Sayfa 494/975 İlkİlk ... 394444484492493494495496504544594 ... SonSon
Arama sonucu : 7793 madde; 3,945 - 3,952 arası.

Konu: EREGL - Ereğli Demir Çelik

  1.  Alıntı Originally Posted by memoli1953 Yazıyı Oku
    en alttan 2,paragrafı anlaşılmayacak şekilde yazmış doğrusu;

    İskenderun'daki EAF'nin yıllık kapasitesi 2,5 milyon ton olacak, Ereğli ise yılda 1,4 milyon ton üretim yapabilecek. Başoğlu, bunun grubun ham çelik üretim kapasitesini yıllık 9,5 milyon tondan 13,5 milyon tona çıkaracağını söyledi.
    Hey maşallah , akıyor be mübarek akıyor

  2.  Alıntı Originally Posted by D R A G O N Yazıyı Oku
    Evet Eregli’nin ihracatı düşük ama ihracat yapanlara yüksek oranda mal sattığını bilmiyor olamazsınız diye düşünüyorum
    Biliyorum, bilmez miyim. Dolaylı etkisi var elbette. Keşke katma değeri yüksek ürünleri küçükler üreteceğine ereğli üretseydi de, o ihracatın yarısını o yapsaydı. Fena olmazdı değil mi Sabırla o günlerin gelmesini beklerken okşayalım.

  3.  Alıntı Originally Posted by müzikal Yazıyı Oku
    Biliyorum, bilmez miyim. Dolaylı etkisi var elbette. Keşke katma değeri yüksek ürünleri küçükler üreteceğine ereğli üretseydi de, o ihracatın yarısını o yapsaydı. Fena olmazdı değil mi Sabırla o günlerin gelmesini beklerken okşayalım.
    O da olacak inşallah, Eregli candır, tabii ki okşamaya devam. Bizim Eregli sevgimiz pazara kadar değil mezara kadar

  4. Ereğli alan adam rahat adamdır yarın mb faizi arttırmış arttırmamış , döviz artmış artmamış hiç böyle dertleri olmaz

    Ereğli candır can

  5. #3949
    PASİD/Küçükemre: Yaklaşık 1 milyon tonluk paslanmaz çeliğe ihtiyaç duyan Türkiye, bu alanda artık yatırım yapabilir
    20/03/2024 11:22:12
    Türkiye’nin yıllık ortalama 2-2,5 milyar dolarlık paslanmaz çelik ithal ettiğini ifade eden Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD) Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Küçükemre, “Türkiye’de şu an paslanmaz çelik üretimi yok. Ancak yaklaşık 1 milyon tonluk paslanmaz çeliğe ihtiyaç duyan Türkiye, bu alanda artık yatırım yapabilir. 1 milyon tonluk bir tesisin yatırım maliyeti ise 7-8 milyar dolar seviyelerinde. Bu yatırım bedeli 4-5 yıllık ithalata denk geliyor. Bu yatırım için paslanmaz çelik sektörünün babayiğitleri olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ancak bu sadece özel sektörle olmaz, devlet desteğine de ihtiyaç var. Yatırımın önü açılırsa savunma sanayinden otomotive Türk sanayisinin hemen hemen her sektöründe yerlilik oranını da arttırabiliriz.” dedi.

    Türkiye’de yaklaşık 5 milyar dolarlık bir sektörde faaliyet gösteren 150 üyenin oluşturduğu Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD) yeni dönem hedeflerini açıkladı. Yaklaşık 1 yıl önce kurulan PASİD’in Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Küçükemre, sektörde faaliyet gösteren firma sayısının ise yaklaşık 500 olduğunu dile getirdi. Üye ya da değil, ayrım yapmaksızın sektörün ve ülkenin gelişimi için dernek olarak hizmet ettiklerine dikkat çeken Arslan Küçükemre, “Yaklaşık 20 yıl önce farklı bir dernek ile yola çıkmıştık. Bu derneğimiz aracılığıyla sektörümüze çok ciddi katkılar sağladık. Yaklaşık 150 adetten oluşan sanayi kümelenmesini dernek aracılığıyla sektörümüzde faaliyet gösteren işletmelere kazandırdık. Bu sektörümüz için çok büyük bir girişimdi. Bu derneğimiz görevini tamamladı. Şimdi ise PASİD olarak devam ediyoruz.” dedi.

