DB den gelecek kredinin 3 te 2 si özel sektöre tahsis edilecek, yeşil dönüşüm için krediden en çok faydalanabilecek demir çelik sektörü olacaktır. YTD
DB den gelecek kredinin 3 te 2 si özel sektöre tahsis edilecek, yeşil dönüşüm için krediden en çok faydalanabilecek demir çelik sektörü olacaktır. YTD
Bir ay sonra gelecek verinin mevcut gelenden farklı olacağını düşünmek için yeni gelişmeler olması gerekir. Bu gelişmeler olursa beklentiler revize edilebilir. Ben sorunun kaynağında pozitif manada bir gelişme olmayacak diyorum. Neden olmayacak diyorum, bu sorunu yaratan unsur aşırı üretim ama düşmeyen maliyetlerdi. Bunun içine politik ve jeopolitik unsurlar da ilave edildi, bu durum insanların alışmış olduğu tüketim çılgınlığına ket vurmadı (ülkemizde bile vurmadı, o derece). Dünya nüfusu artıyor, talepler frekansı artarak çoğalıyor ve genişliyor. Bunun ilk sonucu dünya genelinde artan gayrimenkul fiyatları ile görüldü. Fiyatlar şişti de şişti, artık satın alınamaz boyutlara geldi, ilk çinde patladı balon. Bu avrupa ve amerikaya da sirayet edecek er ya da geç. Bunu gayet iyi bildikleri için faiz ile insanların enflasyon algısını ritmde tutoyorlar. Tüm dünya aynı şeyi yapıyor, biz tersini yapmaya çalıştık sonuç ortada. İçinden geçtiler ülkenin.
Ben planlarımı uzun vadeli yaptım her daim. Dolayısıyla bundan 10 sene sonrasını görmeye çalışıyorum. Dünya ticaretinin geçirdiği evrim enflasyon üretmeye devam ediyor. Bunun en temel sebebi de navlun fiyatlarıdır. Navlun maliyetiniz ürün maliyetinize yaklaşırsa siz o malın fiyatını rekabetle ne kadar düşürebilirsiniz? Taşıma maliyetinizi düşürmenin yolu iranın israile "saldırması" olabilir mi? Buna kaba etimizle güleriz sanırım.
Ne zaman navlun fiyatları pandemi öncesine gelir, o zaman enflasyon dizginlenebilir. Dizginlenmek isteniyor mu? Esas soru bu. Enflasyondan kim kazanıyor sorusunun cevabı önemli değil mi? Burada enflasyonun düşürülmesinden ziyade belli bir seviyede sabit tutulması asıl önemli olan. Enflasyon düşerse yatırım yaptığınız şirketlerin karı da düşer, borsa yatırımlarınızın verimi de azalır.
Sorunuzun cevabı, her ay gelecek verilere göre oyun planı yapılmasını gerekli görmüyorum. En az 6-9 ay daha mevcut plan devam edecek. Sonrasında da pek radikal bir değişiklik olmayacak.
Sayın yelpaze,
Yorumlarım ve öngörülerim şahsımı bağlar, kimseye bir tavsiye niteliği taşımaz, öncelikle bunu belirtmek isterim. Bayramda burada olmadığım için cevabım da geç oldu, kusura bakmayın lütfen.
Tek bir basit olguya dayanarak bir yorum yapmıyorum. Benim yorumlarımın hepsini okumanız gerekiyor, sadece son yaptığım yorum özelinde değerlendirmeniz hatalı olur. Sadece şunu yapmıyorum, aynı şeyleri tekrar tekrar yazmaktan yoruluyorum, o sebeple bir iki kez yazıp devam ediyorum başka konulara. Bu başlık on günde bir arşive gittiği için (sağ olsun arkadaşlar çok seviyorlar günde 100 sayfa yazmayı) geçmişte yazdıklarım da hep güme gidiyor. Benim de sabrımın bir sınırı var elbette, o lüksümü kullanıyorum.
Benim beklentilerimin dayanakları değişmediği sürece dilim nettir. Kesin konuşurum. Bu benim tarzım diyelim, beni böyle kabul etmeniz gerekiyor. Bu durum yanılmayacağım anlamı da taşımıyor elbette, sadece bir oradan bir buradan konuşmayı sevmiyorum diyelim.
abd borcundan dem vurmuşsunuz, haklısınız. Tek yorumun şu olabilir bu duruma, bu borç bir senede olmadı. Her geçen gün artıyor, temel sebebi de sürekli para basmasıdır fedin. Karşılığı olmayan parayı basarsanız borcunuz her gün artar. Çok takılmıyorum ben bu duruma. Bu borcu bin yıl kapatamazlar bu kafayla. Zaten o sebeple değil midir ki, ellerini kollarını sürekli oraya buraya uzatır dururlar. Kendi yağıyla kavrulan bir rusya olsaydı amerika inanın dünya çok daha aydınlık olurdu. Ama lordlar bunu istemiyor elbette.
abd ne bahane üretirse üretsin gerçekleri değiştiremez. Dünya nüfusu artıyor, tüketim azalmıyor, üretim tüketime yetişemiyor. Bunun sonucu enflasyondur. Ne kadar rekabet artsa da, yeni üreticiler gelse de sonuç değişmiyor. Fiyatı aşırı şişen balonlar da patlıyor doğal olarak. Gayrimenkul dediğiniz şey ekmek değil ki, çin gibi yap yap yap. Kime satacaksın bir noktadan sonra. Avrupa metropollerindeki pandemi öncesindeki ev fiyatlarıyla bugünkü fiyatlar arasında ne kadar fark var, kim takip ediyor ülkemizde allah aşkına. 200 bin avroya aldığınız 1+1 evler 1 milyon avroyu geçmiş durumda. "Ucuz evleri" ancak yeni yapılaşma alanlarında bulabiliyorsunuz, paris, roma, madrid, londra vs merkezlerinde değil. Bu durum pandemide oldukça hızlandı ve enflasyonun en temel sebebi oldu.
Çinin haddinden fazla büyümesi ve üretim merkezi haline gelmesinin acısını çekmiyor mu dünya şu anda? Aynı durum şimdi hindistanda oluyor, çinden farklı olmayacak, bakın yine kesin konuştum hint ekonomisine kapıyı trump açarken boşuna açmıyordu. biden da farklı bir şey yapmıyor. çin, hint, endonezya, afrika üretimleri küçülmeyecek, büyüyecek.
Çok uzatmayayım konuyu. 2007 de amerikada subprime mortgage krizi olduktan sonra ekonominin bizde teğet geçerken, yaban ellerde uzun süre toparlayamaması ile benzer bir durum, bugün çin gayrimenkul sektöründe yaşanıyor. Burada oluşan batağın altından kalkmak kolay değil. Bu aslında emtia fiyatlarını düşürüyor (bu başlığın asıl mevzusu olan demir çelikte olduğu gibi), bu açıdan enflasyonun düşüşüne katkı vermesi gerekir. Ancak böyle olmuyor. Olmamasının sebeplerini de yukarıda ve bir önceki mesajımda yazdım. Olaya tek bir açıdan değil, aksine kimsenin bakmak istemediği açılardan da bakmaya gayret ediyorum. Bana düşündürdüklerini de net bir şekilde, kesin bir tavırla ortaya koyuyorum. Bundan sonra da farklı yapmayacağım. Bunun ne ukalalıkla, ne çok bilmişlikle, ne bana yakıştırılmak istenen başka sıfatlarla uzaktan yakından bir alakası yok. Düşüncelerimi, çıkarımlarımı net bir şekilde ortaya koyma gayretimden başka bir şey değildir tarzım.
Bana katılmayan herkesle edep ve saygı çerçevesinde tartışırım. Ama olmadığım şeyleri bana yakıştırmaya çalışanlarla tek kelime de olsa yan yana gelmek istemem.
Sevgiler, saygılar. Herkesin geçmiş bayramı kutlu olsun.
Sevgili dmrcelik,
Beni dilediğin kadar eleştirebilirsin, ben buna hiç ama hiç takılmam. Benden çok daha fazlasını da bilebilirsin, çok mutlu olurum senden yeni bir şeyler öğreneceğim için. Buraya kadar bir problem yok.
Ama bana ukala, üstten bakan vs diyemezsin, bilmediğin tanımadığın müzikale kendince aşağılayıcı sıfatlar yakıştıramazsın. Buna iznin yok, bu eleştiri değil hakaret olur. Bu ikisinin farkını anlayabileceğini düşünüyorum. Benimle tartışmak istiyorsan, önce nazik bir beyefendi gibi yaptığın yanlıştan dolayı özür dilemen gerekir. Bana yakıştırdığın sıfatlarla hakaret ettiğini düşünmüyorsan zaten seninle tartışabileceğimiz bir kelime dahi olamaz.
Sevgiyle kal arkadaşım.
|
|
Sn. Müzikal,
Zaman zaman forumda çeşitli gerginlikler oluyor. Sizle konuşmalarımda aslında dikkatli üslup kullanmaya gayret ettim. Şimdi geçmişe dönüp bakayım dedim mesajlarıma. Anın gerginliği ile hak etmediğiniz kırıcı bir sözüm olduysa kusura bakmayın. Fikirlerinize saygı duyuyorum. Muhtemelen bolca Trendhound ve Mathias'a maruz kaldığım zamanlara denk geldi.
Ancak sadece şu hususta bir izahatte bulunayım. Ben size ukala anlamına gelecek bir ifade kullanmadım. Bu sözcük Tdk sözlükte "kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan (kimse); bilecen." şeklinde tanımlanmış. Ben size bu manaya gelecek bir şey demek istemedim. Burası da yanlış anlaşılmasın.
Size de sevgiler saygılar.
Yer İmleri