Sayfa 12/16 İlkİlk ... 21011121314 ... SonSon
Arama sonucu : 123 madde; 89 - 96 arası.

Konu: 2. Abdulhamid ve serveti

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. Bir zamanlar Musa kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size lütfettiği nimetini hatırlayın; O içinizden peygamberler çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi/Ey kavmim! Allah'ın size yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz. (Maide: 5/20-21).

    Mûsâ, MÖ. 1272 yılında 120 yaşında Moab ovasında Eriha karşısında bulunan Nebo dağındaki Pisga tepesine çıkar. Oradan Vaad Edilmiş Topraklar’a son bir kez bakar ve ölür. Moab ülkesinde Bet-Peor nehrinde gömülür. Mezarının yeri bugün bilinmemektedir.

    "Ve Rabb'in sözüne göre; Rabb'in kulu Musa orada, Moab diyarında öldü. Ve Moab diyarında Beyt-peor karşısındaki derede onu gömdü; fakat bugüne kadar kimse onun kabrini bilmez. Ve Musa öldüğü zaman yüzyirmi yaşında idi; gözü zayıflamadı ve kuvveti eksilmedi. Ve İsrailoğulları, Moab ovasında, otuz gün Musa'ya ağladılar; ve Musa için yas/ağlama günleri tamam oldu".(Tesniye: Bab:34 Ayet:5-8)

    Moab Lut gölüne yakın bir yerdedir. Google maptan Lut gölü yazarsanız mevkiinin Filistin yakınlarında oldugunu görürsünüz.




    Alıntı

  2. Theodore Herzl, Osmanlı Arşivleri'ndeki belgelere göre, Sultan Abdülhamid ile görüşmüş ama bu görüşme sırasında Herzl'in Filistin'de bir Yahudi vatanı kurulması, dolayısıyla da Abdülhamid'in bu talebi tek bir cümleyle reddetmesi gibisinden bir olay yaşanmamış; Abdülhamid, aksine, "Filistin'e değil, Mezopotamya'ya yerleşin" demiştir.


    Zaten Kendisinin kovmadığı yönünde bir bilgim vardı. Çünki kendisi Siyonist lobisini kullanıyor. Lakin Vaadedilmiş topraklarıda onlara vermiyor. Bir siyasi oyun oynuyor.

    Siyonistler bu oyunun farkına vardıklarında yüz yüzemi yoksa aracılar şeklindemi orayı kesin olarak bilmiyorum Ama onu yerinden edeceklerini söylüyorlar. Ve sonuçtada da ediyorlar.

    Benim şahsi olarak mezopotanya üstündeki düşüncem yahudileri oraya yerleştirerek veya onları oraya verecegini vaad ederek ingilizlerin oyununu bozmak istemesi olabilir. Tabii ki bir düşünce. Yıldız arşivlerinin çoğununda yandığı düşünülürse gerçek biraz uzak gibi. Birde saklı arşivlerimiz var orasıda ayrı konu




    Alıntı

  3. "Osmanlı tarihini incelersek görürüz ki, bu bir millet tarihi değildir, milletimizin geçmişteki halini ifade eden bir şey değildir. Belki milletin başına geçen birtakım insanların hayatlarına, ihtirasılarına, teşebbüslerine ait bir hikayedir.
    Osmanlı halkı içindeki Türk milleti de tamamen esir vaziyete getirilmişti. Bu netice arz ettiğim gibi, milletin kendi iradesine ve kendi hakimiyetine sahip bulunmamasından ve bu irade ve hakimiyetin şunun bunun elinde istimal edile gelmiş olmasından kaynaklanıyordu.()10
    Fakat Osmanlı Türkleri İstanbulu, Rumeliyi fethettikten sonra kendilerini içtimai ve askeri hayatın ihtiyaçlarını bizzat temin ile başka işlerle (sanatla) uğraşmaya ihtiyaç duymadılar. Bu konuları, içli dışlı ilişkide bulundukları yabancıların sanatkarlarına bıraktılar.



    Onlar yalnız uzun seferlerin hızını, geniş savaş alanlarının ulaşılmaz kahramanlığı şerefini elde ederek övündüler.



    Onlar için bu kahramanlık sanatından başka sanat yoktu. Veya başka sanatla ilgilenmeyi haysiyetlerine zarar verecek sanırlardı.


    "Atatürk"

  4. #4
    Duhul
    Aug 2017
    İkamet
    Düzce
    Yaş
    71
    Gönderi
    2,749
     Alıntı Originally Posted by abekir Yazıyı Oku
    "Osmanlı tarihini incelersek görürüz ki, bu bir millet tarihi değildir, milletimizin geçmişteki halini ifade eden bir şey değildir. Belki milletin başına geçen birtakım insanların hayatlarına, ihtirasılarına, teşebbüslerine ait bir hikayedir.
    Osmanlı halkı içindeki Türk milleti de tamamen esir vaziyete getirilmişti. Bu netice arz ettiğim gibi, milletin kendi iradesine ve kendi hakimiyetine sahip bulunmamasından ve bu irade ve hakimiyetin şunun bunun elinde istimal edile gelmiş olmasından kaynaklanıyordu.()10
    Fakat Osmanlı Türkleri İstanbulu, Rumeliyi fethettikten sonra kendilerini içtimai ve askeri hayatın ihtiyaçlarını bizzat temin ile başka işlerle (sanatla) uğraşmaya ihtiyaç duymadılar. Bu konuları, içli dışlı ilişkide bulundukları yabancıların sanatkarlarına bıraktılar.



    Onlar yalnız uzun seferlerin hızını, geniş savaş alanlarının ulaşılmaz kahramanlığı şerefini elde ederek övündüler.