    HER SEKTÖRDE PASLANMAZ ÇELİĞE İHTİYAÇ VAR
    Paslanmaz çelik üretiminin Türkiye için çok önemli olduğunu dile getiren Arslan Küçükemre, “Mutfak araç gereçlerinden tekne imalatına, santral üretiminden endüstriyel makina parçalarına, araba parçalarından havacılık ve uzay sanayisine, bina iç ve dış cephesinden inşaat demirlerine kadar aklınıza gelen her alanda paslanmaz çelik kullanılıyor. Bu da sektörümüzü çok önemli bir konuma getiriyor. Yaklaşık 250 milyar dolar ihracat yapan ülkemizin daha fazla üretim yapabilmesi, daha fazla ihracata ulaşabilmesi için paslanmaz çeliğe daha çok ihtiyaç duyuluyor. Ancak Türkiye, paslanmaz çelik ihtiyacının tamamını ithalatla karşılıyor. Yıllık ortalama 2-2,5 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Yapılan ithalat 700-800 bin ton civarında seyrediyor. Biz de PASİD olarak ülkemizde paslanmaz çeliğin üretiminin yapılmasını arzu ediyoruz.” diye konuştu.

    TOGG GİBİ BİR GİRİŞİME İHTİYAÇ VAR
    Türkiye’nin yıllık paslanmaz çelik ihtiyacının 1 milyon ton seviyelerine yaklaştığına vurgu yapan Arslan Küçükemre, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu zamana kadar paslanmaz çelik üretimi için yatırım yapılmamasının ana nedeni ihtiyacın, yapılacak yatırımı karşılamamasıydı. Şu anda bir üretim tesisi için gerekli olan 1 milyon tonluk talebe gelindi. 1 milyon ton üretim kapasitesine sahip bir tesis artık kurulabilir. Ancak bu noktada sadece özel sektörün yatırımları
    yeterli olmuyor. Sektör olarak çok ciddi devlet desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü 1 milyon tonluk üretim kapasitesine sahip bir tesisin yaklaşık yatırım değeri 7-8 milyar doları bulabiliyor. Bu bir anda çok büyük bir yatırım gibi gözükebilir. Yıllık ithalatın 2-2,5 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde 4-5 yıllık ithalat karşılığında bu yatırım yapılabiliyor. Böyle bir yatırımla Türkiye’nin çok önemli bir ithalat kaleminin önüne de geçilebilir. Devlet destek verir ve TOGG gibi bir yatırım grubu kurulursa biz de dernek olarak şirketlerimizle elimizi taşın altına koymaya hazırız.”

    YATIRIMLA BİRÇOK SEKTÖRDE YERLİLİK ORANI ARTAR
    Türkiye için paslanmaz çelik üretiminin çok önemli olduğunun altını çizen Arslan Küçükemre, “Türkiye özellikle savunma sanayinde, otomotiv üretiminde ve birçok sektörde yerli ve milli üretimi artırmak için çalışıyor. Eğer biz bu yatırımı yaparsak birçok sektörde yerli ve milli üretimi de artırmış olacağız. Sadece savunma sanayi ya da otomotivde değil, mutfak üretiminde, kimyada, tekstilde aklınıza gelebilecek birçok sektörde yerli üretimi artırabiliriz. Bu anlamda çok kritik bir noktadayız.” ifadelerini kullandı.

    ARTAN GÜMRÜK VERGİLERİ SIFIRLANMALI
    Sektörün son dönemdeki en büyük problemlerinden birinin de uygulanan gümrük vergisi olduğunu kaydeden Arslan Küçükemre, “Türkiye’de paslanmaz çelikte uygulanan gümrük vergisi yüzde 8 civarındaydı. Ancak alınan bir kararla gümrük vergisi yüzde 12’ye çıkarıldı. Bu karar paslanmaz çelik kullanan her sektörü derinden etkiledi. Paslanmaz çeliği kullanan tüm sektörler ihraç pazarlarında rekabet avantajlarını kaybetmeye başladı. Direk maliyetleri etkileyen bu verginin yükseltilmesi bir yana bir an önce sıfırlanmasını devletimizden bekliyoruz. Yatırım yapılmadan önce bu vergilerin düşürülmesi ülkemizin yararına olacaktır. İhracatımızı etkilememesi için bu vergilerin gözden geçirilmesini talep ediyoruz.” dedi.


    Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
    Burada yer alan bilgi, yorum ve öngörüler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir.

  6. Hisseyi resmen sabitlediler... Gk olmasa bir haber beklenmiyordur derdim.

    Yeterince sabredersen yükselmeyen hisse yoktur diye düşünüyorum. Hele ki Ereğli!

    Doas,Tofas,Migros,Tüpraş daha bir çokları için, keşke sürünürlerken dönüp yüzlerine baksaydım ve biriktirseydim diye pişmanlıklar yaşadım... Çıkınca da alamıyorsun cesaret edip... Eksi milyar tller öz sermayesi olan beşiktaş ı bile satmasaydım 50 kat kazanmıştım.

    Sabredeceğiz ve mükafatımızı alacağız diye düşünüyorum. Geleceği kimse bilmiyor.

    İşte ISMEN, 14 milyar kâr bekleyenler şimdi kabuğuna çekilmiş olmalı, buraya yazıp Ereğli'ye gönderme yapan arkadaşlar vardı, İsmen için yıl sonu 70 olur diyorlardı... 5 milyar kâr geldi ki, benim eski şirketim ve hala çok beğeniyorum...

    Bizim de baharımız gelecek, çiçeklerimiz açacak, ALLAH nasip ederse...


    Bu mesaj Ereğli güzellemesi içerdiği için siz yine de bana güvenip yatırım yapmayın!

  7.  Alıntı Originally Posted by fedoramca Yazıyı Oku
    Sn yelpaze, GENELİ anladık, peki Ereğli ÖZELİNDE ne diyorsunuz? SAbırla bekleyelim mi?
    Evet ise nedenini de açıklamanızı rica edebilir miyim? Sağolun!
    Borsanın tüm büyük ölçekli sanayi şirketleri arasında, önümüzdeki dönemde en olumlu ve öngörülebilir olarak tanımladığım Ereğli. Öte yandan birileri hisselere aşık oluyorsa ben de en huysuz ve gelinin herşeyine kulp bulan kaynanayım.
    Öncelikle buradaki katılımcılar olarak ereğli'yi benden çok daha iyi bildiğinizden analizleriniz daha derinlemesine, ben de sizlerin bilgi ve yorumlarından faydalanmaya çalışıyorum. Tüm ülke ekonomisi için zorlu bir dönem olacağına inanıyoruz, en azından finansman maliyetlerinin artışından eminiz ancak bu tüm sanayi şirketleri için geçerli bir olumsuzluk. Otomotiv sektöründe korkunç bir yıkım-yapım süreci ve ölümcül rekabet var. Bu günün en beğenilenleri 3-5 sene sonra ne olacak belli değil? Petrol ve rafineri işinin geleceği de öngörülemez, kimse bunu başaramaz. S.arabistan'ın petrol arz miktarı yerine net kar marjını öncelikli politika yapabileceğini yada elektrikli araçların, 90'ların GSM devrimi gibi hızla yayılabileceğini bilemeyeceğimiz gibi. Kağıt endüstrisinden tutun madenciliğe kadar klasik sanayi kollarında kötümser olmamakla birlikte bir fikir yürütemiyorum. Telekominikasyon gibi teknolojiye dayalı alanlar da müthiş kırılgan. Küresel mobil iletişim devlerinin hisselerinin grafiklerine kendiniz bakın. Perakende popüler ama giriş yapmanın düşük maliyetli ve kolay, işletme giderlerinin ciddi boyutlara vardığı, rekabetin çok keskin olduğu alanlara uzun vadeli yatırım yapmak kolay iş değil.

    Sektörel dengelere ilaveten borsanın yapısı ve yatırım dünyası için anlamı da evriliyor. Hisse senetleri düşerken endekslerin pek değişmemesinden bir şeyler hissediyorsunuzdur. Eskiden borsa marjinal bir yatırım aracıyken bugün sabit getirli yatırım araçlarına yakınsanıyor. ABD'de her temettülerin yılda 1 yerine 4 defa dağıtılması, getiri oranının mümkün olduğunca istikrarlı tutulmaya çalışılması buna en iyi kanıt. Artık borsaların büyük ölçekli şirketleri ülkemizde de tahvil gibi görülmeye başlanıyor, emeklilikler bunlara endeksleniyor. Risk severler için de fırsatlar mevcut ama en iyi 50 şirket artık kısa sürede ralli yapmasını bekleyeceğiniz değil bileşik getiriye odaklanmanız gereken yatırım araçları. Risk düştüğüne göre oynaklık azalmışsa ve getiri miktarsal olarak sizi tatmin etmiyorsa çözüm basit; borsaya birikimlerinizin daha fazlasını yatırarak toplam hayat standardınızı yükseltmeye çalışacaksınız. Böylece 5000TL ile yapacağınız arka arkaya 5 tavan umurunuzda bile olmayacak. Yatırım aracı olarak popülaritesi artan borsanın yıldız şirketlerinin değerleme katsayıları da artabilir. Büyük şirketler iyi yönetilir ve geçmişten gelen güçleriyle istikrarlı bir temettü performansı oluşturabilirse, karlılıkta görülen dönemsel azalmalar eskisi gibi çok büyük hisse fiyatı düşüşlerine neden olmaz bence. Demek ki; yönetim kalitesi ana odak noktası. Köklü şirketlerin cevher fiyatı düştü yada faizler yükseldi diye çok olumsuz etkilenmelerini kabul etmiyorum. Bunlar asırlık geçmişlerine dayanarak bu koşulları öngörmüş ve tedbir almış olmalı, aksi halde yatırıma değmezler.

    Toplumun emekliliğnin bile üzerine yatırıldığı hisseler için 90'ların kafasıyla düşünmek hatalı olur. Burada söz ettiğimiz bir benzerini kuramayacağınız kurumlar ve dolaşımdaki hisse senetleri de sınırlı sayıda. MB matbaalarında basılan paralar gibi değil. İnsanlar AMB ve FED'in 20 trilyon$'a ulaşan parasal genişlemesinden rahatsız olmuyor ama dolaşımdaki sınırlı miktarı bile geri alımlarla azalan hisselere şüpheyle yaklaşıyor.

    İnşaat demiri üreten sıradan demir çelik şirketlerinden farklı olarak Ereğli'nin uzun bir deneyim sürecine dayanan geniş ve nitelikli ürün yelpazesi her zaman dikkatimi çekmiştir. Web sitesinde online ürün kataloğundan, endüstriler bazında incelemenizi tavsiye ederim. İhracat potansiyeli de aklımda dursun, maden yada elektrik yatırımının sonuçları hakkında hiç bir fikrim yok ama bunların olmamasını tercih ederdim, yönetim kendi işine odaklanmalı madenciliğe değil. Gene de Ereğli'nin maden proje zamanlaması çok şanslı. Genelde hammadde fiyatları zirvedeyken böyle yatırım kararlar alınır, tesis faaliyete geçene kadar fiyatlar düşer ve işletmeye zararla başlanır. Çevre standartlarına uyumluluk konusu beni hiç korkutmuyor çünkü bunlar yeri doldurulamaz dev tesisler olduğuna göre yeşil dönüşümün bedelini erkenden fiyatlarına yansıtabilecek. Hisse fiyatlarının daha fazla düşebileceğine yönelik hiç bir kanıtım olmadığına ve olaya yukarıda tekrar okumanızı rica edeceğim felsefeyle yaklaştığıma göre ben mevcut koşullarda pozisyonumu almayı tercih ettim. Karar sürecimde öncelikli olarak eliminasyon yaptım, Sektörel ve şirket bazında değerlerinin fazla yada geleceklerinin belirsiz olduğunu düşündüklerimi eledim. Teknoloji furyasından zihnimi arındırmaya çalıştım. Herkesin kolayca gördüğü verilerin etkin piyasa teorisi gereği fiyatlara yansımış olabileceğini düşündüm. Derinleşen borsa kaçınılmaz olarak etkinleşecek ve kısa vadeli kazanç fırsatları azalacak ancak sabır hala belirleyici unsur olarak uzun vadeli getiri farklarının ana kaynağı olacak.

    Elektrikli otomotivlerin neden olacağı değişimi, ev aletleri, beyaz eşya gibi alanları öngöremiyorum ama ayakta kim kalırsa çelik endüstrisinin müşterisi olmaya devam edecek. Daha öncede söylemiştim, bu sektöre yeni yatırım iştahı pek görmüyorum, teknolojik alanlarda ise meydan savaşı yaşanıyor, birincilikler el değiştiriyor.

    Kişisel yorum ve tespitlerimdir, lütfen derinlemesine araştırmadan karar vermeyin.

  8.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Borsanın tüm büyük ölçekli sanayi şirketleri arasında, önümüzdeki dönemde en olumlu ve öngörülebilir olarak tanımladığım Ereğli. Öte yandan birileri hisselere aşık oluyorsa ben de en huysuz ve gelinin herşeyine kulp bulan kaynanayım.
    Öncelikle buradaki katılımcılar olarak ereğli'yi benden çok daha iyi bildiğinizden analizleriniz daha derinlemesine, ben de sizlerin bilgi ve yorumlarından faydalanmaya çalışıyorum. Tüm ülke ekonomisi için zorlu bir dönem olacağına inanıyoruz, en azından finansman maliyetlerinin artışından eminiz ancak bu tüm sanayi şirketleri için geçerli bir olumsuzluk. Otomotiv sektöründe korkunç bir yıkım-yapım süreci ve ölümcül rekabet var. Bu günün en beğenilenleri 3-5 sene sonra ne olacak belli değil? Petrol ve rafineri işinin geleceği de öngörülemez, kimse bunu başaramaz. S.arabistan'ın petrol arz miktarı yerine net kar marjını öncelikli politika yapabileceğini yada elektrikli araçların, 90'ların GSM devrimi gibi hızla yayılabileceğini bilemeyeceğimiz gibi. Kağıt endüstrisinden tutun madenciliğe kadar klasik sanayi kollarında kötümser olmamakla birlikte bir fikir yürütemiyorum. Telekominikasyon gibi teknolojiye dayalı alanlar da müthiş kırılgan. Küresel mobil iletişim devlerinin hisselerinin grafiklerine kendiniz bakın. Perakende popüler ama giriş yapmanın düşük maliyetli ve kolay, işletme giderlerinin ciddi boyutlara vardığı, rekabetin çok keskin olduğu alanlara uzun vadeli yatırım yapmak kolay iş değil.

    Sektörel dengelere ilaveten borsanın yapısı ve yatırım dünyası için anlamı da evriliyor. Hisse senetleri düşerken endekslerin pek değişmemesinden bir şeyler hissediyorsunuzdur. Eskiden borsa marjinal bir yatırım aracıyken bugün sabit getirli yatırım araçlarına yakınsanıyor. ABD'de her temettülerin yılda 1 yerine 4 defa dağıtılması, getiri oranının mümkün olduğunca istikrarlı tutulmaya çalışılması buna en iyi kanıt. Artık borsaların büyük ölçekli şirketleri ülkemizde de tahvil gibi görülmeye başlanıyor, emeklilikler bunlara endeksleniyor. Risk severler için de fırsatlar mevcut ama en iyi 50 şirket artık kısa sürede ralli yapmasını bekleyeceğiniz değil bileşik getiriye odaklanmanız gereken yatırım araçları. Risk düştüğüne göre oynaklık azalmışsa ve getiri miktarsal olarak sizi tatmin etmiyorsa çözüm basit; borsaya birikimlerinizin daha fazlasını yatırarak toplam hayat standardınızı yükseltmeye çalışacaksınız. Böylece 5000TL ile yapacağınız arka arkaya 5 tavan umurunuzda bile olmayacak. Yatırım aracı olarak popülaritesi artan borsanın yıldız şirketlerinin değerleme katsayıları da artabilir. Büyük şirketler iyi yönetilir ve geçmişten gelen güçleriyle istikrarlı bir temettü performansı oluşturabilirse, karlılıkta görülen dönemsel azalmalar eskisi gibi çok büyük hisse fiyatı düşüşlerine neden olmaz bence. Demek ki; yönetim kalitesi ana odak noktası. Köklü şirketlerin cevher fiyatı düştü yada faizler yükseldi diye çok olumsuz etkilenmelerini kabul etmiyorum. Bunlar asırlık geçmişlerine dayanarak bu koşulları öngörmüş ve tedbir almış olmalı, aksi halde yatırıma değmezler.

    Toplumun emekliliğnin bile üzerine yatırıldığı hisseler için 90'ların kafasıyla düşünmek hatalı olur. Burada söz ettiğimiz bir benzerini kuramayacağınız kurumlar ve dolaşımdaki hisse senetleri de sınırlı sayıda. MB matbaalarında basılan paralar gibi değil. İnsanlar AMB ve FED'in 20 trilyon$'a ulaşan parasal genişlemesinden rahatsız olmuyor ama dolaşımdaki sınırlı miktarı bile geri alımlarla azalan hisselere şüpheyle yaklaşıyor.

    İnşaat demiri üreten sıradan demir çelik şirketlerinden farklı olarak Ereğli'nin uzun bir deneyim sürecine dayanan geniş ve nitelikli ürün yelpazesi her zaman dikkatimi çekmiştir. Web sitesinde online ürün kataloğundan, endüstriler bazında incelemenizi tavsiye ederim. İhracat potansiyeli de aklımda dursun, maden yada elektrik yatırımının sonuçları hakkında hiç bir fikrim yok ama bunların olmamasını tercih ederdim, yönetim kendi işine odaklanmalı madenciliğe değil. Gene de Ereğli'nin maden proje zamanlaması çok şanslı. Genelde hammadde fiyatları zirvedeyken böyle yatırım kararlar alınır, tesis faaliyete geçene kadar fiyatlar düşer ve işletmeye zararla başlanır. Çevre standartlarına uyumluluk konusu beni hiç korkutmuyor çünkü bunlar yeri doldurulamaz dev tesisler olduğuna göre yeşil dönüşümün bedelini erkenden fiyatlarına yansıtabilecek. Hisse fiyatlarının daha fazla düşebileceğine yönelik hiç bir kanıtım olmadığına ve olaya yukarıda tekrar okumanızı rica edeceğim felsefeyle yaklaştığıma göre ben mevcut koşullarda pozisyonumu almayı tercih ettim. Karar sürecimde öncelikli olarak eliminasyon yaptım, Sektörel ve şirket bazında değerlerinin fazla yada geleceklerinin belirsiz olduğunu düşündüklerimi eledim. Teknoloji furyasından zihnimi arındırmaya çalıştım. Herkesin kolayca gördüğü verilerin etkin piyasa teorisi gereği fiyatlara yansımış olabileceğini düşündüm. Derinleşen borsa kaçınılmaz olarak etkinleşecek ve kısa vadeli kazanç fırsatları azalacak ancak sabır hala belirleyici unsur olarak uzun vadeli getiri farklarının ana kaynağı olacak.

    Elektrikli otomotivlerin neden olacağı değişimi, ev aletleri, beyaz eşya gibi alanları öngöremiyorum ama ayakta kim kalırsa çelik endüstrisinin müşterisi olmaya devam edecek. Daha öncede söylemiştim, bu sektöre yeni yatırım iştahı pek görmüyorum, teknolojik alanlarda ise meydan savaşı yaşanıyor, birincilikler el değiştiriyor.

    Kişisel yorum ve tespitlerimdir, lütfen derinlemesine araştırmadan karar vermeyin.
    Düzeyli, aklı başında ve yatırımcıya farklı bakış açıları katacağına inandığım yorumlarınızı paylaştığınız için şahsım adına teşekkür ederim. Bu tarz yorumların, uçacak kaçacak çığlıklarından daha çok katkı yapacağına inanıyorum.

    Yorumlarınızda katıldığım ve katılmadığım noktalar var. Bu başlık biraz daha olgunlaştığında, bunları kendi bakış açımla değerlendirebilirim. Bugünün uygun zaman olmadığını düşünüyorum.

    Değerli katkınız için bir kez daha teşekkür ederim.

    Sevgiler, saygılar.

Sayfa 494/975 İlkİlk ... 394444484492493494495496504544594 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •