Zaman bir büyük bütün.

İnsanca bir kabul. Belki de başlangıç ve sonu yok...

İnsan bu kavram üzerinde düşündükçe afallıyor.

Zamanı anlaşılabilir, tutulur hale getirmek için, alimler, temel aldıkları dayanağa, mantığa, ölçüye göre bölmüşler.

Saniye, dakika, saat, gün, ay, yıl, asır vs...

Bir çok kültürün de kendine göre bir takvimi var.

Örneğin Osmanlı'da üçlü takvim kullanılmış: Hicri, Miladi, Rumi...

Dedemden kalan Osmanlıca kaleme aldığı hayat hikayesinde aynen şöyle demekte:

"İsmim Mustafa, mahlasım Cemil, pederimin ismi Recep, mahlası Sami, şöhretim Hancızade'dir. Ben mahlasımla, pederim ismile yadolunurum. Pederim Elbistan'lı olub, Mektebi Nuvvab'den saliselikle çıkmış, Ulemadan ve Muş Kadısı iken vefat eylemiştir. Türküm ve Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetini haiz olmakla müfteherim.

Üç yüz beş senei maliyesi, Nisanın yirmi ikinci Pazartesi günü, Muş'da doğmuşamdır..."

Burada dedemin doğum tarihi olarak verdiği "1305 senesi Nisan ayı" Rumi takvime göre...Bunu Hicri takvime çevirirsek "1306 yılı Şaban ayı" olmakta. Bugün kullandığımız Miladi takvime göre "1889 yılı Nisan ayı" olmakta...

Karışık değil mi?

Zamanın subjektif, yani bize göre olan kısmı bu.

Bugün 2018 yılının son günü...

Bir diğer deyişle 2018 yılı iyisiyle, kötüsüyle yok oluyor...

Korkarım, Nasreddin Hocanın büyük kıyamet yaklaşımıyla, aslında yok olan bizim hayatımız.

Konuyu fazla da dramatize etmeden bir husus daha bilginize sunayım. Dünyamızda çeşitli ülkelerde şu an kendi kabullerine göre çeşitli yıllar yaşanmakta...Kime ne? Ha Hicri, ha Miladi, ha Çin takvimi olsun bir şey farketmiyor.

Hepimiz bir şekilde yaşıyoruz.

An itibariyle çeşitli ülkelerde kabul edilen yıl şöyle:

An itibariyle yıllar:

Kuzey Kore 107
Bahai 175
İran 1397
Bengal 1425
Hicri 1440
Ermeni 1467
Hindu 1941
Etiyopya 2011
Miladi 2018
Tibet 2145
Budist 2562
Berberi 2968
İbrani 5779
Süryani 6768
Holosen 12018

Para birimlerinin dolara karşı değeri gibi...

Yediğimiz ekmeğe faydası ve de etkisi yok hani...

Hepinize mutlu, özgürlük dolu Miladi yıl diliyorum....