimat vereceğimi, kendisinden 2.910.000 USD'yi gün içinde teslim alabileceğini söyledim.

    "Seçil Erzan, 13 Mart 2023 tarihinde, ofisimin önüne bir araçla gelmiş ve sekreterim aşağıya inerek 2 milyon 910 bin doları bir çanta içerisinde şüpheliye teslim etmiştir. Ardından Erzan'ı yine bankada müdüriyet odasında 16 Mart 2023 tarihinde ziyaret ettim: Bana, 24 Mayıs 2023 tarihinde 3 milyon 500 bin dolar tahsil edeceğimi belirten Denizbank A.Ş. antetli ve bizzat önümde imzaladığı 16 Mart 2023 tarihli belgeyi verdi. Söz konusu ıslak imzalı belgede bakiyem, vade tarihim, vade tarihinde tahsil edeceğim meblağ ve ISIN Kodu (WY004XX2482) da bulunmaktadır ki, bu kod uluslararası menkul kıymet tanımlama numarası anlamına gelmektedir. Denizbank A.Ş.'nin Şube Müdürüyle bizzat makamında yaptığım bu işlemlerden dolayı açıkçası bir kuşkuya kapılmadım. Şirketimizle ilgili çok yüksek montanlı işlemleri günlük faaliyetimiz içinde bu şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Bu sebeple ben belirttiğim belgeyi de aldıktan sonra, vade tarihinin gelmesini beklemeye başladım. Çok kısa bir süre önce bazı dedikodular duydum, bunun üzerine Seçil Erzan'ı aradım ancak ya kendisi telefonlarıma çıkmadı ya da telefonlarıma bakmadı. Dolayısıyla, Seçil Erzan'a ulaşamadım. Hemen sonrasında gazetelerde konuyla ilgili haberi duyduktan sonra kendisine neden ulaşamadığımı anladım; Seçil Erzan, benim gibi pek çok kişinin parasını zimmetine geçirdiği için tutuklanmıştı."

    Kaynak: https://gazeteoksijen.com/turkiye/is...anlatti-195596

    ***********************************************
    DENİZBANK AÇIKLAMASI:

    Konuya ilişkin ceza davasının başlamış olması ve dosya üzerindeki gizlilik kararının kalkmasının ardından çeşitli basın ve yayın organlarında an itibarıyla mağdur olduğunu iddia eden kişi ve avukatları tarafından DenizBank A.Ş. hakkında doğrular saklanarak tek taraflı, aslı olmayan çok sayıda beyanat verilmektedir. Bu beyanatlar; Bankamız hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesine rağmen, farklı mecralarda, görüşlerimize başvurulmadan, doğruluğu teyit edilmeden ve taraflı olarak kullanılmaktadır. Böylece hem gerçekler çarpıtılmakta hem de Bankamız itibarı zarar görecek şekilde haberlere konu edilmektedir.

    Kurumumuz, kovuşturma süreci devam eden bu olayda; konunun mahkemeler nezdinde hızla ve adilane bir şekilde sonuçlanacağına olan inanç ve müşteri gizliliğine riayet etme ilkesiyle, hukuk sürecinin ve adaletin tecelli etmesini beklemektedir. Ne var ki, yapılan çok sayıda taraflı yayın karşısında kamuoyuna bu bilgilendirmenin yapılması zorunlu hale gelmiştir. Her şeye rağmen açıklamamızda, kurum olmanın sorumluluğuyla hareket edilmesine özen gösterilmiş ve ilgili kişilerin adlarına yer verilmemiştir.

    Bankamız, konudan 2022 yılı Haziran ayından itibaren Levent Büyükdere Caddesi Şubemizde müdür olarak görev yapan Seçil Erzan’ın iki günlük mazeret izni nedeniyle görevinin başında olmadığı 07.04.2023 tarihinde müşterimiz de olan bir şikâyetçinin şubeye gelmesi ile ilk kez haberdar olmuştur.KAMUOYUNUN DİKKATİNE ÖZELLİKLE SUNMAK İSTERİZ Kİ ŞİKAYETÇİLERİN MAĞDUR OLDUKLARINI İDDİA ETTİKLERİ OLAYLAR YAKLAŞIK BİR YIL ÖNCESİNE KADAR GİTTİĞİ HALDE 7 NİSAN TARİHİNE KADAR HİÇ KİMSE TARAFINDAN KONU İLE İLGİLİ NE BANKAMIZA NE BDDK’YA NE DE CİMER’E TALEP, İHBAR VEYA ŞİKAYET İLETİLMEMİŞTİR.

    KONU ADLİ MAKAMLARA İLK KEZ KİM TARAFINDAN İNTİKAL ETTİRİLMİŞTİR?

    Bankamız Teftiş Kurulu tarafından derhal incelemeye alınan konu, 7 Nisan 2023 Cuma günü saat 16:30 sularında Genel Müdürümüze aktarılmıştır. Tarafımıza gelen ilk bilgi üzerine öncelikle Seçil Erzan ile iletişime geçilmeye çalışılmış ancak kendisine Bankamızca bilinen iki telefon numarası üzerinden ulaşılamamıştır. Aynı gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulmuş, olaya karışanların kamuoyunda futbol ve iş dünyasından şöhret isimler olması da göz önünde bulundurularak adı geçenlerin kişisel haklarının korunması amacıyla dosyada gizlilik talep edilmiş; Seçil Erzan’a hiçbir şekilde ulaşılamaması, ortada bir bankacılık suçu olma ihtimali de gözetilerek Seçil Erzan için yurt dışına çıkma yasağı talebinde bulunulmuştur.

    7 Nisan Cuma günü ilerleyen saatlerde Genel Müdürümüz, yine spor dünyasından olan isimler tarafından aranmış ve görüşme talep edilmiştir.

    8 NİSAN CUMARTESİ ÜÇ ŞİKAYETÇİ İLE YAPILAN İLK GÖRÜŞME

    8 Nisan Cumartesi sabahı spor dünyasından olan isimler Bankamızı ziyaret etmiş, kendileriyle Bankamız Hukuk, Operasyon, Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları birimlerinin yöneticileri, ilgili Bölge Müdürü ve Genel Müdürümüzün de katıldığı toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda, spor dünyasından olan kişiler kendi eski hocalarının adıyla anılan bir fon olduğunu belirtip Seçil Erzan tarafından kandırıldıklarını ve önemli tutardaki paraları kendisine verdiklerini söylemişler, bir kağıda el yazısı ile yazılı alacaklı listesinin görüntüsünü vermişlerdir. Bankamız mağdur olduğunu beyan eden kişilerin isimlerini toplu olarak ilk kez böyle öğrenmiştir. Aynı toplantıda bulunan söz konusu teknik direktör de “… kızım gibi benimsediğim, evimize giren çıkan Seçil Erzan’ın bu yaptıklarını anlayamıyorum, kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum.” gibi beyanlarda bulunmuştur. Banka yöneticileri, konunun Teftiş Kurulu tarafından incelendiğini ancak yapılan ilk tespitlerde şikayete konu tutarlara dair bir borç alacak kaydına rastlanmadığını, banka hesaplarında bir anormallik görmediklerini, incelemelerin devam ettiğini, Seçil Erzan’a da ulaşma çabalarının sürdüğünü ancak, kendisiyle irtibat kurulamadığını bildirmiştir. Bunun üzerine futbolculardan biri, Seçil Erzan’la devamlı irtibat halinde olduğunu ve sabaha kadar kendisiyle konuştuğunu, istenirse bankaya telefon numarasını ve o an kaldığı adresi verebileceğini söylemiş, ardından bankadan ayrılmışlardır. Bahse konu kişilerin bankadan ayrılması akabinde Bankamız yöneticileri toplantıya devam ederken şikayetçiler arasında yer alan aynı futbolcu, telefon ile arayarak, Seçil Erzan’ın Çorlu’daki yakınının evinde olduğunu söylemiş ve Bankamız kayıtlı numaraları dışında kendisine ulaşılabilecek telefon numarasını bildirmiş, Seçil Erzan’ın sicil amiri Bölge Müdürümüz Sermin Tekin’in kendisini araması halinde, yalnızca onunla görüşmek istediği bilgisini iletmiştir. İlaveten “Siz, şikâyetçilerin Cumhuriyet Savcılığına başvurmasını istiyorsunuz ama biz onları tutuyoruz…” şeklinde bir beyanda bulunmuştur.

    SEÇİL ERZAN İLE OLAY SONRASI İLK TEMAS

    Verilen telefon numarası aranmışsa da cevap alınamamış, ardından Bölge Müdürü bir başka numaradan Seçil Erzan tarafından aranarak görüşmek amacıyla Çorlu’daki eve davet edilmiş ve Whatsapp üzerinden kendisine bulunduğu evin konum bilgisi iletilmiştir. 8 Nisan Cumartesi öğleden sonra Çorlu’daki eve giden Bölge Müdürü, içeriye davet edilmiş, Seçil Erzan “… kendisinin, alacaklı olan kişilerce devamlı tehdit edildiğini, kötü bir ruh durumu içerisinde olduğunu, intihar etmek istediğini, devamlı olarak arandığı için telefonlarını kapalı tuttuğunu …” ifade etmiştir. Bölge Müdürü ile gerçekleştirdiği üç saatlik konuşma sonrası, rahatlamış olduğunu, gerçekleri anlatmak istediğini, bankaya gelip Teftiş Kurulu’na da açıklamalarda bulunmak istediğini söylemiştir. Bunun üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 29-32'nci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19’ncu ve devamı maddeleri, BDDK'nın yayınladığı Bankaların İç Sistemleri ve İçsel Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci Hakkında Yönetmeliğin 5'nci maddesinin d bendi, 7'nci maddesinin a ve h bendi ve 21'nci maddenin 2'nci fıkrası hükümleri ile Banka Personel Yönetmeliği, Disiplin Yönetmeliği ve Banka ile Çalışan arasında imzalanmış İş Sözleşmesi hükümlerine göre 9 Nisan Pazar saat 10:00’da genel müdürlüğümüze davet edilerek, Bölge Müdürü evden ayrılmıştır.

    SEÇİL ERZAN’IN BANKA GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE GELMESİ VE İFADESİNİN ALINMASI

    9 Nisan Pazar günü yakını olan H. E.’nın kullandığı yine yakını E. E.’ye ait araçla bankaya gelen Seçil Erzan, toplantı odalarının bulunduğu 18. katta Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları, Hukuk Grubu yöneticilerinin ve Bölge Müdürü huzurunda beyan ve açıklamalarda bulunmuştur. Bu beyan ve açıklamaları yaparken Göktürk’teki evinde bazı notlar olabileceğini söylemiş, ancak kendisi yalnız gitmek istemediği için talebi üzerine Bölge Müdürü ile birlikte Göktürk’teki evine gitmiş, yengesi olduğunu beyan ettiği N. A’nın da bulunduğu evdeki birkaç ajandayı bulduktan sonra bankaya geri dönmüştür. Bahse konu ajandalar incelendiğinde, içeriklerinde anlam ifade eden herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Seçil Erzan, bu ajandaları akşam Çorlu’daki evine giderken yanında götürmüştür. Hakkında yapılacak idari soruşturma kapsamında alınan yazılı ve imzalı savunmasında “… ortada aslında bir fon olmadığını, bir kısım topladığı paraları daha önce para aldığı kişilere ana para ve faiz ödemesi olarak verdiğini, kendisinin de bu çerçevede aşırı borçlandığını, mallarını kaybettiğini, bu kişilere ortada bir fon bulunmadığını bildirdiği halde buna kimsenin inanmak istemediğini, hatta söylediği kişilerden bazılarının kendisine karşı cebir ve şiddet kullandığını ve kurulan bu saadet zincirinin devam etmesini istediklerini… “ söylemiştir. Aynı gün saat 22:00 sularında tüm bu beyanlar alınırken hiç ayrılmadan banka genel müdürlük lobisinde kendisini bekleyen H. E. ile beraber tekrar annesinin ve birkaç yakınının da olduğunu ifade ettiği Çorlu’daki eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir. Beyanları sırasında kendisinin devamlı tehdit edildiğini ifade ettiğinden olası bir tehdit ve/veya darp durumunda emniyet güçlerine haber vermek maksadıyla iki silahsız güvenlik görevlimizin de içinde bulunduğu araç evin yakınında bekletilmiş, bu konudan Seçil Erzan bizzat haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.

    Ertesi gün, 10 Nisan Pazartesi sabahı aynı yakınının ve bu yakınının eşinin de bulunduğu aynı araç ile tekrar genel müdürlüğe gelmiş ve beyanlarına devam etmiştir. 7 Nisan tarihinden başlayarak 10 Nisan tarihine kadar bankaya başvuran şikayetçilerin beyanları ile oluşturulan ve DenizBank’taki hesaplara herhangi bir giriş çıkışın bulunmadığı, dolayısıyla ortada bir bankacılık suçu saptanamadığını ifade eden DenizBank Teftiş Kurulu ön inceleme raporu 10 Nisan tarihinde soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilmiştir. Raporun teslimi esnasında, Başsavcılık, DenizBank tarafından yapılan bildirim dışında hiçbir mağdurun bir başvurusu olmadığını, bu konuda yapılan tek müracaatın sadece Banka tarafından olduğunu, Cumhuriyet Savcılığının raporda yaptığı ilk incelemede ortada bir bankacılık suçunun tespit edilemediğini açık bir şekilde beyan etmiştir.

    İfadesinin alındığı bu iki gün boyunca, Seçil Erzan’a olay ve içeriğini anlayabilmek maksatlı, ortada alışverişe konu paranın miktarını, alışverişe konu kişilerin isimlerini öğrenebilmek amaçlı sorular sorulmuş, Bankamıza şikayet yapan kişilerin beyanlarıyla, Seçil Erzan’ın anlattıkları karşılaştırılmış, şikayetlere konu işlemlerin Bankamız kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. İncelemeler sonunda Seçil Erzan tarafından işlendiği iddia edilen fiillerin Bankamızdaki hesaplar kullanılmaksızın, bu kişinin görevi dışındaki ilişkilerini kullanarak gerçekleştirdiği sonucuna varılmıştır. Aynı gün Teftiş Kuruluna verdiği beyanlarını tamamlayan Seçil Erzan, tekrar H. E. ve eşiyle birlikte 19:35 sularında yakınlarının da bulunduğu Çorlu’daki eve geri dönmüştür. Gece yarısı, polis marifetiyle gözaltına alınmış, 11 Nisan günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade vermiştir. Tutuklanma talebiyle Sulh Hakimliğine gönderilmiş, mahkemede de aynı ifadesini tekrarlamasını müteakip tutuklanmıştır.

    SEÇİL ERZAN’IN BANKAMIZCA ALIKONULDUĞUNA VE DELİL KARARTILDIĞINA DAİR KASITLI İDDİALARA YANITLARIMIZ

    Kamuoyunda, özellikle bir takım iddia sahipleri tarafından manipülasyon amacıyla yapılan bilgilendirmelerin aksine;

    Bankamızca hakkında başlatılan idari soruşturma kapsamında Seçil Erzan’ın ifadesi alınmıştır,

    İfade alma süreçleri, Bankamızın ilgili ve yetkili kurullarında görevli personel huzurunda ve tamamen 5411 ve 4857 sayılı Kanunlar ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir,

    9 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ifade alma aşamasında Seçil Erzan, yakını olan H. E.’nin kullandığı ve yine diğer bir yakını olan E. E.’ye ait araç ile gelmiş, H. E. ifade süreci boyunca bankanın lobisinde Seçil Erzan’ı beklemiş, ifade bittikten sonra da aynı araç ile Çorlu’da annesiyle kalmakta oldukları eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir.
    Seçil Erzan’ın ifadelerinde, maruz kaldığı tehdit ve darp olayları üzerine korku içinde olduğunu beyan ettiğinden 9 Nisan tarihinde, silah taşımayan iki güvenlik görevlisinin içinde bulunduğu araç, gerekmesi durumunda, emniyet güçlerine haber verilebilmesi maksadıyla evinin yakınında bekletilmiştir. Konudan Seçil Erzan da haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.

    10 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ikinci görüşmeye, Seçil Erzan, yine yakını H.E. ve H. E.’nin eşinin de eşlik ettiği yine yukarıda belirtilen yakınına ait araç ile gelmiştir. Adı geçenin “bütün gece uyuyamadığını ve çok halsiz olduğunu” belirtmesi üzerine kendisinin de kabulüyle, banka personelimiz için daimi olarak genel müdürlük binamızda dört binden fazla çalışanımıza hizmet veren polikliniğinde görevli beş doktordan birinin gözetiminde hazırlanan vitamin ve serum takviyesi, görevli kıdemli hemşire tarafından verilmiştir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, tamamen Seçil Erzan’ın sağlığı için, iyi niyet çerçevesinde yapılan bu destek basına beyanat veren bazı avukatlar tarafından amacından saptırılarak Bankamız aleyhine kullanılmaktadır.

    Seçil Erzan, mevcut telefonlarını, iddia sahiplerinin ve ismini veremeyeceği kişilerin devamlı olarak rahatsız etmesi dolayısıyla açamadığını beyan ettiğinden, gerekirse emniyet güçlerine veya bizlere haber vermesi maksadıyla Bankamıza ait bir hattı içeren telefon da kendisine teslim edilmiştir. Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır.

    Seçil Erzan, ifade bittikten sonra saat 19:30 gibi yine H.E.’nin kullandığı aynı araç ile Çorlu’ya, yakınlarıyla kalmakta olduğu eve geri dönmüştür. Aynı gece, polis tarafından gözaltına alınmıştır.

    Açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Bankamızın bir alıkoyma ve benzeri tutumu olmadığı gibi, Seçil Erzan Savcılıkta 11 Nisan tarihinde verdiği ilk ifadesinde aksi yönde bir beyanda bulunmamıştır. Buna karşın hangi saik ve baskı altında verdiği bilinmeyen 3 Mayıs tarihli ikinci ifadesinde böyle bir konudan bahsetmiş, ancak “… hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki …” diyerek gerçekte bir alıkoyma ve benzeri tutumun da olmadığını ifade etmiştir. 20 Kasım tarihli duruşma esnasında verdiği beyanında da bu konuda herhangi bir şikayetinin olmadığını beyan ederek aynı tutumunu sürdürmüştür. Yukarıda da ayrıntılarına yer verilen banka genel müdürlüğüne geliş gidişler tamamen yakınlarına ait araç ve şahıslar eşliğinde yapılmış, ifadesinin alındığı Pazar ve Pazartesi günleri, ifadesinin ardından Çorlu’da kalmakta olduğu eve giderek her iki akşamı da bu evde geçirmiştir. Hatta gerekirse kullanması maksadıyla bir telefon da kendisine verilmiştir. Bu durumda, her daim Cumhuriyet Savcısı, polis ve/veya arzu ettiği kimselere ulaşma imkanı olduğu ortadadır. Konu, zaten Cumhuriyet Savcılığı tarafından da ayrıca incelenmektedir.

    Bu çerçevede, Seçil Erzan’ın Bankamıza giriş ve çıkışı arasındaki tüm hareketler, lobi ve toplantı odasındaki giriş çıkışlar kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olup rapor eşliğinde Cumhuriyet Savcılığına sunulmuştur. Hal böyle iken, kanunen yerine getirmek zorunda olduğumuz prosedürlerin uygulanmasının Bankamızın “personelini alıkoymak” şeklinde anlatılması kabul edilemez bir iddiadır. Daha açık bir ifadeyle belirtmek isteriz ki; Seçil Erzan’ın “ortada zimmet suçu yoktur, konunun bankayla ilgisi yoktur yönünde ifade vermesi ve bu kapsamda delillerin bertaraf edilmesi maksadıyla baskı altına alınması hatta hürriyetinden yoksun bırakılması” yönündeki tüm iddialar tamamen mesnetsizdir. Kaldı ki iddia sahiplerinin belge dedikleri kağıtlar, şikayetçiler ve vekilleri tarafından mahkeme dosyalarına sunulmuştur. DenizBank’ta saadet zincirine dair herhangi bir kayıt bulunmadığından doğal olarak herhangi bir delilin karartılması da söz konusu olamaz. DenizBank, Cumhuriyet Savcılığı ve BDDK tarafından kendisinden istenen diğer tüm bilgi ve belgeleri derhal ilgili makamlara sunmuştur. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, Levent Büyükdere Caddesi Şubemizin 27 kamera tarafından tespit edilen yaklaşık 10 aylık şube kayıtlarını da, daha soruşturmanın en başında adli mercilere teslim etmiştir.

    Yukarıda belirtildiği üzere Seçil Erzan’ın ifadesine başvurma gereği kanunla düzenlenmiş bir konu olup aksi yönde davranış Bankanın görevini ihlali anlamına gelecektir.

    Bu noktada, şunu özellikle belirtmek isteriz ki; BDDK tarafından da yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunun söz konusu olamayacağının anlaşılması nedeniyle yazılı başvuru süreci başlatılmamıştır. 5411 sayılı Kanun kapsamında bir zimmet suçunun varlığının bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş olması halinde, mevzuat gereği banka, zimmete geçirilen paraları hak sahiplerine ödeyecek ve ardından sigorta poliçesine müracaat edebilecektir. Dolayısıyla, Bankamızın kendi kuralları çerçevesinde çözümü olan bir durumdan kaçınma gibi bir refleksi olmadığı halde “zimmet suçuna ilişkin delillerin karartılması amacıyla Seçil Erzan’ın alıkonulduğu” yönündeki beyanatlar adli makamlar ile kamuoyunu yanıltmaya ve Bankamızın itibarını zedelemeye yöneliktir.

    BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o zaman banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, konunun yargıya intikal etmiş olması karşısında basında yer alan ve gerçeği yansıtmayan beyan ve iddiaların en yakın zamanda açıklığa kavuşacağına inancımız tamdır.

    ŞUBE MÜDÜRÜNÜN PARA TESLİM ALMAYA YETKİSİ VAR MIDIR?

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine BDDK tarafından görevlendirilmiş Murakıplarca içlerinde DenizBank’ın da olduğu 23 bankanın kayıtları incelenmiştir. Söz konusu inceleme sonucunda hazırlanmış olan 16.06.2023 tarihli 88387 sayılı raporun 41. sayfasında “Seçil Erzan tarafından teslim alındığı iddia edilen paraların Banka kayıtlarına ve/veya Banka mamelekine herhangi bir şekilde girmediği, işlemlerde aldatma unsurunun var olabileceği (olmayan bir fonu varmış gibi gösterme) Seçil Erzan’ın hizmet sözleşmesinde müşterilerden fiziki ve nakdi para kabul etme gibi bir görevinin bulunmadığı hususları tespit edilmiştir.” denilmektedir.

    DenizBank’ta gişe personeli dışında hiç kimsenin nakit para kabul etme yetkisi bulunmamaktadır. Türkiye’deki bütün bankalardaki bankacılık işlemleri, ilgili bankaların sistemlerinde gerçekleştirilmekte ve şubelerden yapılan her türlü nakit para kabul etme işlemleri de yine sadece bu işle görevlendirilmiş personel vasıtasıyla gişelerden yapılabilmektedir. Şikayetçilerin hemen hepsinin DenizBank ve diğer bankaların müşterileri olduğu da gözetildiğinde, kuralın bu kişilerce bilinmediğini söyleyebilmek hayatın olağan akışına aykırıdır.

    DENİZBANK YÖNETİCİLERİNİN SÖZDE FONDAN BİLGİSİ VAR MIYDI?

    Yine aynı raporun 41. sayfasında “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamı tarafından yürütülen 2023/82925 Sayılı soruşturma kapsamına dahil olduğu görülen 19.04.2023 tarihli suç duyurusunda Banka Yöneticileri Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu ve Seçil Erzan şüpheli olarak gösterilmektedir. Seçil Erzan’a atfedilen fiiller konusunda Rapor’da ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Şüpheli ifadelerinin bir kısmında Seçil Erzan’ın Banka Yöneticileri Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu tarafından yönetilen bir fonda yüksek getiri beklentisiyle nemalandırma taahhüdüyle para topladığı iddia olunsa da adı geçen Banka Yöneticileri tarafından yönetilen ve müştekilerden edinilen paranın kayden veya nakden aktarıldığı böyle bir fonun mevcudiyetine ilişkin emareye (sirküler, sözleşme, ilan, dekont açıklaması, para hareketi ve sair belge) rastlanmamıştır.” denilmek suretiyle bazı şikayetçi avukatlarının iddia ettiği gibi DenizBank Yönetim Kurulu üyelerinin ve yöneticilerinin konu ile ilgi ve bilgilerinin olmadığı açıkça belirtilmiş, BDDK Raporu çerçevesinde zimmet suçu yönünden yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

    Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere; şikayetçi vekilleri yazılı ve görsel medyada ceza dava dosyasındaki evrakları diledikleri gibi manipüle etmekte ve serbestçe gerçeklere aykırı bilgilendirmeyi fütursuzca yapmaktadır. Kendileri şikayetçilerin ellerinde bulunan ve ceza davasının ilk duruşmasında para teslimi anında değil daha sonra elde ettikleri bankacılık açısından hiçbir anlam ifade etmeyen, herhangi bir bankacılık işlemini göstermeyen, ne anlama geldiği dahi belli olmayan kağıt parçalarına istedikleri anlamı vermekte ve bu belgelerle müvekkillerinin dolandırıldığını ifade etmektedirler. 20 Kasım tarihli duruşmada da şikayetçilerin her biri, ellerindeki kağıtları, paraları nakden Seçil Erzan veya kuryelerine teslim ettikten sonraki tarihlerde temin ettiklerini ifade etmişlerdir.

    Seçil Erzan’a para verdiğini iddia eden A.T.’nin vekili tarafından mahkemeye sunulan ve emniyet birimlerince deşifre edilen 7 Nisan akşamı Seçil Erzan’la yaptığı telefon görüşmesinin bir kısmına aşağıda yer verilmiştir;

    A.T.: Kaç kişi var 20-25 ya Seçil gözünü seveyim bize artık yalan söyleme çoluğumuz çocuğumuz zor durumda

    Seçil ERZAN: Arda 100 kişi falan yok dur…eee.

    A.T.:Kaç kişi var tahmini bi düşün bakayım

    Seçil ERZAN: Bi dakika… ee… 10 tane futbolcu var

    SA.T.: Evet

    Seçil ERZAN: Eee… işte 10’da benim yandan yani… 10’da benim yakın çevremden.

    A.T.: E terim var Fatih hocanın şeyi ondan sonra

    Seçil ERZAN: Toplam o kadar… Hepsi o kadar hani 21-22

    A.T.: Bak Seçil. Sana diyeceklerimi iyi dinle bak şuanda bu savcılık işlerini de polisi de her şeyi biz tutuyoruz. Kimseyi hiçbir yere göndermiyoruz. Eğer sen bunları doğruyu söyleyeceksin ki biz bu işi bankayla çözmeye çalışalım. 20 kişiyse gidip bankayla bunu çözmeye çalışırız. Ama bana dersen ki arda 100 kişi var, bu iş olmaz…

    Seçil ERZAN: Hani maksimumu olsun 23 kişi yani 25 kişi olsun. O kadar bile yoktur. Hı hıı…

    A.T.: Yani Seçil eğer 25 kişiyse gidip oturulur konuşulur bizim peki hepimizin zararlarımızı biliyor musun

    Seçil ERZAN: Biliyorum yani zararda olanları biliyorum. Yani zararda… mesela Emre almadı sen anaparanı tamamladın faizini almadın

    A.T.: Ya ben faizi geçtim. Ben sana sayıcam zaten. Şeyleri falan 8.250’leri falan onları geçtim hepsini öyle elden aldı. Ben tam anaparam 7.650’ye falan geliyor. Ben hepsini saydım. Anladın mı. Vermediğiniz ödemediğiniz.

    Seçil ERZAN: Ödenenlerden nasıl senin

    A.T.: Yok ödenenler… ya Seçil darma dağınım ben biliyorsun Emre…

    Seçil ERZAN: İşte onların hepsi bende bi yerde yazıyordu çıkarıcam onları işte

    A.T.: Peki Fatih hoca, Fatih hoca karda mı bu işten

    Seçil ERZAN: Valla Arda bir şey söyleyeceğim normal şartlarda hoca kardaydı yani çünkü hocanın… sen yalnızsın dimi...

    A.T.: Yalnızım yalnızım. Hoca kardaydı dimi

    Seçil ERZAN: Hı hı… Hı hıı…

    A.T.: E Hocanın da krediler çıkmış. O adamcağızda oradan darma dağın

    Seçil ERZAN: … yolu kapatıyorlar öyle. Onları da tek tek şimdi çıkaracağım

    A.T.: Peki bir şey diyeceğim. Bu Hakan abi. Şimdi Hakan Ateş bunu duydu bugün, Mehmet Aydoğdu duydu. Bunların hiç haberi yok muydu hiçbir şeyden ya

    Seçil ERZAN: Yok mahvedecekler beni onlar. Ama ne yaparlar…

    A.T.: Sen sen bankayı falan düşünme Seçil. Sen şuanda biz, yani biz yani seni, insanları savcılığa vermesinler diye tutuyoruz herkesi. Ya seni, sen bize doğruları söyle ki biz bir çözüm yoluna gidip bu işi bir an önce toparlayalım yoksa savcılık bilmem ne biri bin para olur yani bu işin yani yalanı yok yıllarca yatarsın

    Bu beyanlardan da görüleceği üzere Bankamız üst yönetiminin olaydan hiçbir haberinin olmadığı aşikardır. Birçok şikayetçi ifadesinde, Seçil Erzan’a aylarca ulaşılamadığı, ulaşanların da kendilerinin oyalandığını beyan etmesine karşın hiçbirinin 7 Nisan tarihinde DenizBank tarafından yapılan ihbar öncesinde Bankamıza, BDDK’ya veya diğer resmi kurumlara başvurmaması tamamen banka dışında gelişen olaylardan Bankamız yönetiminin haberdar olma imkanını ortadan kaldırmıştır.

    NEDEN DENİZBANK VE YÖNETİCİLERİ HEDEF ALINMAKTADIR?

    Bankamızca 7 Nisan tarihinde yapılan başvurudan sonra birkaç gün içinde 29 şikayetçi Seçil Erzan tarafından dolandırıldıkları iddiasıyla Teftiş Kurulumuza başvurmuştur. Bu şikayetçilerden hiçbiri, Seçil Erzan tarafından dolandırılırken Bankamızın herhangi bir yöneticisinin adının kullanıldığına dair bir beyanda bulunmamış ve fakat bizim Savcılık şikayetimizden sonra şikayette bulunan bazı avukatlar herhangi bir delil göstermeksizin Seçil Erzan yanında olayla hiç ilgisi olmayan yerli yabancı bütün banka Yönetim Kurulu üyeleri ve bir kısım yöneticilerinin de adlarını olaya karıştırarak, Seçil Erzan’dan tahsili mümkün olmayan paraların banka yöneticilerine baskı kurularak bankadan tahsiline çaba göstermeye başlamışlardır. Bu yönde Türkiye bankacılık sistemine dahi tehdit olabilecek davranışlardan kaçınılmamıştır. Hatta kendilerinin de sahte olduğunu kabul ettikleri, bankacılık sisteminde bir anlam ifade etmeyen ve banka tarafından düzenlenmemiş kağıtlar kullanılarak banka aleyhine ihtiyati haciz kararı alınmış, basın önünde bu karar icra edilmeye çalışılmıştır. Bankanın bu karar aleyhine Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı başvuru kabul edilmiş haksız ve hukuka aykırı olan ihtiyati haciz kararı iptal edilmiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu paraların Seçil Erzan’dan tahsilini mümkün görmeyen şikayet sahipleri, Bankaya karşı haksız olarak alacaklarının tahsili maksadıyla dava açmışlardır. Bütün bu yaşananlardan anlaşıldığı üzere, banka ve yöneticileri üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

    20 SORU - 20 YANIT

    Yukarıda özetlediğimiz olaylar çerçevesinde, kamuoyunda sıkça sorulan bütün soruları elimizdeki veriler ışığında cevaplandırmak maksadıyla aşağıdaki soru cevap bölümüne yer verilmiştir. Burada amaçlanan; saptırılan gerçeklerin, prosedür ve kanun içeriklerinin kamuoyunun bilgisine doğru şekilde sunulması, böylelikle yoğun manipülasyon gayretinin önüne geçilerek sürecin sağlıklı yürütülmesinin sağlanmasıdır.

    1) Bankalar geçtiğimiz dönemde USD’ye ne kadar faiz ödüyordu? Sistemde şikayetçilerin talep ettiği faiz oranları nedir?

    Bu dönemlerde döviz hesaplarında yıllık faiz oranı %4’leri geçmemiştir. Sözü edilen %4 faiz oranı, yıllık faizi ifade etmekte olup örneğin bir ay süre ile yatırılan mevduat için %4’ün 12’de biri mudiye ödenmektedir. Bankacılık sistemi genelinde, bütün oranlar yıllık olarak ifade edilir.

    Öte yandan saadet zincirinde, dolar cinsinden kısa vadelerde (üç gün, beş gün, bir ay gibi) dahi önerilen %30-40 seviyesindeki getiri, yıllık basit oranda %250’lerden başlayıp %2607 gibi fahiş oranlara varan faizlere denk gelmektedir ki böyle oranların gerçekçi olmayıp bankacılık uygulamalarında da yeri olmadığı herkesin malumudur.

    2) Banka 7 Nisan’daki suç ihbarında zimmet şüphesi, dolandırıcılık ve diğer suçlar yönünden bildirimde bulunurken, sonradan neden sadece dolandırıcılık ve diğer suçlar yönünden kovuşturma devam etmiştir?

    Olayın öğrenildiği gün, 7 Nisan 2023 tarihinde Teftiş Kurulumuzun yaptığı yalnızca birkaç saatlik inceleme neticesinde, durumun aciliyetine binaen, avukatlarımız tarafından aynı gün İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gizlilik kararı ve yurtdışı yasağı talebiyle; zimmet şüphesi, özel evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık yönünden suç ihbarında bulunulmuştur. Buradan anlaşacağı üzere henüz öğrenilmesinin üzerinden birkaç saat geçmiş olması vakanın niteliğini ve suçun vasıflandırılmasını mümkün kılacak bir zaman dilimi değildir. Ancak incelemeler neticesinde gerek Bankamız Teftiş Kurulu, gerek BDDK tarafından düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere olayda zimmete dair bir tespitte bulunulmamıştır. Bu sebeple, zimmet yönünden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek, süreç nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçları açısından devam etmektedir.

    3) Şube Müdürünün bir şubede görev süresiyle ilgili 5 yıl sınırı var mıdır?

    Bankacılık sektöründeki teamüllere bakıldığında, şube müdürleri 5 yıl veya daha fazla süreyle aynı şubede görev yapabilmektedir. Bunu engelleyen herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Burada esas olarak şube operasyon yöneticisi (ki tüm işlemlerin kontrol sorumluluğu da ondadır) veya şube müdüründen en az birisinin maksimum beş yılda bir değişmesi sağlanmaktadır. Bu şubede de aynı kural uygulanmış ve Seçil Erzan’ın müdürlük yaptığı dönemde üç kez operasyon yöneticisi değiştirilmiştir. Ayrıca Bankamızda uzun süre aynı şubede müdür olarak görev yapan bir çalışan ise; şubesi yoğun denetim planına tabi tutulmaktadır. Bu şube de Seçil Erzan’ın görev yaptığı 10 yıllık süreçte 11 kez denetlenmiştir. Ancak işlemlerin kayıt dışı yani bankacılık sistemi dışında gerçekleşiyor olması nedeniyle herhangi bir tespit yapılamamıştır.Diğer taraftan, Seçil Erzan’ın kayıt dışı işlemlerinin neredeyse tamamı Haziran 2022’den beri görev yaptığı Levent Büyükdere Caddesi Şubesinde çalıştığı dönemde gerçekleşmiştir.

    4) Şube Müdürü para tahsil edebilir mi, teslim alabilir mi? Buna yetkisi var mıdır?

    DenizBank iç düzenlemelerine ve görev tanımına göre şube müdürünün paraya dokunması, müşterilerden para alması ve para teslim etmesi yasaktır. Bankamız Disiplin Yönetmeliğine göre, “Prosedürlere aykırı şekilde kasa dışında müşteriye para verilmesinin ya da müşteriden para alınmasının herhangi bir aşamasında yer almak, bu tür uygulamalara göz yummak.” fiilleri “Ağır Kınama”, “Prosedürlere aykırı şekilde kasa dışında müşteriye para verilmesinin ya da müşteriden para alınmasının herhangi bir aşamasında yer almak, göz yummak ve bu uygulamalar neticesinde müşteri şikayetine ya da DenizBank veya müşterilerinin zararına sebebiyet vermek veya bu uygulamaları alışkanlık haline getirmek.” fiilleri ise “İş Akdinin Bildirimsiz ve Tazminatsız Feshi” cezasına tabidir.

    Zaten Seçil Erzan, duruşmada mahkemeye verdiği ifadesinde görev tanımında nakit teslim alma veya verme yetkisinin olmadığını beyan etmiş, ayrıca BDDK raporu da bu hususu teyit etmiştir.

    5) Seçil Erzan yılın bankacısı seçildi mi?

    Bankamızdaki kariyerine 2000 yılında başlayan Seçil Erzan, 2010 yılında, 33 yaşındayken şube müdürlüğü görevine terfi etmiştir. Basına yansıtıldığı gibi Bankamızda “Yılın Bankacısı” gibi bir uygulama bulunmamaktadır. Tüm bankalarda olduğu gibi Bankamızda da, yıl içinde dönemin önceliklerine göre hedeflere ulaşılması amacıyla çok sayıda kampanya yapılmakta ve birçok şube yöneticimiz başarısına göre ödüllendirilmektedir. Şube müdürü olduğu 2010 yılından bu yana yıllık değerlendirme sonuçlarımızı gösteren şube sıralama sistemimize göre sadece bir kez ilk 20 şube içerisinde yer almış, onun haricindeki yıllarda hep sıralamaların dışında kalmıştır.

    Bununla birlikte Seçil Erzan’ın terfien gittiği iddia edilen Levent Büyükdere Caddesi Şubemiz eski şubesi olan Florya Şubemiz ile aynı segmentte yer almaktadır. Dolayısıyla yatay geçiş olup bir terfi söz konusu değildir.

    6) Şikayetçilerin ellerindeki kağıtların bankacılık açısından bir anlamı var mıdır?

    Sunulan kağıtlar, herhangi bir bankacılık işlemine dayanmayan ve bankacılık sistemi kullanılmaksızın muhtemelen Seçil Erzan tarafından üretilmişlerdir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirinin tıkandığının söz konusu yapının çöktüğünün iddia sahiplerince öğrenilmesi ile birlikte, TESLİM ETTİKLERİ PARALARIN İSPAT EDİLEBİLMESİ VE ÖZELLİKLE BANKAMIZDAN BU PARALARIN TAHSİLİ AMACIYLA ÜRETİLEN, PARALARIN TESLİMİNDEN SONRAKİ TARİHLERDE VERİLDİĞİ; DOSYADAKİ İFADELER, TELEFON GÖRÜŞME TUTANAKLARI VE WHATSAPP YAZIŞMALARIYLA AÇIKÇA BELLİ OLAN kağıtlardır. İddia sahiplerinin sunduğu tüm kağıtlar; bankanın sisteminde üretilmemiş, bu sebeple iz kaydı olmayan, üzerlerinde bir borç-alacak kaydı içermeyen, sistemden de izlenmesi mümkün olmayan kağıtlardır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğu iddia edilemez, bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi de mümkün değildir.

    Bu kağıtlara, bankacılık işlemine ilişkin verilmiş belge muamelesi yapmak ve yine bunlara dayanarak bankanın herhangi bir ödeme yapması da -bankacılık kanun ve düzenlemelerinin tamamı kayıt altına alınmış işlem ve bunlara ilişkin düzenlenen belgelere dayandığından- mümkün değildir. Buradan hareketle, örneğin bir iddia sahibi elinde yüz milyon USD ibaresi bulunan bir kağıtla bankaya başvurduğunda banka bunu ödeyecek midir? Böyle bir yol açılırsa, herhangi bir banka çalışanının dışarıda 3. kişilerle hareket edip bankacılık sistemini çökertmesi bile ihtimal dahilinde olacaktır.

    7) Seçil Erzan’ın iddia ettiği gibi kendisi tarafından şikâyetçilere verilen kağıtlar banka sisteminde mi üretilmiştir? Bunların banka tarafından takip edilebilmesi mümkün müdür?

    Seçil Erzan tarafından üretilen bütün kağıtlar, “banka sistemi dışında” kendisi tarafından üretildiğinden sistemde bu kağıtlara ilişkin herhangi bir log kaydı (bilgisayar iz kaydı) bulunmamaktadır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğunu iddia etmek de mümkün değildir. Bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi yapılamaz.

    İlave bilgi olarak; müşterilerimizin gişelerimizden yaptıkları tüm işlemler hem sistemde kayıtlı, hem de dekontları da izlenebilir durumdadır. Banka gişelerinden para yatırılırken veya para çekilirken, Banka sistemleri otomatik dekont üretmektedir. Bu dekontlara ilişkin işlem anında oluşan muhasebe kayıtları, şube ve genel müdürlük sistemlerinde anlık olarak izlenmektedir. Sistemden çıkmayan ve sistemde kaydı olmayan dekont uygulaması söz konusu değildir. Günümüzde, bankalar tarafından müşterilerine verilen belgeler el yazısı ile veya bankacılık sistemi dışında üretilmemektedir. Olay kapsamında şikayetçiler tarafından mahkemeye sunulan kağıtların hiçbirisi bankacılık sisteminde üretilmemiştir. Şikayetçilerin tamamının finansal okuryazar ve hatta nitelikli yatırımcı olmaları nedeniyle kendilerine Seçil Erzan tarafından verildiği iddia edilen kağıtları gerçek bir bankacılık belgesinden ayırt edebilecek bilgi birikimine sahip oldukları aşikardır. Adı geçenlerden Bankamızda hesabı olanların internet bankacılığı, mobil bankacılık ve şube kanallarımız aracılığıyla fon alım satımı dahil gerçek bankacılık işlemlerini muhtelif defalar yaptıkları Bankamız sistemi iz kayıtlarında mevcuttur ve mahkemeye sunulmuştur.

    Sunulan kağıtlar, herhangi bir bankacılık işlemine dayanmayan ve bankacılık sistemi kullanılmaksızın muhtemelen Seçil Erzan tarafından üretilmişlerdir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirinin tıkandığının söz konusu yapının çöktüğünün iddia sahiplerince öğrenilmesi ile birlikte, TESLİM ETTİKLERİ PARALARIN İSPAT EDİLEBİLMESİ VE ÖZELLİKLE BANKAMIZDAN BU PARALARIN TAHSİLİ AMACIYLA ÜRETİLEN, PARALARIN TESLİMİNDEN SONRAKİ TARİHLERDE VERİLDİĞİ; DOSYADAKİ İFADELER, TELEFON GÖRÜŞME TUTANAKLARI VE WHATSAPP YAZIŞMALARIYLA AÇIKÇA BELLİ OLAN kağıtlardır. İddia sahiplerinin sunduğu tüm kağıtlar; bankanın sisteminde üretilmemiş, bu sebeple iz kaydı olmayan, üzerlerinde bir borç-alacak kaydı içermeyen, sistemden de izlenmesi mümkün olmayan kağıtlardır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğu iddia edilemez, bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi de mümkün değildir.

    Bu kağıtlara, bankacılık işlemine ilişkin verilmiş belge muamelesi yapmak ve yine bunlara dayanarak bankanın herhangi bir ödeme yapması da -bankacılık kanun ve düzenlemelerinin tamamı kayıt altına alınmış işlem ve bunlara ilişkin düzenlenen belgelere dayandığından- mümkün değildir. Buradan hareketle, örneğin bir iddia sahibi elinde yüz milyon USD ibaresi bulunan bir kağıtla bankaya başvurduğunda banka bunu ödeyecek midir? Böyle bir yol açılırsa, herhangi bir banka çalışanının dışarıda 3. kişilerle hareket edip bankacılık sistemini çökertmesi bile ihtimal dahilinde olacaktır.

    8) Şikayetçilerin ellerindeki kağıtlar kendilerine ne zaman teslim edilmiştir?