    Onlar için bu kahramanlık sanatından başka sanat yoktu. Veya başka sanatla ilgilenmeyi haysiyetlerine zarar verecek sanırlardı.


    "Atatürk"




    Atatürk özet geçmiş 600 yıllık osmanlıyı.
    Osmanlıda sadece padişahlar mı vardı. 600 yıl bu topraklarda yaşayan insanların hali, vaziyeti, yaşamı yokmuydu?
    Osmanlı tarihinin halk ayağı ek******. Osmanlı tarih kitaplarında türk halkı ve diğer halklar yok sayılmıştır. Hiç bir kaynak anlatımında halk, padişahın veya sarayın önüne geçememiştir. Ancak ve ancak Atatürkle ve cumhuriyetle beraber bu topraklarda yaşayan ve 32 milyon kişinin varlığı anlaşılmıştır.

  5. Aslını inkar edenin nesli gevşek olur.

  6.  Alıntı Originally Posted by Happy Yazıyı Oku
    Aslını inkar edenin nesli gevşek olur.
    yine yalan var mı göreceğiz.

  7. 2. Abdülhamid hakkında pek çok efsane üretilmiştir. Bir kesim Abdülhamid'i göklere çıkarıp ondan cennet-mekan diye bahsederken bazı kesimler ise 2. Abdülhamid'i yerin dibine sokup kötülerler işin doğrusu döneminde Osmanlı hem çok kötü hem de oldukça güzel olaylar geçirmiştir ancak Cengiz Özakıncı ve Murat Bardakçı'dan öğrendiklerim kadarı ile döneminde toprak kaybedilmediği iddiası çok büyük bir yalandır. hakkında çok fazla bilgim olmasada 2. Abdülhamid hakkında şöyle bir yargıya sahibim: Ne Ulu Hakan olabilmiştir ne de Kızıl Sultandır. Çökmekte olan bir İmparatorluğu kurtarmaya çalışmış dönemin şartları gereği başarısız olmuş bir padişahtır.


    Alıntıdır

  8. II. Abdülhamidin Çiftlik Yolsuzlukları Silsilesi

    II. Abdülhamidin Çiftlik Yolsuzlukları Silsilesi şöyle işlemiştir:
    1- Abdülhamidin el koyduğu çiftliklerde çiftçilik yapanlar nüfusa yazılmaya zorlanmamıştır. Nüfusa yazılmadıkları için de yıllarca askerlik yapmaktan kurtulmuşlardır.
    2- Abdülhamidin el koyduğu çiftliklerden alınan vergiler hem azaltılmış hem de bu vergiler devlet hazinesine değil, doğrudan Padişahın hazinesine girmiştir. Örneğin, çiftçiden alınan Aşar Vergisi normalde devlet hazinesine kaldığı halde bu çiftliklerden alınan Aşar Vergisi Padişahın Hazine-i Hassasına mal edilmiştir.
    3- Abdülhamidin el koyduğu çiftliklerden posta ve telgraf ücreti alınmamıştır.
    4- Çiftliklerini, topraklarını Hazine-i Hassaya vermek istemeyenler üzerinde büyük baskılar kurulmuş, çiftliklerin bulunduğu köyler tahrip edilmiş, tarlalara zarar verilmiştir.
    5- Hem kendilerine sunulan olanaklardan yararlanmak hem de baskıdan kurtulmak isteyenler kendi topraklarının da Emlak-ı Şahane sınırları içine alınmasını istemişler, böylece II. Abdülhamidin çiftliklerinin sayısı her geçen gün daha da artmıştır.
    Sonuçta II. Abdülhamidin ele geçirdiği çiftlikler ve sahip olduğu emlak ile adeta kendi derebeyliğini kurmuştur. Emlak-ı Hümayunun her türlü rüsum ve tekâliften müstesna olması keyfiyeti geniş bir tefsire tabi tutulmak suretiyle Abdülhamid, memleket içinde kendine mahsus olarak bir nevi feodalite usulünü tesis etmiş bulunuyordu.
    Vasfi Şensözen, II. Abdülhamidin değişik kurnazlıklarla halkın çiftliklerini ele geçirmesini hukuk tarihimizin affedemeyeceği bir kanun bozgunculuğu olarak adlandırmıştır:
    Bu kanun dışı hareket tarzı o kadar ileri götürülmüştür ki ellerinde zaten tapu senetleri bulunan çiftlik sahasındaki köylüler bu senetlerini Hazine-i Hassa senediyle değiştirmeye zorlanmış ve yurtiçinde uyrukluk değiştirme gibi bir zavallılık içinde köylü buna da katlanmıştır.
    Abdülhamidâ€â•in Emlak-ı Hümayun İdaresinin son yıllardaki geliri 1,5 milyon altın liradır.
    Ahmet Emin Yalman, gördüklerim ve Geçirdiklerim adlı eserinde II. Abdülhamidin sadece halktan gasp ettiği çiftlikleri değil, tüm ülkeyi kendi has çiftliği olarak gördüğünü belirtmiştir.
    II. Abdülhamidin Osmanlının dört bir yanına dağılmış çiftliklerinin sayısı son zamanlarda 150ye yaklaşmıştır. Atatürkün üstelik tamamen devlet malı mantığıyla satın alıp geliştirip milletine bağışladığı 3-5 çiftliği dillerine dolayanların II. Abdülhamidâ€â•in halktan gasp ettiği 150 yakın çiftlikten hiç söz ettiklerini duydunuz mu?







    Kaynak: Vasfi Şenözen, Osmanoğullarının Varlıkları ve II. Abdülhamitin Emlaki, sayfa 86-87-91
    Sinan Meydan
    Panzehir kitabı sayfa 251-252

Sayfa 12/16 İlkİlk ... 21011121314 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •