RSS olarak izle

mehcur

Nesin Vakfı

Rating: 2 votes, 3.00 average.
Sevgili Dostlar,

Anlatacaklarim, Turkiye'de devlet-vatandas iliskisinin vehametini ortaya
koyan kucuk ve onemsiz ama bence anlamli bir olaydir.

Tecavuz iftirasini animsarsiniz. Hani gazetelerde carsaf carsaf cikmis,
televizyonlarda "Nesin Vakfi'nda tecavuz!" diye bangir bangir
bagirmislardi... Tam neler dediklerini yazamiyorum, elim varmiyor; animsayan
animsar, animsamayan da animsamasin, daha iyi.

Adli tip raporu acik ve netti: Tecavuz bulgusuna rastlanmamisti.

Psikolog raporlari da ayni netlikteydi.

Gazeteler ise, tam tersine, raporlarda tecavuz bulgusuna rastlanildigini
yazmislardi; hem de (bire degil) sifira bin katarak... Ruhlarinin
derinliklerine gommeye calistiklari pislikleri gun isigina cikmisti. Acik
acik yalandi yazdiklari. Malum gazeteler elbette, ama malum olmayan
gazeteler de.

Korkunc zamanlardi. Kimse dogruyu dinlemek, duymak, bilmek istemiyordu. Kimi
bizi karalamak icin kimi satisini artirmak icin kimi de alcakligindan.

Cok caresiz kalmistik.

Tecavuz sikayeti sikayetci tarafindan mahkemede geri cekildi. Meger tecavuz
filan olmamis! Ama gazetelerde bu konuda tek bir satir yazilmadi, tek bir
soz soylenmedi!

Alnimiza calinan karayla kaldik!

Bu arada suclanan iki cocugumuz iki gun boyunca tutuklandi. Biri
Bayrampasa'ya digeri Metris'e atildi.

Cocuklarimiz cezaevinin kapisindan girer girmez jandarmalar tarafindan
dovulduler. Daha sonra icerde once gardiyanlar, ardindan mahkumlar sira
dayagina cektiler. Gun boyunca calistirilip hakarete ugradilar, dayak
yediler, kucuk dusurulduler, tehdit edildiler. Ve aleyhlerine delil olmadigi
anlasildiginda, bir geceyarisi, sabaha karsi saat 1'de bes kurus parasiz
sokaga birakildilar!..

Bu cocuklar daha 18 yasinda degillerdi o zaman.

Biri cezaevinden ciktiginda korkudan konusamaz, yemek yiyemez haldeydi,
disleri kilitlenmisti.

Cocuklarimiz kendilerine yapilan iskenceyi kaleme aldilar. Yasadiklarini -
eger yureginiz elverirse - [url]http://www.nesinvakfi.org/mektup/2007_06_28.html[/url]
adresinde okuyabilirsiniz.

Iskenceyi savciliga bildirdik, sorusturma acilmasini istedik.

Aylar sonra yanit geldi. Isteklerimizin biri reddedildi, digeri kabul
edildi.

Kabul edilenin sonucu soyle (sıkı durun!):

Cocugumuzu doven jandarmaya karsi dava acilmasina gerek gorulmedi.

Cocugumuzu falakaya ceken, iki gun boyunca doven, hakaret eden, tehdit eden
gardiyanlara da dava acilmasina gerek gorulmedi.

Kime dava acildi dersiniz?

Cocugumuzla ayni zamanda cezaevinde bulunan uc zavalli tinerci cocuga!

Cocuklari korumasi gereken devlet once iki cocugumuza iskence yapiyor, daha
sonra sikayet edince de aciz uc cocuga dava aciyor!

Yeter ki kendisi suclu cikmasin!

Ama cocuklar... Onlar ne ki! Üstelik tinercilerse...

Evet, o uc tinerci de hirpalamis cocugumuzu ama cocugumuzun dedigine gore
onlarin attigi dayak digerlerinkinin yaninda fiske kalirmis.

Bu zavalli cocuklar ya tehdit ya da dayak altinda ya da bilmiyorum belki de
kendiliklerinden cocugumuzu dovduklerini itiraf etmisler...

Aziz Nesin yasasaydi, bu olayi kimbilir nasil kaleme alirdi. Yok ne yazik
ki.

Ic karartici bir mektup yazdigim icin ozur dilerim.

Hic olmazsa Matematik Koyu'nde 70 kadar genc matematikciyle birlikte
oldugumuzu, yazokulumuzun cok verimli gectigini, kan donduran bu olay
disinda cok mutlu oldugumuzu soyleyeyim.

Sevgiler, saygilar, daha guzel gunlere...

Ali Nesin
[url]www.nesinvakfi.org[/url]

[B]Bu ülkede güzel birşeyler yapmaya çalışmak zor.....[/B]
Kategoriler
Kategori edilmemiş

Yorum

  1.  Avatarı
    BLOG'unuz hayırlı olsun Sn. mehcur
  2.  Avatarı
    Teşekkür ederim Sn. pinky.. :)
  3.  Avatarı
    Böylesi olaylar ne ilk ne de son. Güçlüysen içerde bile başka karşılanırsın. Zayıfsan Allah yardımcın olsun.

    Milletvekili dokunulmazlığı kadar diğer dokunulmazlıkların da görevi dışında davranan kişiler için kaldırılması gereklidir.

    Bu olayda en önemli faktör ise medya. Medya olayın davası daha sonuçlanmadan kendini yargı yerine koyarak baştan sanıkları suçlu ilan ederek yargısız infazda bulundu. Bu olayda sadece işkenceyi yapanlar değil en az onlar kadar ve hatta daha da fazla insanları suçlu göstererek diğer toplum üzerinde psikolojik baskı ve yönlendirme yapan sorumsuz medyanın da çabası büyük.

    İşte bu nedenle AİHM de Türkiye insan haklarının çiğnenmesinde Rusya ile birlikte hep zirvelerde dolaşıyor.

    Umarım nesin vakfı bu işi sonuna kadar götürür ve mağdurların bir ölçü de olsun mağduriyeti giderilir. Devlet de eğer tazminat ödeyecekse bunu bizim vergilerden değil de bu eylemin nedeni olan kişilerden bu parayı tahsil etme yoluna gider.

    Bloğunuz hayırlı olsun.
  4.  Avatarı
    Çamur at izi kalsın..
    Ne kadar çağdaş - aydınlık sivil toplum örgütü varsa, hemen hemen hepsi buna benzer iftiralarla kamuoyu baskısıyla susturulmaya çalışılyor.. EEEEE İLERİ DEMOKRASİ VAR YAAA (!)
    Oysa yaşananlara at gözlüğüyle bakmayanlar herşeyin farkında...
    KPSS skandalı hemen peşinden yaşanan YGS KOMEDİSİ!!
    HİÇBİRİ 'SEHVEN' DEĞİL!!!!
    Yazınız için tebrik ederim..
  5.  Avatarı
    Yazının ana temasına bir sözüm yok. Ancak iddea edilen ve çocukların mektupta yazdıkları işkence savlarına itirazım var.
    [B]Birincisi[/B] Jandarma cezaevlerinde dış koruma ve nakillerden sorumludur. Bu çocukları çırılçıplak soyup dövecek hiç bir gerekçeleri yoktur. Bu kadar sadistçe bir uygulama askeriye bünyesinde olabilirmi? Mümkün değil. Zira askerlik yapanlar, mevzuatı ve genel uygulamaları bizzat gördüklerinden daha iyi değerlendirebilirler. Dikkat edin 80 ihtilalinin mamak cezaevinden bahsetmiyoruz. Sistamatik ve emre dayalı işkenceler döneminde değiliz...!
    [B]İkincisi[/B] gardiyanlar cezaevi içinde genel görevli durumundadırlar. İçerde yatan, heleki sadece tutuklu olarak yargılanan kişilere işkence yapmaları ihtimal dahilinde değildir. Böyle bir durumda kendileri ve aileleride sıkıntıya girerler. Çünkü içerdeki mahkumun dışardaki bağlantıları tam olarak bilinmemektedir. Keza bu kişiler rutin olarak her hafta aileleri ile duruma görede gerekirse her gün avukatları ile görüşebilmektedirler.
    [B]Üçüncüsü[/B], koğuş ağası olarak tabir edilen kıdemli mahkumlar sanılanın tam aksine despot değil saygı duyulan sözü dinlenen kişilerdir. İstisnayi durumlar olabilir. Ama genel olarak lafı sözü dinlenir gayet ağır başlı insanlardır. Tam tersine koğuştaki biçarelere yardımcı olurlar.
    [B]Dördüncüsü[/B], cezaevi yemekleri 90'lı yıllarda yapılan düzenleme ile kişi başı iaşe bedelleri arttırıldığından gayet lezzetli ve doyurucudur. Tabiki arada ıspanak, lahana gibi herkezin sevmediği yemeklerde çıkmaktadır ama nesafet ve hazırlanış bakımından devamlı kontrole tabidirler. Her gün tavuk-balık...vs. biz bile yiyemiyoruz değilmi?
    Neyse uzatmayayım. Bu işler dışardan göründüğü gibi kolay değil. Ama devletimize ve kamu görevlilerine bu kadar yüklenmekte doğru değil. İstisnayi durumlar elbetteki olmuştur - olacaktır. Ama bu devlet ve sistem hepimizin. 2 mektubta yazılan iddealara bırakılamayacak kadar değerlidir bence..!
  6.  Avatarı
    Ve en önemli kısmı yazayım. Cumhuriyet savcısı günün 24 saatinde istediği an gelip denetler hem görevlilerle hem mahkumlarla konuşur. Dikkat edin... Direk tutuklama yetkisi vardır. İçerdeki zaten tutuklu... korkması dikkat etmesi gerekenler kim sizce..?
    Ve gene unutmayın... Hiç bir şikayet değerlendirme dışı kalmaz. Gerekli soruşturma anında yapılır. Sonuç belki geç bildirilir ama soruşturma anında yapılır. Hiç bir kamu görevlisinin işini baştan savma yapma, kanun dışı hareket etme lüksü yoktur.
    Baştan yazdığım gibi ana tema olan"çamur at izi kalsın" bölümüne sözüm yok. Ama sonrasına baya bi sözüm oldu sanırım. Sağlıcakla kalın.