Sayfa 138/274 İlkİlk ... 3888128136137138139140148188238 ... SonSon
Arama sonucu : 2188 madde; 1,097 - 1,104 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

  1. Başlığın adı .... Masalları olduğu için, yazdıklarımı da masallarmış gibi okuyunuz. Arada çok beylik laflar ya da ayağı yere basmayan alıntılar görürseniz de, "bizimki yine uçmuş masallarda" deyip geçiştiriniz. Gerçek hikâye, bizzat sizin deneyimlediğiniz hikâyedir. Hikâyenizdeki figüran olması gerekenlere ana aktör muamelesi çekmediğiniz sürece, senaryo çok kötü değilse, ondan iyi bir film çıkabilir.
    25

  2. Hüsnü Hocam akd nasıl izlenir? Bir önemi var mıdır? Biraz bu konuda paylaşım yapmanız mümkün olur mu?

  3.  Alıntı Originally Posted by BaHtıÇıktı Yazıyı Oku
    Hüsnü Hocam akd nasıl izlenir? Bir önemi var mıdır? Biraz bu konuda paylaşım yapmanız mümkün olur mu?
    Hiç bir analiz yöntemini küçümsemem, o sebeple takas ya da akd analizini de küçümseyemem. Bütünün parçalarıdır her şey. Ama ben o işin çok yanıltıcı sonuçlara da sebep olabileceğini, takasları ve kimin alıp sattığını takiple her zaman bir yere varılmasının çok da kolay olmadığını düşünenlerdenim. Onun yerine hisseye talebi artıracak sebeplerin üzerine yoğunlaşmayı daha makul ve kullanılabilir bir yöntem olarak buluyorum.

    Biz hisse senedi yatırımı yapıyoruz. O sebeple portföyümüzün büyümesi için hisse fiyatlarının yükselmesi bizim için aslolan şey.

    Fiyatı yükselten 2 temel şey vardır, ve ikisi de dolaylı ya da doğrudan birbirleriyle de ilintilidir. Biraz düşünen herkes zaten bu sonucu bulur, bunu söylemek için yığınla ekonomi ya da işletme teorileri okumaya da hacet yoktur. Nedir bu 2 şey?

    - Talebin artması
    - Arzın azalması

    Şimdi bunu hisse senedi bazında düşünelim:

    Hisse senedine talep niçin artar?

    a) İşler iyi gitmiştir ve gelecekte de işlerin iyi gideceği öngörülmektedir, bu sebeple mevcut fiyat gelecekte oluşacak nakit akışını baz aldığımızda iskontoludur, yani ucuzdur. Ucuz görülen şeye ya da gelecekte bugün alınan fiyatın çok ucuz kalacağı düşünülen şeye talep artar. (Temel ve mali analiz kullanılarak bu takip edilebilir)

    b) Bir şeyde bir hareketlilik vardır, herkes orada bir şeyler oluyor, ben de fırsattan istifade edeyim diye oraya yönelir. İlgi odağı olan şeye talep artar. (Fiyat ve hacim hareketleri takip edilerek olay çözümlenebilir.)

    Bu 2 durumda da hisse senedinin potansiyel yönü yukarıdır.

    Arz nasıl azalır?

    - Fiili dolaşımda bulunan lotlar al-sat yerine yerine al-topla-tut aksiyonuna maruz kalırsa, piyasada serbest olarak dolaşan lot miktarı azalacaktır. Lot sayısı toplamda aynıdır ama alıp stoklandığı için piyasada gerçek anlamda dolaşan miktar azalmıştır. Benzer taleple ya da artan taleple karşılaşıldığında bu sefer fiyatın eğilimi yine yukarı yönlü olur.


    2 senaryonun da tersi olduğunda yani talep azaldığında ve arz çoğaldığında da fiyatlar düşme eğilimine girer.

    Ben talebin artmasını oluşturan şartlarla daha çok ilgileniyorum. Arzı azaltan şeyleri yani hisse senedinin serbest dolaşımdaki miktarını azaltan pratiği takip etmenin çok kolay olmadığını düşünüyorum. (İmkansız değil elbette) Bu nedenle bu konuya çok fazla mesai harcamıyorum. Talebi artıracak sebeplere yoğunlaşıyorum daha ziyade. Zaten o sebepleri görürsek bir şekilde aynı sebep arzın azalması ile de sonuçlanacaktır. Bu durumda AKD ya da takas takibi ve çetelesi tutmanın (eğer kendim bir gün tahta yapıcı olmayacaksam) okeyde milletin elini takip etmeye çalışmaktan çok da farklı olmadığını düşünüyorum. Faydasız olduğunu iddia etmiyorum, ancak daha faydalı olduğunu düşündüklerime mesai harcamayı daha doğru bulduğumu iddia ediyorum.

    Senaryonu güzel kur, oyununu doğru oyna. Gerisi bahtına ne çıkarsa.. Yani saded beye gelirsek, bana akd ya da takas sorma.. O işin üstadları başka mekanlardadır.
    25

  4. DESA Bilanço açıklamış, genel hatlarıyla güzel buldum. Detaylarını sonra paylaşırım. Ancak ilk baktığım nokta kur farkı net gelirleri benim tahminlerimle uyuşuyor mu?

    Ben bir önceki bilançodan hareketle 133.228.604 TL ekstradan kur geliri yazacağını hesaplamıştım. Portföyümün listesini verdiğimde de bu rakamı KPDE başlığı altında yazmıştım.

    Bilanço dipnotlarında kur gelir ve giderleri ile ilgili detaylar aşağıda:


    +58.008.384 Esas Faaliyetlerden Diğer Gelir ve Giderler Kalemi
    - 54.964.203 Esas Faaliyetlerden Diğer Gelir ve Giderler Kalemi

    +167.993.502 Finansman Gelirleri ve Giderleri Kalemi
    -31.182.731 Finansman Gelirleri ve Giderleri Kalemi

    Çıkan sonuç: 139.854.952 TL Kur farkından dolayı ekstra bir gelir yazmış.

    Yani tahmin ettiğim rakamların çok az üstünde bir değer oluşmuş. Bu durumda hesap edilebilir / öngörülebilir durumlar oluşabiliyor Net YP pozisyonunu takip edersen bir şirketin, her ne kadar bu rakamlar sabit kalmasa da.

    Portföyde olanlardan bilançosu açıklanan ilk şirket oldu.
    25
















  5. Grafikler kendisi konuşuyor, üzerine fazla yorum yapmaya gerek yok zannımca.

    Bakalım fiyatlara nasıl yansıyacak? Son 1 aylık performansı ile bana % 77,24 kazandırdı. Bir kere erken satıp tekrar aşağıdan almış olsam da bir gün sonra satıp aynı işlemi yapmış olsam muhtemelen % 85 civarı olurdu bu kâr. Portföyün en iyilerinden. Umarım devamı da gelir. Nasipse.
    Son düzenleme : deva-i dert; 07-08-2023 saat: 19:32.
    25

  6. Karne kısmını yanlışlıkla BMSTL'ninkini koymuşum, değiştirip DESA'nınki ile güncelledim.
    25

  7. Kârlılık - Getiri ölçülerinde Aktif Kârlılık ile Özkaynak Kârlılığı arasında tercih yapılırken genelde Özkaynak Kârlılığı üzerinde yoğunlaşılıyordu Türkiye'de. Haliyle ben de uzunca bir süre bu konuda benzer düşüncelere sahiptim. Ancak uzun süreli yaptığım test ve simülasyonlarda Aktif Kârlılık ile yapılan mukayesenin ve (tek başına bir seçim unsuru olmasa da) Aktif Kârlılığı daha yüksek olanların seçimlerde öncelendiği durumların daha anlamlı sonuçlar çıkardığına ikna oldum. Öz Kaynak Kârlılığının yanıltıcı etkisinin de olduğunu daha önce zaten anlatmıştım. Çünkü Öz Kaynak oranı çok düşük bir şirket aslında borca batık olduğu halde elde ettiği kâr ile sırf düşük Öz kaynak durumu olduğu için görece yüksek Öz Kaynak Kârlılığına sahip görünebiliyor. Ve Borç/Varlık oranına bakmadan sadece bu rasyoya bakanlar yanlış bir imaja kapılabiliyordu. Bu konuda anlaştık diyelim. Peki Aktif kârlılık niçin göz ardı ediliyor? Ben de işin açıkçası pek prim vermiyordum Aktif Kârlılık rasyosuna. Ancak sonrasında şöyle düşünmeye başladım: Sonuçta bir şirketsin ve para kazanmak adına kurulmuşsun. Ve bu amaçla da sana hem Öz Kaynak konmuş hem de dışardan finansman sağlanıp Borçlar konmuş Kaynak olarak. Bu durumda üretilen toplam kârın ne kadar kaynak karşılığında oluştuğu niçin çok da önemsenmez? Bu kaynaklar karşısında yüzde kaç oranında kazanç sağlanmıştır? Oraya konulan borçlar da sonuçta kazanç oluşsun diye konulmuşsa Öz Kaynaklar kadar onların da toplam formulde yerini alması gerekir. Toplam Kaynaklar= Toplam Aktifler olduğu için bu durumda Aktif Kârlılık rasyosu gerçekten küçümsenmemesi ve önemsenmesi gereken bir rasyodur. Bu bağlamda, bundan sonraki filtrelemelerimde daha çok önemseyeceğim bir rasyo olacak Aktif Kârlılık (Return on Assets -ROA) rasyosu.
    25

  8. Şöyle bir yaklaşım görüyorum: Kur farkı giderlerinden gelen kâr sayılmazmış. Net Kârı onları düşüp hesaplamalıymışız. Allah Allah.. Kur farkı giderlerinden Net Zarar olunca sayıyoruz, ne kadar kötü bilanço gelmiş diye hayıflanıyoruz... Kur farkı gelirleri 1 defalığa mahsusmuş.. Ee zarar yaparsan kur farkı gideriyle, o da 1 defaya mahsus.. Adam geleceği iyi öngörmüş ve net YP pozisyonunu pozitif tutmuş, kurların yönünü iyi tahmin etmiş, ona göre borçlarını ve varlıklarını hazırlamış. Kâr gelince 1 defaya mahsus sayılmaz. Zarar gelince kötü bilanço.. Hadi oradan diyesim geliyor. İşimize geleni sayıp, gelmeyeni saymayacaksak, o zaman net kâra hiç bakmamalı değil miyiz? Net Faaliyet Kârına ya da FAVÖK'e bakalım.. Ona eyvallah. Peki ama finans giderleri, vergi giderleri ya da amortisman giderleri önemsiz giderler mi ki sadece Net Faaliyet Kârına bakalım. Ayrıca Özkaynaklarına ilave ettiğin dönem kârı net faaliyet kârı değil ki, net kâr.

    Evet, kur farkı geliri doğrudan gelir üretmeyen, kur farkı gideri de doğrudan gider üretmeyen, finansal tablolarda kalan sanal kâr ya da sanal zarar. Ama sonradan bunun etkisini görüyor muyuz, o anda sanal olup görmesek bile. Mesela kasanızda döviz var, satmadan oluşan kâr sanal, ama satınca gerçek olmuyor mu? Aynı durumda amortismanları da düşmeyelim gider olarak. O da sanal gider. Ama gerçek gider mi değil mi? Gerçek gider, parasal olarak düşmesek de. Çünkü makine yıpranıyor, bina yıpranıyor ve değer kaybediyor, 15 sene sonra yenileyeceksen makineyi, 1 sene içinde aslında o makineden 1/15 kadar zaten kaybın oluyor eskime kaynaklı. Cebinden hemen çıkıyor mu bu bedel nakit olarak? Hayır. Ama 15 sene sonra makinayı değiştirdiğinde topluca çıkacak, merak etme.

    Değerlendirmelerimiz bilançolarda evrensel olmalı. Evet tek seferlik oluşan şeyleri belki çok önemsememeliyiz, tüm değerlemeleri ona göre yapmamalıyız. Ama yok da sayamayız hepten. İster kâr, ister zarar olsun, gerçekleşmiş bir durum var. Net Kârı saymayacaksak, hiç bir zaman saymayalım. Brüt Kâr bakalım, Net Faaliyet Kârı bakalım, FAVÖK bakalım vesaire. Ama işimize gelince sayıp, gelmeyince saymayacaksak o zaman gerçekçi bir yaklaşım durumu söz konusu olmayacaktır.

    Bir de olayı tersinden okuyanlar da var: F/K düşükken Net Kâr önemli, F/K yükselince, ben Net Kâra bakmıyorum aslolan FAVÖK ve buna bağlı olarak da FD/FAVÖK rasyosu. Ne güzel dünya. Hangisi işimize gelirse o yöne yontalım. Belli oranlarda ortalama alalım bari, en adili o olsa gerek.
    Son düzenleme : deva-i dert; 07-08-2023 saat: 22:14.
    25

Sayfa 138/274 İlkİlk ... 3888128136137138139140148188238 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •