Gençler neyse ne de, futbolda takım tutmayı sadece sportif başarı olarak kabul eden ya da bu temelde olaylara yaklaşan 60-70 yaşındaki insanları anlamakta güçlük çekiyorum.

Çocukluğumdan beri taraftarı olduğum Galatasaray'ı ele alalım.

Galatasaray yönetimi, damatları ile birlikte kebapçı basan Fatih Terim'i bu eyleminden hemen sonra kurtarıcı olarak takımın başına geçirince, bendeniz bir yazıyla bu durumu protesto etmiş ve taraftarlığıma ara verdiğimi dostlarıma duyurmuştum.
Geçen futbol sezonunda Galatasaray'ın şampiyon olmasıyla hemen tüm Galatasaraylı taraftar, olayın temelini ve ahlaki boyutunu görmezden gelip, mutlu ve de mesut olup İmparator avazeleriyle İmparatoru(!) kutsamışlardı.

Son Fenerbahçe maçı öncesinde tribünlerde sergilenen show, İmparatorun devasa posterlerinin kutsanması özdeyişlerinin sanki Atatürk'ün özdeyişi gibi lanse edilmesiyle son derece rahatsız ediciydi.

Bu kadar göklere çıkarılan Fatih Terim, doğal olarak maçın sonunda ezilen egosunun acısıyla ortalığı karıştırdı ve son derece mahir bir biçimde bir suçlu aradı. Bildik bir biçimde mağduru oynadı. Bu kez de kurtulmuştu. Oysa koskoca bir kulüp maç sonunda utanılacak olaylarının sorumlusu durumuna düşürülmüştü.

Daha da acı olanı ise, olaydan iki gün sonra, yetmiş yaşındaki kulüp başkanının, tüm bu rezalete ve de bu rezaletin sorumlusu olan Fatih Terim ve yardımcılarının yaptıklarına sahip çıkıp destek vermesiydi.

Eminim bu adamlar, kulüp başkanı, Fatih Terim ve de Hasan Şaş, baksan, Atatürk'ün "Ben sporcunun zeki, çevik ve de ahlaklısını severim" özdeyişini ezberden söylerler.

Ahlaktan, doğrudan, düzgün davranıştan, sportif fair-play'den yanadırlar.

Oysa benim siyasette, sosyal hayatta, sporda şiarım şudur : Benim hırsızım, benim ahlaksızım İYİ DEĞİLDİR...

Takım tutmak demek, benim takımımın sporcu, idareci, taraftar ve de teknik adamlarının yaptığı ahlaksızlıkları desteklemek değildir.

Bir siyasi partiyi tutmak demek de öyle.

O zaman bizlerin de, hırsız siyasetçiyi, ahlaksız taciri, utanmaz sporcuyu, rüşvetçi memuru, şikeci yöneticiyi tenkit etme hakkımız yoktur.

İyi ahlak, adaletli olmak, dürüstlük, insan, hayvan ve doğa sevgisi gibi evrensel değerler, içinde yaşadığımız toplumun her ferdinin ve her kurumunun, hemen her konuda, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin şiarı olmadıkça, geleceğimizden umutlu olabilmemiz mümkün değildir.