RSS olarak izle

JAKO

Seni Bu Yamyam Kibirin Bitirecek!

Rating: 12 votes, 4.67 average.
[FONT=Verdana]Seni Bu Yamyam Kibrin Bitirecek


Billboardlardaki resimlerine baktım; güya “kudretli” görünesin diye en
çılgın bakışlı fotoğraflarını seçmişler. Kontrolsüz bir adrenalin ile
geldiği
yeri hazmedemeyişi harmanlayan deli bakışları.


Ne yapsan olmuyor.

Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, açlığın her şeyin önüne
geçiyor. Sadece çalma, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup
durup
sana “Saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye fısıldıyor. Bu
fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun. “Bana saygı duyun, önümde
eğilin.
Eteklerimi öpün” diye tepiniyorsun ama olmuyor.

Olmuyor işte.


En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan
çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar.


En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler
kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin gölgesi ardında kirli oyunlarını

yürütenler.


Boşsun, bomboşsun.

Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın.

Kabadayılığın da hikâye, dobralığında yalan, “delikanlılığın” da naylon.

Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş.

Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye
çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini.


Sahi kimsin sen?


Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik
fotoğrafından başka neden görüntün yok senin?

Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun?

İlkokul öğretmenin kim?

Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor?

Seda Sayan'ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da,
senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli?

“Olmayan” biri misin yoksa sen? Hangi merkezlerde programlandı hastalıklı
beynin?


Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini
boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin? Hurafe, iftira, şirret ve
cehaletten
beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, bir ağaç
kovuğundan başka hiçbir şey olmayan fani bedeninle tarihin onurlu
sayfalarında
yer almaya soyunma cesaretini nereden buldun.


Duyduk ki şimdi de “padişahçılık” oynuyormuşsun. Şah oldun, sıra şahbaz
olmaya geldi. Her mevki ve makamı tattın, geriye “padişahlık” kaldı öyle
mi?
Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Fatih, bir Yavuz, bir
Kanuni olmaz ama Deli İbrahim-Vahdettin karışımı bir kukla, pekâlâ

olabilir. Seni bütün bu defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla
yarar böyle acınası bir bez bebek.


Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun.

Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun.

Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire
höykürüyorsun.


İyi de sen ne istiyorsun?


Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit tablalarından bile haraç alıyor,
gudubet karın ipek kumaşlara, paha biçilmez mücevherlere büründü.

Şakşakçıların ceylan derisi koltuklarda basen büyütüyor. Bu kadarı da
olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ettin, zindanlara attın,
ailelerini
açlığa mahkûm ettin. Gencecik üniversite mezunları işsizlikten intihar
ediyor. Doktorlar, öğretmenler, polisler, subaylar açlık sınırında yaşıyor;

emekliler pazarlardan sebze artığı topluyor. Şehit katilleri Meclis'te
suratımıza çemkiriyor. Sen hâlâ üstündeki pahalı elbiselerin, özel yapım
som
altın kol saatin, ipek kravatınla karşımıza geçip kusuyorsun da
kusuyorsun.


Kime bu kinin?

Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü? Olmayan vicdanınla bir
gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu?

İtikadın da yalan biliyoruz.

Ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğin oldu mu?


Evet var.

Hesap günü var.

Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmez azmışlığın, O
hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor. Artık Allah’ın gözüne batıyorsun
birader!
Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun. Elde
ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da başkalarını düşünmeyi başaramadın.
Böyle
bir kapasiten yok çünkü.


Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya
gelmişlerdensin. Üste bir de kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor...


Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek…



FATMA SİBEL YÜKSEK

KENT GAZETESİ


[/FONT]
Kategoriler
Kategori edilmemiş

Yorum

  1.  Avatarı
    Yazının altına FATMA SİBEL YÜKSEK KENT GAZETESİ diye imza konmuş ama bu yazı Kent gazetesinin sitesinde, Fatma Sibel YÜKSEK arşivinde yok:

    http://www.kentgazetesi.com/yazargoster.aspx?id=5

    Yazı büyük bir ihtimalle kendisine ait değil…

    Ali Salih Dirik
  2.  Avatarı
    Kimsenin adini anmadan bu kadar mukemmel bir portre daha cizilemezdi herhalde...Tipik gokgormedik dinci surati......
  3.  Avatarı
    Mükemmel yazı yazanı tanımak isterdim doğrusu.Bravo
  4.  Avatarı
    Cuk diye oturmuş derler ya aynen öyle.