Sevgili Kaan, aslında cevabını bildiğiniz bir konunun etrafından alternatif bir yol aramaya çalışıyorsunuz
Türk lirasının değerlenmesi diye bir süreci beklemek, bu yönde deliller toplamaya çalışmak çok hatalı bir davranış. Turizm gelirleri, halkın tasarruf eğilimleri yada merkez bankasının zaman zaman alım yapması yeterli güç üretmez. Odaklanmanız gereken ilk yer üretim dengeleridir ki bu da içinde iş gücü maliyetini barındırır. Zaten Türkiye'de TL değer kaybettikçe hemen ardından maaşlar yükseltilerek TL'nin son değeri bir bariyer haline getiriliyor. Şimdi 1 USD 25TL olsa asgari ücret 700$ seviyesine gelmeyecek mi? Türkiye'de insanların %99'u maaşlarının TL karşılığı azaltılıp, USD bazında sabit kalması şartıyla TL nin değer kazanmasını kabul etmez. Kısacası zaten kimse TL nin değer kazanmasını istemiyor ama farkında değiller
Bunun yerine toplumun her kesimi tuttuğunu koparmaya çalışıyor ve sık sık yapılan seçimler bu oyunun sahnelendiği tiyatro oluyor. 2003-2018 arasında yaşanan koşullar geçiciydi, sebepleri vardı.
Ekonomik model olarak döviz açığı veren üretim-tüketim yapımızdan kurtulamadık, bu sorun olunca hükümet devamlı petrol-gaz bulmaya başladı çünkü cari açığı azaltacak en basit çözüm bu. Türkiye'de oynanan oyunda ne yazık ki TL'nin değer kazanması senaryoya dahil değil bence. Enflasyon ve buna bağlı sermaye-servet transferleri,
elit kesimlerin yani üretici ve tüccarların fiyat belirleyerek avantajı elde tutmaları halkın seçimden seçime bir şeyler elde etme umudu ve bu sürece dışardan karışan güçler şeklinde ilerleyen bir prosese daha yatkınız. Elbette bu sonlu bir süreç ve sonu belirleyen şey de borç ödeme gücü. O noktada işler farklı boyuta geçiyor.
Ereğli konusunda çok teknik detaya girilebilir ama değişmeyecek tek gerçek var, bu tür şirketlerin yatırım süreci ve ağır finansman yükü hiç bitmeyecek. 6 ay sonra fabrikayı kapatma kararı alsalar o son günde bile devam eden bir yatırım olacaktır.
Yer İmleri