    Yapılan soruşturmalar kapsamında verilen ve İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesinin 2023/341 E. Sayılı dosyasındaki ifadelerinde, sisteme para aktaranların “bu paralar Seçil Erzan’a teslim edildiğinde adı geçen tarafından kendilerine herhangi bir belge verilmediğini”, daha sonra talepleri üzerine Seçil Erzan’dan kağıtları temin ettiklerini söylemişlerdir. Deşifre edilen tapelerde de bu konu açıkça ortadadır..

    9) Çok sayıda şikayetçi sistemden para aldığını belirtiyor. Bunlara ilişkin herhangi bir belge almışlar mıdır?

    Seçil Erzan tarafından yapıldığı belirtilen geri ödemelere dair Bankamıza yazılı herhangi bir doküman sunulmamıştır. Nitekim sözde sisteme yatırıldığı iddia edilen tutarlarda olduğu gibi, geri alındığı ifade edilen tutarlara ilişkin de Bankamız sisteminde herhangi bir kayda rastlanmadığı gibi şikayetçiler tarafından da tahsil ettiklerini belirttikleri tutarlara ait hiçbir belge bugüne kadar mahkemeye ibraz edilmemiştir. Para teslimiyle ilgili; teslim yeri, zamanı, tarih ve tutarını dahi kanıtlayacak bir dekont sunulmamıştır. Bahsedilen tutarlar beyandan öteye gitmemektedir.

    10) Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk’ün imzası bazı dokümanlarda mevcut mudur? Varsa bu imzalar ne şekilde alınmıştır?

    Üç sahte belgede Seçil Erzan’ın yanı sıra Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk’ün imzası bulunmaktadır. Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk, belgeleri imzaladığı sırada ilk imzanın Şube Müdürü Seçil Erzan tarafından atıldığını, Seçil Erzan’ın şubenin yoğun bir anında, kağıtların üstünü de kapatarak, müşterilerin acil olan işlemleri için beklediğini söylemiş ve kendisini acele ettirerek kağıtların içeriğini kontrol etmesini engellemiştir. Adı geçen, bahse konu kağıtları yalnızca sicil amirinin kendisini zorlaması sebebiyle imzaladığını ancak dokümanların içeriğiyle ilgili bilgisinin olmadığını beyan etmiştir. Böylece, Seçil Erzan Asiye Öztürk’ün iradesini fesada uğratmıştır.

    Diğer yandan Seçil Erzan, iki dokümanda da “A.Öztürk” şeklinde Asiye Öztürk adına taklit imzalar atmıştır. Eğer Asiye Öztürk ve Seçil Erzan birlikte hareket ediyor olsalardı, Seçil Erzan, Asiye Öztürk’ün yerine sahte imza atma gereği duymayacak, hatta üç adet dokümanda değil, olaya konu bütün kağıtlarda Asiye Öztürk’ün imzası bulunacaktı.

    11) Bir dokümanda tek imza veya çift imza olması ne anlam ifade eder? Bir belgede iki imza olması o belgeyi geçerli kılar mı?

    Şikayetçilerin elinde olan kağıtların tamamı, üzerindeki imza sayısından bağımsız olarak gerçek bir işlemi göstermediği gibi banka tarafından üretilmiş belgeler de değildir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirindeki şikayetçilerin taleplerini bankaya yöneltebilmek maksadıyla Seçil Erzan tarafından sonradan üretilmiştir. Üretilmiş sahte evraklar üzerindeki imzanın tek veya çift olmasının hiçbir anlamı yoktur.

    12) Şube Müdürlerinin fon kurma yetkisi var mıdır?

    Bankanın Şube Müdürlerini bırakın, bankanın dahi fon kurma yetkisi yoktur. Fon yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabilmektedir. Bankalar ise kurulmuş olan fonların, fon paylarının satışına aracılık edebilmektedir.

    6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 52’inci ve 54’üncü maddelerinde yatırım fonlarına ilişkin hükümlere yer verilmiş olup anılan maddelere dayanılarak Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.1) yürürlüğe konulmuştur. Anılan Tebliğ, yatırım fonlarının kuruluşlarına, faaliyet ilke ve kurallarına, katılma payları ile bunların ihracına ve kamunun aydınlatılmasına ilişkin esasları düzenlenmiştir. Portföy yönetim şirketlerinin faaliyet konusu kuruluşu ve faaliyete geçmesi ile ilgili esaslar 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 55’inci maddesinde düzenlenmiştir. Fon yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabilmektedir. Seçil Erzan’ın herhangi bir fon kurma yetkisi bulunmadığı gibi, Seçil Erzan tarafından oluşturulduğu belirtilen sistemin de bir fon olarak adlandırılması mümkün değildir. Kaldı ki, yasalarla çerçevesi belirlenen ve ağır yaptırımların yer aldığı sermaye piyasasında fonlar gizli olamaz, aleni olmak zorundadır. Kurulan her fon, kurumsal internet sitelerinde veya Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden duyurulur. Diğer yandan, bu tip fon paylarının sahipleri zaten gerek Merkezi Kayıt Kuruluşu, gerek çalıştığı bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık sistemleri üzerinden varlıklarını (mevcut olup olmadığını veya miktarını) istedikleri zaman kontrol etme imkanına sahiptirler. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına uygun şekilde kurulmuş olan fonların tamamı da Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS) üzerinden görüntülenebilmektedir.

    13) Vatandaşlar kendilerine ait fon bilgisini nereden görebilirler?

    Müşteriler, aracılık yapan kurumun şubelerinden, mobil bankacılık ve internet bankacılığı üzerinden, E-Devlet veya Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık Numarası ile Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun internet sitesi üzerinden banka veya aracı kurumlardaki yatırım fonlarının mevcudiyetini, hesap bakiyelerini ve getirilerini izlemeleri, takip ve kontrol etmeleri mümkündür.

    14) Saadet zincirlerine para yatıran ve çekenlerin sorumluluğu var mıdır?

    İddia sahipleri şahsi birikimlerini bankacılık sistemi dışında ve çoğunlukla şube lokali haricindeki yerlerde elden Seçil Erzan’a veya kuryelerine teslim etmiş, hatta bazıları varlıklarını DenizBank’tan çekerek vermeyi tercih etmişlerdir. Bu durum, bildirimde bulunan şahısların paralarının Bankamız dışında saadet zinciri veya piramit sistemi benzeri bir oluşumda değerlendirildiğini bildiklerini göstermektedir. Seçil Erzan’ın, çeşitli şahıslardan sağlayarak oluşturduğu ve saadet zinciri şeklinde bir sistem kurduğu ve kişilere fahiş getiri vadettiği değerlendirilmektedir. Şahısların beyanlarında belirttiği getiri beklentileri de olağan bankacılık yatırım ürünlerinin getirileri ile mukayese edildiğinde finansal hayatın gerçeklerine uymayan ölçekte yüksektir. Belirtilen hususlar ışığında, iddia sahiplerinin Seçil Erzan’a verdiklerini söyledikleri tutarların bankacılık sisteminde değerlendirilmediğini bildikleri, birçoğunun birbirleriyle bağlantılı oldukları, büyük ölçüde birbirlerini ikna yoluyla saadet zincirine dahil oldukları, dolayısıyla ortak hareket etme iradesini gösterdikleri değerlendirilmektedir.

    Şubelerimizin tamamı ortalama 20 kamerayla 7/24 izlenmekte olup, Levent Büyükdere Caddesi şubemizdeki 27 adet kameranın 7/24 kayıtları, olay tarihi 7 Nisan’dan 27 Temmuz 2022’ye kadar geriye doğru gün gün Savcılığın talimatı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü’ne teslim edilmiş, şikayetçilerin belirttiği günlere ait kayıtların kopyaları tarafımızca da alınmıştır. İddia sahiplerinin bu olaylarla ilgili olarak tek tek izlenen kayıtlarında, şube gişesinde para teslim ettiklerine dair hiçbir görüntüye rastlanmadığı gibi, birçoğunun anılan günlerde şubeye gelmediği de saptanmıştır. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, yaklaşık 10 aylık şube kamera kayıtlarını adli mercilere teslim etmiştir.

    15) Şikayetçilerden biri tarafından GPS takılı bavul içinde teslim edilen paranın akıbeti ne olmuştur? Bavuluna GPS takacak kadar şüphe duyan ve bunu tespit etmesine rağmen sisteme tekrar para yatırması nasıl açıklanabilir?

    Söz konusu şikayetçi Savcılık dilekçesinde özetle; 14.11.2022 tarihinde 2.500.000 USD tutarında parayı iki veya üç çantayla Seçil Erzan’a teslim ettiğini, paraları taşıdığı çantaya değişik zamanlarda yüklü paralar taşıması sebebiyle GPS cihazı taktığını, GPS takılı çantaların müşteri tarafından takip edildiğini, akabinde 15.11.2022 veya 16.11.2022 olarak hatırladığı bir tarihte gece saat 01.00 civarında Seçil Erzan’ın kendisini aradığı ve “Bana verdiğin para çantasında GPS cihazı takılı mıydı?” şeklinde soru sorduğunu ve kendisinin de “GPS cihazları olabilir ama hangi çantada olduğunu bilmediğini” belirttiğini,

    Bu süreçten sonra kendisini 5********* numaralı hattan birisinin arayarak gergin bir üslupla GPS cihazlı çantanın kendisine mi ait olduğunu sorguladığını ve GPS cihazlı çantayı Seçil Erzan’ın verdiğini, arayan bu kişinin kamuoyunca tanınan eski bir futbolcu olduğunu öğrendiğini, bunun akabinde kendisinin Seçil Erzan’ı arayarak “çantayı neden bu şahsa verdiğini” sorduğunu, Seçil Erzan’ın ise “bu kişi ve eşi bankada, onların yanında çantada para olduğundan sakın bahsetme” şeklinde ifadede bulunduğunu, özetle kendisinin Seçil Erzan’a verdiği paranın başkaca bir eski futbolcuya verildiğini anladığını ifade etmiştir. İddia sahibinin, yukarıda belirtilen oldukça şüpheli olaylara rağmen Seçil Erzan’a bu olay sonrasında da yine elden, ilave nakit para teslim etmeyi sürdürmesi izaha muhtaç bir konudur.

    16) Banka para çekmek isteyen müşterilerine neden paranı çekiyorsun diye sorabilir mi? Bankanın ödeme yapmamak gibi bir lüksü var mıdır?

    Banka’nın para çekilişleri ile ilgili olarak mevduat müşterisinin taleplerini sınırlaması mümkün değildir. Bankacılık Kanunu’nun 61 inci maddesi gereğince Bankalar mevduat sahibinin parasını çekmesi yönündeki talebini yerine getirmek zorundadır. Bu sebeple kendi hesaplarından yaptıkları para çekilişleri esas olarak banka tarafından normal karşılanmış, şüphe doğurucu işlemler sorgulanmış ve fakat, mudiler tarafından bu maksatla yapılan açıklamalarda Seçil Erzan ile yapmayı düşündükleri işlemlerden hiç bahsedilmeksizin makul açıklamalar yapıldığından işlemler, şüpheli işlem bildirimlerine konu olmamıştır.

    Konuyu örnekle açıklamak gerekirse, bir şikayetçi vadesine bir gün kalan Kur Korumalı Mevduat hesabındaki yaklaşık 2 milyon USD tutarındaki parayı çekme talebinde bulunmuştur. Müşterinin parasını çekmesi durumunda edeceği zarar ve yalnızca bir gün daha beklerse sağlayacağı kazanç tutarı dikkate alındığında, 65 bin USD kayba uğrayacağı bildirilmiş ancak müşteri “ev alacağını” beyan ederek parasını çekmek konusunda ısrarcı olmuştur. Müşterinin bir dolandırıcılık olayına maruz kalmış olmasından şüphe duyan şube çalışanımız kanunen böyle bir zorunluluk olmadığı halde,müşterinin evine giderek tekrar kayıplarını hatırlatmış ama şikayetçi, çalışanımıza “parayla ikamet ettiği evi çok ucuz bir fiyata satın alacağı”nı teyiden bildirmiştir. Savcılığa verdiği kendi ifadesinden anlaşıldığı üzere bankadan çektiği ve banka dışına çıkardığı parayı bir restoranın önünde Seçil Erzan’ın kuryesine herhangi bir belge almadan teslim etmiştir. Somut olaydan anlaşılacağı üzere Bankamız, müşterilerini korumak için yasal yükümlülüklerinin çok ötesinde bir çaba sarf etmektedir. Bahse konu kişi, saadet zincirini 7 Nisan tarihinde Bankamıza ilk kez bildiren şikayetçidir.

    17) Hesabı olan şikayetçiler gişeden paralarını çektikten sonraki tasarruflarıyla ilgili bankanın herhangi bir sorumluluğu var mıdır?

    Banka, müşterinin parasını çekmesine bir kısıt ve engel koyamaz. Müşteri çekmek istiyorsa, banka müşterinin parasını ödemek zorundadır. Para zaten sistem içerisinde olduğu için müşterinin kendi parasını çekmesi doğal hakkıdır. Bankanın müşteriye “parayı neden çektiğini” sorgulaması Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Bankacılık Kanunu’na da aykırıdır.

    Hesap sahibinin parasını banka hesabından nakit çekmesi durumunda yani bankacılık sisteminin dışına çıkarması halinde para üzerindeki bankanın zilyetliği ve sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. Bunun için tek şart hesap sahibinin nakit çekiliş yaptığı durumda mutlaka imzasının alınmasıdır. Uygulamada banka sistemleri üzerinden üretilen nakit çekilişine ilişkin dekont üzerine hesap sahibinin veya yetkilendirdiği kişilerin imzası alınmaktadır. Bu uygulama ile Bankanın çekilen para üzerindeki sorumluluğu da nihayete ermektedir.

    Paranın nakit çekilmesiyle birlikte para sahibi kişi, paranın üzerinde hem zilyet hem de tasarruf yetkisi olan tek kişi olmaktadır. Bankadan çekilmiş olan nakit paranın artık tek sorumluluğu ve kullanım hakkı para sahibinin kendisindedir. Bundan sonra bankacılık sisteminin dışına çıkarılmış bir paranın akıbetinden bankanın sorumluluğu bulunmamaktadır.

    Örnek olarak eski futbolcunun kardeşinin hesabına havale ettiği ve kardeşi tarafından şubeden nakit olarak çekilen para, ardından Bankamız personeli olmayan üçüncü bir şahsa teslim edilmiş ve bu şahıs tarafından banka dışına çıkarılmıştır (Bu üçüncü şahsın, Seçil Erzan’ın para getir götür işlemlerini yapan ve halen tutuklu bulunan A.Y. olduğu geriye dönük kamera incelemelerinde saptanmıştır). Bu işlemin bir şikayetçi avukatı tarafından Basında “müvekkilim parasını banka içerisinde teslim etmiştir” ve “bu kadar para bankada başka birine teslim ediliyor, banka bunun farkına varmıyor mu?” şekilde yapılan spekülasyonlar yersizdir, abesle iştigaldir.

    18) İfadesinde belirtildiği şekilde 50 bin USD üzeri nakit çekim işlemleri teftişe tabi midir?

    Değildir. Böyle bir teftiş uygulaması Bankamız ve sektörde bulunmamaktadır. 50 bin USD ve üzeri işlemlere ilişkin konu kamuoyuna yanlış şekilde aksettirilmektedir. Efektif yatan, nakit yatan işlemlerinde bankalar kendi iç uygulamalarına göre herhangi bir sınırlama olmaksızın hesaplara yatırılan paraların kaynağını kara paranın aklanmasının önlenmesi kuralları çerçevesinde araştırabilir. Nakit çekimlerinde, Bankanın müşterilerinin varlıklarına bu tip bir kontrol koyması hukuken mümkün değildir. Mevduat çekilmesine konulacak her kısıt Bankacılık Kanunun 61. maddesine göre mevduat sahiplerinin geri alma hakkının engellenmesi suçunu oluşturur.

    MASAK’a yapılan bildirimler sadece işlemin şüpheli görülmesi halinde yapılır. Hesap sahibinin veya yetkilendirdiği kişinin hesaptan para çekmesinin şüpheli bir tarafı yoktur.

    19) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından bankanın parayı ödemesine yönelik bir telkinde bulunulmuş mudur?

    Basında ve sosyal medyada yer alan bahse konu iddialar, bütünüyle gerçek dışı olup hiçbir resmi merciden Bankamıza veya herhangi bir yöneticisine bu konuda yönlendirme veya telkin söz konusu olmamıştır.

    20) Banka, bilanço büyüklüğünde ve karlılığında önemli bir yer tutmayan bu meblağı neden ödeyip konuyu kapatmıyor?

    Olaya konu meblağlar, bir banka için ve dolayısıyla Bankamızın öz varlık büyüklüğü içerisinde anlamlı bir büyüklüğe sahip olmamakla birlikte; BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o takdirde ödeme yapan banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz.

    Kaynak: https://www.denizbank.com/yatirimci-...lendirmesi-iii

  2. bankayla işi olan herkes nasıl hareket etmesi gerektiğini bilir,

    gerisi başka bişey ...............


     Alıntı Originally Posted by Zeplin Yazıyı Oku
    lnn topçu takımı
    boook gibi para içindeyken bile nee aç gözlü çıktınızz bea,
    zevzeklerr

  3. Belgeye göre, Selçuk İnan’ın “fon” için yatırdığı para karşılığında DenizBank antetli kağıtta Şube Müdürü olarak Seçil Erzan’ın ıslak imzası ve banka kaşesi bulunuyor. Belgede müşteri Selçuk İnan’ın da ıslak imzası mevcut.

    “Vadeli İşlem Talimat ve İşlem Sonucu Formu” başlığıyla düzenlenen belgede, DenizBank tarafından ödenecek tutarın 2 milyon 37 bin 970 Dolar olduğu vurgulanıyor.

    Selçuk İnan’a verilen belgede, “Tarafınız ile Bankamız arasında 27.03.2023 tarihi ve 128 numaralı Türev işlemleri Çerçeve sözleşmesi tahtında vermiş olduğunuz yazılı, sözlü talimat doğrultusunda aşağıdaki türev işlem fon bozum işleminin gayri kabili rücu olarak gerçekleştirilmesi hususundaki yazılı teyidimizi vermeniz rica olunur” ifadesi kullanılmakta.”

    Selçuk İnan’ın avukatı Rezan Epözdemir de Odatv’ye yaptığı açıklamada, müvekkilinin bankaya kurumsal güven duyduğunu vurgulayarak, “Müvekkillerim paralarının önemli kısmını şube içerisinde ve belge almak suretiyle vermişler. Kritik soru Seçil Erzan bu bankanın şube müdürü olmasaydı bu paralar kendisine teslim edilir miydi? Hatta Selçuk İnan ile Denizbank arasında tüketici işlemleri çerçeve sözleşmesi de var. İddianameyle bu sabit. Emre Çolak, Selçuk İnan, ve Mert Çetin, bütün bu tutarları şube içerisinde, bankaya duyulan kurumsal güven nedeniyle ödemiştir.

    Müvekkillerim, ıslak imzalı ve banka kaşeli belgeler de almışlar, bu belgelerle para yatırmışlardır.
    Hatta Selçuk İnan'ın belgesi çift imzalı. Bankanın operasyon müdürü olan Asiye Öztürk'ün de imzası var. Asiye Öztürk halihazırda bankada çalışıyor. Adli kontrol var hakkında, yurt dışına çıkış yasağı. Banka şubesi içerisinde ödemiş ve çifti imzalı olarak belgesini almış”
    dedi.

    BELGE: https://img.odatv4.com/rcman/Cw673h1...ghvnb-3ncz.jpg

    SES KAYDINDA FONDAN HAKAN ATEŞ’İN BİLGİSİ OLDUĞU ANLAŞILIYOR

    Arda Turan’ın mahkemeye sunduğu Seçil Erzan ile ses kaydını hatırlatan Avukat Rezan Epözdemir, “Seçil Erzan bu paraları toplarken banka yöneticileri Hakan Ateş ve Mehmet Erdoğdu’nun bu fonun başında olduğunu, çok net ifade ediyor.

    Sonrasında banka yöneticileri 3 gün Seçil Erzan'ın hürriyetini tahdit etmiş, kişi özgürlüğünü ihlal etmiş. Telefonunu ve sim kartını almış. 5 güvenlik görevlisi ile ifadesini şekillendirmiş. 'Sana avukat tutacağız' denilmiş, 'Tutuklanırsan itirazını biz yapacağız' denilmiş” ifadelerini kullandı.

    Banka yöneticileri tarafından hazırlanan tabloların Seçil Erzan’ın evine konulduğunu söyleyen Rezan Epözdemir, “Tablolar hazırlanmış, Seçil Erzan'a verilip evine konulmuş. Polis bu tabloları eline geçirmiş. Bankanın işçileri madem olaydan dahilleri yok, bu bir adi dolandırıcılık olayı, madem belgelerin tamamı sahte. Niçin acaba hürriyeti tahdit, suç delillerini gizleme yok etme ve değiştirme gibi faaliyet içerisinde olmuştur” diye konuştu.

    HAKAN ATEŞ’İN İFADESİ NEDEN YOK

    Dosyada hala Hakan Ateş’in ifadesi olmadığını vurgulayan Rezan Epözdemir şunları söyledi:

    "Dosyada, herkesin beyanlı ifadesi alınmışken, 18 müşteki 12 ismin şikayetçi olduğu Hakan Ateş'in tanık sıfatıyla dahi olsa dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından niçin ifadesi alınmadı, alındıysa bile iddianame metninde tanık sıfatıyla bile niçin yer almadı? Talep etmemize rağmen, bütün tanıkların dinlenmesiyle ilgili ara karar kuran mahkeme Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun dinlemesiyle ilgili karar çıkarmadı. Mahkemede, bir sonraki celsede dinlenip dinilmeyeceğine karar verileceği açıklandı. Böyle önemli bir dosyada, yargılamanın haline müessir olan en temel delil Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun beyanlarıyken tanık sıfatıyla dahi ifadesi niçin alınmamıştır? Bütün bunlara ilişkin yasal çerçevede hukuken taleplerimizi sunmaya devam edeceğiz."

    Kaynak: https://www.odatv4.com/guncel/fon-vu...iyor-120013526

  4. Arda Turan'ın Savcılık İfadesi:

    Seçil Erzan uzun yıllardır Denizbank Florya Şube Müdürü olarak tanıdığım bir kişidir. Yaklaşık 8-10 ay kadar önce Seçil Erzan beni telefonla arayarak maddi konulardan bahsetti. Daha doğrusu başta çok önemsememiştim ama çok sık arayıp sürekli "bana mevduat getir" şeklinde sözler sarf etti. Seçil Erzan daha önce Florya Denizbank Şube Müdürü olup sürekli Galatasaray Kulübündeki futbolcular ile bankacılık işlemleri ile yakın temasları bulunan bir kişidir. Daha doğrusu Seçil Erzan'ı tanımam etmem fakat Denizbank'a güvenim vardı. Hakan Ateş'i de ortak dostlarım sebebiyle bilip güvenirdim.

    Seçil Erzan'ın da çok sık aramasından artık bunalmıştım. Bu sebeple yaklaşık 7 ay kadar önce kendisine 3.000.000 USD elden verdim çünkü öncesinde Seçil Erzan bana bir fondan bahsetmişti. Benden aldığı parayı bu fona yatıracağını söyledi. Bu fonun Denizbank bünyesinde kurulmuş Hakan Ateş'e ait bir fon olduğunu söyledi. Bundan çok fazla insanın kazanç sağladığını dile getirdi. Örneğin 500.000.000 USD'lık bir fon var banka bu parayı aylık çalıştırıyor ve bunun sonucunda bir kazanç elde ediyor ve bu fona kim ne kadar yatırdıysa ona göre kazanç sağlayacak, bu bir faiz değil" diyerek beni tam olarak kandırdı.

    Ben de 3.000.000 USD'yi parayı elden Denizbank Levent Şube'sinin yan tarafından bulunan Pelit Pastanesinde elden teslim ettim. Yaklaşık 1 ay sonra Seçil Erzan bana 1.000.000 USD nakit parayı elden verdi. Bunu verirken de fon çalıştı ve payına bu düştü. Zaten ben parayı verirken bana bunun sıfır risk taşıyan Denizbank içerisindeki en güvenli fon olduğunu söylemişti. İlerleyen süreçte yine beni sürekli aramalarına devam etti.

    Ben de yine aynı şekilde 4.000.000 USD daha Fulya Acıbadem'in karşısında bulunan SS Moto Kiralamadaki Sinan Kandemir isimli arkadaşımdan borç alarak kendisine götürdüm yine elden verdim. Akabinde tam tarihini hatırlayamamakla birlikte Eyüp Sultan Sütlüce'de bulunan arazimi satıp 4.000.000 USD daha nakit parayı elden verdim. Zaman zaman bana ödeme yaptı.

    En son fonda çok sıkışma var diyerek beni o kadar çok sık aradı ki 33.000.000 TL Denizbanktan kredi çektim. Bunu da elden Seçil Erzan'a verdim. Toplamda bu zamana kadar 13.900.000 USD nakit elden para verdim. Kendisi de bana 6.400.000 USD geri ödedi ancak kalan parayı ödemedi.

    Seçil Erzan bana verdiğim paraya ilişkin yazılı bir belge sundu hatta bu belgede Denizbank kaşesi ve kendisine ait ıslak imzası bulunmaktadır.

    Yıllardır çalışıp kazandığım bütün paramı emeğimi Seçil Erzan beni kandırarak yok etmiştir. Her şeyden öte para için yalan söylediğimi söyleyerek beni zor duruma sokmuştur. Çok üzgünüm, bu olay beni çok yıprattı. Bütün birikimim bir anda gitti. Başından itibaren Denizbank'a ve Hakan Ateş'e güvenerek fona para yatırdığımı düşünmüştüm. Başta Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş olmak üzere bu işte sorumluluğu bulunan tüm Denizbank yöneticilerinden ve Seçil Erzan'dan şikayetçiyim."

    ************************************************** *

    Seçil Erzan'ın Arda Turan hakkındaki ilk ifadesi:

    "Arda Turan'ı Florya Şube müdürü olduğum dönemde Galatasaray Spor Kulübü ile birlikte çalışıyorduk. Bütün futbolcuları da müşterimiz olsun ya da olmasın hepsini tanırdım. Bir gün Arda Turan'ı aradım ve şubeye davet ettim. Kendisine " bir fon var, 5 koyup 10 alıyorsun ancak acil para gerekli" şeklinde sözler sarf ettim. Arda Turan bana çok yardımcı oldu. Yurt dışından para getirdi. Evini satıp bana para getirdi. Hatırladığım kadarıyla 6.000.000 TL para almıştım. Ancak bu zamana kadar ödeme yaptım. Ana parayı kesinlikle Arda Turan'a geri ödedim. Sadece vaad ettiğim fazladan parayı ödeyemedim."

    Seçil Erzan'ın Arda Turan hakkındaki ikinci ifadesi:

    "Arda Turan benim son dönemde fon alacağım şeklinde ikna ettiğim kişilerdendir. Kendisi bana bu süreçte en insanca davranan kişilerdendir. Arda Turan toplamda bana 13.900.000 USD parayı parça parça olacak şekilde teslim etmiştir. Ben kendisine 6.400.000 USD parayı geri ödedim ancak geri kalan parayı ödemedim. Arda Turan'dan aldığım bu paraların bir kısmını dışarıda bir kısmını da bankada elden teslim aldım. Odamın içerisinde kamera bulunmamaktadır fakat merdivenlerden çıkınca benim odamı gören kamera mevcuttur. Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çanta ile gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çanta ile giderler."

    ************************************************** ***

    Denizbank teftiş raporu:

    "28/04/2023 tarihli Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı inceleme raporunda özetle; Müşteki Arda Turan'ın Denizbank nezdinde yaşanılan süreçte bir işlem yaptığına veya dönemsel olarak yapılan bildirimlere ve iddia ettiği yatırımlara ilişkin hiçbir iz olmadığını, buna rağmen bankaya hiç başvurmadığını, işlemlerin tamamen Arda Turan ve itimatının tam olduğu Seçil Erzan arasındaki çok yakın şahsi ilişkilere dayanılarak ve paraların fahiş faiz beklentisi ile banka sistemi dışına kasten çıkarıldığına ilişkin değerlendirmenin yapıldığı anlaşılmış olup yine 15/05/2023 tarihli Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı inceleme raporunda özetle; müşteki Arda Turan'ın parasını bankacılık sistemi dışında değerlendirmesi için Seçil Erzan'a verdiğini, verdiği parayı geri alabilmek için uzun bir süre Seçil Erzan ile şahsi iletişim kurup bankayı hiç bir şekilde bilgilendirmediğini, söz konusu yapının bir saadet zinciri olduğu belirtilmiştir"

    ***********************************************

    Savcılık değerlendirmesi:

    "Şüpheli Seçil Erzan'ın müşteki Arda Turan'ı Denizbank bünyesinde kurulmuş Hakan Ateş'e ait bir fon olduğunu ve bu fondan çok fazla insanın kazanç sağladığını söyleyerek fona para yatırmaya ikna ettiği, toplamda müştekiden 13.900.000 USD nakit elden para alıp sadece 6.400.000 USD parayı fon getirisi olarak geri vermek suretiyle müştekiyi dolandırdığı, akabinde şüpheli Seçil Erzan'ın Denizbank kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekiye verdiği, Seçil Erzan'ın alınan ifadesinde müşteki beyanlarını doğruladığı ve Arda Turan'dan 13.900.000 USD alarak sadece 6.400.000 USD parayı geri verdiğini ikrar ettiği, bu haliyle şüpheli Seçil Erzan'ın müştekiden 7.500.000 USD alarak dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında müşteki tarafından sunulan şüpheli ile aralarında gerçekleşen görüşmelerden de anlaşılacağı üzere Arda Turan'ın şüpheli Seçil Erzan'a yatırım amacıyla vermiş olduğu paranın durumunu sorduğu ve şüphelinin görüşmelerde annesinin hastalığı gibi çeşitli bahanelerle müştekiyi kandırarak oyaladığı, müştekinin Seçil Erzan'a başından itibaren iyi niyetli yaklaştığı ve parasını iade etmesi için telkinlerde bulunduğu, bu süreçte dahi insani yönleri sebebiyle çalıştığı bankaya şikayet etmediği ve dosya kapsamında en çok parayı veren mağdur olduğu anlaşılmıştır."

    Kaynak: https://t24.com.tr/haber/arkadasinda...tamami,1140926

  5. Seçil Erzan İfadesi:

    (Seçil Erzan'ın ilk duruşmadaki ifadeleri)

    "Her şey gereksiz 'ben yaparım' özgüveniyle başladı. Benim görmezden geldiğim küçük küçük şeyler meğer çok çok büyük şeylermiş. Bu hayat banka müdürü Seçil Erzan olmaktan daha zormuş. Genel müdürümüz bize, 'Benim şube müdürlerim kaptanlarımdır. Çıplak ayakla kor üstünde yürür' derdi. Ben Şubat ayına kadar korların üstünde yürüdüm. Hiçbir yanlışım olmadı. Ben batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsam gemi batar ben kurtulurdum. Suça konu olan bakiyenin bende olmadığı, bu bakiyeyi bir yerde saklamadığımı, bununla bir şeyler almadığımı salondakilerin bildiğini çok iyi biliyorum. Bakiyenin 45 milyon olmadığını bildiklerini de biliyorum. İddianamede adı geçenlerle paradan para kazanma konusunda ortak noktamız vardı. Çok iyi çalışandım, çok iyi iş yapardım bu yüzden o camiada bilinirliğim oldu. Ben dolandırıcı değilim. Beni ben dolandırdım. Son dönemde bir şeyler ortaya çıktı. Ben Galatasaray kulübüne yakın olduğum için oyuncuların parasını değerlendirme konusunda elimden geleni yapıyordum. Ben insanların parasını üzerime almadım. Birileri beni dolandırdı. Dışarıda parayı değerlendireceğimi düşündüm ve evimi defalarca ipotek ettim. Arabamı sattım her şeyi mi sattım"

    "Faiz adı altında bu insanların aza tamah etmemeleri, çok kazanmak istemeleri beni bu hale soktu. Şubat ayından sonra ben baskı altına girdim. Bu insanlar 7/24 beni rahatsız ettiler. Çok kötü olaylar yaşadım, evimi bastılar, silahla tehdit ettiler, mermi gösterdiler, işten attıracağız diye tehditler ettiler. İnsanların hepsi kâğıt parçası istiyorlardı çünkü o kâğıtlar 'ben size borçluyum' demekti. Amacım orada ben size parayı ödeyeceğim demekti. Ben hesap kitap yapamadığım da bana yardımcı olmalarını istediğim insanlar oldu. Bana dolandırıcı dedirtmeyin. Ben dolandırıcı olsaydım kimseye senet vermezdim. Ben canımla buradayım. Nisan ayından beri sağlıklı düşünemiyorum. Ben çok korkak biriyim. Ben 45 milyon dolar değil bin dolar bile kaçıramam. 11 Nisan'da biz bunların hesap kitabını yapmaya başlamıştık. Evime gelerek beni darp ettiler. Çok özür dilerim, çok üzgünüm. Ben banka dolandırıcılığı yapsaydım cebimde para olurdu. Bu salondaki herkes benim etimden sütümden faydalandılar. Ben sadece canımla kaldım. Ben bankadan para alıp vermesem de kendi malımı satıp onlara para verdim. Ben kaçmadım, gitmedim. Amacım kimseyi dolandırmak değildi. Basiretli bir bankacıydım. Ben dolandırıldım. İnsanlar benim sayemde mülk sahibi oldu"

    "2011 yılında Florya şube müdürü oldum. 2020 yılına kadar kimseye borcum yoktu. Bu dönemde yakınlarım bana para verir değerlendirirdim. O dönem halka arza filan giriyordum kendi hesabımdan. Bu insanlarda saygın insanlardı. Paramın yetmediği yerde kredi çekiyordum. Bakiyenin birilerinin evlerinde arabasında kolundaki saatlerinde yazlıklarında, birilerinin cebinde olduğunu biliyorum ben. Adı geçen herkesle ortak paydamız paradan para kazanmaktı. Bu işlemlerden komisyonda almıyordum. 2020 yılında Galatasaray camiasında saygın biri 300 bin dolar para vermişti. Sonrasında o dönemde kulüpten ayrıldı. O kişi kendisi elden parasını teslim etti, o parayı değerlendiriyordum. Bana verdiği paradan çok çok fazla istemeye başlayınca hayır diyemedim. İstediği zaman 50-100 bin gibi ona geri gönderiyordum" dedi. Mahkeme başkanının 300 bin dolar veren kişinin kim olduğunu sorması üzerine Erzan, Fatih Terim cevabını verdi.

    Seçil Erzan, "Fon adı altında kimseden para almadım. Bana herkes çok para kazanmak için ikna olmuş şekilde geldi. Fon adı altında para aldığım kişiler oldu. Emre Belözoğlu bana Volkan Bahçekapılı'nın referansı ile geldi" dedi. Volkan Bahçekapılı'nın avukatı, Bahçekapılı'nın kendisine nasıl ulaştığını sordu. Erzan, "Volkan Bahçekapılı'nın ailesi beni tanır, çok severdi. Oradan bildiği için geldi" dedi. Bunun üzerine Bahçekapılı'nın avukatı tekrar, "Ailesinden kim?" diye sordu. Bunun üzerine Seçil Erzan, "Fatih Terim" şeklinde konuştu. Savunmasının sonunda Erzan, "Kazandırırken Seçil'dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum" ifadelerini kullandı. Duruşma diğer sanıkların savunmasıyla devam ediyor.

    2011-2012 yıllarında borsada aldığı kâğıtlarla battığını söyleyen Erzan, güvendiği isimlerden yatırım vaadinde bulunarak para almış ve zararını kapamaya başlamış

    (Seçil Erzan'ın, savcılık tarafından alınan ilk ifadesi)

    "Ben yakın zamana kadar Levent Denizbank Şube Müdürü olarak çalışmaktaydım ancak hali hazırda işten el çektirildim. Şöyle ki yaklaşık 10 sene Çorlu'da yine şube müdürü olarak çalıştıktan sonra 2010 yılında Denizbank Bahçeşehir Şube Müdürlüğü'ne atandım. O dönemden hiçbir sıkıntım yoktu. 2011 yılında teyzemin oğlunun yatırım söylemleri üzerine Hatek isminde spekülatif bir kâğıt alıp borsaya girdim. Aldığım bu kâğıt 3 günde battı ve 1.000.000 TL zarar ettim. Ben her fırsatta bu zararı nasıl karşılarım diye düşünmeye başladım. 15 ay sonra Florya Denizbank Şubesine Şube Müdürü olarak atandım. Bu benim için büyük mutluluk vericiydi. Her şey yolundaydı. İşimi de çok seviyordum. Fakat önceki zararımı kapatmak adına tekrar hisse senedi satın aldım. Aldığım bu kâğıt da batınca zararım iyice büyüdü. O zamandan bu zamana kadar tanıdığım, güvendiğim insanlardan yatırım vaadinde bulunarak para aldım. Geriye dönük oluşan zararları kapatmaya başladım fakat şöyle ki 2023 yılında olaylar ters gitti. Daha doğrusu 2021 yılından sonra iyice çıkmaza girdim.

    Bana sormuş olduğunuz Bülent Çeviker Florya şubesinden uzun yıllardır tanıdığım, sevdiğim bir kişiydi. Benim borcum git gide yükseldiği için çıkış yolu olarak Bülent Çeviker'den para almayı düşündüm. Şöyle ki kendisine bir fona gireceğimi ancak küçük meblağlar ile bunun mümkün olmadığını, çok büyük müşterilerden topladığım parayı bir araya getirip bu fonu satın alabileceğimi söyledim. İlk başta 3.000.000 Doları istedim fakat Bülent bey bana 2.118.000 Amerikan doları verebileceğini söyledi. Ben tam olarak yatırım vaadinde bulundum. Bülent Bey'de kabul etti. Daha doğrusu ben "bizim çok büyük özel müşterilerimize yaptığımız işlemler var. Bunları banka içerisinde yapmıyorum. Bankanın ayrı özel bir bölümü olup sadece çok zengin müşteriler ile yaptığımız işlemlerdir. Bu sebeple parayı hesabınızdan çekin ve banka dışında bana teslim edin." diyerek Bülent Bey'i kandırdım. Bu görüşme hatırladığım kadarıyla 2023 yılının Şubat sonunda gerçekleşti. Daha sonra Bülent Bey hesabındaki 2.118.000Amerikan dolarını çekmiş ve eşi İnci Çeviker ve oğlu aracılığı ile yine bana güvenen Ali Yörük isimli konuyla hiç ilgisiz biri ile parayı teslim aldırdım.

    Ben bu parayı alır almaz 5 dakika dahi beklemeden daha önce ödeme bekleyen bana güvenip daha önce para veren kişilere ödeme yaptım. Kime ne kadar ödeme yaptığıma ilişkin liste elimde mevcut ancak kime ne kadar ödeme yaptığımı hatırlamıyorum.

    Bana göstermiş olduğunuz belgelerden -13/02/2023 tarihli üzerinde Denizbank A.Ş Levent Büyükdere Şubesi Seçil Erzan kaşesi basılı imzalı 2.195.000 Amerikan Doları yazılı olan, Bülent Çeviker isimli müşteri hesabından fon satışı yapıldığını içerir yine Denizbank A.Ş Levent Büyükdere Şubesi Seçil Erzan kaşesi basılı imzalı, 31/03/2023 tarihli 3.000.000 Amerikan Doları havale işlemi yapıldığına ilişkin üzerinde imza bulunan bu belgeleri ben hazırladım, üzerindeki kaşeleri ben bastım ve ben imzaladım. Bana inanmaları için bir belge istiyorlardı ben de bu belgeleri banka ile tamamen alakasız bir şekilde kendim hazırladım, kaşeledim, imzalayarak teslim ettim.

    Volkan Bahçekapılı'yı evet tanırım. Kendisi Buse Terim'in eşidir. Kendisini Fatih Terim'in damadı olması aracılığı ile tanırım. Çok bir samimiyetim yoktur. Bir gün Volkan Bahçekapılı'yı telefondan aradım, çok kısa süreliğine yüksek getirisi olan bir fon var, aman bu husus duyulmasın, Fatih Terim hocanın da fondan haberi var. Sen de girmek ister misin, dedim. Volkan Bahçekapılı da bana biliyorum, Buse'nin de var hatta, dedi.

    Bir sabah saat 7'de bana Volkan Bahçekapılı "bu fon hala duruyor mu, Emre Belezoğlu senden haber bekliyor" diye mesaj attı. Sonrasında ben Emre Belezoğlu'nu aradım. Konuyu çok kısaca anlattım. Hem Volkan Bahçekapılı hem de Emre Belezoğlu bana nakit para bulup Volkan Bahçekapılı'nın Levent'teki ofisinde teslim ettiler. Toplamda 2 gün boyunca ben önce 1.400.000 Dolar, sonra 1.492.000 dolar ve son olarak 400.000 dolar parayı 2023 senesi Mart ayı içerisinde elden teslim aldım. Fakat bu zamana kadar Volkan Bahçekapılı'ya herhangi bir ödeme yapmadım. Yine aynı şekilde bana dosya kapsamında Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından sunulan 10/04/2023 tarih ve 23ISG041 sayılı Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şubesi ön inceleme raporunun 10. Sayfasındaki belgeyi bizzat kendim hazırlayıp, imzalayıp teslim ettim. Aslında Volkan Bahçekapılı'dan aldığım parayı Emre Belezoğlu ile beraber teslim etmişlerdir.

    Buse Terim'den de 150-200.000 dolar aldım ancak ondan da aldığım parayı ödeyemedim. Yine Buse Terim'in ofisinin olduğu Levent'ten ofisinden elden teslim aldım ancak onlara herhangi bir belge vermedim. Bana sormuş olduğunuz 10/04/2023 tarih ve 23ISG041 sayılı Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şubesi ön inceleme raporunun 13. Sayfasında yer alan Emrah Türkekula isimli şahsa Volkan Bahçekapılı tarafından 17.000.000 TL yapılan işlem tamamen gerçek bir işlemdir. Benimle bir ilgisi yoktur.

    Evrim Pınar Güzel benim yakın arkadaşımdır. Dermatologtur. Yukarıda anlattığım şekilde Burhan Taşpolat'tan hatırladığım kadarıyla 200.000 dolar aldım. Evrim Pınar'dan da hatırladığım kadarıyla 400-500.000 dolar para almıştım. Aynı şekilde onları da daha fazla para vereceğim vaadiyle kandırmıştım. Şu anda bu durumu anlatırken çok utanıyorum. Burhan Amca'yı çok severdim. Onları kandırdığım için çok pişmanım. Amacım başkasından alıp önceki borcumu ödeyip kurtulmaktı ama daha da bir çıkmaza girdim. Geçen hafta Cuma günü inanın intihar etmeyi düşündüm ama onu da beceremedim. Nuray Şengüler'i tanırım. Nuray Abla benim Florya Şubesinden eski müşterimdir. Toplamda yine fonda hisse senedi alıp satacağımı ve daha fazla para ödeyeceğimi vadederek ondan 12.000.000 TL'ye yakın para aldım ancak ödeyemedim. Kesinlikle Nuray Abla'nın parasını ödeyeceğim. Benim yüzümden çok mağdur oldu. İbrahim Kocabaldır isimli şahsı tanırım. Benim Bozcaada'daki babadan kalma evimin mimarıdır. Yine onu da fon vaadi ile ikna edip 140-150.000 dolar parayı elden aldım ancak bu zamana kadar ona da bir ödeme yapamadım. 10/04/2023 tarih ve 23ISG041 sayılı Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şubesi Ön inceleme raporunun 20. Sayfasında tarafıma göstermiş olduğunuz dökümanı bizzat ben hazırlayıp İbrahim Kocabaldır'a verdim. Bu dökümanın şube ile bir alakası yoktur. Nazlıcan isimli şahıs benim uzun yıllardır dostumdur. Ben onu kandırdım. Toplamda 600.000 dolar para aldım. Daha doğrusu zaman zaman aldığım paraları da geri ödedim ancak şu anda halihazırda borcum bulunmaktadır. Nazlıcan bana bu parayı yakın çevresinden bulup getirmiştir. Çok pişmanım. Nurettin Gözaçan ve Uğur Gözaçan isimli şahısları tanırım. Baba-oğul olmaktadırlar. Her ikisi de benim Bahçeşehir Şube'sinden müşterimdir. Onlara da para alıp daha fazla vereceğim vaadinde bulundum. Her ne kadar ön raporda tüm şahıslar ile ilgili bir takım bedeller yazılmış ise de bazılarına geri ödemeyi elden yaptım. Bana sormuş olduğunuz kişilere ne kadar ödeme yaptığımı daha sonra dosyanıza sunacağım.

    Nurettin ve Uğur Gözaçan'lara 200-250.000 dolar borcum bulunmaktadır. Melis Öztürk Şenel isimli şahıs bir yakınımın arkadaşıdır. 2022 yılında bir gün o kadar çok paraya sıkışmıştım ki kendisinden elden 80.000 dolar nakit para aldım. Ertesi gün benden 160.000 dolar olarak geri aldı. Aslında ilişkimiz burada bitmişti fakat sonrasında ben yine sıkıştığım için yaklaşık bir ay sonra 160.000 doları tekrar teslim aldım fakat bu zamana kadar ödeyemedim.

    Arda Turan'ı Florya Şube müdürü olduğum dönemde Galatasaray Spor Kulübü ile birlikte çalışıyorduk. Bütün futbolcuları da müşterimiz olsun ya da olmasın hepsini tanırdım. Bir gün Arda Turan'ı aradım ve şubeye davet ettim. Kendisine " bir fon var, 5 koyup 10 alıyorsun ancak acil para gerekli" şeklinde sözler sarf ettim. Arda Turan bana çok yardımcı oldu. Yurt dışından para getirdi. Evini satıp bana para getirdi. Hatırladığım kadarıyla 6.000.000 TL para almıştım. Ancak bu zamana kadar ödeme yaptım. Ana parayı kesinlikle Arda Turan'a geri ödedim. Sadece vadettiğim fazladan parayı ödeyemedim.

    Ben annemin babamın tek evladıydım. Hep varlık içerisinde büyüdüm. 2010 yılında almış olduğum bir hisse senedi sebebiyle düştüğüm borç batağından kurtulmak için çok hatalar ettim. Ancak kendilerinden para aldığım çoğu insan ana parayı ödememe rağmen fazladan vadettiğim parayı alamadıklarından dolayı beni daha da sıkıştırdılar. Çok pişmanım, insanları kandırdığım için çok üzgünüm. İnsanlardan para alıp sanki geri çok büyük bedeller ile ödeyeceğimi vadederek onları kandırdım ancak kendimi kandırdım. Ayrıca bu olaylar sebebiyle benden zorla senet alan şahıslar bulunmaktadır. Ancak şu anda isimlerini bildirmek istemiyorum. Fakat çok para alıp ödediğim insanlarda bulunmaktadır. Çok zengin ettiğim insanlar da olmuştur. Fakat bu aşamada kendi mesleğime, kendime çok zarar verdim. Ben halihazırda koruma talebinde bulunmuyorum. Diyeceklerim bundan ibarettir"

    (Seçil Erzan'ın savcılığa verdiği ikinci ifadesi)

    "11/04/2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim fakat bu ifadeye eklemek istediğim hususlar bulunmaktadır. Bunları teker teker açıklayacağım. Öncelikle evimde çıkan not kâğıtları benim tarafımdan tutulmuştur. Bu not kâğıtlarını yazan meblağlar doğrudur ancak detaylarını sormanız halinde teker teker açıklarım. Fakat şu hususları da belirtmek isterim ki bu not kâğıtlarından bizzat benim yazdıklarım doğrudur. 8 Nisan Cumartesi günü Denizbank Avrupa-1 Bölge Müdürü Sermin Hanım Çorlu'daki evime beni görmeye geldi. Daha öncesinde beni telefonla arayıp halimi hatrımı sormuştu. Bana burada kalmayabilirsin, otelde ya da istersen benim evimde de kalabilirsin dedi. Yanında koruma gibi birileri vardı. Daha doğrusu evimin önünde 4-5 tane adamın beklediğini gördüm. Geldikleri araçlar bankanın araçlarıydı. 8 Nisan günü Çorlu'daki evimde Sermin hanım benimle görüştükten sonra gitti. Bir sonraki gün 9 Nisan'da beni korumalar eşliğinde Zincirlikuyu'daki Denizbank Genel Müdürlüğü'ne götürdüler.

    Koluma serumlar takılarak bana bu işi banka dışında yaptın diye söylettirdiler. Tam olarak Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) vardı. Bu şahsılar 8 Nisan Cumartesi günü sabahtan akşama kadar benim yanımdaydılar. Bu şahıslar bana sürekli " olayda zimmet yok, evet senin bankacılık hayatın biter belki ama hayatına bir şekilde devam edersin, bu olay zimmet değil" şeklinde sözler söyleyip bana baskı kurdular. Hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki tam olarak durumun ne olduğunu dahi anlayamamıştım.

    9 Nisan Pazar günü akşam saatlerinde bu sefer Hakan Ateş bankaya geldi. Bulunduğumuz toplantı salonuna girerek "kızım biz zaten insanların parasını vereceğiz ama ortada bir enkaz var, kimden ne aldıysan söyle zaten bu bir zimmet değil, zimmet olsa sen yıllarca içeride çürürdün, bu sebeple de kendin banka dışında ne aldıysan onları söyle, sen bizi koru biz de seni koruruz, Seçil'e hemen bir avukat tutalım, avukatını ben tutacağım, Sağlık Sigortanı iptal etmeyelim, annenin hastalığı ile de ilgileceğim" dedi. Zaten orada bulunan herkes aynı sözleri söyleyip olayın zimmet olmadığını bana söylediler. Sonra aynı gün benim İstanbul Göktürk'teki ikametime beni yolladılar. O sırada Sermin Tekin de benimle birlikte geldi.

    Sermin Tekin bana evde detaylı arama yap, beni seni 3-4 saatte olsa beklerim. Bütün notlarını, kâğıtlarını bana getir dedi. Ben de evde her yeri arayıp evde ajandamı ve notlarımı bulup Sermin Hanım'a verdim. Sonra tekrar akabinde aynı gün beni Çorlu'ya korumalar eşliğinde tekrar gönderdiler. Korumalar beni her yerde takip ediyordu. O sırada arkamda Güvenlik Bölüm müdürü dahil isimlerini tam olarak hatırlayamadığım 3 kişi vardı. 10 Nisan Pazartesi günü ben tekrar korumalar eşliğinde tekrar beni Zincirlikuyu'daki Genel Müdürlüğe getirdiler. Hem 9 Nisan Pazar günü hem de 10 Nisan Pazartesi günü Denizbank'ta benimle birlikte Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) bir liste oluşturduk. Bu listede kimin ne kadar para verip ne kadarını geri aldığını yazdım. O esnada yanımda bulunan şahıslar zaten sürekli birileriyle iletişim halinde olup benimle konuşup durumu başkalarına aktarıyorlardı.

    Ayrıca özellikle şunu belirtmek isterim ki 8 Nisan Cumartesi günü Sermin tekin Çorlu'daki evime yanıma geldiğinde zorla benden ses kaydı oluşturmamı istedi. Bana şahsi telefonunu konuşma sırasında açarak sesimi kaydetti. Benden o esnada "Seçilcim ben senin uzun zamandır böyle sorunlar yaşadığını biliyordum. Keşke daha önce söyleseydin. Sen bize yardımcı ol ki biz de sana yardımcı olalım. Bankada para almadığını, senin yaptığın eylemlerin bankada olmadığını söylemen gerek. Bu adamlar nasıl olur da hala bankadan para istiyorlar." şeklinde sözler söyledi. "eğer sen sadece banka dışında bu eylemleri yaptığını söylersen bu güveni kötüye kullanma şeklinde olur, bankada olduğunu söylersen zimmet olur, ömrün çürür" dedi.

    Aynı gün bankada Ali Murat Dizdar da bana "olay kesinlikle zimmet değil, sen bu olayları banka dışında yaptın, sana en iyi avukatı tutuyoruz, sana iki tavsiyem var, bir avukatın sözünden asla çıkmayacaksın, o ne derse onu yapacaksın, iki tutuklanmayacaksın fakat olur da tutuklanırsan itirazını biz yapacağız" dedi. Hatta Ali Murat bana bunları unutmamam için bir kağıda bana yazdırdı. Bu olay güveni kötüye kullanma olursa cezası küçük ama zimmet olursa cezası büyür. Bu ses kaydını bana karşı ellerinde sakladıklarını düşünüyorum. Bu ses kaydı alındığı sırada benim evimde Nilgün Arabacı, Gül Sanal Bayırova, akrabamız olan Sermin Eligül de yanımızda bulunuyordu. Bu olaya tanıklardır.

    Tabloları ben yapmadım. Şöyle ki ben kimden ne kadar para aldıysam bunu kâğıtlara not almıştım. 9 Nisan Cumartesi günü yukarıda isimlerini saydığım şahıslar beni alıp bankaya götürdüklerinde benim not kâğıtlarımı da aldıklarını yine yukarıda söylemiştim. Bu kâğıtları alıp sonrasında bu tabloları Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) isimli şahıslar oluşturmuştur. Sonrasında da bana verdiler. Bende bunları alıp evime götürmüştüm. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 10 Nisan Pazartesi günü Çorlu'daki ikametim arandığında bankanın oluşturduğu bu tablolar ikametimde eve geçirilmiştir. Yani bu tablolar aslında banka tarafından oluşturulmuş tablolardır. Bu tabloda aslında banka tam olarak şunu yapmak istiyordu; alacak ile vereceği eşitleyip borcu minimuma indirmek istediler.

    Ali Yörük'ten fon adı altında herhangi bir para almadım. Bana zaman zaman para getirir fakat bu getirdiği paraları faiziyle birlikte geri alırdı. Hatta Ali Yörük başka tefecilerden de para bulup bana getirirdi. Sonrasında bu parayı faiziyle geri alırdı. Ali Yörük benden boş senet alıp imzamı da almıştır. Hatta hali hazırda bana 14 Nisan'da İstanbul 19. İcra Mahkemesinde 5.708.000 TL'lik başlattığı takip ile ilgili kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Ali Yörük bana verdiği her parayı katbekat fazlasıyla, faiziyle geri almıştır. Benim tuttuğum not kâğıtlarında yer alan ibareler doğrudur. Ayrıca Ali Yörük istediği paraları vermezsem borcumun daha da artacağını ve bu durumun beni daha da sıkıntıya sokacağını söyledi. Ayrıca benden Ali Yörük daha önce zorla ipotekte aldı. Bunları daha sonra suç duyurumca belirteceğim. Ayrıca Ali Yörük zaman zaman benim fon vadettiğim insanlardan alacağım parayı teslim alan kişidir.

    Ali Yörük bu paraları teslim alıp içinden kafasına göre belirlediği bedeli kendisi için alırdı. Sonra da bana bu parayı tefeciye vereceğim şeklinde sözler söylerdi. Örneğin Bülent Çeviker'den teslim aldığımız 2.200.000 USD parayı Ali Yörük Florya'da elden 2 çanta şeklinde teslim almıştır. Sonrasında içinden 400.000 USD parayı kendisine aldı kalanını bana getirip verdi. Atilla Yörük Ali Yörük'ün öz kardeşidir. Atilla Yörük'ten bu zamana kadar hiç para almadım. Zaten kendisinin bu olayla alakası yoktur. Her işi Ali Yörük yapmaktadır. Atilla Yörük Ali Yörük'e adeta şoförlüğünü yapmaktadır. Bu zamana kadar Ali Yörük'e çok fazla para verdim. Özellikle Ali Yörük'e 2021-2022 yıllarında çok fazla para ödemesi yaptım.

    Arda Turan benim son dönemde fon alacağım şeklinde ikna ettiğim kişilerdendir. Kendisi bana bu süreçte en insanca davranan kişilerdendir. Arda Turan toplamda bana 13.900.000 USD parayı parça parça olacak şekilde teslim etmiştir. Ben kendisine 6.400.000 USD parayı geri ödedim ancak geri kalan parayı ödemedim. Arda Turan'dan aldığım bu paraların bir kısmını dışarıda bir kısmını da bankada elden teslim aldım. Odamın içerisinde kamera bulunmamaktadır fakat merdivenlerden çıkınca benim odamı gören kamera mevcuttur. Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çanta ile gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çanta ile giderler.

    Atilla Baltaş benden verdiği paraları katbekat faizle almıştır. Ben Atilla Baltaş'ın bana verdiği paranın çok üzerinde 1.000.000 USD parayı kendisine ödedim. Ayrıca Atilla Baltaş'tan kesinlikle fon adı altında para almadım. Tam olarak Atilla Baltaş'tan faiziyle para satın aldım. Çünkü fon adı altında ikna ettiğim insanlara para ödemek zorundaydım. Fakat Atilla Baltaş bana verdiği parayı %50 faiziyle geri almıştır. Kesinlikle beni mağdur etmiştir. Ayrıca son günlerde zorla benden Bankada bana baskı kurarak evrak yazmamı istedi. Benden bankada birtakım borçlu olduğuma ilişkin senetler aldı. Atilla Baltaş'a verdiğim belgelerin hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır. Şırnak Cizre'ye Mart ayı içerisinde beni kaçırmak için uçak bileti almıştı. Daha doğrusu bana zorla Şırnak Cizre'ye telefonla uçak bileti aldırmıştır. Ben o sırada müştekilerden para da toplamıştım. Atilla Baltaş o paralar ile beni yurt dışına kaçırmak istemişti.

    Ayhan Akman verdiğinden fazlasını almıştır. Şöyle ki aynı Atilla Baltaş gibi Ayhan Akman'a da fon vaadinde bulunmadım. Kendisinden faizle para satın aldım ancak kendisi çok daha fazla faizle verdiği parayı geri aldı. Kesinlikle Ayhan Akman'a hiçbir borcum bulunmamaktadır. Aksine kendisinden yüklü miktarda alacağım vardı. Barış Tari isimli şahıstan aldığım tüm parayı geri ödedim ancak zamanında ona verdiğim belgeler onda kaldır. Halihazırda ona ödemiş olduğum para ilişkin senetleri icraya koyarak beni mağdur etmek istemektedir. Barış Tari ile Ayhan Akman vasıtası ile tanışmıştım. Kendisine fon vaadinde bulunmadım. Para satın aldım, aldığımı da geri ödedim.

    Özellikle şunu belirtmek isterim ki biraz sonra Semih Kaya, Merve Yılmaz, Tanın Yılmaz, Fırat Özdemir hakkında detaylı bilgi vereceğim. Bu şahıslar benden belge aldılar. Sonra bu aldıkları belgeler benim çevremde duyulunca akabinde Atilla Baltaş, Ayhan Akman, Barış Tari de benden sürekli baskıyla borçlu olduğuma ilişkin belgeler aldılar. Atilla Baltaş, Ayhan Akman, Barış Tari'nin sunduğu belgeler gerçeği yansıtmamaktadır. Bu belgeler bu şahıslar para verirken oluşturulmamıştır. Bu belgeler benim parayı ödeyemediğim dedikodusu duyulunca 2023 yılının ilk aylarında benden alınmış, gerçeği yansıtmayan belgelerdir.

    Burhan amca fon adı altında ikna ettiğim şahıslardandır. Ondan aldığım parayı ilk başta küçük bir ödeme yaparak fon getirisi diye vermiştim. Sonrasında hiçbir ödeme yapmadım hali hazırda tam olarak Burhan Taşpolat'a 250.000 USD borcum bulunmaktadır. Getirdiği parayı banka içerisinde teslim aldım. Bana kendisi çanta ile getirip odamda teslim etmiştir. Sonrasında da boş çanta ile gitmiştir. Buse Terim ile bu zamana kadar para konusunda hiç görüşmedik. Kendisi ile kuzeni Terim Arıcan üzerinden iletişim kurdum. Buse Terim'den tam olarak ne kadar para aldığımı hatırlamıyorum ancak 200.000 USD civarı para aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında kuzeni Terim Arıcan'da bana 50.000 USD daha para vermiştir. Bu parayı geri ödeyemedim. Bütün paraları bana Terim Arıcan teslim etti. Terim Arıcan bana bu paraları bankada odamda bizzat teslim etti.

    Bülent Çeviker'den 2.200.000 USD para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım. Bülent Çeviker'den para aldığım esnada çok büyük tehdit altındaydım. Şöyle ki, Semih Kaya, Fırat Özdemir bana sürekli "senin sonun iyi değil, neden kaçmıyorsun, rezil olursun, sen kötü kalplisin, Hakan Ateş'e çıkarız, seni işten attırırım, sen annenin yüzüne nasıl bakıyorsun, annen bu saatten sonra yaşamaz, seni Türkiye'de yaşatmazlar, benim çok tanıdığım var, MİT başkanını tanıyorum, Türkiye'de herkesi tanıyorum." diyerek beni sürekli tehdit ettiler. Hatta Göktürk'teki evime Şubat ve Mart ayında Semih Kaya ve Fırat Özdemir sürekli farklı farklı zamanlarda gelerek ikametimde "sen burda yaşayamazsın, biz her şeyi yaparız, seni yaşatmayız." şeklinde sözler söylediler. Özellikle Fırat Özdemir beni tehdit etti. Ama tabi Semih Kaya'da her geldiğinde beni tehdit etmeye devam ediyordu. Fırat Özdemir "Türkiyedeki bütün usulsüzlükler benden sorulur, basın öğrenirse rezil olursun, ben ailemden başka kimseyi sevmem" Fırat Özdemir Semih Kaya'nın menajeridir.

    Semih Kaya'dan ilk olarak fon vaadiyle para aldığım doğrudur. Kendisinde 3.200.000 USD para aldım. Bu parayıparça parça bazen odamda bazen dışarıda olacak şekilde teslim aldım. Bir seferinde Semih Kaya'dan Ali Yörük teslim almıştır. Fakat 5.700.000 USD şeklinde geri ödememe rağmen Semih Kaya'dan yakamı kurtaramadım. Semih Kaya bana bu parayı vermek zorundasın dedi. Senden bu parayı her ne olursa olsun alacağım. Ben o dönem Semih Kaya'ya fazladan ödediğim bu parayı Emre Belözoğlu ve Arda Turan'dan aldım. Daha doğrusu onlardan fon vaadiyle bir şekilde para alıp Semih Kaya ve Fırat Özdemir'den kurtulmak için her ikisine de ödeme yaptım. Semih Kaya bana ilk Fırat Özdemir'i de yönlendirmişti. Daha doğrusu zamanında ben ondan çok yardım gördüm, sen bana çok para kazandırdın, o da kazanacak dedi. Her ne kadar ben her ikisinden başta fon vaadiyle para alsam da onlara bir çok defa bu paranın fona ait bir para olmadığını, faiz parası olduğunu ve birinden alıp diğerine vermek şeklinde olduğunu söyledim. Tam olarak fon vaadiyle ilk başta Semih Kaya'dan 300.000 UDS para aldım. Sonra aldığım (3.200.000 USD olana kadar kısım) tamamen faize ilişkin bir paradır. Semih Kaya bana zorla para satmıştır. Fırat Özdemir ise başından itibaren Semih Kaya'nın yönlendirmesiyle paranın faiz parası olduğunu bilerek bu işe girmiştir. Fırat Özdemir'e defalarca böyle bir fon olmadığını söylememe rağmen, ne yaparsan yap, nasıl bulursan bul bu parayı bana öde, ben gelecek planlarımı yaptım, Semih Kaya furbolu bıraktı, ne yaparsan yap bu parayı sende bırakmayız, alırız, dedi.

    Ayrıca benim Semih Kaya'ya yaptığım ödeme sonrası yani tam olarak zorla aldığı faizlerle Bodrum ID Konakları isimli yerde bir villa satın aldı. Bu villayı 4.200.000 Euro'ya Semih Kaya satın aldı. Hatta şöyle ki benim odamda 2022 yılının sonlarında Semih Kaya bu villaların satış müdürü olan Barış Bey ile odama geldi. Benim odamda görüşme yaptılar. Sonrasında ben bu villanın peşinatını Semih Kaya'ya 1.575.000 USD ödeme yaptım. O da bu parayı villa bedeli olarak benim odamda Semih Kaya'dan Barış Bey 2 taksit olacak şekilde elden teslim aldılar. Yaklaşık 45 gün Semih Kaya ve Barış Bey yine benim odama geldiler. Semih Kaya'nın beni önceden tehdit etmesi sebebiyle 1.575.000 USD parayı ben tekrar 2. Ödeme olarak kendisine aynı gün yaptım. Semih Kaya da benim odamda elden aldığı bu parayı Barış Bey'e evin 2. Taksiti olacak şekilde ödedi. Olay tam olarak şöyledir. Ben Semihten ilk başta aldığım 300.000 USD ödedim. Daha sonrasında aldığım 3.200.000 USD parayı da tamamen ödedim.

    Ana paraya ilişkin hiçbir alacağı kalmamış olmasına rağmen defalarca kez evime gelerek, beni tehdit ederek benden zorla para almıştır. Bodrumda bahsettiğim villayı da bu parayla almıştır. Fırat Özdemir de benden elde ettiği paralar ile annesi üzerine kayıtlı bulunan TOKİ Villalarına 500.000 USD para ödeme yaptı. Hatta abisi Fazıl Özdemir'in de o dönem lüks bir araba aldığını, bu arabanın da bedelini benden para alarak ödeyeceğini söyledi. Benden tehditle bu zamana kadar Fırat Özdemir de yüksek miktarlarda para aldı. Ayrıca Semih Kaya da benden aldığı paralar ile Hybrid yüksek fiyatlı Mercedes bir araçta satın aldı. Ben günlerce Fırat Özdemir'in Etilerde bulunan ofisine 2022 Aralık ayından sonra 2-3 günde bir gidip saatlerce yalvarıp ağlıyordum. Artık yakamı kurtarmak istiyordum ancak hiçbir şekilde beni dinlemediler. Ben ilk olarak Semih Kaya'dan para aldıktan sonra, bu parayı doğrudan Ali Yörük'e verdim. Daha doğrusu Semih Kaya bu parayı bizzat teslim etmiştir. Semih Kaya'ya zaman zaman ödemiş olduğum paraları Ali Yörük hesabından göndermiştir. Bunun dışında her ikisinin doğrudan bir tanışıklığı yoktur.

    Cüneyt Demir'e fon vaadinde bulunmadım. Kendisinden hiçbir şekilde para almadım. Çetin Burak Özcan isimli şahıs fon vadettiğim kişilerden değildir. Bozcaadadaki evimin tadilatlarını yapan mimardır. Kendisinden parayı değerlendirmek için adeta borç istemiştim. Ancak aldığım paranın çok daha üzerinde bir faizle kendisine teslim ettim. Toplamda Çetin Burak'a fazladan 750.000 USD para verdim. Deniz Güzel annemin kardiyolog doktorudur. Deniz Güzel bana parayı değerlendirmem için vermiştir. Ben de 150.000 USD parayı Deniz Güzel'den aldım. Daha doğrusu Deniz Güzel Nazlı Can'ın hesabına bu parayı havale etmiştir. Nazlı Can benim yakın arkadaşımdır. Deniz Güzel de benim yakın arkadaşımdır.

    Emre Belözoğlu da fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden 4.200.000 USD tutarında parça parça olacak şekilde para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım. Emre Belözoğlu'nun gönderdiği paraları bazen şubede odamda teslim adlım ve bir kez de Volkan Bahçekapılı'nın ofisinde teslim aldım.

    Emre Çolak da fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden 3.200.000 USD tutarında para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım. Bu parayı kardeşi Emrah Çolak Emre'nin hesabından çekip Ali Yörük'e şubede teslim etti. Ali Yörük bu parayı Levent'teki Denizbank içerisinde gişelerin önünde herkesin görebileceği şekilde teslim aldı. Sonra ben de Ali Yörük'ten teslim aldım. Yani birilerinden teslim aldığımız para tamamen alenidir. Daha doğrusu banka tarafından bilinmektedir.

    Erkan Ergene kesinlikle fon vadettiğim kişilerden değildir. Bana para satan kişilerdendir. Kendisinden toplamda 300.000 USD para aldım. Bu paranın 1,5 katı kadar fazladan faiz ödediğim kişidir. Benden elde ettiği paralar ile Erkan Ergene de kendisine villa ve araba satın aldı. Evrim Pınar Güzel'den de yatırım amacıyla para almıştım. Aldığım paranın bir kısmını ödedim ancak 200.000 UDS daha alacağı var. Evrim Pınar Güzel'den elde ettiğim parayı şubede elden teslim aldım.

    Ben Fatih Terim'den bu zamana kadar fon adı altında bu zamana kadar para almadım. Ancak bu zamana 2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim'in finansal danışmanı bendim. Şöyle ki Fatih Terim ile ilgili bu zamana kadar çok sayıda finansal işlem yaptım ancak bu zamana kadar hukuka aykırı hiçbir işlem yapmadım. Eğer 2012 yılından itibaren Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüz işlem yaptığım iddia edilirse bu konuda her işlemi detaylı olarak her zaman açıklarım. Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever, sayardı.

    İbrahim Çağlar fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden toplamda 2.800.000 USD para aldım ancak bu zamana kadar hiçbir ödeme yapmadım İbrahim Çağlar'dan bu parayı tek seferde İbrahim Çağlar'ın Levent'teki ofisinde elden teslim aldım. Aynı gün Levent Denizbank Şubesi'ne yanıma geldi. Kendisine aynı gün aldığım paraya ilişkin Denizbank kaşeli ve ıslak imzalı bir kâğıt verdim.

    Moci diye bahsettiğim kişi Mojtaba Hakani üniversiteden arkadaşımın eşidir. Kendisine bu zamana kadar aldığım paranın çok daha üzerinde ödeme yaptım. Hatta Süleyman Aslan isimli tefeciden Moci ile birlikte gidip 10.000.000 TL para aldım. 14.000.000 TL para olacak şekilde geri ödedim. Süleyman Aslan'ın Florya'da bir ofisi bulunmaktadır. Süleyman Aslan bu 10.000.000 Tl parayı Denizbank'taki odamda bana yanında Moci de bulunduğu sırada teslim etti. Karşılığında da 14.000.000 TL'lik Moci ile birlikte senet imzaladım ancak 14.000.000 TL'yi Süleyman Aslan'a elden ödedim. Ayrıca Süleyman Aslan bana 1.350.000 USD daha para vermişti. Sonrasında ben 2.650.000 USD şeklinde çok daha fazla bir parayı Süleyman Aslan'a ödedim. Bu zamana kadar Süleyman Aslan'a çok fazla faiz ödedim. Mert Zeydanlı fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden toplam 2.200.000 USD para aldım. Bu parayı bankada odamda teslim aldım. Ancak sadece 400.000 USD parayı ödedim. 1.800.000 USD borcu hala ödemedim. İnci Çeviker benim fon vaadi ile 2.200.000 USD para aldığım Bülent Çeviker'in eşidir. Fonun vadettiğim tarihi gelince beni o dönem çok sık aramışlardı. Gününde para ödenmeyince Mert Zeydanlı'yı kullanımımda bulunan telefondan aradım. Birazdan seni arayacağım, benimle bankadan biriymiş gibi konuşur musun dedim. O da kabul etti. Akabinde ben Mert Zeydanlı'yı telefonla aradım. İnci Çeviker yanımdayken aradım. Her şeyin yolunda olup olmadığını sordum, o da benimle kısa bir görüşme yaptı ancak banka tutanaklara Mert Zeydanlı'nın adeta İnci Çeviker'i benimle birlikte kandırmasına iştirak etmiş gibi bir rapor düzenlediler.

    Nur Erkasap fon vadettiğim kişilerdendir. O da fona para yatırmak istiyordu ancak nakit parası yoktu. Nur Erkasap Müfit Erkasap'ın eşi, Fatih Terim'in de çok yakın aile dostudur. Kendisine fondan bahsettiğim için o da o esnada para alacağım Mert Zeydanlı'ya kefil olabileceğini söyledi. Tam tarihini hatırlayamadığım bir gün şubede odamda Nur Erkasap ile birlikte alacaklı Mert Zeydanlı'nın olduğu bir senet oluşturduk. Bu senede Nur Erkasap borçlu olarak yazılıyordu. Ben de kefil oldum. Mert Zeydanlı'da alacaklıydı. Sonra senedin vadesi geldiğinde ben Mert Zeydanlı ile konuşup senedi iptal ettirdim. Ben Nur Erkasap'tan nakit para hiç almadım. Fon vaadiyle para aldığım kişilerdendir. 75.000 USD para aldım ancak kendisine herhangi bir ödeme yapamadım. Bu parayı bankadaki şubede odamda teslim aldım.

    Muslera, Fon vaadiyle para aldığım kişilerdendir. 1.200.000 USD para aldım, 700.000 USD parayı ödedim. Kendisine 500.000 USD para borcum bulunmaktadır. Muslera'dan bu parayı Mert'in getirmesiyle şubede teslim aldım. Muslera'dan para alırken yüz yüze hiç görüşmedim ancak ödemeyi yapamayınca birkaç kez Göktürk'teki evine Mert ile gittim.

    Nazlı Can benim yakın arkadaşımdır. Nazlı Can zaman zaman etrafından para bulup bana getiriyordu. Ancak hiçbir zaman fon vaadinde bulunmadım. Getirdiği parayı dat her defasında fazlaca ödeme yaparak iade ettim. Nazlı Can ile tam tarihini hatırlayamadığım bir gün Kapalıçarşı'da birinden para almıştım ancak bu şahıstan korktuğum için hali hazırda ismini kesinlikle vermek istemiyorum. Nuray Şengüler isimli şahıs fon vaadi ile gerçekten mağdur ettiğim insanlardandır. Kendisinden 10.000.000 TL + 55.000 USD para aldım. Yani o dönem ki hesaplarıma göre 550.000 USD para almıştım. Bunun 150.000 USD'yi kız kardeşine ödedim ancak halihazırda 400.000 USD borcum bulunmaktadır. Bu parayı parça parça olacak şekilde teslim aldım. Nurettin Gözaçan isimli şahsa kendisine fon kesinlikle vaad etmedim. Yatırım amacıyla kendisinden 140.000 USD para aldım ancak kendisine herhangi bir ödeme yapmadım. Nuri Köşkdere yatırım yapma amacıyla para aldığım kişilerdendir. Ne aldıysam onu ödediğimi hatırlıyorum. Herhangi bir fazla ödeme yapmadım. Ömer Kahraman isimli şahıs Çorlu'da pırlantacıdır. Ömer de fon vadettiğim kişilerdendir. Hatta Ömer Kahraman bana teslim edeceği paraları Nazlı'ya teslim etmiştir. Buna ilişkin görsel benim telefonumda yer almaktadır. Nazlı da tam hatırlamamakla birlikte Ömer'den aldığı 750.000 USD tutarındaki parayı bana getirmiştir. Fakat bu paranın yarısını ödedim, yarısını ödeyemedim.

    Selçuk İnan isimli şahıs fon vadettiğim kişilerdendir. Hatırladığım kadarıyla toplamda 3.000.000 USD'a yakın bir para aldım. 1.650.000 USD parayı ödedim. 1.200.000 USD tutarında borcum bulunmaktadır.

    İbrahim Kocabaldır isimli şahıs Bozcaadadaki evimin projesini çizen kişidir. Kendisinden yatırım amacıyla 150.000 USD para aldım. Ancak kendisine herhangi bir ödeme yapamadım.

    Tanın Yılmaz benim öz teyzemin oğludur. Merve Yılmaz da Tanın'ın eşidir. 2012 yılında bunlardan paralarını değerlendirmek amacıyla 200.000 TL para almıştım. Bu zamana kadar sürekli hem Merve'ye hem Tanın'a para verdim ancak doymadılar. En son 6 ay önce Tanın'ın hesabına göre bana 1.200.000 USD para verdi. Daha doğrusu bu parayı bana verdiğini iddia etti. Ancak bu zamana kadar yaptığı ödemeleri kat kat fazlasıyla 2012-2022 yılları arasında aldı. Bu zamana kadar market alışverişlerinden yurt dışı tatillerine kadar benden aldıkları paralar ile geçimlerini sağladılar. 2023 Mart ayında Tanın Yılmaz Barış Tari isimli şahsın arabasına ipotek koydurduğunu, bu ipoteğin acilen kaldırılması gerektiğini söyledi. Aynı gün Tanın yanımda bulunduğu sırada Merve de şubeye odama geldi. Birden Merve saçıma yapıştı. saçımı yolmaya başladı bana birden "******, pislik, sen ne yaptın hırsız" şeklinde çok sayıda hakaret etti.

    O esnada Tanın "napıyorsun merve" dedi. Bu olayı şubede bulunan herkes duydu. Hatta o gün kolumda bulunan Rolex saatimi Merve zorla çekip aldı. Bu saati alırken de bunu sana yedirmem dedi. Benim bu zamana kadar 3 tane Rolex saatim olmuştu. Birini Merve ve Tanın hediye etmişti. Çünkü onlara o kadar çok para kazandırmıştım ki onlar da bana Rolex saat hediye etmişti. İkincisini Arda Turan nişan hediyesi olarak vermişti. Üçüncüsünü de ben de 20 yıllık birikimim ile kendim almıştım.

    Sonra saatlerce odamda oturdular. "Benim paramı vereceksin" diye bağırdı. Takip eden günlerde sürekli Merve beni takip etmeye başladı. Arabama GPS koydular. Sık sık şubeye gelip beni yine tehdit etti. "Seni öldürttürürüm, azrailin olurum, seni hapse sokturacağım" dedi. Aynı şekilde Tanın da bana çok büyük baskılar yaptı. Bu zamana kadar onlardan aldığım parayı fazlasıyla ödedim. Tanın ve Merve'ye hiçbir borcum bulunmamaktadır. Merve bu zamana kadar ilk olarak bana 1.200.000 TL para vermişti. Sonra bu parayı benden 5.000.000 TL olarak geri aldı. İlerleyen süreçte 4.000.000 TL getirip 6.500.000 TL olarak geri aldı. Merve bu parayı bana arkadaşlarından alıp getirmişti ancak ben bu parayı çok daha fazla olarak geri ödedim. Bu paralar ile Tanın ve Merve kendilerine lüks bir araç satın aldılar. Ancak Merve ve Tanın'dan akrabalarım olması nedeniyle şikâyetçi değilim. Çocuklarını kendi çocuğum gibi severim.

    Son olarak soruşturmaya konu olay sebebiyle göz altına alınmamdan hemen önce Denizbank İnsan Kaynakları Müdürü Tanju Kaya bana kullanmam için bir telefon ve hat tahsis etmişti. Bu hattı verdikten sonra gerekli numaraları kaydettiler ve bu hat ve telefon üzerinden iletişim kurmamı söylediler. Arama esnasında ikametimde iki telefon ve iki hat ele geçirilmiştir. Bunlardan biri bankanın bana tahsis ettiği telefon ve hattır. Tamamen şifresizdir. Ancak banka bana bu telefonu verdiği sırada önceki telefonumu kırıp atmamı, içindeki tüm yazışmaları da silmemi söylediler. Ben o zaman korkup bu telefonun ekranını kırmıştım, öncesinde de silebildiğim kadar Whatsapp mesajlaşmalarımı silmiştim. Yine de bu telefonu ne olur ne olmaz diye saklamıştım. Halihazırda bu telefonu size teslim etmek istiyorum. Bu telefonumun 250199'dur.

    Bu telefonumda silinmiş olsa da mesajlar geri gelebilecek konumdaysa getirtilmesini istiyorum. Özellikle Semih Kaya ve Fırat Özdemir tarafından nasıl tehdit edildiğim görülecektir.

    Benim fon vadettiğim kişiler özetle Arda Turan, Emre Belözoğlu, İbrahim Çağlar,Emre Çolak, Muslera, Bülent Çeviker, Buse Terim (Terim Arıcan) isimli şahıslardır. Bu kişilerden aldığım paralara ilişkin Emre Belözoğlu, Arda Turan, Emre Çolak, Muslera, İbrahim Çağlar, Mert Zeydanlı isimli şahıslara bir el yazımla oluşturulmuş bir kâğıt verdim. Üzerine ıslak imzamı attım. Hatta bu belgelerin bazısında hala Denizbank'ta Şube Müdür Yardımcısı olan Asiye Öztürk'ün de imzası bulunmaktadır.

    Asiye Öztürk olaydan başından beri şüpheleniyordu ancak yine de belgeler imza atmıştır. En azından bu olaylarda şüphe çekici çok fazla şey yaşadık. İnsanlar gelip benden hesap sorduğunda Asiye benim yanımdaydı ve beni bu zamana kadar hiçbir zaman ihbar etmedi.

    Fon vadettiğim insanlara "yüksek getirisi olan bir fon olduğunu, Hakan Ateş, Fatih Terim gibi insanların bu fona yatırım yaptıklarını, bu fonun 30-45 günlük vadeleri olduğunu, vade bitiminde %20-%30-%40'lara varan paralar kazanılacağını vadettim. Zaten ben bu fon olayını 2022 Aralık'tan sonra vadettim. Zaten normal şartlarda bir fonun bu kadar kısa sürede %30-%40 kar elde edeceğine kimse inanmazdı ancak öyle çok sıkışmıştım ki çok fazla faiz parası dağıttığım için insanlardan fon vaadi ile para alıp benden istedikleri fazla faizleri ödemeye çalıştım.

    Ben tüm bildiklerimi samimi bir şekilde anlattım fakat alacak verecek konularında rakamsal hata yaptığım hususlar muhakkak ki olmuştur. Kimden ne kadar aldığıma ilişkin net bir bilgi hatırlarsam yahut bir not kağıdı bulursam tekrar sizinle paylaşacağım. Ayrıca özellikle şunu belirtmek isterim ki ben tüm mağdur olduğunu iddia eden şahıslar ile gerçek mağdurların sistemde hesaplarını kontrol ettiğim sırada log kayıtları sisteme düşmektedir. Mağdurlara verdiğim tüm evrakları bankada sistemde düzenledim. Banka başından itibaren durumdan haberdardır. En azından haberdar olmalıydılar. Kamera kayıtları ve yazıcıdan çıktı alınırken her şey banka hafızasında yer almaktadır. Yani banka bir şey bilmediğini söyleyerek kendisini kurtarmaya çalışmaktadır. Ben 12 yıl Florya'da şube müdürlüğü yaptım. Banka bunu bildiği halde göz yummuştur. Ben her şeyi ortada yaptım, hiçbir şeyi gizlemedim. Zaten 50.000 USD üstü döviz işlemleri bankadan çekildiğinde bu teftişe tabidir. Bankanın bu durumu atlaması mümkün değildir. 50.000 USD üstü olan her efektif işlemde açıklamasını dekontun arkasına yazmak zorundayız. Aksi halde kara para aklama hususları gündeme gelmektedir. Banka bu durumu tabi ki de biliyordu ancak bu kadar yüksek meblağlar çekilmesine rağmen hiçbir zaman sorgulamadı. Ancak ben yine de yaşattığım mağduriyet sebebiyle çok pişmanım, dedi."

    ****************************************

    Savcılık değerlendirmesi:

    Şüpheli Seçil Erzan'ın sadece özel müşterilerin dahil edildiği, yüksek getirisi bulunan bir fon olduğunu, bu fona Fatih Terim gibi kamuoyunda tanınmış isimlerinde dahil olduğunu söyleyerek müşteki Bülent Çeviker'i bu fona para yatırması için ikna ederek kandırdığı, Bülent Çeviker'in Denizbank hesabında bulunan 2.198.000 Amerikan doları paraya eşi müşteki İnci Çeviker'in çekerek aynı gün şüpheli Seçil Erzan'a teslim etmesi için şüpheli Ali Yörük'e teslim ettiği, akabinde şüpheli Seçil Erzan'ın sahte olarak üç adet Denizbank kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekilere verdiği, Resim-3 te yer alan müştekilere verilen belgeye ise yine Denizbank bünyesinde müdür yardımcısı olarak çalışan Asiye Öztürk'ünde ıslak imzasını attığı, Seçil Erzan'ın alınan her iki ifadesinde de müşteki Bülent Çeviker'i kandırdığını ve kendisine teslim edilmek üzere Ali Yörük'e somut olaya konu parayı aldırdığını, Atilla Yörük'ün de kardeşi Ali Yörük'ün şoförlüğünü yaptığını ikrar ettiği, Denizbank TeftişKurulu Ön İnceleme Kurulu Raporunda şüpheliSeçil Erzan'ın Ali Yörük ve Atilla Yörük'e zaman zaman müştekilerden elde ettiği paraları taşımada yardım ettiğini ve hatta paraya ihtiyacı olduğu zaman tefecilerden para bulma konusunda yardımcı olduklarını içeren beyanları ile Ali Yörük'ün alınan ifadelerinde bu hususu doğruladığı, yine şüpheli Seçil Erzan'ın beyaz renkli Apple marka İphone 14 model cep telefonu üzerinde yapılan incelemede şüpheli ali yörük ile yazışmalarının bulunduğu, Ali Yörük'ün "Müdür napıyoruz", şeklinde söylemde bulunduğu, Seçil'in "bekleyin ali", şeklinde cevap verdiği,"benden haber bekleyin" şeklinde yazışmalarının tespiti ile birlikte şüpheli Asiye Öztürk'ün alınan ifadesinde bilmediği belgeleri imzaladığını ikrar ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde şüpheliler Seçil Erzan, Asiye Öztürk, Atilla Öztürk ve Ali Yörük'ün başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle iştirak halinde müştekileri 2.198.000 USD alarak dolandırdığı ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşılmıştır.

    Kaynak: https://t24.com.tr/haber/fatih-terim...tamami,1140763

  6. Terim Arıcan'ın 27 Nisan 2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesi şöyle:

    “Buse Terim Bahçekapılı benim dayımın kızı olur. Aynı zamanda kendisi ile birlikte çalışmaktayım. Seçil Erzan'ı ise Denizbank Şube Müdürü olması sebebiyle tanırım. Buse Terim Bahçekapılı para mevzularından anlamadığı ve bana güvendiği için paraya dair işlemlerini ben yürütmekteyim. Zaman zaman da Denizbank tarafından bu hususta aranmaktaydım. Bir gün Seçil Erzan beni arayarak ‘Hakan Ateş'in ve çok daha fazla güvenilir kişinin içerisinde olduğu bir hazine fonu var. Bu fona çok özel isimler dahil oluyor, Buse Terim'in de Denizbank'ta mevduat hesabı olduğunu, parasını bu fonda çok iyi değerlendirebilir ve yüksek gelir elde edebilir’ diye söyledi ve Buse Terim ile bu hususta konuşmamı rica etti. Ben de Buse Terim ile konuşup bilgi vereceğimi söyledim. Sonrasında konuyu Buse'ye anlattım. Açıkçası gelir elde edeceğimizi düşünerek Buse ile birlikte bu fona para yatırmaya karar verdik.

    Seçil Erzan Buse Terim Bahçekapılı'ya ait parayı dolar olarak elden istemiştir. Ben de bunun nedenini sorduğumda Denizbank Şubesinde bu kadar doların hali hazırda bulunmadığını ve işlemlerin uzun süreceğini belirterek beni bu konuda ikna etmiştir. Sonra ben de durumu Buse Terim'e anlattım. Buse de Denizbank Levent Şube'sinde bulunan 3.600.000 TL parasını Etiler Garanti Bankası'na EFT yapmıştır. Ben Buse'nin verdiği yetki ile Garanti Bankasına gidip önce bu parayı çektim. Sonra da aynı bankadan dolara çevirdim. Elde ettiğim bu parayı aynı gün yani 2 Kasım 2022 tarihinde Denizbank Levent Şubesi'ne gelerek Şube müdürü olan Seçil Erzan'a bizzat odasında teslim ettim.

    O sırada Seçil Erzan'ın yanında Nazlıcan isimli bir bayan daha bulunuyordu. Seçil Erzan beni Nazlıcan ile tanıştırdı. Benden aldığı bu parayı Nazlıcan ile birlikte hazineye götürüp teslim edeceğini söyledi. Ben aynı gün verdiğim paraya ilişkin bir belge istedim ancak bana belgeyi aldığı parayı hazine fonuna teslim ettikten sonra verebileceğini ve o sırada bu paraya ilişkin ISIN kodu alacağını sonrasında da bu belgeyi tarafıma ulaştıracağını söyledi. Ayrıca bana Seçil Erzan vade sonunda Buse'nin parasının 250.000 USD olacağını ve vade süresinin yaklaşık 30-45 gün arasında değişebileceğini söyledi. Ben 3 Kasım'da Seçil Erzan'ı arayarak yeniden belge istedim. Hatta devam eden günlerde de belge isteğimi defaatle dile getirdim. Fakat bana annesinin hasta olduğunu, şubeye gidemediğini, bu sebeple de konuyla ilgilenemediğini söyledi. Zaten 20 Kasım'da anneannem vefat etmişti. Zaten o esnada yengem Fulya Terim'e mide kanseri teşhisi de konmuştu. Ailecek bu konuyla meşgul olduğumuz için belge aklımızdan tamamen çıkmıştı.

    Ayrıca Seçil Erzan bu sürecin sonrasında yani hatırladığım kadarıyla aralık ayında beni tekrar arayarak ‘Senin de Denizbank'ta mevduat hesabın var. Ben bunu sistemden gördüm. Zaten Buse Terim'in parası şimdiden 250.000 USD oldu, gel bunu 300.000 USD'ye tamamlayalım. Çok daha fazla fon getirisi olur.’ dedi. Ben de hem Denizbank'ta hem de Garanti Bankası'nda bulunan şahsi mevduat hesabımda bulunan paraları çektim. Sonra dolara çevirdim ve bunları da Seçil Erzan'a bizzat yine Denizbank Levent Şubesi'ndeki odasında 13 Ocak 2023 tarihinde elden teslim ettim. Sonra buna ilişkin de bir belge yine tarafıma vermedi, diğer belgeyi beklediğim için ben de diğer paranın üzerine ekleneceği için belgeyi daha sonra vereceğini düşündüm. Hatta bana son gidişimde Buse Terim'in bu parayı 700.000 USD'ye tamamlaması halinde fonda çok daha fazla barem getirisi olacağını dile getirdi. İlerleyen günlerde beni şahsi kullanımında bulunan telefonundan arayarak ara ara para istemiştir. Fakat bizim başkaca paramız olmadığı için ne ben ne de Buse Terim daha fazla para Seçil Erzan'a götürmedik. Seçil Erzan beni başından itibaren Hakan Ateş fonu diye kandırarak hem benim paramı hem de Buse Terim'in parasını almıştır. Benin parayı Seçil Erzan'a bizzat odasında verdiğime ilişkin Whatsapp konuşmaları mevcuttur. Bu delilleri daha sonrasında dosyaya sunacağım. Bu sebeple Seçil Erzan, Hakan Ateş ve tüm Denizbank yetkililerinden şikâyetçiyim."

    Buse Terim Bahçekapılı'nın 27 Nisan 2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesi şöyle:

    "Seçil Erzan isimli şahısla ilk olarak yüz yüze 20 Kasım 2022 tarihinde babaannemin cenazesinde tanıdım. Kendisini Denizbank Şube Müdürü olarak tanıtmıştı. Sonrasında kendisi 2 Kasım 2022 tarihinde halamın oğlu olan Terim Arıcan aracılığı ile bana ulaşmıştır. Şöyle ki Terim o gün bana Denizbank'ta Hakan Ateş'in de içerisinde bulunduğu 20 civarı güvenilir kişinin de dahil olduğu bir fon bulunduğunu ve yüksek gelir getirisinin olduğunu söyledi. Daha doğrusu Seçil Erzan kendisine Denizbank Şube Müdürü olarak bu fondan detaylı bahsetmiş ve Buse Terim'in de bu fona dahil olup gelir elde edebileceğini dile getirmiş.

    Para konularını çok iyi anlamadığım için konuyu kuzenim Terim'e bıraktım. Terim de bana Seçil Erzan'ın Denizbank Şube Müdürü olduğunu ve güvenli bir yatırım yapacağı konusunda ikna ettiğini kaldı ki Denizbank'ın en yetkilisi Hakan Ateş'in de bu işin içerisinde olduğunu söyledi. Ben de kişisel paramı iyi bir yatırım yapacağımı düşünerek bu fona aktarmaya karar verdim. Benim Denizbank'ta şahsi bu zamana kadar biriktirmiş olduğum bir mevduat hesabım bulunmaktadır. Terim bana hesabımda bulunan parayı Garanti Bankası'na aktarmamı söyledi. Ben de 3.600.000 TL parayı Garanti Bankasına gönderdim. Daha sonrasında vermiş olduğum yetki ile kuzenim Terim Garanti Bankası Özel Etiler Bankacılık Şubesi'ne giderek 3.600.000 TL parayı çekti. Sonrasında aynı bankada bu parayı dolara çevirdi. Akabinde de bu parayı 190.000 USD olacak şekilde dönüştürmüştür. Terim bana akabinde parayı Seçil Erzan'ın görev yaptığı Levent Denizbank Şubesi'ne giderek bizzat odasında teslim ettiğini söyledi. Hatta Terim bana parayı teslim ettiği sırada Nazlıcan isimli bir kadının odada olduğunu ve bu parayı Seçil'in Nazlıcan ile birlikte hazineye giderek teslim edeceklerini söylemiş.

    Bu olayda 190.000 USD param Seçil Erzan tarafından alınarak geri verilmemiştir. Şahsıma ya da kuzenim Terim'e bir belge de verilmemiştir. Bu olay sebebiyle başta Seçil Erzan olmak üzere Hakan Ateş ve olayda sorumluluğu bulunan tüm Denizbank yetkililerinden şikâyetçiyim, dedi."

    ********************************************

    Seçil Erzan ifadesinde Buse Terim ve Terim Arıcan hakkında ne dedi?

    “Buse Terim ile bu zamana kadar para konusunda hiç görüşmedik. Kendisi ile kuzeni Terim Arıcan üzerinden iletişim kurdum. Buse Terim'den tam olarak ne kadar para aldığımı hatırlamıyorum ancak 200.000 USD civarı para aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında kuzeni Terim Arıcan'da bana 50.000 USD daha para vermiştir. Bu parayı geri ödeyemedim. Bütün paraları bana Terim Arıcan teslim etti. Terim Arıcan bana bu paraları bankada odamda bizzat teslim etti. Bülent Çeviker'den 2.200.000 USD para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım.”

    *******************************************

    Savcılık değerlendirmesi:

    Şüpheli Seçil Erzan’ın, müştekileri Hakan Ateş'in ve çok daha fazla güvenilir kişinin içerisinde olduğu bir hazine fonu olduğunu, bu fonun yüksek gelir getirdiğini söyleyerek kandırdığı, müşteki Buse Terim'in Denizbank bünyesinde bulunan parasını başka bankaya EFT yapıp müşteki Terim Arıcan'ın bu parayı çekip dolara çevirmek suretiyle toplam 190.000 USD olarak şüpheli Seçil Erzan'a Denizbank Levent Şubesindeki odasında verdiği, Şüpheli Nazlı Can'ın ise şüpheli Seçil Erzan'ın yakın arkadaşı olup, Nazlı Can'ın kullanımında bulunan cep telefonunda Çorlu 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 26/04/2023 tarih ve 2023/1639 D.İş sayılı kararı sonucu yapılan incelemede şüpheli Seçil Erzan'ın "SEÇİLİMMM" adıyla kayıtlı olup somut olayla alakalı gönderilmesi gereken paralarla ilişkin görüşme kayıtlarının bulunduğunun tespit edildiği, Nazlı Can'ın müştekilerden ele geçirilen paraları aldığı sırada şüpheli Seçil Erzan'ın yanında olup müşteki Terim Arıcan'ı birlikte ikna ettikleri, Nazlı Can'ın alınan ifadelerinde yer alan çelişkiler ile zaman zaman Seçil Erzan ile birlikte tanımadığı kişilerden para aldığını içeren ikrarı birlikte değerlendirildiğinde; şüpheliler Seçil Erzan ve Nazlı Can'ın başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle müştekilerden 240.000 USD alarak müştekileri dolandırdığı anlaşılmıştır.

    Kaynak: https://t24.com.tr/haber/ekonomi-ala...vermis,1141026

  7. İşte Denizbank Levent Şube Müdürü Asiye Öztürk’ün savcılığa yaptığı savunmasının tamamı:

    "Ben 2002 yılında Denizbank'ta banka personeli olarak çalışmaya başladım. 2010 yılından beri Operasyon Müdürü olarak görevime devam ediyorum. Denizbank'ta Operasyon Müdürü olarak görevime Levent Büyükdere Caddesi'ndeki şubede Seçil Erzan Şube Müdürü ile birlikte çalışmaktaydım. Yaklaşık 8 ay önce Seçil Erzan bizim şubemize Florya Denizbank Şubesinden tayin olmuştu. Bu zamana kadar aramızda hiçbir sıkıntı olmamıştı. Seçil Erzan'ın fon vaadi ile insanları kandırdığından kesinlikle haberdar değilim. Odasına kim gelir kim gider onu da bilmiyorum. Çünkü bizim şubemiz iki katlıdır, ben alt katta çalışırım. Seçil Erzan ise üst katta çalışmaktadır. Benim bulunduğum katta odam gişenin hemen arkasında yer almaktadır. Ve odamda bir kamera bulunmaktadır. Bu kamera ile bankanın gerek birinci gerekse ikinci katını görebilmekteyim. Fakat Seçil Erzan'ın odasının içini görmüyorum.

    Seçil müdür şubemize tayin olduktan sonra özellikle Galatasaraylı futbolcuların yanına gelip gittiğini biliyorum ancak kim ne kadar para yatırıyor ya da kim ne kadar işlem yaptırıyor bilmiyorum. 7 Nisan 2023 tarihinde Emre Belözoğlu'nun Seçil müdürün yanına geldiğini biliyorum. Arda Turan da zaman zaman Seçil müdürün yanına geliyordu. Ayrıca Semih Kaya, Selçuk İnan, Emre Çolak'ta aynı şekilde Seçil müdürün yanına gelip gitmiştir.

    Semih Kaya ve Selçuk İnan ile zaman zaman bankacılık işlemi gerçekleştirdim. Şöyle ki para çekme ya da para yatırma işlemlerini sistem üzerinden gerçekleştirdim. Fakat fon ile ilgili herhangi bir işlem yapmadım.

    Kimseden de bu zamana kadar Fatih Terim fonu ya da Hakan Ateş fonu ya da başka bir fon adı altında hiçbir söz duymadım. 7 Nisan 2023 tarihinde Seçil Erzan'ın soruşturmaya konu eylemler sebebiyle gündem olduğunda ben de olaylardan haberdar oldum. Açıkçası şok oldum.

    Seçil müdür bana zaman zaman birtakım belgelere imza attırdı ancak müdürüm olduğu için ve kendisine insani olarak da iş arkadaşı olarak da güvendiğim için bilmeden birtakım evrakları imzalamış olabilirim. Bana göstermiş olduğunuz belgelerden Volkan Bahçekapılı'nın müşteri olduğu vadeli işlem talimat ve işlem sonuç formunun altındaki Denizbank kaşesinin üzerindeki ıslak imzalardan biri şahsıma aittir.

    Ben bu işlemin içeriğinin ne olduğunu, Seçil müdürün ne kadar para aldığını, vadenin ne kadar olduğunu ya da vade sonunda yüzde olarak kaç kar edileceğini dahi bilmiyorum. Benim hatam sadece işlemin ne olduğunu bilmeden imza atmamdır. Olayı sadece bu şekliyle kabul ediyorum. Bunun dışında hiç kimseye yüksek getirili fon vaadinde bulunmadım. Seçil Erzan'ın kimlerle görüşüp neler vaad ettiğinden haberdar değilim.

    Ben bu zamana kadar hatırladığım kadarıyla 4-5 adet bilmediğim ve içeriğinden haberdar olmadığım belgeleri imzaladım. Çünkü Seçil müdür beni yanına çağırıp ‘Asiye şunları imzala, acil müşteriye vereceğim’ demişti. O esnada zaten Seçil müdürün masası çok karışıktı ve bilgisayar ekranında görüntüler mevcuttu. Ben de işin acil ve önemli olduğunu düşünerek bilmediğim belgeleri imzaladım zaten belgelerin üst kısmında başka belgeler bulunduğu için neye imza attığımı dahi açıkçası bilmiyordum sadece alt kısımda Denizbank kaşesini gördüm. Üzerinde Seçil Erzan'ın da imzası vardı. Buna güvenerek yanına imza attım. Hata yaptığımı bu anlamda kabul ediyorum. Bunun dışında bir keresinde de benim yanıma gelip aceleci bir tavır takınıp bir belgeyi bana uzatıp, o sırada beni bir yandan konuşturup bir yandan da bana belgeyi imzalattı. Ben yine neye imza attığımı bilmiyorum..."

    **********************************

    Seçil Erzan'ın Asiye Öztürk'le ilgili savcılık ifadesi:

    "Benim fon vaad ettiğim kişiler özetle Arda Turan, Emre Belözoğlu, İbrahim Çağlar,Emre Çolak, Muslera, Bülent Çeviker, Buse Terim (Terim Arıcan) isimli şahıslardır. Bu kişilerden aldığım paralara ilişkin Emre Belözoğlu, Arda Turan, Emre Çolak, Muslera, İbrahim Çağlar, Mert Zeydanlı isimli şahıslara bir el yazımla oluşturulmuş bir kağıt verdim. Üzerine ıslak imzamı attım. Hatta bu belgelerin bazısında hala Denizbank'ta Şube Müdür Yardımcısı olan Asiye Öztürk'ün de imzası bulunmaktadır. Asiye Öztürk olaydan başından beri şüpheleniyordu ancak yine de belgeler imza atmıştır. En azından bu olaylarda şüphe çekici çok fazla şey yaşadık. İnsanlar gelip benden hesap sorduğunda Asiye benim yanımdaydı ve beni bu zamana kadar hiçbir zaman ihbar etmedi."

    Kaynak: https://t24.com.tr/haber/secil-erzan...yordum,1141010

  8. Para böyle aklandı, işin ucu bir kumarhaneciye çıktı

    Kamuoyunda ‘Fatih Terim Fonu’ olarak bilinen dolandırıcılık suçundan elde edilen gelirin nasıl aklandığı ortaya çıktı. Mali Suçlar Araştırma Kurulu’nun (MASAK) hazırladığı rapora göre, Ali, Aslı ve Atilla Yörük çok sayıda şüpheli işlemle, milyonlarca lirayı ve doları hesaplar arasında transfer etti.

    Peki paranın çoğu onlara mı gitti? Ortadaki kayıp milyonlarca dolara bakınca, Yörük’lerin yaptığı işlemler, bunun ancak bir kısmı olabilir. İşte bu noktada bir başka şüpheli trafik daha çıkıyor karşımıza: Bulgaristan seyahatleri…

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Ali ve Atilla Yörük’ün defalarca Bulgaristan’a girip çıktığını tespit etti. Bu bilgi medyada da yayınlandı. Ancak neden gittiklerine dair bir bilgi, ne Emniyet ne savcılık belgelerinde görünüyor. Ali ve Atilla Yörük ifadelerinde eğlence, alışveriş vs. amacıyla gittiklerini savunuyorlar.

    Ancak Duvar’ın, Bulgaristan’a giderken Ali Yörük’ün kullandığı bir araç üzerine yaptığı araştırma, işin ucunun İstanbul’da da inşaat şirketi bulunan bir kumarhane sahibine uzandığını gösterdi.

    Gelin MASAK raporundan başlayıp, Bulgaristan’daki kumarhaneye uzanan olaylar zincirini tek tek ele alalım şimdi…

    MASAK RAPORU: PARALAR NASIL AKLANDI?
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, 27 Nisan 2023 günü MASAK’a bir yazı yazarak, şüphelilerin mal varlıklarının incelenmesini talep etti. MASAK da yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı raporu 17 Temmuz 2023’te savcılığa sundu. Raporda, Seçil Erzan’ın ‘hayali fonu’ öncül suç kabul edildi ve buradan elde edilen gelirin aklanıp aklanmadığını anlamak için, şüpheliler Seçil Erzan, Ali Yörük, Atilla Yörük ve Aslı Yörük’ün para trafiği incelendi. Davadaki diğer isimler müşteki olmalarından dolayı, şimdilik aklama iddiasının konusu değiller.

    Nitelikli dolandırıcılık suçundan hakkında 10 yıl hapis istenen Ali Yörük, dava dosyasına göre, Seçil Erzan adına iş insanlarından ve futbolculardan para topladı. Erzan da ifadesinde Ali Yörük ile beraber hareket ettiklerini, Yörük’ün toplanan paradan istediği gibi komisyon aldığını söyledi. Dolayısıyla Ali ve Atilla Yörük olayda kilit isimlerden.

    MASAK raporunda aklama şüphesini destekleyen olaylar neler?

    Rapora göre Ali Yörük, 2006-2021 yılları arasında Köşkdere Otomotiv’de satış yöneticisiydi. 2023’ten sonra da 25 gün Atilla Yörük’ün yanında 8 bin 674 lira ücretle çalıştı. Buna karşın Ali Yörük ve eşinin üzerinde tamamı Tekirdağ’da olan toplam 16 adet arsa, tarla ve ev 2019-2022 arasında alınmış. MASAK’ın esas şüphelendiği konu ise banka hesaplarındaki para transferleri.

    2022 ve 2023 yıllarına ait şüpheli işlemler şunlar:

    Ali Yörük’ün 24 ayrı işlemle toplam 1 milyon 812 bin 500 lirayı Atilla Yörük’ün hesabına göndermesi. Tek işlemde Gedik Yatırım Menkul Kıymetler’e gönderilen 700 bin lira. Aslı Yörük’ün arsa satış bedeli olarak kendi hesapları arasında iki işlemde transfer ettiği 1 milyon 233 bin lira ve Atilla Yörük’e 11 işlemle gönderdiği 2 milyon 516 bin lira.

    ‘BAŞKASI YÖNLENDİRMİŞ OLABİLİR’
    MASAK bunun yanında Aslı Yörük ile Atilla Yörük arasında aynı tutardaki paraların hesaplarda kısa süreli bekletilip, ardından tekrar birbirine gönderilmesini de şüpheli buldu. Bu işlemlerde transfer edilen para 2 milyon lira. Benzer şekilde Ali ve Aslı Yörük’ün de bir bankadaki hesaplarından sık biçimde para yatırma/çekme işlemleri gerçekleştirdiği vurgulandı. MASAK’ın Ali ve Aslı Yörük ile ilgili değerlendirmesi şöyle:

    “Sayılan işlemler ile şahısların mali profillerinin oldukça uyumsuz olduğu, gerçekleştirilen para transferlerinin dayanaktan yoksun bulunduğu, izaha muhtaç oldukları, bunun yanında banka işlemlerinin başkası tarafından yönlendiriliyor olabileceği ihtimalinin de göz önünde bulundurulması gereklidir.”

    MASAK raporunda incelenen diğer isim Atilla Yörük. 2021 Ağustos ayına kadar Köşkdere Otomotiv’de çalışmış, 2022’den itibaren de kendisi otomobil alım satımı işine girmiş. 2022 yılında Gelir Vergisi olarak 6 bin 466 lira beyan etmiş.

    MASAK raporunda Atilla Yörük’ün şüpheli bulunan işlemleri de şöyle sıralandı:

    KALEM KALEM ŞÜPHELİ İŞLEMLER
    * 2020 yılından bu yana açıklamasına ‘borç’ olarak yazılmış çok sayıda işlemle üçüncü taraflara toplam 12 milyon lira transfer edildi.

    * Farklı bankalarda en büyüğü 3.5 milyon liranın üzerinde olmak üzere yüksek tutarlarda vadeli hesap açılıp kapatıldı.

    * 2022 yılı Kasım ve Haziran aylarında iki işlemde toplam 165 bin dolar Gedik Yatırım Menkul Değerler’e transfer edildi. Ayrıca yine Gedik’e 2022 yılı başından itibaren toplam 13.5 milyon lira daha gönderildi.

    * 2023’ün Nisan ayında Renovasyon Yatırım ve İnşaat AŞ’ye 2.5 milyon lira transfer edildi.

    * 24 Mart 2023 günü bir bankadan ‘SPOT müşterinin döviz alış-satışı’ açıklamasıyla 2 milyon 384 bin liralık işlem yapıldı.

    * Atilla Yörük’ün muhtelif hesaplarından çok sayıda ‘araç satışı veya kapora ödemesi’ açıklamasıyla üçüncü şahıslara yüksek tutarlı para transferleri gerçekleştirildi.

    Atilla Yörük’ün 2021 yılından sonra miktar ve sayı olarak para işlemlerinde dikkat çekici bir artışın yaşandığı ifade edilen MASAK raporunda, “2021 Ocak-2023 Haziran aralığında şahıs muhtelif banka hesaplarına yaklaşık 25 milyon lira ve yaklaşık 15 milyon liraya karşılık gelen 1 milyon dolar tutarında döviz işlemi yapmıştır” deniliyor. Atilla Yörük’ün BINANCE’de de kripto varlık hesabının bulunduğu ifade ediliyor.

    MASAK raporunda nihai değerlendirmede Atilla Yörük’ün de nakit işlemlerinin mali durumu ile uyuşmadığı ve söz konusu suçtan elde edilen gelirlerin aklanması şüphesinin bulunduğu belirtildi.

    PARA TRAFİĞİ, SEYAHAT TRAFİĞİYLE ÖRTÜŞÜYOR
    Gelelim Emniyet’in tespit ettiği bir diğer trafiğe. Dün Sözcü’den İsmail Saymaz da ayrıntısıyla yazdı bu Bulgaristan seyahatlerini. Ali Yörük 4 yılda 86 kez giriş-çıkış yapmış. Aynı şekilde Atilla Yörük’ün de Bulgaristan’a çok kez gidip geldiği, büyük kısmının günübirlik olduğu görülüyor.

    Bir başka önemli detay ise seyahatlerin, futbolcu ve iş insanlarından elden para alındığı tarihlerle çakışması. Mesela; Fernando Muslera Aralık 2022’de 700 bin dolar verdiğini söylüyor. Ali Yörük de 16 Aralık’ta çıkıp, 17 Aralık’ta dönüyor. Yine Ömer Kahraman, 9 Ocak 2023 günü Seçil Erzan’a elden 300 bin dolar veriyor. 13 Ocak’ta Buse Terim bir miktar para iletiyor. 13 Ocak günü akşam saatlerinde Ali Yörük yine Bulgaristan’a gidiyor. Yine bir gün sonra dönüyor. Kaldı ki, Bulgaristan seyahatlerinin başlamasıyla MASAK raporunda şüpheli sayılan para transferlerinin başlaması arasında da bir paralellik var.

    Ali ve Atilla Yörük’ün Bulgaristan seyahatlerinde neredeyse aynı aracı üst üste iki kere kullanmamaları da oldukça dikkat çekici. Ancak Emniyet’in soruşturmasında plakası verilen bir aracın izi sürüldüğü zaman garip bir bağlantıya ulaşılıyor. Ali Yörük 5 Mart 2022 günü Bulgaristan’a gidip geliyor. Emniyet’in raporunda aracın Yedi Yol Bir Gayrimenkul Dış Ticaret Ltd’ye kayıtlı olduğu belirtilmiş. Kimin bu şirket?

    Şirket 21 Eylül 2012 günü İstanbul Beyoğlu’nda kuruldu. Kurucusu Aydın Razaki. Pek bir faaliyeti görünmüyor. Ama Razaki, 2016 yılında Bulgaristan’ın Svilengrad kentinde Murat Konuklu ile Salih Yavaş’ın açtığı Imperial Palace Hotel&Casino’nun da ortaklarından görünüyor. 2021 yılında Tekirdağ yerel gazetesinde de bir haber yayınlanmış. Haberde, “Türk iş adamları Murat Konuk ve Aydın Razaki 30 milyon Euro’luk yatırımla Imperyal’i yeniledi” deniliyor. 2020 yılında Tekirdağ’ın yerel gazetesi Olay Aktif’te Razaki ve Konuklu ile bir röportaj yayınlandı. Bu arada gazetede 2016’da da Konuklu ve Yavaş’ın Bulgaristan’da sahibi olduğu Royal King Hotel&Casino’nun, otel ve kumarhane işletmecisi Pasha Group Global ile bir ortaklık anlaşması imzalandığına ilişkin haber var.

    İşte Ali Yörük’ün kullandığı aracın Aydın Razaki’nin kurduğu Yedi Yol Bir Gayrimenkul Dış Ticaret Ltd’ye ait olması ve bunun da Emniyet kayıtlarına girmesi, bütün ülkenin baş gündemi haline gelen Seçil Erzan vakasında ilginç bir ayrıntı. Soruşturma ilerlerse belki bu ilişkiyi de öğrenmiş oluruz.

    Kaynak: https://www.gazeteduvar.com.tr/para-...makale-1649846

    ********************************

    Seçil Erzan nasıl dolandırıcı oldu?

    İçlerinde Fatih Terim, Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi futbolcuların da bulunduğu bir “Hayali Fon Davası” Türkiye gündemini meşgul ediyor. Davanın sanığı Erzan, bir ponzi sistemi kurmak, bu sisteme insanların milyon dolarlarını dahil etmek ve bu sayede menfaat elde etmekle suçlanıyor. Seçil Erzan’a istenen ceza ise 216 yıl. Savcılık makamı suçlamayı kabul ettirirse, Seçil Erzan belki de hayatının sonuna kadar cezaevinde kalacak. Fakat, hem olayın kamuya mal olması hem de Seçil Erzan’a istenen 216 yıl bir araya geldiğinde, Erzan’ın suçunu doğru tespit etmek elzem hale geliyor. Ortada gerçekten bir ponzi mi var? Eğer böyle bir ponzi sistemi varsa, paralar nerede? Bu soruları hakkını vererek yanıtlamak bu aşamada zor ama yine de dava dosyasına giren delillerden yola çıkarak “Seçil Erzan’ın suçu ne” sorusuna yanıt bulabiliriz. Ama bunun için Seçil Erzan’ı daha yakından tanımak gerekiyor.

    YOKSUL BİR AİLENİN TEK KIZI

    1976’da Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, ailenin tek kızı olarak dünyaya geldi Seçil. Pazarcılıkla ailenin geçimini sağlayan baba 2020 yılında vefat etti. Anne ise ev hanımı. Emekçi sınıftan bir aileye mensuptu Seçil Erzan. Liseyi Çorlu’da okudu, üniversite eğitimi için Kocaeli’ye gitti. Belki Kocaeli’nde kalmayı düşünüyordu ama mezun olduğu sene 1999 Gölcük Depremi yaşandı. O da okulu bitirip, Çorlu’ya baba evine geri döndü. İş aramaya koyuldu. Böylece Denizbank’ın Çorlu’da bulunan Orion Şubesi’ne “şube müdür sekreteri” olarak bankacılık kariyerine başladı. 2000 Kasım Bankacılık Krizi ve 2001 Şubat Krizleri’nde yaşanan iflasları gözleriyle gördü. Bu esnada henüz 25 yaşında bir banka personeliydi. 2002’de gişe personeli oldu. Fakat gişede durmak, gelen müşterilere hizmet vermek Seçil’in ilgisini cezbedemedi. Talebi üzerine 2003 yılında görev yaptığı şubenin “Asistan Müşteri Danışmanı” oldu. Artık, finansal piyasalara ilişkin kendisini yetiştirmeye başlamış, bireysel danışmanların, müşterilerle neler konuştuğunu kavramıştı. 1 yıldan uzun süre Asistan Müşteri Danışmanı olan Erzan, 2004 yılının ortasında yine aynı şubenin Bireysel Bankacılık Portföy Yöneticisi görevine, 2007 yılında da Bireysel Danışmanlık görevine yükseldi. Son olarak 2010’da, şubede geçirdiği 10’uncu yılın sonunda Şube Müdürü oldu.

    Şube Müdürü olduğunda, ömrünün 34 yılının 30 yılını Çorlu’da geçirmişti. Çorlu artık ona küçük geliyordu. Kendi talebi de İstanbul şubelerinden birine müdür olmaktı. Nitekim, Orion Şubesi müdürü olduğu 1 Temmuz 2010’dan sadece 5 gün sonra 6 Temmuz 2010’da aynı bankanın İstanbul Bahçeşehir Şubesi müdürlüğüne atandı.

    ERZAN’IN BORSA MACERASI

    Seçil Erzan’ın hayatını derinden etkileyecek bir olay da Bahçeşehir Şube Müdürüyken yaşanacaktı. Zaten yıllardır bireysel danışmanlık görevini yürütüyor, insanlara finansal piyasalardaki fırsatları sunuyordu. Kendi birikimini de bu piyasalarda değerlendiriyor, bu şekilde para kazanıyordu. Mayıs 2011’de kendisi gibi finansal piyasaları takip eden teyzesinin oğlunun tavsiyesi üzerine HATEK isimli bir hisseye birikiminin büyük bölümünü yatırdı. 13 Mayıs 2011’de 7,22 TL’den halka arz edilen bu hisse 1 ay içinde 10 TL’ye dayanacak, fakat bu seviyeyi gördükten 2 hafta sonra 5 liranın altına inecekti. Çok açık ki, birileri kağıdı manipüle etmiş, milyonlar kaldırmıştı. Seçil Erzan ise bu manipülasyonda kaybeden taraftaydı. Kaybı 1 milyon liraya ulaşıyordu.

    Fakat bu kayıp, Seçil Erzan’ın ayaklarını daha sağlam basması yerine daha da açılmasına neden olacaktı. Borsada bu kadar hızlı ara kaybedilebiliyorsa aynı hızda kazanmak da mümkündü. Kaldı ki, o bir banka müdürüydü, manipülasyonları önceden haber alabilirdi.

    Seçil Erzan, bu kaybı telafi etmeye çalışırken son derece agresif davrandı. Borcu daha da arttı. Derken 14 Kasım 2011’de hayatını değiştirecek bir olay daha yaşandı, Erzan Bahçeşehir Şubesi’nden aynı bankanın Florya Şubesi’ne müdür olarak tayin edildi. Galatasaray’ın karargahına…

    VADELİ İŞLEM PİYASASI AÇILIYOR

    Tüm bu süre içinde Seçil Erzan’ın borsa yatırımcısı olması ve Florya Şubesi’ne atanmasından daha büyük olay belki de 2012’de yaşanacaktı. Bu tarihte, Vadeli İşlem Opsiyon Piyasası, kısa adıyla VİOP açılmış, bu piyasa sayesinde kaldıraçlı işlemler mümkün hale gelmişti. Bu yazıda, uzun uzun VİOP’u tarif etmek mümkün değil fakat bu piyasanın imkan verdiği “Kaldıraç” mekanizmasını bir örnek üzerinden anlatmak şart.

    VİOP sayesinde, elinizdeki sermayeyi, bir bankaya veya başka bir fon kaynağına teminat olarak gösterip, bu teminatınızın karşılığında, teminatın birkaç misli büyüklükte yatırım yapabilirsiniz. Örneğin, 100 liralık yatırımınızdan 10 lira getiri hedefliyorsunuz. Spot piyasada işlem gören bir hisseye 100 lira yatırıp, yüzde 10 getiri hedefine ulaştığınızda bu hisseyi satarak hedefinize ulaşabilirsiniz. Fakat bu size sıkıcı gelebilir. O halde, 100 lirayı bankaya teminat olarak gösterip, 1’e 2 kaldıraç oranıyla sanki 200 liranız varmış gibi yatırım yapabilirsiniz. Bu sayede yüzde 10 getiri size 20 TL kazandıracak, 1’e 2 kaldıraç sayesinde net getiri oranınız yüzde 20 olacaktır. Kaldıraç oranı büyüdükçe risk de artar. Kazançlar dudak uçuklatabilir fakat kayıpların da telafisi son derece zorlu olur. Seçil Erzan ise, yıllar içinde VİOP’un müdavimlerinden olacaktı.

    GS İLE DENİZBANK ANLAŞIYOR

    Seçil Erzan’ın hayatını değiştiren olaylar zincirinden bir diğeri 25 Mart 2013 tarihinde yaşandı. Galatasaray o tarihte KAP’a, Denizbank’la imzaladıkları 4,5 milyon dolarlık sponsorluk sözleşmesini duyurdu. Sözleşme gereği, futbolcular ve teknik ekip de dahil olmak üzere Galatasaray personelinin maaş hesabı Denizbank Florya şubesi olacaktı. Böylece Galatasaraylı futbolcularla Seçil Erzan’ın ilk teması bir banka müdürü olarak gerçekleşti. Fakat Fatih Terim’le daha önce 2012’den beri tanışıyorlardı. Çünkü Seçil Erzan, her şube müdürünün yapması gerektiği gibi, şubeye atandıktan sonra, bölgenin yüksek mevduat sahibi müşterileriyle tanışmış, bu esnada Fatih Terim’le de ilişki kurmuştu. Erzan, Asistan Müşteri Danışmanı olduğu 2003 yılından bu yana yaptığı işi yapmaya devam ediyor, finansal piyasaları takip ediyor, bankanın ürünlerini müşterilere tanıtıyor, bir banka müdürünün yapması gereken olağan süreçleri işletiyordu. Ancak zaman ilerledikçe, müşterilerle kurduğu ilişki, banka müdürlüğü sorumluluğunun ötesine geçecekti. Ahbap olduğu kişilerin zaman zaman paralarını işletiyor, hem kendisi para kazanıyor, hem de ona yatırım yapanlara para kazandırıyordu. Bu durum, Seçil Erzan’a para verenler tarafından da biliniyordu. Yani aslında ortada 2 Seçil Erzan vardı; birincisi Şube Müdürü Seçil Erzan, ikincisi Fon Yöneticisi Seçil Erzan.

    Başkasının fonunu yönetmek ya da banka müdürü olmak yasadışı bir iş değil. Fakat bu ikisini aynı anda yapmak yasal değil. Buna karşın, para kazandıran bu kişinin bu yaptığı kimseyi rahatsız etmiyordu. Burası Türkiye’ydi. Seçil Erzan kimi zaman borsa manipülasyonlardan haberdar oluyor, hem kendi parasına para katıyor, hem de ahbaplık kurduğu müşterilere para kazandırıyordu. Yeri geliyor, Erzan tefeciye gidiyor para istiyor, piyasada parayı kazandıktan sonra tefeciye borcunu ödüyordu. Bu süreçte, yani 2012’den 2022’ye kadar da ortada ponzi ya da hayali fon satışı falan yoktu.

    HİÇ Mİ BORÇ TAKMAMIŞTI

    2012’den 2022’ye kadar, 10 yıl süre boyunca, Seçil Erzan kimseye mi borç takmamıştı? Bilemeyiz ama şunu BDDK Raporu’ndan biliyoruz; bu 10 yıl boyunca, Seçil Erzan hakkında ne Denizbank’a, ne BDDK’ya ne de CİMER’e ulaşan tek bir şikayet bulunmuyordu. Sadece bu da değil, Seçil Erzan, aynı süre içinde tam 5 kez bankanın olağan denetiminden geçmiş ve bu denetimlerde de puanını her seferinde artırmıştı. 70 ve üzeri puanın olumlu sayıldığı bu denetimlerde, Seçil Erzan’ın şube müdürü olduğu Florya Şubesi 2013’te 79 puan almış, puanını her denetimde yükseltebilmiş ve 2021 yılı denetiminde 92 puanla Türkiye 3’üncüsü olmuştu.

    Yani, 2012 ila 2022 yıllarındaki Seçil Erzan, borcuna sadık, itibarlı, iyi bir banka müdürü imajı veriyordu. Para kazanıyor, para kazandırıyor, ailesinin Bozcaada’daki arsasına villa yaptırabiliyor, Rolex saat takıyor, dolar milyonerleriyle oturup kalkıyordu. Bu geçmiş bilinmediğinde Seçil Erzan’ı doğru değerlendirmek mümkün olamıyor. Zira, bu geçmiş bilinmeden yapılan değerlendirmede bugün dolandırılanlara “ne de saflarmış” deniliyor. Halbuki tablo, algılanandan çok ama çok daha farklı.

    FİLM 2022’de KOPUYOR

    2012’den 2022’ye kadar süren 10 yıllık saadet, 2022 yazının sonunda yıkılıyor. Halbuki Eylül ayının başında her şey gerçek olamayacak kadar iyi gidiyordu. 10 Eylül’de Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Borsa’da 17 yılın rekorunu kıran bir ralli yaşandığını müjdeliyor, insanları borsaya yatırım yaptıkları için kutluyordu. Bankacılık hisseleri son 2 ayda yüzde 150 değerlenmişti. Bu rüzgara BİST ana endeksi de katılmış, ana endeks 2 ayda yüzde 50 yükselmişti. Faizler bu kadar düşükken tasarrufları TL’de tutmanın KKM’den sonraki tek yolu olarak görülen Borsa’da yüzyılın manipülasyonu yaşandığını 13 Eylül’de öğrenecektik. Siyasi iradeyle ortak olduğu izlenimi veren bir sermaye grubu, VİOP’ta tam anlamıyla bir vurguna kalkıştı. Önce banka hisselerini satın alıyor, böylece hisselerin fiyatını yükseltiyorlardı. Sonra bu fiyatı yükselen hisseleri bankaya teminat olarak gösteriyor ve kaldıraçlı işlemlerle daha yüksek hacimli yatırımlar yapıyorlardı. Hisselerle beraber teminatlar yükseliyor, teminatlar yükselince yatırım hacmi büyüyor, hisseler yine yükseliyor ve sonsuza kadar kazanılabilecek bir çark yaratılıyordu. Fakat, bu çarkta riski üstlenen bankacılık kesimi oluyordu. Kamu bankaları belli ki, tezgahın içindeydi ama özel bankalar mırın kırın etmeye başlamıştı. 13 Eylül 2022’de kan gövdeyi götürdü. O sabah, Akbank Emekli Sandığının 150 milyon TL’lik Akbank hissesi satmasıyla, panik dalga dalga yayıldı. Yolun sonuna gelindiğini düşünen yatırımcılar, karlarını alıp kaçtılar. Fakat aynı gün kaldıraçlı işlemler yaparak terste kalan binlerce yatırımcı için kabusa döndü. O gün bankacılık hisseleri yüzde 7,5 değer kaybetti. Aynı gün kaldıraç oranları ise 1’e 20’ye kadar çıkmıştı. Yani zarar, 20 kat daha yüksekti. Teminatların da üzerine çıkan zarar, aracı kurumları iflasa sürükleyebilirdi. Panik 1 hafta kadar sürdü.

    SEÇİL NURSEL ABLASINI ARIYOR

    Eylül 2022 manipülasyonundan ağır hasarla çıkan Seçil Erzan’ın işi artık mucizelere kalıyordu. Zarar ettirdiği kimseler içinde tefeciler de vardı. Tehdit edilmeye başladı. Kaçırıldı, darp edildi, evinin önüne mermi bırakıldı, zorla senet imzalatıldı. Bu tarihten itibaren Seçil Erzan tam anlamıyla köşeye sıkışmıştı. Bu süreçte Seçil Erzan’ın nasıl bir kişiliği olduğunu Whatsapp mesajlaşmaları ortaya koyuyordu. 28 Eylül’de, Florya’dan sonra atandığı Levent Şubesi’nde önemli bir toplantı yapacak olan Seçil Erzan, manevi danışmanlık hizmeti satın aldığı Nursel Abla’sına şöyle yazıyordu;

    Canım günaydın. Mutlu bir gün olsun. Bugün çözmem gereken çok önemli bir sorun var. Öğlen bir görüşme yapıcam. Her şey ona bağlı. Bana yardımcı olur musun bebeğim?

    Dalgalı finansal piyasalarda yüksek risk alarak yatırım yapan çoğu kimsede olduğu gibi Seçil Erzan da spritüel anlatılara inanan biriydi. 28 Eylül’deki toplantıdan önce Nursel Ablası’ndan yardım istiyordu. Nursel abla ise ona şöyle cevap veriyordu;

    Günaydın canım, toplantı nerede olacak. Birazdan seansa giricem. Hemen şifa indireyim. Bu işi kolaylıkla çözebilmem için kim ya da kimler bana kolaylıkla katkı sağlar? De lütfen gerisi bende.

    Ve Seçil Erzan cevap veriyor.

    Canım benim şubede olacak. Levent Büyükdere Caddesi.

    Seçil Erzan, 2022 Borsa manipülasyonunda o kadar terste kalmıştı ki, artık umudunu spritüel danışmanlarda arıyordu. Fakat ekim ve kasım aylarında umduğunu bulamadı. Böylece Aralık 2022’de “Hayali Fon” tezgahını kurdu.

    HAYALİ FON BİR PONZİ TEZGAHI MI?

    Söz konusu bu hayali fon için ponzi denebilir mi? Sorunun cevabı uzmanlara kalsın ama söz konusu hayali fonun ne olduğuna ilişkin Ponzi değil diyenler de var. Çünkü Seçil Erzan, Eylül 2022’den itibaren tehdit görürken, tefecilere kolunu daha fazla kaptıran, yana yakıla para arayan bir kişiydi. Günlük yüzde 100’ü bulan, (evet günlük yüzde 100!) faizlerle borç edinmeye başlamıştı. Borcunu borçla döndürüyor, bu esnada yeni fon kaynakları arıyordu. Tefeci kaynakları bittikten sonra Aralık 2022’de yakınlarından “Hayali Fon” vaadiyle para toplamaya başladı. İnsanların ona güvenmesi için Fatih Terim’in ya da Sabancı’ların da bu fona yatırım yaptığını söylüyor, bu şekilde insanları kandırıyordu. Kandırdığı kişiler içinde en yakınları da vardı. Tüm bunları da hem savcılıkta, hem de mahkemede itiraf edecekti. Bu haliyle suçunu kabul de ediyordu. Hayali fon ile muradı, 1-2 ay daha kazanmak, bu 1-2 ay içinde yaşanacak bir mucize sonrası, borçlarını kapatmaktı. Fakat işler umduğu gibi gitmedi, Şubat 2023’te battığı ortaya çıktı. Mart 2023’te alacaklılar kapısına dayandı. Nisan’da ise tutuklandı.

    Ortada 81 Bankerler Krizi’nde, Titan Saadet Zinciri’nde ya da Çiftlik Bank’ta gördüğümüz gibi bir ponzi sistemi yok. Toplamda 20 küsur kişiden hayali bir fon vaadiyle toplanan paralar var. Peki paralar nerede? Cevap tefecilerde. Erzan, ondan topladığı ile bunun borcunu, bundan topladığı ile şunun borcunu kapatmış. Bu esnada fahiş faizlerin altına girmiş, kandırdığı insanların paralarıyla tefecilere olan borçlarını eritmiş. Yani paralar tefecilerde…

    ORTALAMA ZEKA MESELESİ

    Paralar tefecilerde fakat mağdurlar da var. Mart ayında Seçil Erzan’ın paralarını batırdığını anlayan mağdurlar, yüzlerini bu sefer bankaya çevirdiler. Erzan’dan para alamayacaklarını anlamış, daha doğrusu Erzan’ın battığını kavramış, paraları belki bankadan alabiliriz diye umutlanmışlardı. İşte mağdurların büyük kısmı, bu süreçte, bankaya karşı elimizde bir belge olsun diyerek Erzan’dan belge istediler. Bugün ortalığa saçılan belgelerin çoğu, aslında Erzan’ın parayı batırdığının anlaşılmasının ardından bankadan para isteyebilmek için el yordamıyla toplanmış kağıt parçalarıydı. Bu kağıtların bir kısmı Erzan’dan zorla alınmıştı. Yani kimse bu kağıt parçalarına güvenip, paralarını Denizbank’a yatırdığını düşünmüyordu. Zaten Denizbank Teftiş Kurulu raporunda geçen “Ortalama Zeka” ifadesi de bunu vurguluyordu. Mağdurların hepsi, Seçil Erzan’ın 10 küsür yıldır bu şekilde çalıştığını ve para kazandırdığını biliyordu. Bu zamana dek aynı şekilde defalarca kez para almış ve vermişti Erzan. Dolandırıcılık 2022 Aralık’tan sonra başladı. Daha önce bu muhitte bilinen kimselere para kazandıran Erzan’a paralarını gönül rahatlığıyla yatırdılar. Herkesin her şeyi farkında olduğu, daha önce defalarca kez çalışmış bir mekanizmaydı. Yine çalışırdı ama battı.

    İşte Seçil Erzan böyle dolandırıcı oldu. Mahkemedeki ifadesine atıfla söyleyelim; Kazandırırken Seçil’di, kaybedince dolandırıcı oldu.

    Kaynak: https://www.birgun.net/makale/secil-...ci-oldu-487230

Sayfa 5/8 İlkİlk ... 34567 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •